• taze bir demokrasi nasıl piç edilip diktatörlük haline sokulur, bunun bire bir örneğidir. cumhuriyetin ilanından sonra gerçekleşen olaylar özetle:

    11 kasım 1918: imparator yurt dışına kaçar, ateşkes imzalanır.

    ocak 1919: komünist ayaklanmaları başarısız olur.

    19 ocak 1919: anayasa meclisi seçimi; spd %38 oy alarak kazanır.

    13 şubat 1919: ilk parlamenter hükümet kurulur.

    nisan 1919: bavyera'da komünist devrimi başarıya ulaşır. (bkz: münih sovyet cumhuriyeti)

    28 haziran 1919: versailles antlaşması imzalanır.

    13 temmuz 1919: weimar anayasası tamamlanıp yürürlüğe sokulur.

    mart 1920: wolfgang kapp berlin'de darbe girişiminde bulunur.

    nisan 1920: ruhr bölgesinde iç savaş çıkar.

    6 haziran 1920: seçimlerde milliyetçiler aşırı sağa yönelir, aşırı sağ partiler %15 oy alır. bağımsızlar yüzünden oy kaybeden spd güçten düşer.

    1920-21: polonya, yukarı silezya'yı işgal etmeye çalışır.

    11 ocak 1923: fransa, ruhr bölgesini işgal eder. 100.000 civarında alman memur bölgeden sürülür. almanya boyun eğmek zorunda kalır.

    temmuz 1921: adolf hitler nsdap'ın başına geçer.

    24-25 ekim 1923: hamburg'da komünist isyanı başlar, bastırılır.

    kasım 1923: saksonya ve thuringia'da sol koalisyonlar yönetime gelir.
    bavyera ordusu, ruhr olayları yüzünden isyan edip berlin'e yürüme tehdidinde bulunur.
    sturmabteilungen (sa) kurulur.
    hiperenflasyon. ekonomi çöker
    birahane darbesi. adolf hitler tutuklanır.

    1 nisan 1924: adolf hitler 5 yıl hapis cezasına çarptırılır.

    ekim 1924: dawes planı uygulamaya konulur, ekonomi toparlanmaya başlar.

    7 aralık 1924: reichstag seçimleri. ılımlılar kazanırken aşırıcılar zayıflar. spd tekrar güçlenir.

    20 aralık 1924: adolf hitler serbest bırakılır.

    28 şubat 1925: spd lideri ve cumhurbaşkanı friedrich ebert ölür. milliyetçiler yeni seçimde büyük saygınlığa sahip olan ve monarşiyi açıkça destekleyen paul von hindenburg kozunu oynayıp seçimi kazanırlar.

    1925 sonbaharı: ekonomik ve endüstriyel resesyon.

    1927: junkerler ve ruhr sanayicileri, 80. yaşının anısına uzun zaman önce temlik edilen aile malikanesini hindenburg'a hediye ederler.
    bu arada ekonomi toparlanmaya devam eder, üretim 1913 seviyesine çıkar. junker aileleri mülkiyet haklarını korurken, anayasanın meşruluğunu kabul eden milliyetçiler meclise dahil olur.

    mayıs 1928: reichstag seçimleri. sol güçlenirken sağcı ve ılımlı partiler zayıflar. nsdap mecliste 12 sandalye ile yer alır. herman müller spd önderliğinde bir koalisyon kurar. ekeonomi seçimden sonra yeni bir yavaşlama dönemine girmiştir. adolf hitler bu dönemlerde sağ kesimin geneli üzerinde söz sahibi olacak kadar güçlenmeye başlamıştır.

    27 mart 1930: müller kabinesi ekonomik sorunlar yüzünden istifa eder.
    sonrasında brünning yeni bir hükümet kurar fakat anayasayı ihlal ederek ülkeyi kararnamelerle yönetmeye başlar. ekonomik sorunlar klasik tasarruf önlemleri ve versailles borçlarının ertelenmesi yoluyla aşılmaya çalışılır.

    haziran-ekim 1930: brünning kabinesi güven oylaması sonucu düşer. yenilenen seçimlerde liberaller tamamen yenilgiye uğrar; nsdap artık mecliste 108 sandalyeye sahiptir.

    8 aralık 1931: parti amblem ve sembollerinin halka açık yerlerde taşınması yasaklanır.

    10 nisan 1932: paul von hindenburg tekrar cumhurbaşkanı seçilir. adolf hitler alman vatandaşı olur.

    4 haziran 1932: franz von papen şansölye seçilir, reichstag dağıtılıp aşırı sağ politikalar uygulamaya konulur.

