• çizgi romanını okudugumdan beri filmini 4 gozle bekledigim, evime insan boyu posterlerini aradıgım ama bulamadıgım film.
    he peki farkı nedir derseniz, yukarda da bahsedildigi gibi, bu çizgi roman super kahramanlardan bahseden ama super kahramanlıklarından değil de, ezikliklerinden, egolarından, verdigi kişisel savaslardan bahseden bir çizgi romandır. of of agzım sulanıyor düşündükçe filmi, umarım istedigimiz kıvamda olmustur da sadece vurdu kırdı kısmına yogunlasmamıstır...
    sebebimsin watchmen...
  • vizyona girmesine iki gün kala bünyesinde imax salonlar bulunduran afm ve cinebonus'un internet sitelerinde filmin imax versiyonu hakkında hiçbir haber olmadığından dolayı ülkemizde imax versiyonunun vizyona girmeyeceğini düşündüğüm film.
  • cok basarili bir sekilde sinemaya uyarlanmis cizgi roman. muzik secimlerine biraz "eeeh" dediysem de, gorsel acidan oldukca tatmin etti. (ben hepinizden once seyrettim bile demeye calisiyorum, caktirmadan)
  • öncelikle film baştan sona inanılmaz olmuş. çizgi romanını okumamıştım, türkçe baskısı çıktığında hemen edinmeyi düşünüyorum ve genelde yapılan yorumlar da filmin çizgi romana olan aşırı bağlı olduğu yönündeydi. ben de okumamama rağmen filmin uzunluğu ve kendini saf aksiyona adamaması sayesinde bunu çok net anladım ve memnun oldum. ayrıca 1986 yılında böyle bir hikayeyi kaleme alan moore'a bir kez daha taptım.

    film inanılmaz bir intro ile başlıyor. abartmıyorum sinema tarihini baştan sona alsak mutlaka ilk 10'a girebilecek bir intro bu. zack snyder bol bol ağır çekim kullanmış yine filmde ki çizgi roman uyarlamalarına yakışan bir çekim tekniği bu. rorschach'i oynayan eleman mükemmel oynamış ki zaten karakterin duruşu ve hikayesi de müthiş. kısacası spoiler vermeden sadece bu filmi mutlaka izleyin diyorum. saf aksiyon bekleyenler genelde forumlarda filme aşırı derecede bok atmışlar ve uyuduk demişler. halt etmişler, son zamanlarda sinemalarımıza uğrayan en iyi filmlerden biri watchmen.
  • 2bucuk saatlik iskence. simdi guzellesecek, az daha sabret dedikce, olmadi, olamadi. en ufak heyecan ruzgari estiremedi icimde. harika bir 10dklik introsu olan, hakikaten cok buyuk umutlar uyandirirken, sonrasinda diyalog ve kurgu olarak beni icine cekemeyen film, israf olmus o guzelim kostumler, gorseller, cekimler.
  • --- spoilus minor ---
    hayal kırıklığı yaratmış olan filmdir.
    --- spoilus minor ---

    --- spoilus major ---
    bu haftaya çocuksu bir coşkuyla başladım. aylardır uğruna meraktan çatladığım, iple çektiğim gün gelmişti. filme hazırlık olsun diye dün bir yolunu buldum, kadıköye gidip gülen surat rozeti buldum, sinemaya takıp da gittim. normal şartlarda, filmi bu kadar gözümde büyütmüş olacağım için hatalarına rağmen çocuğum der severdim, fakat denedim, hem de nasıl denedim, lakin olamadı.

    üşengeç dimağları kandırıp kısa yazmışım havası vermek adına, maddeler halinde düşüncelerimi sunmam gerekirse, olaylar şöyle vuku buldu:

    *filmde, anlam veremediğim şekilde olayların yerleri değiştirilmişti. örneğin; dr. manhattan, kendini toparlama evresindeyken bir kez tuvalette sinir sistemi olarak, sonra üssün dışında yarısı kaslarla örtülü bir iskelet olarak ortaya çıkar. fakat filmde nedeni belli olmayan bir şekilde koridorda iskelet, üssün dışında ise deniz anası olarak beliriyor. bu kendi başına belki önemsiz bir değişiklik. fakat benzeri müdahaleler belli noktalarda akışı ve duyguyu değiştirmekte. misal dr. manhattan, ölü insanla canlı insan arasında fark olmamasını, yapısal özelliğin aynı olmasına canlı yayında değil, komedyen'in öldüğünü öğrendiğinde bağlar ki, canlı yayında verdiği cevap havada kalırken, kitaptaki halinde cımbızla seçilip konmuş gibi görünmekten ziyade, diyalog içerisinde sırıtmamaktadır.

