• buyuk devlet adami anton chigurh'un, yasama ihtimali yuzde 50 olanlara sordugu otobiyografik soru.

    call it friend-o!
  • "yazı tura'da şimdiye kadar kaybettiğin en büyük şey ne" anlamına gelen arıza pisikopat katil repliği.
    (bkz: no country for old men)
  • sol framede görünce sahibinin sesiyle okudum. (bkz: anton chigurh)

    anton abimiz bu soruyu benzin alırken potansiyel kurban olarak gördüğü yaşlı bir adama soruyor. aslında anton'un bu kuralı, canı istediğinde başvurduğu bir kural. yani sokaktan geçen herhangi birine yazı mı tura mı diye sormuyor anton. öldürme hissi uyandıran insanlara soruyor. ama filmin başında da gördüğümüz gibi bazen de hiç sormuyor ve direk kendisi karar veriyor öldürmesi gerektiğine. yazı tura olayı anton'un sadece karşısına tesadüfen çıkmış ve öldürdükten sonra yakalanmayacağını düşündüğü insanlara sorduğu bir soru. bir nevi eğlencesi adamın.

    anton'un geçmişi tamamen bir gizem. anton'u takip eden adam anton'a dair çok şey biliyor ama ne hikmetse anton o adamı kaldığı hotele girerken kıskıvrak yakalayabiliyor. yani anton aslında büyük bir mafya babası ama işlerini kendisi halletmekten de zevk alıyor. mafya babası diyorum çünkü uyuşturucu ticareti yapıyor ve sağlam adamlarla çalışıyor. bir araba uyuşturucu alıp satıyor adam. dolayısıyla her yerde eli kulağı var.

    anton insani duygulardan tamamen yoksun bir adam. herhangi bir merhamet, sempati, sevgi, saygı hissetmiyor. kendi kafasına göre yaşayan bir hasta. zaten psikiyatristlere göre sinema tarihinde bir psikopatı en iyi ve gerçeğe en yakın şekilde canlandırılan karakter seçilmiş.

    son olarak anton filmin sonunda o lewlyn'in karısını öldürdü bunu da ayakkabılarının altına bakmasından anlıyoruz deniyor ama durum bence öyle değil. tıpkı inception'ın sonunda olduğu gibi orası kişi ne derse odur. ben derim ki evet kadını öldürdü, bu demektir ki filmin sonunda o kadın anton tarafından öldürülmüştür. sen dersin ki hayır öldürmedi o zaman öldürmemiştir. matematik değil bu. öznel bir konu olduğu için isteyen istediğini düşünebilir. o sahnede anton'un ayakkabılarının altına bakması zaten açık uçlu bırakılan finalin iyice gevşek olmaması için yapılmış bir hareket ama tek başına anton'un o kadını öldürdüğüne bir kanıt değil. sinema zaten böyle olunca güzel. bu tarz filmlerde izleyenlerin hepsi farklı bir güzellik bulabilir. bir filmi efsane yapan da budur.
  • bu cümlenin geçtiği bölümde, kitap ile film arasında aslında iki fark vardır:

    en önemlisi cümlede "saw" kelimesi filmde kullanılmaz. kitapta "what's the most you ever saw lost on a coin toss?" diye sorar dükkan sahibine chigurh. yani senin gördüğün, şahit olduğun en büyük kayıp neydi diye sorar, senin en büyük kaybın neydi diye sormaz. bunu filmde coen kardeşler neden değiştirmiş bilmiyorum.

    ikincisi de, kitapta benzin istasyonunda olayın yaşandığı anda gerçekten de güneş batmak üzeredir, "almost dark" diye betimler, adam da zaten genellikle güneş battığı zaman dükkanını kapatmaktadır. ama filmde güneş tam tepededir, öğle saatlerinde dükkanın pencerelerinden içeri güneş ışığı girmektedir ve adam o an dükkanı zaten kapatamayacağını bilmenin umutsuzluğu içinde, chigurh'ten korktuğu için onunla uğraşmak istememektedir.

    kitaptan, chigurh cebinden o şanslı çeyrekliği çıkarırken:

    --- spoiler ---

    what's the most you ever saw lost on a coin toss?

    coin toss?

    coin toss.

    i dont know. folks don't generally bet on a coin toss. it's usually more like just to settle something.

    what's the biggest thing you ever saw settled.

    i don't know.

    chigurh took a twenty-five cent piece from his pocket and flipped it spinning into the bluish glare of the fluorescent lights overhead. he caught it and slapped it onto his forearm just above the bloody wrappings. call it, he said.

    --- spoiler ---

    sanki şu hayatta okuduğum ve bundan sonra da okuyacağım kitaplar içinde en iyi kitap olabilir, chigurh gibi bir sinir, öylesine bir insanlardan bıkkınlık içindeyim.
hesabın var mı? giriş yap