    14-15 haziran 1932 : amblem ve sembol yasağı devlet düzeyinde kalkar. başta nsdap ve kdp olmak üzere çeşitli partiler arasında sokak çatışmaları yaşanmaktadır. ülkenin bir çok yerinde anarşi başlar. çatışmalar yaz boyu sürer ve arkasında yüzlerce ölü bırakır.

    temmuz 1932: almanya, büyük britanya'nın liderliğindeki silahsızlanma konferansından çekilir.
    reichstag seçimleri. nsdap %37 oy alır.

    13 ağustos 1932: adolf hitler şansölyeliğe aday gösterilir fakat hindenburg tarafından reddedilir.

    14 eylül 1932: savaş tazminatı ödemeleri tamamen durdurulur.

    ekim 1932: yüksek mahkeme prusyalı muhafazakar eski üyelerini görevlerine iade eder.

    3 aralık 1932: kurt von schleicher şansölyeliğe atanır, adolf hitler kabinede yer almayı reddedip birlik sağlanmadığı halde intihar edeceği tehdidinde bulunur.

    16 aralık 1932: almanya'nın silahlanma yasağı kaldırılır.

    28 ocak 1933: kurt von schleicher istifa eder, adolf hitler şansölyeliğe atanır.

    27 şubat 1933: reichstag yangını.

    28 şubat 1933: adolf hitler'e olağünüstü yetkiler verilir. bu sıralarda ilk toplama kampı ornienburg'da kurulur.

    5 mart 1933: reichstag seçimi. nsdap ezici çoğunluğu ele geçirir. sol kanat komünistler dahil meclisten dışlanır.

    8 mart 1933: alman sendikalar federasyonu merkezi, başını herman göring ve franz von papen'in çektiği naziler tarafından basılıp üyeleri pasifize edilir.
    bu olaydan sonra sendikalar nsdap ile bağlarını koparıp spd'ye yaklaşır.

    31 mart 1933: alman eyaletleri otonomilerini kaybeder.

    26 nisan 1933: gestapo kurulur.

    mayıs 1933: nsdap'a yeni üye alımı durdurulur.
    bir çok sendika lideri tutuklanır, bağımsız sendikaların mallarına el konulur.
    reich toprak mirası yasası çıkar.
    işçi kayyumlukları kurulur.
    kpd'nin mal varlıklarına el konulur.

    22 haziran 1933: spd kapatılır.

    temmuz 1933: yeni partilerin kurulması yasaklanır.
    ırsi hastalıkları önleme yasası çıkarılır.

    12 kasım 1933: baskı ve terör altında halk güven oylaması yapılır, sonuç %93 nazilerin lehine çıkar.

    1934-1937: ekonoımi güçlenir, silahlanma hızlanır, müttefiklerden kopma kesinleşir.

    30 haziran 1934: uzun bıçaklar gecesi. ernst röhm ve diğer sa önderleri öldürülerek sa bir gecede tasviye edilir.

    2 ağustos 1934: paul von hindenburg ölür, adolf hitler bütün yasama yürütme ve yargı güçlerini elinde toplar.

    16 ağustos 1935: zorunlu askerlik geri gelir.

    14 kasım 1935: reich vatandaşlık yasası çıkarılır.

    10 şubat 1936: toplama kampları ss kontrolüne geçer.

    ekim 1936: reich homoseksüellik ve kürtajla mücadele ofisi açılır.

