• *

    ladies and gentlemen of the class of '98: wear sunscreen.

    if i could offer you only one tip for the future, sunscreen would be it. the long-term benefits of sunscreen have been proved by scientists whereas the rest of my advice has no basis more reliable than my own meandering experience. i will dispense this advice now.

    enjoy the power and beauty of your youth. oh, never mind. you will not understand the power and beauty of your youth until they've faded. but trust me, in 20 years, you'll look back at photos of yourself and recall in a way you can't grasp now how much possibility lay before you and how fabulous you really looked. you are not as fat as you imagine.

    don't worry about the future. or worry, but know that worrying is as effective as trying to solve an algebra equation by chewing bubble gum. the real troubles in your life are apt to be things that never crossed your worried mind, the kind that blind side you at 4 pm on some idle tuesday.

    do one thing every day that scares you.

    sing.

    don't be reckless with other people's hearts. don't put up with people who are reckless with yours.

    floss.

    don't waste your time on jealousy. sometimes you're ahead, sometimes you're behind. the race is long and, in the end, it's only with yourself.

    remember compliments you receive. forget the insults. if you succeed in doing this, tell me how.

    keep your old love letters. throw away your old bank statements.

    stretch.

    don't feel guilty if you don't know what you want to do with your life. the most interesting people i know didn't know at 22 what they wanted to do with their lives. some of the most interesting 40-year-olds i know still don't.

    get plenty of calcium.

    be kind to your knees. you'll miss them when they're gone.

    maybe you'll marry, maybe you won't. maybe you'll have children, maybe you won't. maybe you'll divorce at 40, maybe you'll dance the funky chicken on your 75th wedding anniversary. whatever you do, don't congratulate yourself too much, or berate yourself either. your choices are half chance. so are everybody else's.

    enjoy your body. use it every way you can. don't be afraid of it or of what other people think of it. it's the greatest instrument you'll ever own.

    dance, even if you have nowhere to do it but your living room.

    read the directions, even if you don't follow them.

    do not read beauty magazines. they will only make you feel ugly.

    get to know your parents. you never know when they'll be gone for good.

    be nice to your siblings. they're your best link to your past and the people most likely to stick with you in the future.

    understand that friends come and go, but with a precious few you should hold on. work hard to bridge the gaps in geography and lifestyle, because the older you get, the more you need the people who knew you when you were young.

    live in new york city once, but leave before it makes you hard.

    live in northern california once, but leave before it makes you soft.

    travel.

    accept certain inalienable truths: prices will rise. politicians will philander. you, too, will get old. and when you do, you'll fantasize that when you were young, prices were reasonable, politicians were noble, and children respected their elders.

    respect your elders.

    don't expect anyone else to support you. maybe you have a trust fund. maybe you'll have a wealthy spouse. but you never know when either one might run out.

    don't mess too much with your hair or by the time you're 40 it will look 85.

    be careful whose advice you buy, but be patient with those who supply it. advice is a form of nostalgia. dispensing it is a way of fishing the past from the disposal, wiping it off, painting over the ugly parts and recycling it for more than it's worth.

    but trust me on the sunscreen.

    *
  • kesinlikle okunup üzerinde düşünülmesi gereken bir yazı.

    http://www.youtube.com/watch?v=xfq_a8nxmsq
    adresinden klibinin izlenmesi önerilir.

    "http://www.mentalmasturbasyon.com/…-wear-sunscreen/" adresinde türkçe tercümesi de bulunabilir.
    biz yine de buradan tercümesini verelim:

    "98 sınıfının bay ve bayanları. güneş kremi kullanın.

    eğer size gelecek için bir öğütte bulunacak olsaydım, bu güneş kremi olurdu. güneş kreminin uzun süreli yararları bilim adamları tarafından kanıtlanmıştır ancak vereceğim diğer öğütlerin hepsi kendi dolambaçlı deneyimlerinden daha güvenilir değildir. şimdi bu öğütleri dağıtacağım.

    gençliğinizin gücünün ve güzelliğinin keyfini çıkarın. ya da boşverin. gençliğinizin gücünü ve güzelliğini kaybolana kadar anlamayacaksınız. ama bana güvenin, 20 yıl içinde, fotoğraflarınıza geri dönüp bakacak ve ne kadar çok imkanınızın olduğunu ve ne kadar gözalıcı göründüğünüzü kavrayacaksınız. düşündüğünüz kadar şişman değilsiniz.

    gelecek için endişelenmeyin. ya da endişelenin, ama bilin ki endişelenmek ancak bir cebir denklemini sakız çiğneyerek çözmek kadar etkilidir. hayatınızdaki gerçek sorunlar endişelenen aklınızın ucundan bile geçmeyecek sorunlardır, sıradan bir salı günü saat 4'te boş bir anınızda yakalayan cinsten.

    her gün sizi korkutan birşey yapın.

