• harvard mezunu, viyana'da tıp, daha sonra da antropoloji okumuş; freud'la bizzat tanışmıştır. ayrıca zamanında psikianalistiyle narko-analiz üzerine deneyler yapmışlar ve bu deneyler sonucu burroughs'un yedi ayrı kişiliği olduğunu (en baskını bir ingiliz lordu/ en aşağıdaki ise bir budala) ortaya çıkarmışlardır. vuruş yapmadan güne başlayamayanlardandır. **

    jack kerouac on the road adlı romanında kendisinden şöyle bahseder*:

    --- spoiler ---

    vakti zamanında uzun ince gövdesini birleşik devletler'in her yanında, avrupa'nın çoğu yerinde ve kuzey afrika'da sırf oralarda olup bitenleri görebilmek için oradan oraya sürüklemişti; otuzlu yıllarda yugovslavya'da nazilerden kurtulmak için bir alman kontesle evlendi; berlin'in büyük kokain çeteleriyle yan yana, vahşi, kabarık bir saçla göründüğü fotoğrafları var; kafasında panama şapkayla fas'ta algiers sokaklarını turlarken çekilmiş fotoğrafları da. alman kontesi bir daha hiç görmedi. chicago'da böcek ilaçlayıcısı, new york'ta barmen, newark'ta mübaşirdi. paris'te kafelerde oturup suratsız fransızların geçişini izledi. atina'da otel penceresinden, onun deyişiyle, dünyanın en çirkin insanlarına baktı. istanbul'da afyon bağımlıları ve kilim satıcıları güruhu arasından kendine yol açarak gerçekleri aradı. ingiliz otellerinde spengler ve marqui de sade okudu. chicago'da bir türk hamamını soymaya kalktığındaysa, bir kadeh içki için gereğinden iki dakika fazla tereddüt ettiği için kalan iki dolarıyla kaçmak zorunda kaldı. bütün bunları sadece tecrübe için yaptı. stefan zweig, genç thomas mann ve ivan karamazov çizgisini takip ettiği söylenebilecek, modası geçmiş avrupa ekolünün bir avaresiydi.

    --- spoiler ---
  • zannımca haddinden fazla abartılan, çıplak şölen ve patlamış bilet haricinde güçlü eser üretememiş beat yazarı. mükemmel bir yeteneği olduğu tartışılmaz, zaten ününü buna borçlu. ancak o son uyuşturucu yüklemelerini yapmayacaktın barrovsum, yanmış kül olmuş beyin.
  • joao pinheiro'nun 100. doğum günü için kitap yazdığı usta. "burroughs"un türkçesi flaneur tarafından basıldı.
  • “seni kategorize etmeye çalışırlar. seni kendi kafalarındaki resme uydurmak isterler ve uymazsan çok bozulurlar.”

    william burroughs
  • canki'sini okuyamadığım yazar. kafam duru halde olduğu için herhalde. bir türlü algılayamıyorum kitabı. yarısına kadar geldim. bu kitap ne diyor otlu deseler tek bir kelime söyleyemem. kitap mı okuyorum yokuş aşağı mı yuvarlanıyorum belli değil. seksler, tabancalar, iğneler, yoksunluk krizleri. bişiler oluyor ama ben köşeden ruh gibi bakıyorum duruma. ayrıca bu adamın junkie olup o yaşa kadar yaşaması yıllardır kafamı kurcalıyor.
  • william seward burroughs
    beat kuşağı öncülerinden, 1914 doğumlu abd’li yazar.
    eserlerinin büyük kısmını, eşcinselliği ve uyuşturucu bağımlılığını büyük olumsuzluklar sunmadan işlediği için eleştirilir. yazarken cut up ( kolaj ) tekniğini sevmesi biraz akıl kurcalasa da, varlığından bihaber olmamalı dediğim kalemlerden. özellikle ; junky, yumuşak makine, çıplak şölen, ara bölge.
    “ zamanla seks arasında yakın bir ilişki var belki de, ölümle seks arasındaki gibi. ölüm de, seks de özneyi zamanın dışına çıkarır. “
  • “you know a real friend?
    someone you know will look after your cat after you are gone.”

    bu gece aklıma düşen, st.louis'li kedi sever, junkie..
  • bukowskinin az mainstream olmuş kardeşi. ne kadar yargısız infaz yapmayacağım! yaşadığı dönemin koşullarını göz ardı etmeyeceğim! desem de, her okumaya kalkıştığımda ergenlik dönemi hormonal bombalarına maruz kalmama sebep olan, bir diğer beat kuşağı ikonu.

    bunu okuyup ufkum genişledi diyen adamlar, dostoyevskiyi, wildeı ve hatta vonnegutı mezarında ters döndürüyormuş gibi geliyor açıkçası.
  • led zeppelin hakkında jimmy page ile yaptığı röportaj için bkz. https://arthurmag.com/…ma-burroughs-onled-zeppelin/
hesabın var mı? giriş yap