• danimarka asıllı komedyen piyanist. 91 yaşında ölene kadar (23 aralık 2000) müziği şaka yollu insanlara sevdirmiştir. danny kaye kadar olmasa da bir aralar pazar konseri'ne de konuk olmuştur.

    42 yıl önce kutladığı 75. doğumgününün piyano çalışını nasıl etkilediğini göstermek için ünlü bestecilerden seçtiği parçaları büyük bir ustalıkla "happy birthday" şarkısına çeviriverir. sakin sakin bir halk şarkısı çalarken konuk sopranonun forte girmesiyle oturduğu tabureden düşer. bunun üzerine emniyet kemeriyle kendini tabureye bağlar...
  • sevimli ve komik piyanist dede.'anne tarafından iskoçyalı, babamın yakın bir arkadaşı tarafından irlandalıyım' manalı bir espri de patlatmıştır pazar konserinde. bir nevi senfonik stand up üstadı idi rahmetli, çalınan parçaları da açıklardı anlaşılır şekilde.
  • programlarinin son parcasini ciddi calardi. muzige de saygisi vardi yani rahmetlinin.
  • en ciddi yorumlardan buram buram caz kokan deneysel yaklaşımlara kadar geniş bir yelpazede albümler dolduran ve eğlenceli konserler veren usta piyanist. bir zamanlar pazar konseri'nde yayınlanan böyle komedi bir konserinde amerikalı soprano marilyn mulvey ile güzel dalgasını geçer. hoş, güzel kurgulanmış bir senaryodur aslında. buyrun:

    bu seyrettiğimizin hemen hemen aynısı: http://youtu.be/6ij-untncfa

    bu da başka bir konserden: http://youtu.be/otzoo6xrf2w

    bir de piyano başına geçip bir eser çalmaya başlardı ama bir şeylerin ters olduğu, bir iki ton aşağıda ya da yukarıda olduğu anlaşılırdı. kalkar, piyanoyu yandan biraz ittirirdi, yerine oturduğunda doğru notalarla çalmaya başlardı.

    bizim izlediğimiz konserden bir parça ("komidinlerin dansı" (!)) için:

    http://youtu.be/wgesfaml84u
  • dünyada ''the clown prince of denmark'' takma adıyla bilinen piyanist ve komedyendi. yaptığı gösterileri sindirmek için, klasik müzik, enstrumanlar vb konularında igili olma ihtiyacı var. benim favorim gösterisi ise ; piano concerto
  • piyanistlerin charlie chaplin’i: victor borge

    hiç daha önce piyanistlerin komedi yaptığını gördünüz mü? müziğin komedisi olur mu? özellikle de klasik müziğin. o dönemlerde papalara ve krallara çalınan bu müzikler şu anki gibi miydi? hangi tonda ya da hangi akorttaydı? hiç düşündünüz mü? bahsedeceğimiz insan bunları hiç umursamamış, hatta aksine kendine göre yorumlamış. victor borge! gerçek ismi borge rosenbaum olan victor borge danimarkalı ve piyanist kimliğinin yanı sıra “danimarka’nın palyaço prensi” olarak sevgiyle tanınan bir komedyen de aynı zamanda.

    3 ocak 1909’da kopenhag’da doğan victor borge’nin çok kısa bir zaman sonra alışılmadık bir müzik yeteneği ortaya çıktı. 2 yaşındayken piyano dersleri alan borge, 8 yaşında ilk resitalini sahneledi ve 9 yaşında ise kraliyet müzik akademisi‘nde tam burs kazandı.

    müzik hayatına klasik piyanist olarak başladı ve teknik anlamda oldukça iyiydi. fakat zekâsını da kullanarak müziği mizah ile birleştirme yolunu tercih etti. küçükken tom ve jerry, bugs bunny ve muppet show’un bölümlerinde karşılaştığımız, klasik müziğin komik bir mizaçla yansıtılması durumunu victor borge bizlere gerçek hayatta yaşattı. hatta belki de çizgi filmlerde karşılaştığımız bu tür mizahın temeli, victor borge’den esinlenilmiş olabilir diye düşünüyoruz.

    naziler 1940’da danimarka’yı işgal ettiklerinde borge, amerika’ya kaçmayı başardı. tek kelime ingilizce bilmemesine rağmen çok kısa bir zamanda amerikalı kitlesi için esprilerini ve şakalarını çevirerek yeteneğini bambaşka bir dilde de ortaya koydu. 1941’de bing cosby’nin radyo programında ilk performansı sergiledi.