    şarkı söyleyin

    diğer insanların kalplerine karşı kayıtsız kalmayın. sizinkine kayıtsız kalan insanları da boşverin.

    gevşeyin.

    zamanınızı kıskançlıkla heba etmeyin. bazen öndesinizdir, bazen geride. yarış uzun ve sonunda sadece kendinizledir.

    aldığınız iltifatları hatırlayın. hakaretleri unutun. eğer bunu başarabilirseniz, bana nasıl yaptığınızı anlatın.

    eski aşk mektuplarınızı saklayın. eski banka evraklarınızı atın.

    gerinin

    eğer hayatınızla ne yapmak istediğinizi bilmiyorsanız kendinizi suçlu hissetmeyin. tanıdığım en ilginç insanlar 22’sinde hayatlarıyla ne yapacaklarını bilmiyorlardı. bildiğim bazı 40 yaşındaki ilginç insanlar ise hala bilmiyor.

    yeterince kalsiyum alın.

    dizlerinize nazik davranın. gittiklerinde onları özleyeceksiniz.

    belki evleneceksiniz, belki evlenmeyeceksiniz. belki çocuğunuz olacak belki olmayacak. belki 40'ında boşanacaksınız, belki 75. evlilik yıldönümünüzde çılgın tavuk dansını yapacaksınız. ne yaparsanız yapın, kendinizi çok fazla kutlamayın, çok da fazla azarlamayın. seçimleriniz yarı yarıya şanstır. diğer bütün insanların da.

    vücudunuzun keyfini çıkarın. onu her şekilde kullanın. ondan ya da başka insanların onun hakkında düşündüklerinden korkmayın. o sahip olacağınız en muhteşem enstrümandır.

    dans etin, oturma odanız dışında edecek hiçbir yer olmamasına rağmen de olsa.

    talimatları okuyun, onlara uymasanız bile.

    güzellik dergilerini okumayın. onlar sizi sadece çirkin hissettirecektir.

    ebeveynlerinizi tanıyın. ne zaman göçüp gideceklerini hiç bir zaman bilemezsiniz.

    kardeşlerinize iyi davranın. onlar geçmişinizle aranızdaki en kuvvetli bağdır ve büyük ihtimalle gelecekte sizinle birlikte kalacak insanlardır.

    arkadaşların gelip geçici olduğunu anlayın, ama sadece en değerli birkaç tanesine tutunmanız gerektiğini bilerek. yaşadığınız yer ve yaşam tarzındaki uzaklıkları kapatmak için çok çalışın, çünkü yaşlandıkça sizi gençken tanıyan insanlara daha çok ihtiyacınız olacak.

    new york’ta bir kez yaşayın, ama sizi çok sert kılmadan ayrılın.

    kuzey california’da bir kez yaşayın, ama sizi çok yumuşak kılmadan ayrılın.

    gezin.

    bazı vazgeçilmez gerçekleri kabullenin: fiyatlar yükselecektir, politikacılar kandıracaktır. siz de yaşlanacaksınız. ve yaşlandığınız zaman, genç olduğunuz zamanlarda fiyatların makul, politikacıların soylu ve çocukların büyüklerini saydığını söyleyeceksiniz.

    büyüklerinize saygı duyun.

    başka kimsenin size destek olmasını beklemeyin. belki güven fonunuz vardır. belki de zenginliğiniz olacaktır. ama her birinin ne zaman tükeneceğini hiçbir zaman bilemezsiniz.

    saçınızla fazla oynamayın, 40'ınıza geldiğiniz zaman 85'inde görünecektir.

    kimin öğütlerine kulak verdiğinize dikkat edin, ama öğüt verenler konusunda sabırlı olun. öğüt bir tür nostaljidir. öğüt vermek, onu çöplükten çekip, temizleyip, çirkinz kısımlarını boyayarak geri dönüştürerek değerinen daha değerli hale getirmektir.

    ama güneş kremi konusunda bana güvenin."