    9 kasım 1938: kristallnacht
  • 1933 yilinin buyuk ekonomik krizine neden olarak naziler'in onunu acan hukumet.
    versay antlasmasini'n limitlerini zorlayarak yaptiklari 3 kucuk, sirin savas gemisiyle sempatimi kazanmislardir.
  • tesadüfen ilan edilmiş cumhuriyettir.1.dünya savaşının bitmesi akabinde kayzer tahtından indirildi, krallık dağıldı ve merkezi hükümet ilan edildi.başına da kayzerin varislerinden prens max von baden başbakan tayin edildi.fakat militarist tabanın baskıları üzerine prens istifa etti, sosyal demokrat hükümet de philipp scheidemann 'ın liderliğinde berlin reichstag'da toplandı.ne yapacaklarına dair bir fikirleri yoktu.scheidemann sosyalistlerin lideri olmasına rağmen, sosyal devrimden nefret ederdi.fakat iktidara ortak olmayan berlinin büyük sol grupları ihtilal istiyorlardı, ilk önce genel bir grevle başkenti felce uğrattılar ardından, siyasi belirsizlik durumundan faydalanıp sovyet cumhuriyeti ilan etmek için birkaç sokak ilerden reichstag'a ilerlemeye başladılar.binadaki sosyal demokratlar haberi alınca şaşkına döndüler.ihtilal yanlısı sosyalist grubu ikna etmek için bir fikirleri yoktu.zaman ilerleyip büyük bir kalabalık aşağıda toplanınca scheidemann yerinden fırladı, balkona çıktı ve o anda aklına gelmiş gibi cumhuriyeti ilan ediverdi.
  • bundan bi sene önce teve'de gerçekleşen tartışma programında osman can ve sabih kanadoğlu hararetli bi tartışma içindeydiler. konusunu ve -tam olarak- tarihi hatırlamıyorum. teve kanalı habertürk'tü sanırsam. sabih kanadoğlu almış eline sazı, "weimar şöyle süper, böyle demokratik" türküsünü çığırıyordu. osman can da durur mu? at sopayı weimar'a. ben bu iki kanaat teknisyeninin kör dövüşüne daha fazla dayanamadım. hemen kapattım. kapat gitsin. aynı günlerde sözlüğe geldim. ayağımın tozuyla akp ideolojisi başyapıtını da o zamanlar okumuştum sanırım. sonra iyice koptum ve "bu ülke" ile uyuşmazlığımı belgeledim.

    ne diyorum lan ben böyle? siz de uyarmıyorsunuz, yazıklar olsun hepinize. bi süre, weimar kafamı kurcaladı ama benim. neydi hakkaten weimar? bi saniye. şimdi bi sütlü kahve yapıp, öyle devam edeceğim.

    [tık tık tık, "naber gelmiyo musun eve", "iyi taam", şaangıır, "hay si...", froşşşşş, "lan gene taşırdık", vici vici vici]

    geldim. efenim, öncü rolünü sosyal demokratlar üstlenmesine rağmen, cumhuriyet rosa luxemburg ve karl liebknecht'in kanları üzerine kurulmuştur. evvela bunu belirtmek lazım. sosyal demokratların ise, devrimi bastırmadaki dayanağı freikorps olmuştu. cumhuriyet'in öz evlatlarıydı onlar. bolşevikler ve spartakistler arasında önemli derecede farklılıklar vardı; lakin kan damlamıştı işte.. sosyal demokratların "antifaşist" örgütü eiserne front ile posterler hazırlasın utanmadan -neye yarar? spartakistlerin mirasçısı komünistler ise, 1932'de naziler ile berliner verkehrsbetriebe grevi düzenlesin. akmayan kanlar bi süre donsun. bu mudur yani?

    aslında budur. 1929 bunalımının getirdiği derin çöküntü, zaten temelleri çürük cumhuriyeti üçüncü rayh'a götürmenin gerçek tarihselliği bu olmayabilir, gene de tarihin spotları kulağımızda çınlıyor. değerler erozyona uğramıştı ya da ortada aslında değerden bahsetmenin bi "değeri" de yoktu. ve şu söz çarpıyor: "hitler, almanya'nın kaderiydi, kaderden kaçamazsınız."

    peki tayyip, bizim weimar'ın kaderi miydi? ya da pkk? ya da dersim katliamı? ya da ülkücüler? ya da ergenekon? ya da hayata dönüş? ya da özal? ya da mdd? bunlar basit bi benzetme yoksam? bilemiyorum. mustafa bayram mısır, bi makalesinde meşruiyetten cumhuriyete kapitalizme prusya tipi geçiş yaşandığını belirtmişti. bi burjuva demokratik devrim yaşanmamıştı. ama ne kadar "ilerlemeci" değil mi?? gene de benzerlik mühim. cumhuriyet ideali için mustafa suphi ve 14 yoldaşının katledilmesi gerekiyordu. bu değerler erozyonunun başlıca olaylarından biri olarak hafızalara kazılması şart. 27 mayıs ile devam etti ve artık odağında akape olan süreç başlattı. metrekare başına en az 25 kanaat teknisyeni düşen bi ülkede bizim weimar'ın kaderi neydi sizce? ne olacak?
  • nasıl bir dejenere çukura dönüştüğünü anlamak için; ekonomik buhran ve parasızlık sebebiyle bitap düşen almanların o zamanlar berlin'de verdiği bazı hizmetler;

    +hamile fahişeler
    +yüzü yaralı çok çirkin, ucube fahişeler
    +ikiz fahişeler (kadın erkek, homoseksüel biseksüel)
    +anne kız birlikte fahişeliğe çıkanlar
    +subayların kucağında oturan oğlanlar
    +lise üniforması giymiş oğlanların lezbiyenler tarafından kırbaçlanması.

