• özet geçiyorum: şekeri ve karbonhidratı kesin ve hafif de olsa spora başlayın. kimsenin bilmediği bir sır paylaşıyormuş gibi uzun uzun yazı yazanları da dikkate almayın. basket geçmişi varmış da, kayak vazgeçemediği tutkusuymuş da; bunlardan kime neyse.
  • ya ben vücuduma yağ yakmayı öğretirim de, ağzıma tatlı sokmamayı öğretemiyorum. fazla şekeri de vücut yağa dönüştürüyor. ah profiterol, ah künefe, ah çikolata, ah be ekler, ah fıstık sarma ah.
  • (bkz: bu entryde ürün yerleştirme bulunmaktadır)
    adam entryde kendini övmüş.
  • yağ yakmak uzay mühendsiliği gerektirmediğinden, kuralları da basittir. yazarın kayak tutkusu yüzme şeysi ve basketbol bilmemnesi gibi gereksiz özel kısımları çöpe atarsak özet şu şekildedir ve doğrudur:

    kan şekerini hızlıca yükseltmeyen (protein ve sağlıklı yağ içeren) sağlıklı gıdalar ile beslendiğin ve bolca hareket ettiğin/spor yaptığın ölçüde yağ yakarsın...

    tombulundan sporcusuna herkesin bildiği bu çirkin gerçeğin altında yatan asıl konu ise şudur; bunu yapmak göt ister, yürek ister, zor şartlarda uzun sürecek bir motivasyon ister..

    ha bir de..her yazılana inanmayın. zira şu cümle komple yalandır, yanlıştır:

    "bu arada vücut neden orayı yağ depolamak için kullanıyor ona da bir bakmak lazım. sebebi, en az çalışan ve en kolay depolanan yer orası da ondan. neden kendini kasıp başka yere depolamaya çalışsın ki?"

    vücutta yağlar ilk olarak üremeyi sağlayan bölgelerde birikir. doğanın değişmez kuralıdır. . kadınlarda basen ve alt bel bölgesi, erkeklerde de alt bel gölgesi yani. testisler-vajina-rahim hep koruma altındadır.
  • üst not:
    vücuda yağ yakmayı öğretmek çaba gerektiren bir süreçtir. eğer siz bu çabayı harcamayacaksanız yazının bundan sonraki bölümünü de okumanıza gerek yok. zamanınızı boşa harcamayın. kısa yazmayı düşünmüyorum çünkü.

    evet böyle bir şey var. vücudunuza yağ yakmayı öğretebilirsiniz. ben size bunun mantığını anlatmaya çalışacağım. gerisi size kalmış.

    insan vücudu inanılmaz bir mekanizma. onu tanımak, onunla iletişim kurabilmek hayatı daha keyifli kılan detaylardan ve belki de en önemli konulardan birisi. direkt sağlığınızı ilgilendiren bir mevzu çünkü bu. benim için sağlıklı insan, mutlu insandır.

    ben bu süreçten nasıl geçtim, önce bundan bahsedeyim. uzun yıllardan beri spor yapıyorum. çocukluktan beri diyebilirim.
    ana sporum, yıllarca profesyonel olarak oynadığım basketbol.
    kayak ise vazgeçilmez tutkum ama hobi sonuçta. türkiye'de kayak sporunda profesyonel olmak zor.
    yüzme ara sporum. çok iyi gelir. sakatlıklar sayesinde iyi bir yüzücü de oldum diyebilirim.
    veee son zamanlarda en çok üzerine eğildiğim koşu. kendimi keşfetmemi sağlayan, başta belirttiğim gibi, vücudum ile iletişimi bana öğreten yegane spor branşı.

    koşu deyip geçmemek gerek. o kadar çok detayı var ki. size, sizi öğretiyor. bu sayede bir çok şeyin farkına varıyorsunuz.

    insanın 4 farkındalık evresi vardır.
    - bilirsiniz ve yaparsınız.
    - bilirsiniz ama yapmazsınız.
    - bilmezsiniz ama yaparsınız.
    - bilmezsiniz ve yapmazsınız.