    kaynak:
    http://www.mentalmasturbasyon.com/…-wear-sunscreen/
  • chicago tribune gazetesi yazarlarindan mary schmich'in 1 temmuz 1997 tarihinde ko$esinde kaleme aldigi bir yazidir . yalniz daha sonralari e-mail yoluyla cok populer haline gelmi$ ancak kurt vonnegut'un yazdigi $eklinde genel bir kani olu$mu$tur . yanli$tir .

    yazar daha sonra bu yaziyi temel alarak "wear sunscreen: a primer for life" adinda bir kitap yazmi$tir .

    yonetmen baz luhrmann ise ilk olarak "something for everybody" adli bir albumde, daha sonra da "everybody's free (to wear sunscreen)" adli bir single'da seslendirmi$tir bu "olay"i.

    asil olan quindon tarver mix'i de unludur, kesinlikle dinlenmelidir .
  • modern yaşam manifestosu.
  • büyük depremin olduğu o yaz çok çalınıyordu radyoda... her denk geldiğimde bir yerine takılır, not ederdim sağa sola.. bu yağmurlu sabahında istanbul'un, o notlardan biri geçti elime... ne bu, fitter happier mi dedim, değildi.. ama ordakine benzer tavsiyelerle devam edip giden bir şeydi işte.. perşembeyi cuma olarak düşünüp sevinmek gibi bir şey..
  • melodisi mi yoksa amcanın sesi mi bilinmez her dinlenişte hem ağlatacak kadar hislendirip, hem de yüzde hafif bir gülümsemeye sebebiyet veren bir şarkıdır. ya da oyle bir şeydir. özellikle yolculukta çok iyi gider. hele özlenilen bir yerlere,b,r şeylere kavuşmak içinse bu yolculuk çok daha süper olur.
  • yıllardır playlistimde duran bir şarkıdır, çok bireysel olarak tanımlamak gerekirse. babanın size söylemeyi unuttuklarının listesi gibi, alçak gönüllülükle verilmiş bir yığın nasihattır. amcam "dance" der, meltem gibi bir arpej girer, ensedeki tüyler kalkar. sözler vonnegut'a ait değilse bile olsaydı güzel olurdu, cuk otururdu.
  • deviantartta bununla ilgili çok hoş bir görsel hazırlamışlar;

    http://news.deviantart.com/article/49499/
  • chicago tribune yazarı mary schmich 1997 yılının bir cuma günü göl kenarında yürüyüş yaparken bu yazının temelleri atılıyor. o hafta ne yazacağına karar vermeye çalışırken michigan gölü kenarında güneşlenen birini görüyor ve "umarım güneş kremi kullanıyordur." diyor. okulların mezuniyet dönemine gelen bir zaman diliminde olduğu için yazıyı bir mezuniyet konuşması konseptiyle yazmaya karar veriyor.

    4 saatte yazdığı yazı 2 gün içinde aşırı popülerleşiyor ve mail yoluyla viralleşiyor. işler tam da bu noktada sapıtıyor. hangi trollün işiyse, yazı mıt mezuniyetinde kurt vonnegut'un yaptığı konuşma olarak yayılıyor. kendisine gelen "abla bu yazıları sen yazmamış mıydın? herkes kurt vonnegut yazdı diyor. çaldıysan delikanlı gibi söyle" isyanları üzerine mary hanım kendinden şüphelenip editörü ile konuşuyor.

    mary hanım mıt'yi arıyor. mıt de "herkes bizi arıyor, bizim konuşmacımız kurt vonnegut değil kofi annan'dı!" diyerek ana bacı katıyor. sonrasında mary vonnegut'u arıyor. vonnegut da "cizız kırayzt. hanım başımın etini yiyor 'madem mıt'de konuşma yaptın bana niye haber vermiyorsun' diye" gibisinden konuşuyor. bu arada tüm bu karışıklığın içinde birkaç kişi "you are not as fat as you imagine" cümlesi için bunu bir kadın yazmıştır kesin diye düşünüyor. kendilerini tebrik ediyorum.

    baz luhrmann da sazan gibi önce vonnegut'a yazmış şarkı yapmak için. şarkı sözleri teknik olarak chicago tribune'e ait olsa da baz, mary'ye de para konusunda cömert davranmış.

    https://www.telegraph.co.uk/…om-baz-luhrmanns-wear/

    yazının ve şarkının hikayesi buradan okunabilir.
  • nil karaibrahimgil'in "gençliğime sevgilerle" müzik-videosunun baz luhrmann'ın bu güzel tavsiyelerinden esinlenmiş olduğunu düşünüyorum.
hesabın var mı? giriş yap