    *hikayeden öyle detaylar atılıp, öyleleri filme dahil edilmiş ki, her şey havada kalıyor. kitabı okumamış insan ne anlasın manhattan kafasına niye hidrojen atomu çiziyor? nereden anlasın rorschach niçin pis kokuyor? lezbiyen olan kim? dollar bill hangisi ki, kapıya sıkıştı pelerini de vuruldu? veya daha da kötüsü, izleyici aralarda adı geçen moth man'i, silhouette'i, dollar bill'i gördüğünün farkında mı? mars'ta manhattan kumlardan neden camdan bir yapı çıkartıyor? janey slater ile olan fotoğrafı neden marsa yanında götürüyor? watchmen'i watchmen yapanlar bütün bu detaylar, bu çapraşık kurgu içindeki tek bir tane tutarsızlık olmayan detaylar silsilesiyken, her şeyi çıkartıp kuşa çevirince, film gerçekten alan moore'un hikayesini yansıtabilir mi?

    *bu nispeten şahsi bir yorum olacak fakat, müzikler hiç olmamış. ki film müziği dinlemeyi seven bir insanımdır. konu olarak sevdiğim filmlerin müziklerini özellikle dinlerim çünkü o film için yazılan besteler, tam olarak istenilen duyguyu, istenilen sahnede yansıtır ve tekrar dinlemek de o görüntüleri çağrıştırır. sound of silence dinleyince hiçbir zaman aklıma komedyenin cenazesi gelmeyecek. flight of the conchords'da garfunkel'ın çıktığı sahne bile gelebilir, ama komedyen gelmez. all along the watchtower da zaten cylon*ların; buzula çakılan nite owl'un değil.

    *öyle çiroz veidt mi olur allaasen?

    *adrian veidt'in yaptığı plan, manhattan'ın gücünü kullanarak şehri havaya uçurmak değil, dünyanın dört bir yanından bir sürü bilimadamını, sanatçıyı, doktoru bir adaya toplamak ve devasa bir canavar yaratıp new york'un ortasına ışınlamaktır ve ışınlandığında ölen bu canlının yarattığı yıkım istediği etkiyi gerçekleştirecektir. insanların inanacağı şey ise, manhattan'ın saldırısı değil, uzaylı istilası olacaktır. kitapta kurguyu kavradıkça okuyan insan "vaynasssını veidt'e bak nassı yapmış bu planı" diye saygı duyar zira yapılan plan cidden karmaşık ve kapsamlıdır. filmdeki versiyonu ise ne oldu? deniz mayını formunda dev bir cihaz yaptırdı (onu da dr. manhattan yaptı zaten) ve bu dünyanın belli yerlerine enerji topları bırakarak insanları moleküllerine ayırdı. toplamda 5-10 kişi, bir de manhattan. arada da iki kişi öldürttü. bu mu dünyanın en zeki adamının muhteşem planının beyaz perdeye yansıması?

    *bu hikayedeki kahramanların olup olacakları son şey, gerçek anlamda süper kahramandır. bunun da farkında olmalı yazarlar. o zaman niçin bir spiderman gibi, batman gibi, ayı gibi dövüştürmeler, bir kan vahşet, fırlayan kemikler, kopan yanaklar, kollar. yok ki bunlar kitapta? olayı bu değil ki, olan biten bütün vahşet, diğer bütün detaylar gibi, ana konuda bizi yönlendiren detaylardan biri sadece. filmde gösterilen ise, dövüş filminden halliceydi. heavy metal eşliğinde vahşet isteyen, gidip diğer bir milyon tane örneğinden herhangi birinde aynı tadı, hatta fazlasını bulabilirdi. watchmen'in olayı bu değildi.

