• filmin muhteşemliğinin yanı sıra başrol oyuncularının birbirlerine yaptıkları ve hakkında söyledikleri de harikadır.
    * prodüksiyon sırasında bette davis sette mutlaka bir coca cola makinesi olmasını şart koşmuştur. içeceğinden değil joan crawford'un kocası pepsi'nin yönetim kurulunda olduğundan.

    * filmin bir sahnesinde rol gereği bette davis joan crawford'un kafasını tekmeler. bette metod oyunculuğunu konuşturur, crawford'un kafasına 6 dikiş atılır.

    * yine rol gereği bette'nin joan'ı taşıması gerekmektedir. joan elbisesinin ceplerine o kadar çok taş doldurur ki bette belini sakatlar.

    * bette davis'in joan crawford ile ilgili yorumları da unutulmaz. bette alev alsa üstüne işemem dediği joan için ayrıca o mgm'in lassie hariç bütün erkek starlarıyla yattı da demiştir. yıllar sonra kendisine joan crawford'un ölüm haberi geldiğindeyse "asla bir ölünün arkasından kötü konuşmam. joan crawford öldü, iyi" demekle yetinmiştir.
  • robert aldrichin 1963 yapimi siyah beyaz filmi. su anda basrol oyuncularinin telefuzu kimse icin birsey ifade etmese de zamaninda buyuk bir ihtimalle infial yaratmistir. birbirlerine olesiye dusman bette davis ve joan crawford un ayni filmde hemde sevgi-nefret iliskisi icindeki iki kardesi canlandirmalari o yillar icin buyuk bir olaymis. ozellikle crawford hakkinda kamuoyunda cok zalim ve kotu kalpli bir insan oldugu yonunde soylentiler dolasmaktaymis. film kucuk yasta une kavusmus jane ve yillar sonra sohretini kardesine kaptirmis blanche in hikayesini anlatir. (bkz: hillary and jackie)
    aralarinda tuhaf bir bag bulunan buna ragmen birbirlerinden olesiye nefret eden iki kardesin hayati janein sizofrenik hezeyanlari ile insani hasta eden bir gerilime donusur. miseryi urkutucu bulanlara bu filmi denemelerini siddetle tavsiye ederim. ozellikle iki yasli kadinin birbirleriyle olesiye giristikleri mucadele bambaskadir. sirf kumsal sahnesinde bette davis'i izlemek icin bile bin kere izlenir.
  • bu filmle aynı yıl çekilen kutsal kitap to kill a mockingbird renkli olacakken, klasikten şaşmayalım ya siyah beyaz olsun diye çekilmesini görüp; o dönemler eskiydi yaa, tabi klasik amerikan sineması olacak demek mantıksız biraz. kaldı ki the innocents gibi bi film de çekilmiş o dönem. tabi hitchcock değilseniz o ayrı, yıl fark etmiyor ona.

    ayrıca filmin asıl esprisi, ortada bi hesaplaşma dönerken; birbirlerine köpek gibi bağlı olmaları. yani kardeşlik bağından da öte bu. zorunluluklar var ve klostrofobisini sonuna dek götürmesinin nedeni de bu filmin. brilliant harbiden!
  • joan crawford ve bette davis in birbirlerine olan nefreti cekimlere de büyük ölcüde yansimisdir ki bir kucakta tasima sahnesi söz konusuyken taşınıcak olan (hangisi hatırlamıyorum) ceplerine taş doldurmustur.
  • bu filmin son bir saatinde o kadar çok gerildim, o kadar çok gerildim ki yer yer nefesimi kontrol etmem gerekti. haneke'nin funny games'i vardı böyle kurtulamama üstüne, o beni bu kadar germemişti. ciddi ciddi rahatsız oldum.

    --- spoiler ---

    kız kardeşlerin birbirlerine olan nefreti... blance nasıl bu kadar dayanıyor, niye biraz daha çabalamıyor derken blanche'ın da o kadar "ak" olmadığını görüyoruz. içten içe olması gerektiği gibi suçluluk duyuyormuş da ondan herhalde en son ana kadar yardım çağırmamış.

    --- spoiler ---

    bette davis kusursuz. victor buono'nun eğlenceli sahneleri biraz nefes aldırtıyor. aslında 8/10 ama 1962 yapımı bir filmin hala bu kadar etkili olmasından dolayı 9/10.
  • robert aldrich, henry farrell ’in romanı what ever happened to baby jane ile bette davis ve joan crawford’u biraraya getirmek istediğinde başvurduğu yapımcılar bu iki “ihtiyar” için paralarını yakamayacaklarını söyledikleri filmdir. yapımcılara rağmen yapılan bu film her kuşaktan seyircinin dehşetle andığı korku/gerilim klasiklerinden biri olmuştur.
  • klasik gibi klasik demek geldi içimden. siyah beyaz olması, habis bir tümör gibi yıllardır büyüyen aile içi kıskançlığı konu alması, küçük bir mekanda geçmesi, karakterlerin yaşlarının ileri olması gibi sebeplerle bir gerilim filmi nasıl çekilir, çekilmelidir dersi veriyor.

    konuya baktıgımızda bir psikopatın işkencesi üzerine aslında film. ama konu geçkin yaşlarında iki kızkardeş oldu mu doz iyice yükselmiş. bir de işin içine hollywood yıldızlarının hırslı, kıskanç, depresif ruh hali girmiş.

    seyrederken çok ciddi gerildiğimi hissettim. bitsin bir an önce bitsin bu film olarak izletiyor kendini. ama işte kapatamıyorsunuz da.

    psikopat bir karakteri bu kadar iyi canlandıran bette davis öne çıkmış. mutlaka izlenmeli...
  • yine şahane bir bette davis izleyeceğiniz film. gerçekten olaylar çok ilginç ilerliyor filmin çok büyük kısmı bir evin içinde iki kız kardeşin birbirlerine karşı yoğun savaşıyla geçiyor. zaten başrol ablaları gerçek hayatta da birbirlerinden pek haz etmedikleri için şahane yansıtmışlar filmde de, özellikle bette davis sağlıksız ruh hali içindeki eskinin şöhreti manyak kardeş rolünde inanılmaz olmuş. kardeşinin telefonda sesini taklit etmesi yemek tabağından çıkan ölü kuş, fare kısmı ve şöhret bir çocukken söylediği şarkıyı söylemesi çok ürkütücüydü.

    kısaca hakkında bu kadar az entry olmasına şaşırdığım çok çok başarılı bulduğum film.
  • bu film acaba persona'yı etkilemiş midir? yahut bergman bu filmi izlemiş ve sonra bişeylerden esinlenmiş midir? bunu bilemiyorum mesele de değil zaten, sadece aklıma geldi. bir gerilim klasiği olarak selamlanır; ve fakat işin ilginci filmin aynı zamanda klasik amerikan sineması formunda da olmasıdır. yani biçim olarak da film klasiktir. tabi atmosferi ve çarpan sonuyla bu açıdan farklılaşır. nedir yani? uzun gibi gelir ama bittiğinde vay be ne taşaklı filmmiş dersin. peki nasıl? gerer ama eğlendirir. ya kim? imdb castliste bak. niçin? eben. filmle ilgili kutlukhan kutlu'nun kült filmler kitapçığında bette davis-joan crawford arasındaki rekabeti ve film setinde yaşananlar vs. bulunur, okunası bi yazıdır.
  • acaip basarili bir oyunculuk vardir bu filmde. basarili bir gerilim filmidir ve uzun bi film olmasina ragmen basindan bi turlu kalkamazsiniz.*
hesabın var mı? giriş yap