• avusturya nin willendorf kasabasinda bulunmus, m.ö. 25000-20000 arasi yapilmis oldugu tahmin edilen ilk heykel örneklerindendir
    boyu 11.5 cmdir ve kirectasindan yapildigi icin neredeyse hic bozulmadan durmustur. bu sekli aslinda herkes yakindan bilir, asiri sismanlik deformasyonu vardir, ellerini gögsunde kavusturmustur.
  • muhtemelen başka bi yerde yapılıp willendorf'a getirilmiştir. zira oolitik kireçtaşı'ndan yapılmıştır ve bu taş venüs'ün bulunduğu coğrafyada bulunmamaktadır.
  • balık etli bu ablamız nahan da şu şekildedir: http://moviment0.files.wordpress.com/…illendorf.png
  • 60 milyon dolar değerindeki bir heykelciğin adıdır.
  • yaklaşık 25000 yıl öncesi avrupa'sında yapılmış heykelcik. heykelcik diyorum çünkü kendisi 11 santimdir. niçin yapıldığı tam olarak belli değildir.
    fakat birkaç çıkarım yapılabilir. öncelikle ayakları yok. yani heykelcik bir şeyin üzerinde durması için yapılmamış. o zamanın insanlarının da göçebe olduğunu biliyoruz. o nedenle arkeologlar ve tarihçiler antik insanların üzerinde taşıması için yapılmış diyebiliyor. peki neden üzerinde taşıyorlar? şans totemi teorisi var. fakat o zamanlar (bkz: totem) anlayışı bu kadar güçlenmiş miydi? o psikologların işi olduğundan cevap veremeyeceğim. fakat göçebe toplumunda şans çok önemli bir inanış olduğundan dolayı bu teori kabul edilebilir bir teori olarak görülüyor. ayrıca bu heykelcik abartılı beden ölçülerine sahip. bu ölçülerin her hayvanda (bkz: insan da bir hayvandır) doğurganlığı, bereketi, zenginliği, şansı temsil ettiğini biliyoruz. o nedenle şans totemi teorisi yine öne çıkıyor.
    bir başka unsur yüzü belli değil. bunu ise üç teori ile açıklamaya çalışıyor arkeologlar. ilki bir yüzü yok çünkü bütün kadınları hatta insanları kapsayabilmesi için yok. belli bir kadın değil yani bir çeşit ruh temsil ediliyor. ikinci teori ise yüzündeki örgüler bir çeşit döngüyü işaret ediyor. buradan da bir çıkarım yapıyorlar. (bkz: regl)
    üçüncü teori ise kafasında bir çeşit şapka ya da örülmüş saçlarının olduğunu düşünüyorlar.
    bu yüz teorileri, heykelin yapılış amaçları hakkındaki düşüncelerimizi tamamen değiştirebilir. bereket tanrıçası ya da şans teorisi karşıtları diyorlar ki bereket heykelciği neden insanüstü olmasın değil mi? neden o çevrenin insanları gibi şapka ya da başlık falan taksın ve o nedenle bir diğer teori öne sürüyorlar. afrodizyak etkisi için bir erkek tarafından diğer bir erkeğe yapılmış olabilir diyorlar. tabii bu heykel, bütün klanda elden ele dolaşıyor olabilir. erkeklerin kendi çevresindeki kızlar gibi bir başlık takan abartılı vücut ölçülerine sahip bir heykelcik. oradaki erkeklere işte böyle bir görüntü lazımdı diyorlar. bu aynı zamanda ayaklarının niçin olmadığını açıklıyor. erkekler bu afrodizyak etkisine ihtiyaç duyduğunda bunu çantasından çıkarıp yere yatay olarak koyuyorlardı. böylece bütün heykelin vücudunu görüyorlardı.
    diğer bir teori ise bir kadın kendi kendisinin heykelini yaptı teorisi. fakat bunu öne süren kadın diyor ki "yüzünü oymadı çünkü kendi yüzünün nasıl olduğunu bilmiyordu." fakat insan suya bakınca kendi yüzünü gördüğünden dolayı bu teori çok eleştiri alır. ayrıca neden ayaklarını yapmadı? bu teoriyi doğrulamak zor.
    öyle ya da böyle sadece yapılış amacını düşünmek bile insanın zihnini açan heykeldir.
  • genelde bir anneyi temsil ettiği düşünülen diğer venüs figürleri gibi doğurganlık ve bereket sembolüdür. sağ kurtulan sayılı venüslerden birisi olurken mitolojide venüs'le alakası (bulunduğu dönem itibariyle) yoktur.

    the young pope'da kardinal voiello'nun ahlaksız düşüncelerini süslerken görülür.
  • venüs’ün yapıldığı dönemde güzellik sanat için bir ölçüt değildir. sanatın göz ile ilişkisinin daha başlamadığını bu nedenle anlıyoruz.

    venüs’ün şişmanlığı bereketin sembolü, doğanın bolluğudur. mısır koçanı saçları tarımı sembolize eder. vücudunda hiçbir kıvrım yoktur, o doğanın biçimsizliğidir. ayakları ve parmakları yoktur. erkeklerin aksine ne gezip dolaşabilir, ne de alet kullanabilir.
  • bu şişkonun devamı cybele 'dir. o yıllarda yumurta ve sperm'den çocuk olduğu bilinmiyordu. ve doğal olarak kadına tapılıyordu.

    çünkü yaratan oydu insanı.

    sonrasının devamı da meryem teyze zaten.

    (bkz: archetype)
  • viyana ulusal tarih müzesinde sergilenmektedir.
  • heykelin tarihi 25 bin 30 bin yıl geriye gitmektedir.
    muhtemelen insanlık tarihinin en eski heykellerinden birisidir. willendorf kadının saçları 7 sıra örgüdür. yedi sayısının talih getirme inancıyla bir ilgisi olduğunu düşünenlerde var.
    avcı toplayıcı topluluklarda obez insana rastlanmazken willendorf obez seviyesinde kiloludur.
    doğurganlığı simgeliyor olabilir. geniş kalçalı, iri göğüslü kadının heykeli güzelliğin bir ölçütü oluyor . pürüzsüz bir cilt, canlı ve diri bir çene, genç görünümlü bir kadının doğurganlığı simgelediği gibi.
    binlerce yıl önce şişmanlık güzellik algısı veriyorken şimdi incecik olmak güzellik algısını veriyor.
    rönesans tablolarında balık etli kadınları görmemiz çok normal mesela.
    o zamanlarda kadınlar şişman veya balık etli iken günümüz tarihine gelene kadar kadınlar fazlasıyla incelmiş, böyle giderse de incelerek yok olacakmış, yakında da hiç kalmayacaklarmış gibi değil mi?
hesabın var mı? giriş yap