• we will fuck you versiyonu ingilizler tarafından ilk defa euro 96'da türk seyirciler tarafından duyulmuş, çok hoşlarına gittiğinden türkiyenin maçlarında şarkının orjinalini çaldıkları zaman türk seyirciler için özel olarak "rock you" dediği yerde müziği kısıp bizimkilerin "fuck you" diye bağırmalarını sağlamışlar.
    işte bu da centilmen türk taraftarlarının dünyadaki spor barış ve kardeşliktir tanımına asla ödenemeyecek eşsiz katkılarından biridir :)
  • dersin ilk 15 dakkasında hoca gelmemişse gaz vericinin biri iki kere sıraya vurur,üçüncüde elini çırpardı.herkes sadece nakaratını bilirdi,ama sınıfta bi eleman kasıp sözlerini öğrenmişti,solo yapıp hava atardı,bize nakaratı söylemek,müdür yardımcısına da sınıfımıza doğru yürümek düşerdi...
  • syto

    buddy youre a boy make a big noise
    playin in the street gonna be a big man some day
    you got mud on yo face
    you big disgrace
    kickin your can all over the place

    we will we will rock you
    we will we will rock you

    buddy youre a young man hard man
    shoutin in the street gonna take on the world some day
    you got blood on yo face
    you big disgrace
    wavin your banner all over the place

    we will we will rock you
    we will we will rock you

    buddy youre an old man poor man
    pleadin with your eyes gonna make you some peace some day

    you got mud on your face
    you big disgrace
    somebody better put you back in your place

    we will we will rock you
    we will we will rock you
  • dünya üzerindeki hiç bir erkek vokale freddie mercury'e yakıştığı kadar yakışmayacak şarkı.
  • oyun bitip perde kapandığında herkesin beklediği parçanın çalınmamasıyla biraz şaşırmış bir şekilde salondan ayrılmaya hazırlanılırken, perdede beliren "now, do you want bohemian rhapsody?" yazısının görülmesiyle beraber müzikal olmaktan çıkıp, bir rock konserine dönen şölen. kopan alkış tufanıyla beraber "all right, then" denir ve sahneye çıkan esas oğlanla beraber bütün izleyiciler çılgın atmaya başlar. öyle acayip bir müzikaldir.
  • bittiğinde bir queen konserini geride bırakmışçasına heyecan-coşku yaşatmıştır. bu müzikal böyle bir etki yaratabiliyorsa canlı bir queen konseri izlemek nasıl bir rüyadır onu düşünüyorum dakikalardır. ah freddie!
  • -vivıl rak yu şarkısını five yapmış bilion di mii hani var ya dum dum tıs dinledin mi hiç?
    -mümkünse astronot ol..hiç görüşmeyelim.
  • ızlemeyi iple cektigim ve turkiyeye geldigini duydugum gibi ilk gosterimine bilet alip gittigim muzikaldir. muzikal hakkinda yaptigim yorumlar pek profesyonal olmaz ancak ben asiri derecede queen e taptigim icin orada gecirdigim uc saat hayatimin en guzel uc saatiydi. ve bir seyi ilk siradan izlemenin cok avantajli oldugunu anladim hep oyuncularla goz goze geliyorsun verdigin tepkilere karsilik veriyorlar el salliyolar falan öldum ben sevincten. en onemlisi de gosterinin sonunda selam verirlerken roger in oglu rufusu gormemdi. saskinliktan nasil bayilmadim bilmiyorum.

    edit: imla
  • ölü izleyeyiciye ne kadar show yapabilirse yapmaya çalıştılar gösteri harika olsada izleyiciyi teyzeler ve turkcellin şu paralı müşterilerimizide sevindirelim teması adı altında alakasız insanları doldurması ile fiyaskoya düşürdü..
    tamam sosyalleşmek dışarı çıkmak için gitmiş olabilirsin ama dönüpte siz nasıl her şarkıyı biliyorsunuz baya seviyorsunuz galiba diyen bi izleyici kitlesi vardı.. keşke fan grubu ile gitseymişim dedirtti, kendimi gerçekten o ortamda bi bohemian gibi hissettim. we will rock you söylenirken sahnede kıçını yırttı adam izleyiciye söyletmek için hani bi tempo tut bari. sanatcılar yorgundu, şarkılara sesleri ya yetmedi ya sistem çok kotu idi gerçekten duyamadık şarkıları.. freedie mercury ve onca ölen insanı bi alkışlayamadınız bile. ha bide yerde duran çantamdaki cuzdanımdan tüm paramı çaldırdım -güvenlik çok yardımcı oldu hepsine sonsuz tesekkurler- öylede bir ortamdı. bağırarak haykırarak söyleyemesemde senelerce dinleyip taptığım grubun şarkılarını gittim ve hacı oldum.

    tuvaletten bi dialog ile kapatayım;

    tuvalette bir anne ve kızı;

    anne; nasıldı kızım beğendinmi?
    kızı; evet anne
    anne; vii vı vii vıı rak yu dimi kızım hadi şimdi sifonu çek.
  • eğlencenin zirveye ulaştığı bir müzikaldi. kurgu , sanatçıların performansı , zamanlama , dekor , günümüze yapılan göndermeler hepsi harikaydı.

    queen'i ilk kez duyduğumda verdiğim tepki şöyleydi.
    +bu müzikalden mi alınmış , muhteşem bir şey?
    -hayır , queen adlı bir grubun parçası.
    -ama müzikale çok güzel uyarlanabilirmiş , şarkıların inanılmaz bir müzikalitesi var.

    o gün ne kadar gerçekçi hislere sahip olduğumu şimdi yeni anlıyorum. müzikal gibi rock yapmışlar zamanında.

