• bu belgeseli perdedeki son harfine kadar izledim, sinemadan çıktım ve çıkar çıkmaz bir sigara yaktım. yaklaşık on gündür sigara içmiyordum oysa ki. bırakmaya karar verdiğimden de değil, bir sabah uyandım ve içmemeye başladım. ama dedim ya, virunga’nın sınırlarından kaçar kaçmaz bir sigara yakmak istedim. virunga’dayken; vücudumdaki tüm su tükenmiş sanki, dudaklarım kurumuş, adeta kavrulmuş. sigara kurumuş dudaklarıma yapıştı, sonra öyle bir çektim ki sigarayı dudağımdan, dudağım kanadı, acıdı. o yaraya basa basa içtim ve bitirdim sigarayı.

    belgesel, kongo'daki virunga milli parkı’nın hikayesini anlatıyor. dünyanın biyoçeşitliliği en yüksek olan bu parkı için, orada nefes alan her şey için, yani goriller, kuşlar, filler, su aygırları, ağaçlar, göldeki balıklar, oraya sığınan insanlar... hepsi ama hepsi için, nöbet tutan insanları anlatıyor. bu belgeseli; doğaya, canlılara, yaşadığı dünyaya, saygısı olmayan tüm kötü insanlara izletmek istiyorum. evet, hepsini tek tek koltuklara bağlayıp, gözlerini kırpmalarına izin vermeden izletmek istiyorum. her gün sebep oldukları kötülükler karşısında gözleri birkaç saniye bile buğulanmayacak bu insanlar, gerçekten ağlayana kadar, ve azat edilmeyi dileyene kadar günlerce, gecelerce izletmek istiyorum.

    kongo, sahip olduğu petrol ve yer altı kaynakları sebebiyle senelerdir sömürülüyor. bağımsızlığını ilan ettiğini sandığı zamanlarda ise, kendi dışındaki güçlerin doğrudan beslediği iç savaşlarla kıvranıyor. yerinden yurdundan olmuş, iç savaş sırasında evini terketmiş ve çadırkent'e yerleşmiş bir anne diyor ki; “sadece çocuklarıma bakıyorum ve bu şekilde nasıl büyüyeceklerini, nasıl devam edebileceklerini düşünüyorum."

    emin olun; "kongo'dan siktir olup gitmek" diye bir başlık olsaydı, onlar da gitmek istediklerini yazarlardı sayfalarca, binlerce, milyonlarca... sayısız ölüyle beslenmiş o topraklardan gitmek isterlerdi, bir türlü huzura kavuşturulmayan o ülkeden kaçmak isterlerdi. üstelik nereye gitmek isterlerdi biliyor musunuz? virunga milli parkının göbeğinde, tüm canlıların yaşam alanında petrol arama çalışmaları yapan “soco” şirketinin memleketine, yani ingiltere’ye gitmek isterlerdi. her fırsatta barış çığırtkanlığı yaptığı halde; para için vahşeti görmezden gelen, menfaat için bizzat vahşet yaratan avrupa'ya, amerika'ya gitmek isterlerdi. bizi kendi coğrafyalarımızda ezmekten çekinmeyen ülkelerde huzur bulma dileğimiz, bu dünya üzerindeki en büyük adaletsizliklerden biri bana göre.

    işte bu belgesel; hiçbir yere gitmeden orada kalanları, kalmak için çabalayanları, anlatıyor. baksanıza; şarkıları bile, “gitmeyeceğiz” diyor.

    https://www.youtube.com/watch?v=ij9wxvphtrs

    çabalarına ortak olmaya fazlasıyla değer diyorsanız, bu da bağış sayfası;

    http://virunga.org/donate/
  • filmin bir yerinde tipik bir aşağılık beyaz avrupalı şu minvalde bir şeyler diyor: "buraların, tüm afrika'nın tekrar kolonileşmesi gerek. kendi kendilerini yönetemiyorlar, boka sarıyorlar"
    soco'nun bir şey sorumlusu bi lavuk bunları söyleyen.
    ben senin götüne koyayım beyaz avrupalı. orada tek derdi o gün yiyebileceğini bulabilmek olan insan ve hayvanların tüm ömür boyu rızklarına sahip olmak için tüm dünyayı sömürmek için etmediğini bırakmayan beyaz adam, ben senin ta...
    işin lanet tarafı ise, o cümlenin içinde bir haklılık payı da var. tekrar kolonileşmesi gerektiği kısmı değil elbette, ama afrika'nın ve ortadoğu'nun kendi kendisini yönetme konusundaki başarısızlıkları ve gelinen nokta konusunda haklılık payı da var. lanet olsun ki var...