    *kitabı okumaya değer kılan şeylerin en başında, diyalogların inceliği ve kusursuzluğun çekiciliğiydi. marstaki konuşmayı ele alalım: elinizi vicdanınıza koyun da söyleyin; dr. manhattan gibi bir adam, "evet evet senin var olman aşka dayalı, o yüzden bu oksijenin altına dönmesi kadar nadir bir şey. evet o zaman mucize var çünkü sevgi ve kelebekler." diyebilir mi? tabii ki hayır. kitapta tasvir edilen manhattan'ın söylediklerinin özeti şudur: "herhangi bir insanın, varolduğu insan olması -önceki jenerasyonların nasıl da bütün kaos içerisinde birbirlerini bulup oldukları insan olmaları ihtimaliyle birlikte- o kadar düşük ki, bu aslında oksijenin altına dönmesi kadar nadir. annenin şartlarında en nefret ettiği insanı da sevmiş olması cabası." yani nedir, bu adam "aşk, evet" dememektedir. bu sadece konunun parçasıdır. zaten sonrasında da söylediği, bunun herhangi bir insan için geçerli olduğudur fakat her zaman gördüğümüz için, üzerine düşünmezsek nasıl nefes kesici olduğunu unutabildiğimiz, kendisinin de unutabildiğidir.

    *manhattan'ın çıktığı televizyon şovu öyle bir haldeydi ki, bir noktada seda sayan'ın orkestraya oynak bir müzik girmesini söylemesiyle, baş örtülü teyzelerin çıkıp sahnede dansetmesini ve ortamın bu şekilde sakinleşmesini bekledim. o neydi öyle cümbüş oldu bir anda. kitaptaki hali nasıldı, ne yazık ki bok atacak kadar hatırlamıyorum, fakat emin olduğum bir şey varsa, kitabı okurken aklıma yaprak sarması gelmediğidir.

    *her şey'e bulaştınız tamam da keşke bir de olmayan diyaloglar sokulmasaydı. "sıra sende doktor, sen ne görüyorsun. *böh*". aferin çok güzel düşünmüşsünüz, tam rorschach'lık bir replik gerçekten.
    --- spoilus major ---

    ben bu filmi izledikten sonra, kitaba saygı uyandırmasını isterdim, benzemesi gereken yerlerin benzemesini isterdim. müthiş bir kurgunun en kaba hatlarını tutup, üzerine seks vahşet ve bullet time basıp paketleyerek; yüzeyde aynı, derinliğe baktığınızda tamamen farklı bir hikaye yaratmalarını değil. zaten rozet'in mezara düşmesini bile ağır çekimde göstermeselermiş, iki üç tane daha önemli sahne filme sığdırılabilirmiş aynı sürede. bu filmin bana tek bir katkısı olmuştur, o da fragman'ı seyrettiğimde yarattığı hayranlık ile gidip kitabını okumuş olmam, asıl hikayenin güzelliğini tatmış olmamdır. 6 veriyorum 10 üzerinden. 6 puan da zaten kitabı bildiğimden aklımda yarattığı asıl hikayeden çağrışımlara. otur! edepsizler sürüsü!

    samimiyetle söylüyorum ki, önce filmi seyretmiş olsaydım asla üzerinde durmaz, "bu muymuş watchmen" derdim. üzülüyorum, zira bu filmler milyon dolarlar harcanarak çevriliyor ve genellikle bir atış hakkı oluyor. watchmen çevrildi, sonuç bu oldu. ikinci bir tanesi olmayacak:

    "good joke.
    everybody laugh.
    roll on snare drum.
    curtains."
  • hem genel, hemde çizgi romana göre pek olamamış filmdir...
    genele bakarsak, çizgi romanı okumamış olsam tüm o olayların nasıl ve neden olduğunu pek anlamazdım, zira herşey karışık ve hızlı şekilde gelişiyor... sonu ise çizgi romanda belli bir nedenden dolayı öyle olduğundan, filmdeki hali çok eğreti duruyor... ve hatta sıradan duruyor.

