• 17 ekim 2016 günü atlas sinemasında bi yarım saatini izlediğim sonrasında uyuduğum slayt gösterisi.

    nat geo ile ortak yapım zaten hayvanlarla ilgili bazı bölümleri nat geo wild'da izlediğim belgesellerden direkt olarak almışlar.

    bi' başka yazarın da dediği gibi winamp'ta şarkı çalarken oynayan, çocukken enteresan bulduğumuz şekiller gibi gerisi.

    benim uyuduğum kısımda ilk insanlar koşturuyormuş sağa sola orasını kaçırdığım için üzgünüm çünkü çok komikmiş.

    onun haricinde mesajı belli ve sürükleyici bir bütünlüğü yok. yani bu kadar büyük destekli bir yapımdan, evreni sorgulamak kaygısıyla çekilen bir belgeselden, bu düzeyde kurgusuz, mesajını baştan sona yayamayan bir uyku öncesi görseli çıkarmayı başarmak zor olsa gerek.

    baraka da belgesel o da evreni insanı sorguluyor ama mesajı bütüncül ve içindeki zeka pırıl pırıl parlıyor.

    hiç film ekimine gitmiş sinema öğrencisi triplerine girmeye gerek yok biz de geçtik o yollardan, olmamış işte hepsi bu.

    --- spoiler ---

    özet geçeyim.

    mother... light... mother... shine... anaaaa yemek hazır mı?

    --- spoiler ---
  • cate blanchett'in bayık bayık konuştuğu versiyonla* izlemek zorunda kaldığımız belgesel. kadın 90 dakika boyunca "mother" diye sayıklayıp durdu, serra yılmaz'ın insanı sanattan soğuma eşiğine getiren şiir okuma seansını hatırlayıp hafakanlara boğuldum! hâlbuki imax versiyonunda* ne güzel brad pitt anlatmış, malum ortamlarda bulabilseydim o versiyonu izlerdim, kısa mısa, bundan daha iyi gelirdi bünyeme! ha, brad pitt, o koca bebek tipi yüzünden feci antipati duyduğum biri, lakin -belgeselde suratına maruz kalmayacağımdan- seslendirme konusunda diğer tarafın kasıntısı ve bayıklığına karşılık kesinlikle onu tercih ederdim. belgeseli özellikle de uzay kareleri dolayısıyla heyecanla bekliyordum, fakat kadının bir dahaki sayıklaması hangi karenin ortasında patlayacak diye gerile gerile izledim resmen! ben ki samsara'yı tekrar izlemek için tâ neredeki sinemaya kalkıp gitmiş, paraya acımamış insanım, bu belgeseli evde bile tekrar bakarken zorlanıyorum. sesi kapatıp izlesem, gayet güzel olan müziklerden mahrum kalmış oluyorum. öylesine bir işkence oldu cânım görüntüler...

    belgeselde kâinatın gökteki ve yerdeki derinliklerini gösteren kareler, bu minvaldeki yapımlarda olduğu gibi, insanı büyüleyecek kadar güzel; lavların dalgalarla buluştuğunda çıkardığı sesler bile başlı başına muhteşem. lakin ilk insanların koreografi yaparcasına "sanatsal" hareketleri o kadar yapay ve saçma duruyor ki, onca "tabii" görüntünün, görsel şölenin etkisinin darbe almasına neden oluyor. bu gibi işleri yapanlar, böyle entel kasmalarına bulaşmasalar olmaz sanki!

    belgeselin müziklerinin ennio morricone tarafından yapılacağı söylenmişti, lakin iki versiyonun da imdb sayfalarına baktım, öyle bir detay yok. yönetmen ve besteci taraflar sonradan anlaşamayıp iptalleştilerse belki... müzikler gayet güzel gerçi, pek çok bestecinin eserleri çeşitli ve önemli orkestralar tarafından icra edilmiş; hanan townshend ise o müziklerin haricinde katkıda bulunmuş.
  • belgesel türünde olacakmış. brad pitt ve emma thompson imdb'de anlatıcı olarak gözüküyor. the tree of life'tan kesitler de olacakmış sanırım. şimdilik filmle ilgili duyulanlar çok fazla değil, beklemedeyiz merakla.
  • bazı sahnelerin cidden olaganüstü oluşuyla hayran bırakmış; ama yine de his olarak tam da şey olamadım diye düşündürmüş belgesel filmdir.

    --- spoiler ---

    media playerda müzik çalarken dönen görüntüler gibi(adını bulamadım) görüntüler için söyleyecegim ise: uyuşturucu yasaklansın! *

    (bkz: düz adam)

    --- spoiler ---
  • cate blanchett in seslendirdiği 2.fragmanı da gelmiştir. görüntüler muhteşemdir. sinemada ne izlenir bu film !

    https://youtu.be/fmhy28wjccy

    ilk insanların görüntüleri hangi filmi çağrıştırıyor? bildiniz.

    ayrıca posterdeki fi sayısına (altın oran) dikkat.
  • ömrü hayatımda ilk defa sinema salonunda uyuyacağım korkusu yaşamama neden olmuş belgeseldir. beynimdeki tınlaması ise günlerce yok olmamıştır.

    --- spoiler ---

    mother, where are you?
    --- spoiler ---
  • düşen bir uçaktan düşen parçalar gibi sinemadan insanlar çıkıyordu bu filmde.
  • imdb'ye göre bilindik evrenin doğuşunu ve ölümünü sorgulayacak olan terrence malick'in yeni filmi. bu yıl içinde gösterime girmesi bekleniyor fakat tam tarihi belirli değil.
  • filmekimi'nin izmir seçkisinde yer alan ve bugün itibariyle seyredebildiğim olağanüstü terence malick filmi. sıkıcı bulanlar olacaktır muhakkak. ama malick'in sinemasını bilenler onun filmlerinin kendisi için bir düşünce egzersizi, bir kendini arama-anlama serüveni olduğunun farkındadırlar. zaten yönetmenin çekim aşamasında sürekli değişikliklere gittiği, senaryoda eklemeler çıkarmalar yaptığı bilinir. baştan uyarayım. malick bu filminde de düşünüyor, anlamaya çalışıyor, konuşuyor. anlatıcı vasıtasıyla yeri geliyor anne diye seslendiği şeye-ben buna tabiat ya da doğa demeyi tercih etmiyorum- hayranlığını dışa vuruyor, yeri geliyor ondan hesap soruyor, yine başka bir yerde onunla ilgili korkularını dile getiriyor. harikulade görüntülerle evrenin ve sonrasında gezegenimizin varoluş serüvenini paylaşıyor bizlerle. "nereden geldik nereye gideceğiz" ya da "her şeyi insan mahvediyor" gibi artık cılkı çıkmış tespitlerin yanına bile uğramıyor. bir bütünün parçası olduğumuz varsayımıyla yola çıkıyor ve denizin metrelerce altında küçük bir balığı canlıyken ısıra ısıra yiyen büyük bir balıkla, deve kuşunu öldüren insanı farklı bir yere koymuyor. varoluşu canlılığa bağlamıyor, aslında her şekilde ve her surette o seslendiği şeyin bir parçası olduğumuzu, varoluşumuzun onunla süregeldiğini ve devam ettiğini vurguluyor. bu anlamda anlatıcının "sende yaşayan ölüm nedir bilmez" demesi filmin en vurucu anı olarak hafızalara yerleşiyor.
hesabın var mı? giriş yap