    nefis belgesel, nefis film. bu sene festivalin belki de en güzel sürprizlerinden. inşallah ntv belgesel kuşağında filan oynar da izleyebilirsiniz...
  • m23'e karşı ayrı, soco'nun petrol aramasına karşı ayrı direnmeye çalışan bir avuç insanın korumaya çalıştığı milli parktan ve kongo'da olanlardan bahseden belgesel...

    sınırlı sayıda kalan gorillerden birini hastalıktan kaybeden, gorilleri çocukları gibi seven, onların da büyüseler de gelip sarıldıkları bir park koruyucusunun dediğini unutmayacağım uzun süre;
    "ben o gorilin yokluğunu hergün kalbimde hissediyorum".

    kesinlikle desteği hak ediyor...
  • hayatlarını virunga parkı'nı korumaya adamış bir avuç gönüllünün hikayesi. izlediğim en kaliteli belgesellerden biri. herkes izlemeli.
  • ne kadar odul topladiysa hepsini haketmis belgesel.

    --- spoiler ---
    en guzel ve ayni anda en uzucu tarafi ise kameralar dibinde yasanan catisma. ayrica gazeteci kizin gizli kamera ile cok basit bir sekilde sirket calisanindan bilgi kopartabilmesine cok guldum. "bu afrikalilari hep sopa altinda tutcaksin ki medeniyet neymis gorsunler" tarzi aciklamalari artik kayit altinda embesilin.

    ve tabii ki kraliyet ailesinden olup kendini kongo'nun ortasindaki doga parkina adamis prens emmanuel.. sen nasil guzel bir adamsin. bir an korktum suikast muikast denince ama atlatmis neyse ki. kendisine uzanan eller kirilsin.
    --- spoiler ---
  • o goril bakıcısının samimiyetine inandım ama başlarındaki beyaz arkadaş ve gazeteci kadın bana biraz istihbaratçı gibi geldi. bence orada bir rant kavgası var. goriller hikâye.
  • üstteki yazarın belçika hakkında söylediklerine tamamen katılıyorum ama belgeselde kesinlikle böyle bir izlenim edinmenize neden olacak bir şey yok, zaten başlarken belçika kralına ve sözde vaatlerinin aslında yalandan ibaret olduğuna değiniyor. park yetkilisinin bir belçikalı olmasından, onun milli kimliği üzerinden bir ilerleme yok kaldı ki ne yapımcı ne de yönetmen belçikalı, böyle bir izlenim yaratma derdinde de olamazlar.

    belgesele gelince gerçekten muazzam iş olmuş, koruculardan birinin goriller için ölürüm sözü, bunu söylerken gözlerinin dolması insanın içine işliyor. yaptıkları işteki samimiyeti anlatmaya yeter.

    bazen düşünüyorum bu ekonomik gelişmişliği yüksek olan; belçika, almanya, fransa (nispeten), amerika,çin vs. bu ülkeler gelişmişliklerini gerçekten de bilim ve teknolojiye mi borçlular, bunca katliamın, bunca felaketin gelişmelerindeki payın yüzdesini çok merak ediyorum. kaldı ki hâlâ dünyayı sömürmeye devam ediyorlar, böyle şirketler her daim hükumetler tarafından destek görüyor, bunca kirliliğin gelişmelerindeki payı ne kadar acaba?
  • congo'da bir dogal park. ayrica bu parki, barindirdigi guzellikleri, parkta yasayan son dag gorillerini, park'a altindaki petrol icin göz koyan soco adli kansiz bir ingiliz enerji sirketini ve disaridan destek alan silahli örgutleri, parkin icindeki hayvanlari özellikle gorilleri koruyan guzel insanlari konu alan bir belgesel.

    o kadar gercek ki, herkesin izlemesi gereken bir belgesel.

    ayrica soco icin calisan iyi aile cocugunun linkedın hesabina baktim, söyledigi sözler kariyerini hic zedelememis, o. c. 'luguna total ve daha sonra ımerys'de devam etmis.
    o enerji sirketlerine böyle petrolu kanla tartan picler lazim oldugundan hayati kararmamis, mutlu mutlu gulumsuyor linkedin sayfasinda.
  • 87. oscar ödüllerine en iyi belgesel dalında aday olan yapım. imdb
  • kesinlikle izlenmesi izletilmesi gereken belgesel. bu gibi yapımları gordukce artık uzaylı istilasımıdır nedir olacaksa olsun insan ırkı kendini bir resetlesin istiyorum. insanın verdiği zararı verebilen serefsız baska bir canlı yok su dunyada.
hesabın var mı? giriş yap