• lojistiğe indirgenmiş rasyonelitenin kapitalizmle ilişkisini -bizde iki yıllık meslek yüksek okulu payesi biçilen-muhasebeyle başlatır. sonra bunun, hayatın diğer alanlarına yayıldığını söyler.
    insan ruhunun, muhasebe ruhu okulunda eğitilmişliği, eritilmişliği, rasyonelize edilmişliği, en çok iki sütunlu muhasebe defterlerinde görülür. insanın, ne ihtiyaç ve kaynaklarını ne de çoğul gerçekliğini gözönüne almadan hesabı tutulabilir bir bilançodan bahsediyoruz; bir başka deyişle karmaşıklığı içinde kayıp giden insan öznesinin olabilecek en indirgemeci bir rasyonel düzen içinde ifade bulması.

    floransalı medici bankerlerinin muhasebe defterlerinden auschwitz kayıtlarıın titizliğine: alacak, verecek.

    "iki bölümlü muhasebeyi yaratmış olan şey kendi gücünü oturtmak isteyen kapitalizm midir yoksa kapitalizm mi iki bölümlü muhasebe ruhundan doğmuştur?"

    medicilerden, fuggerlerden ya da ilk örneklerini peşin satış yapan göbeği yağ bağlamış- ki muktedir kişilerin nedense şişman olduğunu gogol` : ölü canlar` okumadan çok daha önce- çocukken duvarındaki resimden öğrendiğimiz semiz esnaf irilerinden bahsediyorum, yoksa aynı resmin veresiye satış yapan bir deri kemik kalmış biçare mahalle bakkalından değil.
  • nazilerle alakası olduğunu söylemek hiç de ağır bir itham değil. gayet de sıkı fıkı olduğu dönemler var. bir de 'der moderne kapitalismus' kitabı var, önemli.
  • kadro hareketinin baş esin kaynağı olan kişidir de aynı zamanda.
  • neden amerika da sosyalizm yok? isimli ilginc bir kitabi vardir, yanlis hatirlamiyorsam 1900ler civari yazmistir.
    tezi amerika da her sey emekcinin yedigi biftekle baslar ve biterdir.
    1960larda ingilizceye cevrilmistir,yeni solcular tarafindan.
    sosyalizmden nasyonalizme hizli bir kayis yaptigi cokca soylenir, sanirim weber'i kiskanmistir
    (bkz: neden amerika da sosyalizm yok)
  • su lafi etmis olan buyuk firildak:

    "for us there is only one aim - germany. for the sake of germany's greatness, power and glory, we will gladly sacrifice every "theory", and every "principle", whether it bears a liberal or any other stamp."

    mealen:
    "bizim icin tek bir amac var-almanya. biz almanya'nin yuceligi, gucu ve serefi icin liberal olsun olmasin her turlu "kuram"i ve "ilke"yi cekinmeden feda ederiz.[ettik de, demis midir acaba?]"

    grundmann, r., and n. stehr. 2001. why is werner sombart not part of the core of classical sociology?: from fame to (near) oblivion. journal of classical sociology 1, no. 2: 257; s. 261.
  • "kapitalizm sürekli yeni bir şey aramaktadır, bir genişleme yolu, yarını bugünün yerine ikame etme yolu aramaktadır."

    "insan gelecekteki harcamaları, ihtiyaçları hayal etmekte ve kredi; mevcut ekonomik etkinlikler aracılığıyla gelecekteki değerleri üretme olanağı sunmaktadır. ... 'kendimizi tümüyle bugüne atmaktan' kaynaklanan keyiflerden vazgeçmemiz gerekir."

    demiştir yahudiler ve modern kapitalizm kitabında.
  • "socialism and the social movement in the 19th century" adlı eseri üzerinden kendisi hakkında birkaç kelam etmek gerekirse, yaptığı marksizm eleştirisi en azından günümüz koşulları itibariyle gülünç duruma gelmiştir. analizlerinde belki haklıydı, belki de manipülasyona yönelikti bilinmez ama geçen zamanın onu haksız çıkardığı kesin.

    eleştirmede kullandığı yöntem genellikle ara vermeden 2 sayfa boyunca istatistik bilgi vermek ki okuyucunun beyninde amcıklama yaşatarak eleştirel düşüncesini etkisiz kılmaya çalışıyor sanırım.

    "theory of concentration" için tarım alanı ve üretimi için geçerli değildir diye demesine rağmen keşke biraz da enclosure movement'dan bahsedebilseydi keşke.

    "theory of pauperization" için işçilerin ekonomik ve entelektüel olarak durumlarının kapitalist sistemde gelişmekte olduğunu iddia eder. entelüktüel olarak geliştiyse eğer ben şahsen bunu kapitalizm karşısında ezilmemek için bilinçlenmek olarak görüyorum. yani bu gelişim kapitalizmle birlikte değil ona karşı bir bilinçlenmedir. işçisi sınıfının ekonomik yönden gelişmesi ise ancak amerikan işçisi örneğine dayanarak izah edilebilir. nitekim, bir de avrupa işçisi vardır ki bardağın boş tarafını da görmemizi sağlar. hatta günümüzde bir sweatshop işçisinin ekonomik ve kültürel gelişimi vardır ki hey yavrum hey...