    "yaz geldi haydi herkes bilgisayar başına , online olalım" gibi sanal hayatlara , twitter'a , facebook'a , autotune kullanarak müziği mahveden müzisyenciklere , müzik endüstrisinin zirveden düşüşüne dair ilginç yorumlar vardı. britney spears'ın müziği , rockı kurtarmak için fedakarlık yapması çok güldürdü , ironikti.

    "bütün yıldızlar dünyamızdan erken ayrıldılar. jimi hendrix , amy winehouse , cliff burton , kurt cobain ve freddie..." dediğinde hepimizin gözleri doldu. bize bıraktıkları muhteşem müzik denizinde nasıl bir köşeye sıkışıp müziği kısır bir hale getirdiğimizi o kadar gözler önüne serdiler ki etkilenmemek mümkün değildi. sanki çok uzak bir gelecek değilmişçesine hissettik. queen müzikaline değil de klasik müzik konserine gelmişçesine yerinde sakince oturan , eliyle tempo bile tutmayan kişiler vardı. o cep telefonlarından beş dakika ayrılmadılar. "müzikaldesin kime mesaj atıyorsun veya neden geldin?" bir kadının telefonunun ışığından arkadaşım rahatsız olduğundan yerimizi değiştirmek zorunda bile kaldık. hayretler içinde kaldım. şarkılara çılgınlar gibi eşlik ederken bir an arkadaş grubumuzdan gözümüzü ayırdığımızda dehşete kapıldık. biz ayakta rock&rollu yaşarken tepki vermeyen insanlar vardı. müzikale zorla gelmişçesine donuk bir kitle hakimdi. günümüz garip müziğinin içimizdeki müzik tutkusunu öldürdüğünü bizzat 10 mayısta gördüm. halbuki gidip rockın enerjisiyle coşabileceğiniz bir müzikal/konserdi.

    barda minik bir televizyonda ana karakterimizin ilk defa queen'i görüp dinlemesi ve "bu güzel kızlar da kim" diye tepki verip onların rock kahramanı olduğunu öğrenince "yani müziği çok güzel yapmışlar" diye çevirmesi çok hoştu. çevir kazı yanmasın misali ama suratı çok sempatikti.

    elvis presley'i çılgın magazin dünyası içinde , cheese burgerler yerken kaybettik , o müziğin asi çocuğuydu ve dünyanın acımasız koşullarında bozuldu , yitirildi demeleri çok manidardı. adı müzikalde pelvis diye geçiyordu yanlış hatırlamıyorsam.

    gangnam style ve justin bieber'a da göndermeler yapılması komikti , kesinlikle görülmeli.

    "her yer yıkıldı , tüm güzel yapıların harap edilmesinden bu yana ayakta kalan ve tüm ihtişamını sürdüren bir tek yer var. orası da wembley stadyumu" diye söylediklerinde öyle bir havaya girmiştik ki sanarsın sevincimiz türkiye'deki bir arena için.

    kötü komutanımızın takım elbisesine ithafen armani marka denilmesi , komutanın ardından "hayır , bunlar salı pazarından" demesi türkiye'ye has çeşitli yorumlardan bir tanesiydi.

    yer yer karakterlerin vokalleri , yer yer freddie'nin eşsiz sesiyle erimiş bitmişken bir an arka platformda gitaristleri gördük. "o da ne , bu uzun lepiska saçlar... bu bakış , inanmıyorum yoksa bu brian may mi?" diye sevinç çığlıkları attık. daha konsere girmeden "keşke brian may de burda olsa , umarım yakın zamanda konserine giderim" demem ve üstüne birden çıkıvermesi muhteşem bir sürpriz oldu. gitar soloları , her şey taptaze canlıymış. gitar soloları çok güzeldi , keyifli anlar yaşattı bize.

    gösterinin sonunda "bohemian rhapsody'i istiyor musunuz" diye yazı geçmeleri şaka gibiydi. sanki isteyemeyeceğiz. ilginç bir atmosfer oldu , ben bohemian rhapsody'den sonra bis yapıp şarkılara devam edecekler sandım. maalesef olmadı. yine de fat bottomed girls , crazy little thing called love gibi çok bilinmeyen ama enfes şarkıları seslendirdikleri için çok sevindim. who wants to live forever , who dares to love forever diye söylediklerinde yanıtımız hazırdı , keşke sen daha çok yaşasaydın freddie! seni hâlâ tutkuyla seviyoruz.

    kah güldüren kah hüzünlere boğan , inceden inceye geleceği düşünmeye sevk eden bir müzikaldi. her queen severin hatta her kaliteli müzik severin , rockçının görmesi gerekiyor. bana kalırsa her ölümlü bu müzikali görmeli. freddie'nin , queen'in bize nasıl destansı bir müzik kültürü bıraktığını anlamanız , hissetmeniz gerekiyor.

    not: gösteriye dair yazdığım diyaloglar tamamen böyle olmayabilir , heyecandan yanlış yazmış olabilirim.

    sonradan gelen not: gitaristimiz neil murray'miş. belli başlı çok özel gösteriler dışında brian may müzikale katılmıyormuş.
hesabın var mı? giriş yap