• uyudum. filmin sadece aksiyon sahnelerinde gurultuden uyandim, yarim yamalak bir seyler gordum.

    israrla altini cizmek isterim ki: "ben hic aksiyon filmi sevmem, bu filmi sevmememin nedeni aksiyon olmamasi degil". gayet dramatik ve agir tempo filmleri seven bir bunyeye sahibim. mesela "into the wild" filmini gecen senenin en iyi filmi diyebilen biriyim. fakat bu film her yonuyle cidden izledigim en kotu filmler arasinda.

    amerika'da, sinema'da baska izleyicilerinde ovguyle tepki gosterdigini veya bahsettiginede sahit olamadim.
  • karakterlerin ilk defa insan olduklarını, karakterlerin tek boyutlarını olmadıklarını anlatan çizgi roman uyarlaması. öyle ki, ilk yarıda, gerçekten "ahan da bu çizgi roman ya" dediğimiz sahneler var. dr. manhattan karakteri çizgiromanda olmasa belki, film çok çok daha eğlenceli olacaktı, ama o adamın dinginliği yordu beni bir tek filme dair.

    bu filmi, sin city ile 300 ü sevmeyenler hayatta sevmez. çizgi roman uyarlaması film olarak spider-man sevenler de sevmez mesela.
  • önceki örneklerden** gaz alınarak gidilmesi çok sakıncalı film. çok uzun ve izleyicileri yer yer filmden çok uzaklastıran sahneler bulunduran filmdir. filmin en değerli yanı ise rorschach gibi bir karakterle tanışma şerefine nail olabilmemizdir. 160 küsür dakika süren filmde en keyif veren sahneler kendisine aittir ve son olarak şu anki dünyanın halini aşağıdaki sözleriyle özetlemiştir:

    --- spoiler ---

    rorschach

    see, god didn't kill the little girl. or the man that killed
    her . . . or the dogs, or me. if god saw what any of us did,
    he did't seem to mind.

    saw the world that night -- random, empty, hideous. god didn't make
    it that way. we did. we make the world -- in our own image.
    (slight smile)
    what else can i illuminate?

    --- uyduruk türkçe çeviri ---

    rorschach

    tanrı o küçük kızı öldürmedi. ya da onu öldüren adamı...
    ya da köpekleri, ya da beni. eğer tanrı o gece her hangi
    birimizin ne yaptığını görmüş olsa bile umursamadı.

    o gece dünyayı gördüm -- rastgele, boş, iğrenç. bunu tanrı yapmadı.
    biz yaptık. dünyayı biz yarattık -- kendi tasirimizle.
    (hafifçe sırıtarak)
    daha fazla ne izah edebilirim?

    --- spoiler ---
  • bu senenin bombası. daha önce cizgi romanını bilmeden ve yönetmeninin iki filminden nefret etmiş biri olarak seyrettim ve süper. özellikle ilk yarısı dehşet, ikinci yarısı biraz daha kısa olabilirdi ama problem değil. aksiyon ve süper kahraman filmi görmek isteyen tabi bir bok anlamaz müzikler inanılmaz bu kadar aşmış bir şey beklemiyordum. abd eleştirileri ve hala nixon'ın başkan olması gibi ultra göndermelerin yanında her sahne çok ince çekilmiş. gerçekten inanılmaz 300'ü çeken adamın böyle bir film yapması ajdar'ın 10 grammy alması gibi bir şey. gerçi ajdar'ı severim serdar ortaç falan demeliydim.
  • film, karakterleri uzun uzun anlatmak adına asıl konuya çok sonra girebilmiş, ama karakterleri de tam anlatamamış gibi durmakta. elbette çizgi romandaki tanıtımlar bu kadar sınırlanmadığı, filmdeki gibi anlatılanların yarısını kaplamadığı için, çok uzun durmuyor ve karakterlerin daha iyi anlaşılması sağlanıyor. yine de aslında, birkaç yer dışında, olabilecek en iyi kırpılmalar yapılmış ve ortaya çıkan, artık sonu hariç olayların seyrini(n yavaş gittiğini) bilmemden mi bilemiyorum ama, gayet güzel, "olmuş" bir film. film zaten eğlencelik olma amacını gütmediği için insanı sıkması fazlasıyla mümkün, hatta belki de bunu bilerek yapmış. artık ister "bu filmi seven filmden anlamıyor" dersiniz, ister "rezaletti, aklımda kalan mavi bir penisti" dersiniz, fikrim bu yöndedir.
    çizgi romanı aşmıştır, filmi ise olabileceği kadar güzel olmuştur.
  • tek kelimeyle mukemmel.
    altmisdort kelimeyle su sekilde;
    insan, evrimde bir sonraki asamaya gecse inanin bu tip filmler yapar. gercekten zamaninin otesinde bir film ve cizgi roman kokenli filmlerin geldigi son nokta. kanimca dark knight'i da ezebilmis bir filmdir. zira watchmen'in aksine dark knight'ta senarist ve yonetmenin gotu gemileri patlatmayi yememistir .
    ote yandan bu filmi sevmeyenleri de anliyorum. ve fakat distopyalardan zevk alan her insanin en iyi 10 filmine girecegini garanti ederim.