    "theory of *self-destruction" için getirdiği eleştiriyi eğer bugün gözlemleseydi yazdığı kitabı yırtıp atabilirdi. ekonomik krizleri, kriz olarak tanımlamaktansa (bkz: göte göt demek) kapitalist düzendeki refahı temsil ederek ileri giden bir sarkacın sadece geri gelmesi olarak nitelemiştir. zamanında yaşadığı 1836-1847-1857-1873 krizleri için dahi 1900'lardan sonra pek rastlanmaıştır diyerek krizlerin önüne geçilmesinin sebebini bankacılık sisteminin geliştirilmesine bağlayıp bu belaların artık imkansız hale geldiğini savunmuştur. oysa biz müptelası olduk bırakamıyoruz:

    http://en.wikipedia.org/…ki/economic_crises#history

    tüm bunlara karşı yinede değindiği ilginç noktalar var. örneğin avrupa'daki sosyalizm ve sınıf hareketlerini genel olarak ingiltere, fransa ve almanya başlıkları altında incelemiştir. burdaki ilginç argümanı ise her ulusun kendine has karakterinin sosyalizm ve onun gelişimi üzerinde etki bıraktığıdır. kısaca bahsedersek

    ingilizler, pratik insanlar olup sorun yerine uzlaşma yanlısı oldukları için işveren ve işçi arasında sorun çıkmasını engellediği,

    fransızlar, devrimci ruha sahip olup birbirleriyle amaca giden yolda fazla tartıştığı için solda sürekli bölünmeler yaşandığı,

    almanlar, teorik olarak işin en ince detayına kadar inip mental sınırları zorlarken, harekete geçmekte fazla zaman kaybettiği,

    oldukça ilginç noktalardı. aynı açıdan bir değerlendirme yapıp türkler olarak bir başlık daha açarsak tembel, miskin ve sınıf kavramından bihaber olduğumuz için sosyalizme ne doğru düzgün bir katkı yapabiliriz ne de sosyalizm buraya uğrar gibi bir sonuç çıkarmakta mümkün malesef!
  • (bkz: burjuva)
  • "there is but one power in europe and that is rothschild"
  • bir zamanlar epey bir üne sahip olan ancak nazilerle yakınlaşması ve çok daha önceleri de marksizm'den çıkması sonrası(evet marksizm'den çıkmak.. çünkü bir din olduğu için, marksizm'den sadece tövbe edilip çıkılabilinir.) marksist ambargoya maruz kalmıştır. ele aldığı düşünceler kapitalizm ve burjuva zihniyeti gibi sol düşüncenin üzerinde ahkam kesip, kalem oynattığı sahalar olduğundan dolayı, sıradan insanlar pek ismini duymamıştır. sombart aristokrat bir aileye mensuptur. gerek geldiği aile, gerek eğitimi ve etkilendiği görüşleri ile tipik bir 19.yy aydınıdır. petrarca'dan latince, benjamin franklin'den ingilizce, alberti'den italyanca ve daha bir sürü fransız düşünürden fransızca alıntılar yapıp, o muazzam filolojik donanımını kullandığı yazılarını okuyunca insan bir aydınlanma yaşıyor. günümüzde herkesin söz söyleme konusunda kendisinde bir hak bulduğu "kapitalizm şeytanı" hakkında muazzam emek isteyen ve yorumlamak için de yüksek bir zeka isteyen monografik çalışmalar yapmıştır. her ne kadar çalışmalarında bazı kopukluklar ve dengesizlikler olsa da galbraith'ın kendisi hakkında söylediği "a diligent but not completely reliable scholar"( gayretli ama pek de güvenilir olmayan bilim adamı) sözü çok ağırdır. fernand braudel ise sombart'ın ünlü eseri "der moderne kapitalismus" için olumlu ifadeler kullanılır.

    @mavi sancaklı tigin geçenlerde atmıştı. schumpeter ile özdeşleşmiş olan "yaratıcı yıkım" kavramını ilk ortaya atan da sombart'tır. kavram ilk önce nietzsche tarafından ortaya atılırken, iktisadi anlamda ilk kullanımı sombart tarafından gerçekleşmiştir. schumpeter bazı noktalarda sombart'tan etkilenmesine rağmen onun için "unsubstantial brilliance(önemsiz parıltı)" ifadesini kullanır. yine sombart'ın almanya için atatürk'ü öven ve idol olarak gören sözleri de var. sombart'ın eserlerinde tipik bir tarihçi okul metodu vardır. sombart inanılmaz bir veri ve kaynakla çalışıp okuyucunun üzerine resmen bir "hafriyat" bırakır. ancak bu moloz yığını içerisinde çok bocalar sombart. zaten kendisine yapılan eleştirilerinin çoğu da öyledir, sombart, o veri hafriyatını toplayıp rafine etmekte pek iyi değildir.

    werber'in ünlü "ekonomi ve toplum" isimli eserinin birinci cildinde, "kapitalizm kökenlerinin yahudi değerlerine mi yoksa püriten etiklerine mi dayanıyor" tartışması üzerinden weber, sombart'a bir takım eleştiriler getirir. sombart iyi bir iktisat ve iktisat tarihçisi olmasının yanında aynı zamanda iyi bir sosyologtur da. kapitalizmin gelişim safhaları, metres ekonomisi ve kadınların kapitalizmin gelişmesinde oynadığı rol, burjuva zihniyetinin kökenleri, lüksün tarihsel gelişimi hakkında sombart hala en önemli kaynaklardan birisidir.

    sombart hakkında birkaç yazı bırakayım şuracığa.
    http://www.dadarivista.com/…da-speciale-2015/15.pdf

    https://www.cambridge.org/…13c9afd28ce22dadb96b8bc0

    sabri ülgener'in kendisi hakkında bir makalesi: "iktisat felsefesi tarihinde werner sombart'ın yeri ve şahsiyeti"

    alexander rüstow'ın bir makalesi: "sombart'ın kapitalism telâkkisi ve
    tarihçi mektebin ilmî hedefleri"
hesabın var mı? giriş yap