• eskiden böyle derlerdi. köylüler, tarla ya da namus davalarında biri vurulunca; "yaşar, kemal'i öldürmüş" demezlerdi. "yaşar, kemal'i vurmuş" derlerdi. sanat gibiymiş eskiden yaşamak! dünyanın anasını bellemişler albayım. sokaklarda her gün birileri vurulurdu. insanlar hep ağlamaklı olur, kaldırımların üzerine yayılan koyu kızıllığa ay ışığı vururdu. "ay ışığı yansımış" demezlerdi. "vurur dağın doruğundan atmacamın çalkara yalın gölgesi" diye şiirler yazılırdı. demek ki her gün birilerinin ölmesinden sıkılmış olsa gerek insan! vurmak deyince ölüm daha bir hafiflemiş, hüzün daha bir azaltılmış olurdu. "ordu madalya göndermiş yusuf'u vuran çavuşa" derlerdi. böyle böyle insanlar hep sokak duvarlarına bakarak yürürlerdi albayım. "bozkurtlar geliyor, titre ve kendine dön" diye yazardı. bir yan sokağında "maraş'ın hesabı sorulacak" diye yazardı. gündüzleri duvardaki yazılara göre geçilirdi sokaklardan. evlere, işlere, okullara gidilirdi. gece vaki olunca bir anlamı kalmaz, tüm yazıların üzerine akşam yıldızların ışığı vururdu. o zamanlar hava da temizdi. zeyrek'ten laleli'ye, oradan da karaköy'e indi mi, iskelede demirleyen gemilere bakar dururdu insan. öyle kalabalık falan da değildi. birkaç sarhoş olurdu. boş şişeleri yere vurur, kırardı. sessizlik böyle bozulurdu. bazen... bazen bir silah patlardı. bu her bazen olurdu. bekçiler sokaklarda yürür, adını sorardı. "gececi" denilen sürekli açık kıraathaneler olurdu. buralarda hep çay içilebilirdi. gündüzleri açık olan kahveler gibi tarafları olmazdı. her çeşit adam gelir giderdi. gece aldırmazdı. nedense geceleri kavga olmazdı. kimse umursamazdı. birileri birilerini vururdu. anlamı sabaha çıkardı. o zamanlar çok güzel anlatılır, çok güzel yazılırdı. en güzelini tek gözü kör olan adam yazardı:

    "köylüler her yıl çift koşmazdan önce, çakırdikenliğe büyük bir toy düğünle ateş verirler. ateş üç gün üç gece düzde, doludizgin yuvarlanır. çakırdikenliği delicesine yalar. yanan dikenlikten çığlıklar gelir. bu ateşle birlikte de alidağ'ın doruğunda bir top ışık patlar. dağın başı üç gün üç gece ağarır, gündüz gibi olur"

    birileri birilerini vurur, öldürürdü albayım...
  • kendine uzak her seye sanat diyenler yok mu?

    insanlarin estetik uzerine kafa yorduklarini bile dusunmuyorum. ne oldugundan bihaberler ki sanat...
  • bunu daha önce bir yerden duydum ben de. hatta ucu aşka bağlandı oracıkta. ölmek kuruyup iskelete dönüşmekse vurulmak kanın hep akması kadar kutsaldı bir anlamda.

    kalbini tutup"vuruldum" diyen biri ha ölmüş ha aşık olmuş ne fark ederdi...
hesabın var mı? giriş yap