    1942’de “yılın en iyi radyo performansı” ödülünü aldı ve kısa bir süre sonra frank sinatra gibi önemli yıldızlarla birlikte film rolleri teklif edildi. 1946’da nbc’ de kendi “talk show” programı yayınlandı.

    programında sergilediklerine örnek olarak, rossini‘nin eserinin nota kağıdını piyanoya ters koyarak “pardon ters koymuşum.” diyip parçayı tersten çalması ve eseri bilenlere “tersten çalıyor, vay canına!” dedirtip bilmeyenleri ise şakası ile güldürmesi verilebilir.

    sanatçı son günlerinde bile turneye çıkmaya devam etti ve 90 yaşında iken dahi yılda 60 performans sergileyerek sevenlerini yeteneklerinden mahrum bırakmadı. 23 aralık 2000 yılında ise greenwich connecticut, amerika’da hayata gözlerini yumdu.

    türkçe altyazılı
  • öncelikle bu kadar önemli bir insan için ne kadar az şey yazılmış, gerçekten çok şaşırdım. sayfalar dolusu şeyler okumayı çok isterdim. victor borge'yi piyanistlerin charlie chaplin'i olarak anarlar. danimarka'nın palyaço prensi de derler. hepsinde haklılar. çünkü müzikteki bilgisi okyanusu aşmış olan bir insanın yaratıcılığını kullanarak neler yapabileceğini herkese kanıtlamıştır. klasik müzik sevmeyen insana klasik müziği sevdirmiş, eğlence yoluyla müzik terimlerini öğretmiştir. kendisi 2 yaşındayken piyano dersleri almış bir çocuk ne de olsa.. 8 yaşında ilk resitalini sahnelemiş ve 9 yaşında da danimarka kraliyet müzik akademisi‘nde tam burs kazanmıştır. bu o dönemde 9 yaşına gelmiş bir çocuk için inanılmaz bir başarıdır. yani adam müzikle doğup, müzikle ölmüştür. öyle ki öldüğü yıl bile defalarca sahne almıştır.

    amerika’ya kaçmayı başarmış ve ingilizceyi sıfırdan burada öğrenmiştir. sonra bu dile o kadar çok hakim olmuş ki, şakalar üreterek unutamadığımız gösterileri vermeye başlamış. amerika'ya kaçmış olmasına rağmen, annesini ölmeden önce denizci kılığına girip danimarka'da gizlice ziyaret ettiği de söyleniyor. video ile günümüze ulaşmış neredeyse bütün gösterilerini izledim diyebilirim. en çok sevdiğim laflarından biri de şudur: “noel babanın fikri doğruydu, insanları sadece yılda bir kez ziyaret etmek.“

    abd'nin gösteri sanatçılarına verilen ve sanatçılar için en büyük ödüllerden biri olarak kabul edilen kennedy merkezi onur ödülü'ne layık görülmüş 5 sanatçı arasında yer alan borge; 2000 yılının sonlarında 91 yaşındayken amerika'da danimarka ve amerikan vatandaşı olarak kalp yetmezliğinden ölmüştür. 90 yaşındayken bile 60 kere sahneye çıkmıştır. bizim memleketteyse 70'e merdiven dayandı mı, bedenimizi yakınımızda bulunan ve bize bakabilecek kişilere terk etmeye çalışıyoruz, ne diyeyim gerisini siz düşünün.

    2 kere evlenmiştir. evli kaldığı son eşi ondan birkaç ay önce vefat etmiştir. 5 tane çocuğu olmuştur. bunların iki tanesi oyuncu, biri de film yönetmeni çıkmıştır. diğer ikisi ne yapar bilmiyorum. ruhun şad olsun, yüzümüzde tebessümler bırakan bu güzel insanın.
  • ne kadar neşesi ve nüktedanlığı ile birçok eseri komedi materyali haline getirse de kendisinde clair de lune’ün önemli bir yeri olacak ki, birçok gösterisinde eseri hiç bölmeden ve baştan sona oldukça duygu yüklü olarak icra etmiştir.
  • karşıma çıkan şuvideosuyla gülümseten komedyen piyanist.
hesabın var mı? giriş yap