• 1920-1950li yıllara ait olanlardır.öncesine antika, sonrasına ise retro denir.
  • zaten sınıf ayrımının kralını yapan modanın en sınıfçı bakışlarından bir tanesine vintage giyim tarzı sahiptir. türkiye'de girdiğiniz herhangi bir site "modern kadın kıyafetine yaşanmışlık hissi taşıyoruz. hadi anneannelerinizin dönemine dönelim" falan demektedir. hadi dönelim, ingiliz orta sınıfındanız ya biz. bu yaz vintage idolüm babaannem olduğu için bir çift kahveye çalan koyu sarı varis çorabı edindim ben mesela. siyah minik çiçekli basma etekle, uğraş didin o sarının iğrençliğini dengelemeye çalıştım. üstüne havuç rengi örgü yelek ve bakla rengi örgü hırkayı geçirip aldım soluğu plajda. millet bikini ile yüzerken ben vintage vintage bacaklarımı kuma gömdüm, gelip geçene de "siyatiğim var kızıııım" dedim. kışın da rol model olarak annemin babaannesini aldığım için sıkma başlı gezmiştim, halide edip vintage'si, soğuktan bir güzel koruduydu.
  • birkac anlami olsa, son yillarda populer kulturde, en cok, "eski yillarda kullanilip saklanmis simdi baskasinin begenisine sunulan kiyafet, taki, sapka vs." anlaminda kullanilan kelime, basli basina bir tarzi sembolize eder. 1950'lere ve 1970'lere ait kiyafetlerin yeni cikan benzerlerinden cok daha anlamli bir tarzi oldugu yavas yavas bircok insan tarafindan anlasilmis, avrupa'da (bkz: portobello road market) uzun zamandir begeni goren bu tarz amerika'ya da sicramis, durum unlulerin odul torenlerine vintage kiyafet giymelerine kadar varmistir. recycle konseptini giyim-kusama getirdigi icin ayni zamanda onemlidir, "zamaninda sevilerek giyilmis, cope gidecegine baska sevenlere vereyim" mantigi takdire sayandir. turkiye'de istanbul atlas pasaji'ndaki birkac dandik ornegi disinda pek gelismemistir, gelismesi umut edilmektedir.
  • tam olarak moda açısından 20'lerle 80'ler arasında üretilmiş giysileri kapsar, o dönemin tarzına uygun günümüzde benzeri yapılan giysiler retrodur, vintage ise, verilen zaman aralığında dikilmiş, üretilmiş giysilere deniyor.
    giyilmiş olması, ikinci el olması, olmaması hiç önemli değildir, yeterki o zaman diliminde dikilmiş olsun, birebir aynı tarz kumaştan eski elbise baz alınarak üretilen imitasyonlara ise retro deniyor.
  • galatasaray ve çukurcuma taraflarında ne kadar eskici ya da ikinci el dükkanı varsa, hepsinin sattığını sandığı şey. arkadaşım sen havalı tabela yapıp 4 metrekare dükkanına leş gibi kokan, renkleri solmuş, kötü kötü tişörtleri dizince vintage satmış olmuyorsun. vintage dediğin şey belirli bir dönemin (1920-1980 arası) ikonik örnekleri ve/veya meşhur bir tasarımcının geçmiş sezonlarının ürünüdür. iki durumda da yıpranamamış/iyi bakılmış olmalıdır ki yaşına göre hala satın alınabilir/giyilebilir olsun. yani öyle leş gibi düğün elbiselerine beyin uçurucu rakamlar istemekle vintage mağazası olmaaaz. eskici desen 1925 model incilerin dökülecek çünkü.
  • kıyafetlerin instagramlısı.
  • sarapsal anlamini biraz daha acalim. bir sarabin yapiligi uzumlerin %90'dan fazlasi ayni hasat mevsimine aitse vintage klasmanina girer. bazi durumlarda ayni hasat yilinin yani sira ayni bagdan olmasi da ima edilir. yani denirki, bizim oyle uzumumuz varki, hic maymunluk yapmaya gerek kalmadan, ivir zivir karistirmadan super sarap oluyor abisi.
  • bir $eyin üretiminin veya uygulamasinin en ba$arili veya en popüler oldugu dönemi anlatmak için kullanilan ecnebi kökenli kelime. örnegin rock müziginde 50'li 60'li yillarda yapilan müzigi, müzisyenleri, enstrumanlari ve tonlarini anlatmak için kullanilan genel tanimlamadir.
  • "vintage conversationalist" diye kullanıldığında, mükemmel konuşmacı anlamı veren "eski olduğu için iyi, güzel" anlamında.
hesabın var mı? giriş yap