    +berlin'in parası çok değer kaybettiği için dünya’nın seks ve uyuşturucu cenneti (şimdinin tayland’ı gibi olması) ve bu sebeple de kokain, amfetamin kullanımının patlama yapması.

    + dünya’nın ilk transeksüel ameliyatının yapılması (yapan homoseksüel bir yahudidir: (bkz: magnus hirschfeld)

    + dünya’nın ilk homoseksüel yanlısı filminin çekilmesi (yukarıdaki homoseksüel yahudimiz başrolde oynuyor)

    + homoseksüel yahudimizin kurduğu “bilim31” (kelima anlamıyla 31) kurumunda ise seks müzesi var, mastürbasyon makinaları falan (toplama kamplarından “sağ kurtulan” bazı yahudilerin neden mastürbasyon makinalarıyla bizi öldürüyorlardı dediği anlam kazanmıştır herhalde : görsel

    tabii ki bir başka yahudimiz de bu bilim31 kurumundan övgüyle bahsediyor, sıgmund freud!

    tabii sonra sadece homoseksüellik veya lezbiyenlik veya sübyancılıkla da kalmıyor, nasıl ki porno bağımlıları daha çok uyarılmak için sürekli daha uç, extreme şeyler izlemeye başlıyorsa, burada da elbette sado-mazo seksin de temelleri atılmış. oradan da kaza tecavüz ederken orgazm anında kazın kafasını kesmeye kadar işler gitmiş:
    (bkz: #153891657) (bu kısım belgeselde yok tabii)

    kaynakça belgesel:
    https://twitter.com/i/status/1752471650056962452
    https://www.goyimtv.com/…berlin-before-the-fascism-

    şimdi işin asıl korkunç kısmı şu; belgeseli çeken yahudi ise, o dönem koca koca adamlarla dans eden minicik oğlanları gösterip, bu dönemden övgüyle bahsediyor, özgürlükmüş, bilim31 çok ilerlemiş, rüya gibi bir şehirmiş, şehirdeki sapkınlığı duyan "ünlü" buraya koşmuşmuş, sanat camiası acayip olmuşmuş. sonra kaka naziler gelip hepsinin içine etmiş...

    ve evet amk, milletin fuhuş yapmak için analı kızlı, belki baba oğul sokaklara düştüğü yer ve zaman için çok iyiydi diye anlatıyor yahudi yazar ve yönetmenimiz:
    ted remerowski.

    tabii bu arada işletilen türlü türlü genelevin, sapkınlık merkezinin, o porno tiyatrolarının, filmlerinin yapımcıların, işletenlerin vs. yahudi olduğundan hiç bahsetmiyor.

    şimdi komik bıyıklı amca ne şartlar altında geldi de neden böyle seçildi, ve kimlere karşı mücadele etti de kendisi alman halkı tarafından o zaman bağrına basıldı daha iyi anlayabilirsiniz.
  • weimar cumhuriyeti. iddiada ozgur, olabildigince haksiz gelir dagilimina muteakip insanlarin belli bir dusunceye dogru konsolide edilis durumlari. alman halkinin karsiliksiz banknotlarla emeginin calindigi, zanaat ustadi yahudilerin ziynet esyalariyla munasebetleri hasebiyle bu durumdan kendilerini, kendi akillariyla kurtardiklari ve ansizin hedef tahtasina oturtulduklari karanlik surec. 1929 buyuk buhrani ile basladi, 1939 da nihayete erecek. her sey cok tanidik.
  • aslında belli bir zamanda var olan ve biten bir devletten öte, genel olarak devletin geçirdiği bir evredir. bu evreye, "kapsamlı çöküş" de diyebiliriz.

    weimar cumhuriyeti'nin özelliklerine bakalım:

    ekonomik çöküş:

    -hiperenflasyon
    -üretkenliğin dibi bulması
    -hazırdan yemek, yeni yatırımların durması

    siyasal çöküş:

    -devletin itibarının ülke içinde ve dışında sıfırlanması
    -devletin kendi sınırları içinde ve dışında kontrolü kaybetmesi
    -yaygın şekilde, normalleşmiş yolsuzluk

    toplumsal çöküş:

    -yaygın ahlaksızlık, cinsel sapkınlık, tarikatçılık
    -yaygın uyuşturucu ve benzeri maddeler kullanımı
    -millet kavramının neredeyse yok olması, halkın atomize olması, millet bilincinin sadece azınlıklarda bulunması

    ne kadar da tanıdık geldi, değil mi?