    edit: fenerbahceliyim.
  • çizgi romanının* ülkemizdeki çıkış tarihi ertelenen*, gerekli şeyler stoklarına şimdilik 19 mart'ta gireceği görülen eser.* filmi izlemeden önce romanı okumayı çok istiyordum ama nasip değilmiş. sabredemeyeceğim ve artık izleyeceğim.
  • eleştirilere bakınca.. insanlar uçmuş.
    film berbat.

    filmi beğendiğini söyleyenler için üç fikir:

    1. kral çıplak ve bunu söylemek iyi değil
    2. b movie hayranı
    3. okuduğu romanının etkisiyle filmden tat almayı başarmış
  • hayatimda ucuncu kez bir filmi bitirmeden sinemayi terk ettigim film olmu$tur, karakterlerin gecmislerini ve hayat hikayelerini anlatma olayini fazla abartmi$ olan yonetmen yuzunden bir ara flashback zehirlenmesi gecirdigimi dusundum* , birde $u her dovus* sahnesinde kullanilmi$ olan slow motion teknikleri bu gece beni slow motion dan iyice sogutmaya yetti.watchmen hayranlarindan af dileyerek diyorum ki ne lan bu .
  • filmi izleyeli iki gün oluyor. yeni yeni kendime geliyorum.

    çizgi romanını okumamıştım, dolayısıyla filmi izlerken bazı boşluklar hissedeceğimi biliyordum. nitekim hissettim. fakat bu boşluklar rahatsız etmedi beni, bilakis yönetmenin görüntü yönetmeni ile el ele verip yakaladığı o buruk, duygusal atmosfer içerisinde olan bitenlere uzaktan ve yarım yamalak tanıklık edebilen bir izleyici olarak fazla siklenmiyor oluşumu sakin bir şekilde sineye çekmiş bir psikoloji ile izledim filmi. ben kimdim ki her bok bana tane tane anlatılacaktı.. açıkçası bu tip bir muamele yerine "en aptal bile anlasın" diye her ayrıntıyı açıklayan holywood filmlerinden nefret eder bir kişi olduğum için, ziyadesiyle taraflı yorumluyor olabilirim bu durumun pozitifliğini. filmi izledikten sonra okudum kitabını, okumadan gittiğim için sevindim.

    o nasıl bir karakter betimlemedir aklım ermedi. tek tek karakterlerin her birisini o kadar doğal bir şekilde anladığımı hissettim ki, filim yer yer belgesel havasına büründü benim için izlerken. tekli karakter kompozisyonunu bir kenara bırakın, ikili ilişki örgüsü bile son derece güçlü idi bence.

    konunun etkileyiciliği ve kurgudaki dehaya zaten girmeye gerek yok bence. amerikan klişeleri ile dolu olmasında rahatsız olacağımı tahmin edenler vardı, fakat amerika'da geçen, amerika'nın tarihinden bir kesit ile sıkı sıkıya bağlı şekilde ilerleyen bir kurgu içerisinde onlardan rahatsız olmaya fırsat kalmadı açıkçası.

    miyazaki filmlerinin hastası olduğum bir özelliği vardır. o da filmde gerçekten "kötü", "evil" olan birisinin olmamasıdır. miyazaki'nin en odun halimle "insanlar kötü filan değillerdir ama koşullar yüzünden kötü şeyler yaparlar" şeklinde ifade edebileceğim yaklaşımı bana hep çok doğal gelmiştir. watchmen'in hikayesinde de iyilerin peşinden koşup durduğu, film boyunca nefret etmemizin sağlanmaya çalışıldığı bir "kötü" olmaması pek hoşuma gitti.

    önümüzdeki haftasonu filan tekrar gideceğim, salak salak trailer'ını izleyip duruyorum.
hesabın var mı? giriş yap