• unesco dünya mirası listesinde bulunan, görülesi gezilesi cennet gibi muhteşem bir vadi.

    gerçi mükemmel bir doğa harikası olduğu gidip görülmeden de anlaşılıyor ama bir gün mutlaka görmek, gezmek dileğiyle...
  • genelde her yeri yemyeşil olan küba'da, sakin ve huzur dolu bir yeşil vadi ve ismini bu vadiden alan kasaba. sanırım genelde doğa, yürüyüş, dinginlik sevenler tarafından tercih edildiğinden aşırı bir turist yükü yok (gerçi olsa da şikayet etmezdim). küba'da konaklamanın en ucuz ve samimi yolu olan, "casa"larda kolayca yer bulmak mümkün. kübalılar neşeli insanlardır, ama burada yeşilin etkisinden midir bilinmez, daha bir mutlu ve samimi herkes. bisikletle, yürüyerek veya atla kolayca ulaşılabilir vadiye, zaten kasabanın hemen arkasında uzanıvermekte yeşilin her tonu. biraz yükseklere çıktıkça ağaç, çiçek, kuş çeşitliliği çoğalır. dünyada yaşayan en küçük kuş türlerini görmek mümkün mesela.

    buranın en önemli özelliği, ünlü puroların tütünlerinin yetiştiği yer olması. ova kısmında yeşillerin arasında sarı-kahverengi tütün tarlaları ve tütünlerin kurutulduğu "secadora" lar müthiş bir kontrast ve görsel zevk yaratır. herhangi bir tütün tarlasına gidip gezilebilir, kendileri için yaptıkları purolar denenebilir, çok ucuza bu el emeği purolardan alınabilir ( tütün kullanmayalım tabi, sağlığa zararlı )

    genelde ev bahçelerinde kahve de üretir ve kuruturlar. rahatlıkla misafir olup tadılabilir. içimi yumuşak ama etkisi sert bir kahve türü, aroması da oldukça tipik ve belirgin. uzun yürüyüş arasında vadide bu neşeli mola, insana yaşadığını hissettiren o anlardan biri olabilir.

    vadide, özellikleri birbirinden farklı mağaralar da var. yerli mağrası dedikleri yer, biraz turistik ama inanılmaz güzellikte sarkıtları var. bir motorla içinde tur atmak mümkün. diğer mağara vadinin biraz daha iç kısmında, yürüyerek ya da atla ulaşılabilir. burada hiç bir turistik tesis yok, tamamen doğanın ortasında ve sessizlikte, biraz ürpertici. neyse ki bir görevli var orada da. dar ve zorlu bir girişten sonra el feneri ile zorla ilerlenen düzensiz girintili çıkıntılı bir zeminde uzunca bir yürüyüş. ve bu yürüyüş sonrasında ödül; bir doğal yüzme havuzu. karanlıkta biraz huzursuz edici olsa da, görevlinin gülümseyerek güvenli olduğunu defalarca söylemesinden sonra buz gibi suya atlamak sonra.

    küba bir doğa ülkesi, insanları da bu doğanın bir parçası,öyle bütünleşik. viñales bunun her anlamda hissedilebileceği bir yer. aldığı nefeste bile duyuyor insan bunu farklı bir havayı çeker gibi.
  • havana'ya çok yakın mesafedeyken uğranmaması ayıp olan kasaba. 1950 model eski bir arabanın arka koltuğunda, yemşeyil dağların arasından size yabancı bir bitki örtüsüyle tepelerde yer alan bu kasabaya ulaşmak müthiş keyifli.

    ben vaktim olduğu için vinales'e 2 gün ayırdım ancak havana'dan günübirlik turlarla gelen insanlar da vardı. vakti az olanlar günübirlik seçeneğini düşünebilir.

    konaklama için ana caddeden en fazla bir iki sokak uzaklaşmanızı tavsiye ediyorum zira toplu taşıma yok. şehrin ortasındaki kilisenin önünden yaklaşık yarım saatte bir kalkan hop-on hop-off otobüsleri mevcut. bu otobüslerle vinales'in çevresindeki ana spotları vakit kaybetmeden görebilirsiniz. özellikle mural de la prehistoria görülmeye değer.

    ev sahibinizin size sunacağı turlardan hoşunuza gidebilecek birkaçını deneyebilirsiniz. özellikle at sırtında gidebileceğiniz içinde puro yaprağı yetiştirilen tarlalarının da olduğu doğa turu en güzeli. size puro yapraklarının nasıl yetiştirilip toplandığını ve puro haline getirildiğini uygulamalı olarak gösteriyorlar. tek olayı size satmak isteyecekleri kendi tarla mahsülleri olduğunu söyledikleri purolardan almamanız. çünkü aynı purolar kasabanın merkezinde daha ucuza satılıyor. sadece birkaç dolar tip bırakıp geçin. bu tur yaklaşık 3 saat sürüyor ve geneli at üzerinde geçtiği için oldukça yorucu.

    son bir şey daha, eğer bu kasabaya yolunuz düşerse, mogote cafe'nin üst katında vinales ovasına doğru pina coladanızı içerken gözlerinizi kapatıp dünyadan soyutlanmayı unutmayın.
  • vinales mural'in bulunduğu kasaba. gençken evrim'in resmedildiği bu devasa vadi duvarını görmek hayalimdi hep. 25 yaşıma girdiğim sene gerçekleştirdim. tam onbir sene önce. hey gidi günler... kasabada yaşayanlar her gün iskelelere çıkıp resmi boyarlar çünkü san fransisko köprüsü gibi bir yeri yenilenirken başka bir yeri solmaya başlar. boyanması 365 gün sürer. ,incecik çizgilerden oluşur ve tek hücreli canlıdan insana evrimi anlatır.
  • küba'nın en güzel kasabası. ülkenin güneyinde pinar del rio'ya bağlı, cennet gibi bir yer. küba'ya düzenlenen turlar bu kasabaya uğramıyor ve ne yazık ki pek çok kişi burayı es geçiyor. vadi; yürüşüş yapmak, mağaraları gezmek, ata binmek, ev pansiyonlarda konaklayarak mojito içmek, muhteşem plajlarında yüzmek ve küba halkıyla arkadaşlık etmek için en uygun yer. burayı gezmek için dört gün ayırmak yeterli olur.
  • yeryüzündeki cennet.
hesabın var mı? giriş yap