    çizgi romana göre bakarsak ise konu çok uzar,hiç birşey çizgi romanda olması gerektiği şekilde değil. eksik sahnelerle falan da alakası yok. watchmende hikaye ile kurgu iç içedir.. biri gitse diğeri bocalar... filmde kurguyu değiştirdikleri için hikaye pek olamamış, sıkıcı olmuş... karakterlerden nightowl 2, rorscach ve comedian olabilmiş, gerisi oyuncular yüzünden pek olamamış, zira taşıyamamışlar.
    adetten diye notumuzu da verelim; 10/5.

    bu arada bu projeyi alex proyas gibi bir yönetmen yerine zack snyder a vereni odunla dövmek gerekiyor...
  • watchmen'de olaylar 1985 yılında geçer. richard nixon 5. dönemini doldurmaktadır. watergate skandalı hiç yaşanmamıştır zira comedian watergate'i gerçekte ortaya çıkaran gazeteciler carl bernstein ve bob woodward'ı infaz etmiştir. abd ve sscb arasındaki güç savaşı ve nükleer kriz gün geçtikçe artmaktadır.

    yurdumuzda bu filmi izleyenlerin yüzde kaçı nixon'ı tanıyor veya soğuk savaşın ne olduğunu biliyor bilmiyorum (bilmek zorunda da değiller). süperkahraman filmi sanıp da gidenler filmden çok sıkılabilirler. çizgi romanını okumamış kişiler olayları anlamakta ve filmin içine girmekte zorlanabilirler. hakkında hiç bir şey okumadan, konuyu çok az da olsa bilmeden sinemaya gelinip de "x'e mi girelim buna mı girelim, bu aksiyona benziyor watchmen'e girelim" diye o anda karar verilip girilecek bir film değildir. zira izlediğim salonda oflayanlar puflayanlar, filmin 3/4'üne doğru çıkanlar olmadı değil.

    ben çizgi romanının hayranı olarak filmi bir iki ufak kısım hariç çok beğendim. film 3 saate yakın ve -olması gerektiği gibi- çok yavaş tonda ilerliyor. spider-man, batman zannedip de aradıkları aksiyonlu şamatalı süperkahraman macerasını karşılarında göremeyenler eminim bu filmden nefret etmişlerdir. salondan çıkarken birisinin "hulk daha iyiydi" dediğini duydum. bu herhalde star wars izlerken "godfather daha iyiydi" demek gibi bir şey. öncelikle bu kesinlikle bir süperkahraman filmi değil. bu film(ve çizgi roman), alıştığımız süperkahraman konseptini kökünden değiştiren ve gerçek/fantazi karışımı alternatif tarih yaratan bir film. "şu sahne acayipti"'den ziyade genel işleniş ve türe bakışı açısından devrim yaratan bir eser. işte bu yüzden izlediği şey hakkında kafa yormayı ve düşünmeyi sevmeyen popcorn izleyicimize çok ters geldi.

    alan moore, "bu çizgi roman sinemaya olması gerektiği gibi aktarılamaz" derken biraz haklıymış. alan moore bu çizgi romanın, "sinematik" kelimesinin tam zıttı olduğunu ve her sayfasının ince detaylarla dolu olduğunu söylemişti. okuyucunun sayfalara uzun uzun bakabileceğini, gerektiğine geriye dönüp tekrar okuyabileceğini ve böylece olaylara olabildiğince dahil edildiğini ve bunun sinema gibi akışkan bir ortamda yapılamayacağını söylemişti. yine de zach snyder olabilecek en iyi şekilde aktarmış çizgi romanı sinemaya. çizgi romanı filmden çok daha iyi yapan bazı ufak detaylar atlanmış olmasına rağmen bence harika bir filmdi. zaten çizgi romanı sayfa atlamadan aktarmaya çalışsalar herhalde 5 saat falan olurdu film. belki çizgi romanda olmayan fazla vahşet gereksiz durmuş olabilir ama o da beni hiç rahatsız etmedi.

    çizgi romanı okumayıp da filmi beğenenlere acil olarak çizgi romanı okumalarını tavsiye ve rica ediyorum.
  • aşağıdaki metin watchmen çizgi romanı ve filmi hakkında çok ağır spoiler içerir. hatta öyle ağır spoiler içerir ki bir hikayeyi giriş gelişme sonuç olarak görmek isteyenlerdenseniz, okuduklarınızdan sonra kafayı kırabilirsiniz. kızmaca yok. ama ben hikayelerin içindeki ayrıntılara tav oluyorum öyle izliyorum diyorsanız buyrun.