    bu çöküş evresinden ise ülkeyi kurtaran, onu düze çıkaran, bu sorunları görebilen ve kendini adamış, milliyetçi, dar bir çemberdir.
  • weimar cumhuriyeti dönemi almanya'nın en özgür dönemlerinden birisi olmuştur. bu özgürlüğü kullanan hitler şansölye seçilmiş, ardından da faşizme direk geçiş yapmıştır. bu durum almanya'nın sonderweg'inde (modenizme geçiş yolu) yanlış bir dönüş olarak görülür. bu yanlış dönüş milyonlarca cana mal olmuştur. kesinlikle incelenmesi ve dersler çıkarılması gereken bir dönemdir.
  • bugün öğrendiğime göre, avrupa'nın o zamanlar en yüksek intihar oranına sahip cumhuriyetiymiş. 1918-1933 arasında toplamda 250 binden fazla kişi intihar etmiş, 66 milyonluk bir ülke için büyük bir sayı. 1932'de, yani daha büyük buhran bile yokken o zaman ki intihar oranları (milyon kişi başına)
    ingiltere: 85
    abd 133
    fransa 155
    almanya 260!
    görsel

    gelişmiş dünya'da en yüksek oran...komik bıyıklı amca geldikten sonraki intihar oranlarına ise maalesef ulaşamıyoruz, ya da sansürleniyorlar, hangisi bilemiyorum.

    insanın nereden nereye diyesi geliyor, fahişelikle, uyuşturucuyla ve intiharlarla bahsedilen bir toplumdan bu topluma...sadece 5 yılda:

    görsel
    görsel

    (bkz: #153891657)
  • "daha 1918'de bile weimar'ı gerçek anlamda isteyen yoktu. onu kabullenen ya da etkin olarak destekleyenler dahi, daha kötü seçenekler karşısında ona razı gelmişti: sosyal devrime, bolşevizme ya da anarşiye yeğdi (ılımlı sag kanat açısından) ve prusya imparatorluğundan da iyiydi (ılımlı sol kanat açısından). ilk beş yıl yaşanan felaketlere hükümetin ne kadar dayanacağını kimse kestiremiyordu. bunlar; siyasi yelpazenin her cephesinden almanların neredeyse ağız birliği ederek esefle karşıladığı son derece tatsız barış anlaşması; aşırı sağın tertiplediği başansızlıkla sonuçlanan askeri darbeler ve sağcı terörist suikastçiler; aşırı solun ve sovyet yerel cumhuriyetlerinin başarısızlıkla sonuçlanan ayaklanması; fransızların, alman sanayinin kalbinin attığı toprakları işgal etmesi ve hepsinden öte akıl sır erdirilemeyen, bugüne değin emsali görülmemiş, dörtnala giden 1923'teki büyük enflasyon olgusuydu. 1920'lerin ortalarında birkaç yıl, weimar'ın işlevli olabileceği sanılmıştı. mark stabilize edilmiş ve savaşa kadar, derken 1948'den sonra bir kez daha sonu gelene kadar istikrarını korumuştu. savaşı atlatan avrupanın en güçlü ekonomisi, eski canlılığına yeniden kavuşmuştu ve ilk kez ufukta siyasi istikrar görünüyordu. wall street borsasının çöküşünden ve büyük buhrandan sağ çıkamadı, buna olanak da yoktu. 1928'de çılgın aşırı sağcıların neredeyse nesli tükenmiş gibiydi. o yılın seçimlerinde hitler'in nazi partisi % 2,5 oranına ve reichstag'da 12 koltuğa kadar geriledi. aslında bu rakam, weimar'ın en sadık destekçileri olan ve gitgide azalan demokrat partinin oranlarından bile düşüktü. iki yıl sonra naziler, sosyal demokratların karşısındaki tek rakip olarak, 107 koltukta geri geldiler. weimar'dan ana kalan ne varsa geçici yasaya tabiydi. 1930 yaz aylarıyla şubat 1932 arasında reichstag'da topu topu 10 hafta oturum düzenlenmişti. yükselen işsizlik oranını kaçınılmaz biçimde radikal devrimci çözümler takip etti. bunlar, sağda nasyonal sosyalizm ve solda komünizmdi. 1931 yazında berlin'e geldigimde kentin içinde bulunduğu durum buydu."

    eric j. hobsbawm tuhaf zamanlar - 4. berlin: weimar ölüyor
hesabın var mı? giriş yap