    sizin bu evreler arasında geçiş yapmanızı sağlayan faktörler oluyor. bir örnek, devamlı saçınızı düzeltiyorsunuz ama farkında değilsiniz. (bilmiyorsun ama yapıyorsun) bir arkadaşınız size sık sık saçınızı düzelttiğinizi söyledi. ve sizin farkındalık evreniz değişti. artık biliyorsunuz ve yapıyorsunuz.

    işte koşu benim bu evreler arasında seyahat etmeme olanak tanıdı.

    başta da söylediğim gibi insan vücudu inanılmaz bir mekanizma. aslında ona ne verirseniz o da size onu geri veriyor. bunların en önemlisi de enerji. dünyanın en büyük sorunu. çözsek savaşlar bitecek.

    vücut için de bu böyle. yaşamak için enerjiye ihtiyacı var. ve bu enerjiyi siz yediklerinizle ona sağlıyorsunuz. vücut hayatta kalmaya programlanmış. siz ne yaparsanız yapın, o yaşamak için son ana kadar size karşı da olsa savaşacak. bunun için çeşitli savunma mekanizmaları geliştirmiş. bunlardan birisi de enerjiyi kullanma yöntemleri.

    vücudun temel 3 enerji kaynağı var. en kolay enerjiye çevireceği şeyi haliyle ilk yakmak istiyor. bu da kandaki şeker. ilk olarak kandaki şekeri tüketiyor. daha sonra bu şekeri depoladığı yerler var. kandaki şeker bitince oralara yöneliyor. bunlar glikojen depoları. glikojen depoları da tükenince vücut yağ yakma evresine geçiyor. işte buralar da hepimizin bildiği malum yerlerdeki yağlar. götümüz, göbeğimiz, bacaklar, kollar, göğüsler v.s. vücut nereyi yağ depolamak için kullanıyorsa orası. bu arada vücut neden orayı yağ depolamak için kullanıyor ona da bir bakmak lazım. sebebi, en az çalışan ve en kolay depolanan yer orası da ondan. neden kendini kasıp başka yere depolamaya çalışsın ki?

    yukarıda bahsettiğim enerji depolarını her gün günlük yaşantımızda kullanıyoruz. ancak ve ancak günlük hareketsiz rutinimiz içerisinde yağ depolarını yakmaya hiç bir zaman sıra gelmiyor. oturduğumuz yerden diyetler yapıyoruz falan ama, oturuyoruz sonuçta.

    araba kullananlar bilir. çok basarsan çok yakar. bu vücut için de geçerli. günlük rutinimizi bozmaz ve biraz daha fazla basmazsak, vücut yağ yakma ihtiyacı duymaz ve hatta fazlasını depolar.

    vücuda yağ yakmayı öğretmek için ilk yapacağımız şey motoru yani kalbimizi biraz daha fazla çalıştırmak. başta da söyledim, çabasız hiç bir şey olmuyor. çıkın koşun demiyorum ama çıkın yürüyün. başlangıç olarak günde en az yarım saat. temponuz normal yürüyüşünüzden hızlı olsun. kalbinizin hızlandığını hissedin. solunumunuz hafif hızlansın. bir süre böyle devam edin. hatta telefonunuza bir aktivite takip programı yükleyin. nike'ın programı fena değil mesela. o da yürüdüğünüz mesafeleri kaydeder, size motivasyon kaynağı olur. bir süre sonra bu mesafeler sizi kesmemeye başlayacak ve siz hem süreyi hem mesafeyi kendiniz uzatacaksınız. bu süre zarfında vücudunuz endorfin, dopamin ve serotonin gibi cici hormonlar salgılayacak ve siz daha mutlu olacaksınız.

    biraz da beslenmeye değinelim. hani bahsettik yaa, vücudun 3 temel enerji deposu var diye. işte bu depolardan şeker ve karbonhidrat ile dolanı ilk iki depo. bu depolar ne kadar dolu olursa, vücut yağ yakma evresine o kadar yavaş geçer. mümkün olduğu kadar bu aktivitelerden önce şeker ve karbonhidratı kesiyoruz. ağırlıklı protein ile besleniyoruz. bu sayede siz yürüyüşe başladığınızda kandaki şeker miktarınız ve karbonhidrat ile dolan glikojen depolarınız boş olursa, o kadar yağ yakımını arttırırsınız.