    bir çizgi romanı, kitabı bir filme dönüştürmek cidden zor zanaat. yazılı veya resimli bir hikayeyi, hareket eden, yazılı metinin içindeki kısımları seyircinin hayal gücüne durumu gereği bırakamayan sinema, maalesef bazı hikayeleri kendi içinde tutarlı olan bölümlerini yazılı metinle sinema arasındaki yapısal farklılıklar nedeniyle feda etmek zorunda oluyor. bir kitaptan veya çizgi romandan kaynak alınarak yapılan bir filmin, birebir olarak o filme yansımasını beklemek bu nedenle oldukça zor. bugüne kadar bu şekilde yapılan filmleştirilen eserler arasında fight club dışında başarılı olabilenine rastlanmadı da zaten. o nedenle bu hikayenin, yani watchmen'in filminin ayrı, kitabının ayrı olarak değerlendirilmesi gerekiyor.

    ancak bu eserlerin filmleri yapıldığında, asla bu değerlendirmeler ayrı ayrı yapılmazlar. kaçınılmaz olarak filmle kitap birbiriyle karşılaştırılır. bir yandan kitabın azılı fanatikleri olan fanboylar, o kitapla ilgili en ufak bir detayı bile filmde değişmiş olarak görürlerse, filmde yer alan diğer tonla şahane ayrıntıyı hemen çöpe atabilirler. watchmen için konuşacak olursak, filmin sonunda rorschach'ın manhattan tarafından yok edilmesi sırasında orada nite owl'un işi ne allasen diye sorabilirsiniz. olaya sinematografik olarak bakacak olursak, rorschach gibi hikayenin belki de en karizmatik karakteri yapayalnız ölüyor. buna kimse tek kelime etmiyor, kimse de sormuyor yahu bu adam nereye gitti aaa bak karların üstünde adamın parçaları kalmış iyi neyse falan denecek nerdeyse. bu nasıl iştir diyen birilerinin çıkması olasılığına karşı böyle bir dramatizasyon gerçekleştiriliyor filmde. yani çok açık ki zack snyder, 300 nedeniyle kendisiyle dalga geçenleri ve bu filmi de kendisi çektiği için filme en başından ya zack çekiyor şu filmi, tim burton falan olaydı neyse ya - tim burton bir eşiktir malum. her beceriksiz olduğu söylenen bir yönetmen büyük bir hikayeyi filmleştirileceği zaman o çekseydi denmesi için yaratılmıştır. o nedenle dünyaya gelmiştir aslında. - diyeceklerden feci tırsmış. yönetmen'in ''ayrıntı yaratıcam, çizgi romandaki her ayrıntıyı filme taşıycam'' manyaklığı bariz. ancak normalde 3 saat 20 dakika olarak çekilen film, elbette ki warner kardeşler tarafından 2 saat 30 dakikaya indirgenmiş. bu zaman süresi, watchmen gibi ayrıntıların binlerce olduğu bir hikaye için oldukça kısıtlı bir zaman. bu hikayeyi de kalkıp üçleme olarak çekemezsiniz malum. bu işin zorluğu burada başlıyor işte. bu hikayedeki karakter derinliğini sağlayabilmek ve tüm ayrıntıları yansıtabilmek için iki buçuk saat ölseniz de yeterli değil. bu snyder'ın beceriksizliği değil. ancak snyder elinden geleni ardına koymamış. beklentilerim, zaten filmin fanboylar tarafından sevilmeyeceğini kesin olarak söylüyordu. çizgi romanı bilmeyenlerinse nefret edecekleri bir film olacağı yönündeydi. ancak filmin kendi içindeki bir değil on tane ana mesajından üç beşi izleyenin kafasında yer etse yeterliydi benim için. bu beklentimi de znyder karşıladı.

    filmin içine yerleştirilmiş olan seks ve şiddet, sanırım filmi bilerek isteyerek +18 yapma isteğinden kaynaklanıyor. ''bakın ağalar. bu film öyle genç dimağlara göre değil. süper kahraman filmi hele hiç değil. midesi kaldıracaklara bu film. '' diyerek biraz da seyirciye ''ciddi ol'' mesajı verilmek istenmiş. biraz da ''benim maliyetim fil kadar ama ben blockbuster değilim. +18 blockbuster mı olur olm? dark knight gibiyiz çok şükür'' de denmiş sanırım. bi + 18 nelere kadir. aslında kitabın içinde de gayet gore planlar yer alıyor. ancak iş filmleştirmeye gelince bunlar da sırıtıyor elbette. bir film, aynı hikayeyi anlatsa da asla o filmin kitabıyla aynı olamaz. çünkü aktarım dilleri çok farklı. zaten watchmen bir çizgi roman olarak değil, bir senaryo olarak ilk şekliyle yazılsaydı, muhtemelen de bir film değil bir üçleme film veya bir dizi olurdu. muhtemelen de oz gibi kült bir dizi olurdu. ancak maliyetler nedeniyle de bir dizinin yapımı için gereken maliyetleri aşardı. yani ne yaparsanz yapın, böyle kompleks bir hikayeyi bir avseq01 dosyasına dönüştürmek büyük cesaret işi. - ottuz kere söyledim yeter be oeeh - zack de hırslı bir arkadaş anlaşılan. bu işin başına darren aronofsky gibi bir insan geçmiş. terry gilliam gibi bir üstad geçmiş de bu işi bırakmış. zack kendini kanıtlamak için büyük oynamış ve 300'deki parıltılı saçmalıktan daha iyi bir iş çıkmış ortaya.

    ben bu tür filmlerin içerdiği hikayeyi olabildiğince daha fazla insana aktarabilmeleri açısından yararlı görüyorum. biraz faydacı bir görüş kabul ancak bu tür eserlerin niteliği ve kalitesi de buradan kaynaklanıyor. watchmen'in aktardığı hikaye, insan oğlunun hikayesidir. bu filmi görüp de bunun çizgi romanına ulaşacak olan insanlar, o çizgi romanı okuduklarında hikayenin özünü daha iyi kavrayacaklar ve o zaman gerçekten bu filmin yapılma amacı daha net biçimde ortaya çıkabilecek. film bir blockbuster olarak görünse de, bir blockbuster'a göre oldukça ciddi. senaryonun içinde çizgi romanla çatışan ayrıntılara rağmen kendi içinde oldukça tutarlı. örneğin filmin sonunda ozymandias'ın new york'ta yarattığı kıyamet gününün nedeni olarak manhattan gösteriliyor. ancak çizgi romanda bu bir uzaylı istilasıymış gibi planlanıyordu. ancak çizgi romanda görsel manada bu kıyametin nasıl olduğuna dair en küçük bir ayrıntı yer almıyor. sadece bir kaç kare. ne canavar var ortada ne de o canavarın nasıl yaratıldığına dair bir ipucu. ozymandias'ın tasarladığı canavara dair elimizdeki tek şey kendisinin söyledikleri. bunu mesela filme aktaramazsınız. koskoca bir şehri yok eden bir canavar, nasıl olur da bir filmde yer almaz diye filmi izleyen insanlar sorarlar. anlamazlar. çünkü görsellik gerekiyor bu anlatım için. bir kitapta çizgi romanda bunu kelimelerle aktarırsınız ama bir filmde kelimeler ikinci plandadır. kalkıp bu aslında böyle böyle oldu diye bir karakterin ağzından bu büyük çaptaki olayı filme koyarsanız buna skandal bile diyecek çıkacaktır. o nedenle snyder, görsel kaygılar nedeniyle filmin sonunu değiştirmiş. eminim ki en fazla kafa patlattığı kısım da bu olmuştur. zekice bir hamleyle filmin sonunu, manhattan'ın güçlerini kullanan ozymandias'ın bu güçleri bir canavar yaratmadan doğrudan kullanarak o şehri yok etmesi fikri, olabilecek en iyi alternatif son. ama fanboylar elbette bundan nefret edeceklerdir. koskoca film, hikayenin sonunu değiştirmiş yahu. fanboylar için o hikayenin sonunun değiştirilmesi, bir müslüman için kuran'ın değiştirilmesiyle eş değer. adamlar resmen dinmişcesine o eserlere tapıyorlar. o nedenle de kutsala küfretmek gibi geliyor bu insanlara böyle ayrıntılar. bu tavrı olgun bir tavır olarak karşıladığımı söyleyemeyeceğim şahsen.