    işte mevcut rutinizi değiştirip, vücudu yağ yakmaya yönlendiren bir sistematik içerisine sokarsanız, vücutta artık yağ yakmaya alışıyor ve kilo almak tarihe karışıyor. artık yağ yakmayı öğrenen vücut size daha keyifli hizmet etmeye başlıyor.

    olayın tüm mantığı bu. bu yazdıklarım vücut fonksiyonları sağlıklı çalışan insanlar için geçerlidir. fonksyonalite problemi olan ve bu sebepten yağlanma yaşayan insanlarda aynı etkiler görülmeyebilir.

    tüm bu yazdıklarım, hayatım boyunca kendi edindiğim tecrübeler ve okuyup hayatıma uyguladığım yazıların bir özetidir.

    kendinizi sevin, vücudunuzla iyi geçinin.

    edit: gelen mesajlara cevap verirken bir konuyu atladığımı gördüm. yürüyüş sırasında vücudu yağ yakma evresine sokuyorsunuz. ve bu süreç yürüyüşü tamamladıktan sonra da devam ediyor. eğer yürüyüşten hemen sonra karbonhidrat ve şeker alırsanız, vücut yağ yakımını kesiyor ve onları yakmaya başlıyor. bu sebeple yürüyüş sonrası özellikle protein almaya özen gösterin. en azından bir kaç saat izin verin vücudunuz yağ yaksın.

    eleştri editi: aşağıda yazdıklarıma tepki gösteren yazar kardeşlerim. burası bir sözlük. insanlar burada deneyimlerini ve bilgilerini birbiriyle paylaşıyorlar. başlık altına gelip konu ile ilgili istediğini yazabilirsin. özgürsün. ben bu yazıyı siz beni eleştirin diye yazmadım. zira siz bu yazının altına yorum girerseniz o formatın adı sözlük değil forum oluyor. varsa başlık ile ilgili bir düşünceniz, buyrun biz de öğrenelim.
    bu arada gelen teşekkür mesajları için, ben de sizlere teşekkür ederim. birilerinin hayatına dokunabilirsem ne mutlu bana.

    buraya da bir bakın derim.
    (bkz: vücudun enerji kullanımının kiloya etkisi)
    (bkz: dinlenik nabzı takip etmenin faydaları)
  • kalabalık cümleler kurup hiçbir şey anlatamamak müthiş bir yetenek olmalı. hiç kimse bilmiyordu zaten hareket edip şekeri karbonhidratı kesmeyi. böyle kalabalık laflar yazıp bir bok anlatamayan ama bir şeyler öğrettiğini sanan o kadar insan var ki...
  • sayesinde, sağlıklı olmak için az karbonhidrat tüketip spor yapmam gerektiğini öğrendiğim başlık.
    insan yaşadıkça neler öğreniyor.
  • her gören kilo vermişsin diyor, o kadar kısa sürede verdigimi görünce de gelen tepki "amaaa çok sağlıksızzzz"

    sen de haftada 6 gün ağırlık, 4 gün ekstra bacak ve ekstra 4 gün kardiyo yap diyorum gelen cevap "zamanım yok"

    agirliklara 45-50 dk, bacak ekstralarina 20 dk, 30 dakika da kardiyo, günlük telefonda instagram'da kaydirdigin 3 saatin 1.5 saatini spora ver diyince de bozusuyoruz.

    tembel bir milletiz, yattigin yerden kilo vermenin tek yolu su orucudur, onu da yapan 100 bin kişide 1 kişi, siz bosverin metabolizmayı if'yi sporu kas çalışmayı filan, o elindeki dürümü gömmeye devam et.
  • ben de zannettim ki bambaşka bir bilgi bulundu, paylaşmış .
    zaten canan hoca, dukan hoca, ketojenik diyet, if, amerikan hava kuvvetleri beslenme ajandasi, eski insanlar falan ayni kelamı ediyor.
    tek fark bu kadar arada kendi övme stilinde spor yok.
  • ketojenik besleme ve intermittent fasting ile öğretebileceğiniz hede.
hesabın var mı? giriş yap