    filmde bu şekilde tonla değişmiş veya üzerinde durulmamış ayrıntı bulabilirsiniz. ancak bunun yönetmenin seçimi olduğunu hiç sanmıyorum. yani oldukça belli bu kadar zor bir işi üstüne alması zaten delilik zack snyder'ın. hakkındaki ciddiyetsiz yorumlar da daha filmi aldığının açıklandığı günden itibaren başlamıştı. e sen 300 gibi bir rezaleti yaparsan bu da doğal elbette. bak işte burada adam beceriksizmiş diyebilirsiniz. ama watchmen'in varlığını bir filme dönüştürerek, watchmen'in anlatmaya çalıştığı şeyleri aktarma çabasını şahsen takdir ediyorum. alan moore da zaten bu tür derinlikli eserlerinin hiç birisinin filmleştirilemeyeceğini biliyor. o nedenle bu filmlere oldukça soğuk bakıyor. alan moore da son derece haklı. ancak bu eserlerin anlattığı şeyler, abartmak gibi olmasın ama tüm insanlığa vereceği fikirler açısından son derece gerekli. watchmen, insanlığın şu andaki durumu hakkında çok net fikirler veriyor. çizgi romandaki anlatımla bu filmi kıyaslamak, hele ki bu kadar zor bir yapısal farklılık da varsa sinemayla çizgi roman arasında, bence biraz ön yargılı olmak adını alır.

    filmle ilgili geyiklere geçelim;

    -richard nixon'ı gerard depardieu oynayabilirmiş. o nasıl bir burundu be kardeşim.
    - ozymandias'ı oynayan matthew goode bu rolde sırıtıyor denmesinin en büyük nedeni sanırım kendisinin mandy moore gibi insanlarla çektiği romantik komediler. goode tam bir salon delikanlısı. ozymandias gibi keskin bir karakter için evet yanlış bir seçim.
    - rorschach olmuş abiler. rorschach'ın karanlık yönünü film gayet yerinde vermiş. ancak yine kitapla karşılaştıracak olursak kitapta çok daha karanlıktı. zaten biraz daha karanlık olursa görülmeyecek adam.
    - nite owl ile silk spectre. amma yiyiştiniz be abim be. otttuz saat. gerçi çizgi romanda da antartika'da bile sevişiyordunuz da onu artık koymamışlar filme. nasıl koymazlar lan!! olmamış!
    - soğuk savaşla ilgili amerikan hükümet toplantıları bana biraz dr strangelove'ı anımsattı. nerdeyse peter sellers benzeri biri çıkıp manyak manyak konuşacak diye beklenebilirdi.
    - comedian'ı robert downey jr zannednip bu filme gidenler avcunu yaladılar. comedian'ı oynayan aktör bu benzetmeye fena bozuluyormuş. e abim trailer'da aynısınız ama be.
    - filmin dvdsi mutlaka edinilmeli. çünkü snyder, dvd ye bir de tales of a black freighter filmi koyacağını söylemişti yanılmıyorsam.
    - müzik seçimleri biraz zorlama olmuş. filmin en büyük eksisi de bu sanırım. en klasik en dönemsel ve ennn fazla filmlerde kullanılarak ''hadi burada duygulanıyoruz'' yönlendirmesi yapılmış müzikler seçilmiş. ama filmin sonundaki mozart requiem tam isabet olmuş. ozymandias'a yakışan bir son ve müzik. - requiem de ride of the valkyries ile birlikte sinema endüstrisince orospu edilmiş şahane bir eserdir ona da kabul -
    - filmin ilk onbeş dakikası cidden muhteşem. zack zaten en büyük puanları buradan topladı. resmen çizgi romana saygı duruşu. istiklal marşı. akabinde 33 pare top atışı.

    sonuç; on üzerinden 8. ben çok daha kötü olacağını düşünüyordum. ancak bu filmi çizgi romandan ayrı tutup fanboyluk yapmazsanız 8. fanboysanız 1 bu film. rorschach'ın maskesini bile açıklamamış ibneler!
  • watchmen iki cümleyle özetlenebilir (biraz haksızlık yapılmış olunur bu şahesere ama yine de):

    1- who watches the watchmen? (ya da latince istiyorum diyenler için: quis custodiet ipsos custodes)

    2- the end is nigh.

    bütün hikaye bu iki düşüncenin etrafında gelişmektedir (en azından çizgi-romanda böyledir, henüz filme gitmedim). özellikle ikinci cümlenin anlaşılması için hikayenin sonuna gelmek gerekir. işin tuhafı birinci cümle de ancak o zaman cevabını bulur.

    spoiler vermeden bu kadar açık olabiliyorum ancak. spoilerlar bir dahaki entryde artık.
hesabın var mı? giriş yap