• kadir mısırlıoğlu'nun asıl adının şeyh pir ve gizli bir müslüman olarak iddia ettiği ünlü bir şair.
  • "seks pir " de olabilir, o vakit.
  • hakkında zilyon tane kimlik teorisi üretilmiş ve her zaman kimliği bir tartışma konusu olmuştur. bazılarına göre bir çok yazarın bir isim altında toplanıp bir günah keçisi yaratmış olabileceği bile düşünülmüştür. feslinin de son şeyh pir çıkışı aslında normal bir çıkıştır.

    zamanında shakespeare'in yazdığı the merchant of venice ve othello'sunda yahudileri ve türkleri konu alması kendisinin bu kültürleri neden bu kadar iyi tanıyabileceği sorularını da akla getirmiştir.

    dünyada bir şey düşünülüyorsa mümkün olabilir. bu yüzden birileri saçma bir sav ortaya koyduğunda bunu dalga konusu haline getirip, bu konuyu dile getiren kişinin ismini on bin kez anacağınıza, görmemezlikten gelmeniz sizin faydanıza olacaktır. zira shakspeare gibi binlerce isim üzerinden aklı az çalışanlara malzeme çıkaracak bir sürü fesli karşınıza ilerleyen günlerde çıkmaya devam edecek ve az akıllarınızla sizlere her yerde salya sümük laf ettirmeye devam edeceklerdir.
  • şiddetle başlayan hazlar, şiddetle son bulurlar,
    ölümleri olur zaferleri,
    öpüşürken yok olan ateşle barut gibi.
    en tatlı bal bile tadıldıkça bıkkınlık verir,
    aynı tat isteği,iştahı köreltir.
    onun için, ölçülü sev ki uzun sürsün sevgin,
    hedefe hızlı giden, yavaş kadar geç varır.

    w shakespeare
  • ingilizce'ye 2000'in üzerinde kalıp kazandırmış dahi, aşmış süper kişilik. kendisinden 500 küsur sene sonra bu ülkede üstad olarak görülen az gelişmiş 1 organizma kendisini şeyh pir ilan ededursun kendisi dünya tarihine yön vermiştir. sonuçta her şeyin başı dil.

    mutlaka izlenmeli
  • bütün dünya bir sahnedir...
    ve bütün erkekler ve kadınlar
    sadece birer oyuncu...
    girerler ve çıkarlar.
    bir kişi bir çok rolü birden oynar,
    bu oyun insanın yedi çağıdır...
    ilk rol bebeklik çağıdır,
    dadısının kollarında agucuk yaparken...
    sonra mızıkçı bir okul çocuğu...
    çantası elinde, yüzünde sabahın parlaklığı
    ayağını sürerek okula gider...
    daha sonra aşık delikanlı gelir,
    iç çekişleri ve sevgilinin kaşlarına yazılmış şirleriyle...
    sonra asker olur, garip yeminler eder.
    leopara benzeyen sakalıyla onurlu ve kıskanç,
    savaşta atak ve korkusuz,
    topun ağzında bile şöhretin hayallerini kurar...
    sonra hakimliğe başlar,
    şişman göbeği lezzetli etlerle dolu,
    gözleri ciddi, sakalı ciddi kesmli...
    bilge atasözleri ve modern örneklerle konuşur
    ve böylece rolünü oynar...
    altıncı çağında ise palyaço giysileriyle,
    gözünde gözlüğü, yanında çantası,
    gençliğinden kalma pantalonu zayıflamış vücuduna bol gelir.
    ve kalın erkek sesi, çocukluğundaki gibi incelir.
    son çağda bu olaylı tarih sona erer.
    ikinci çocukla her şey biter.
    dişsiz, gözsüz, tatsız, hiç bir şeysiz...
  • william shakespeare'e müslüman demiş akillinin biri ama o müslüman olamaz çünkü kendisi hamledin o ünlü tiradinda ne demiş "ölmek uyumak sadece "oysa ki her müslüman bilir ölmenin uyanmak olduğunu.(bkz: ibretlik tespit)
  • william shakespeare (26 nisan 1564 – 23 nisan 1616)
    cervantes'le neredeyse aynı gün ölmüş: 22 nisan 1616.

    "thoreau* 1842 yılında tuttuğu günlüğüne, "eleştirmenler shakespeare'i yüceltebilmek için onun çağdaşlarını azımsamıştır," diye yazmıştı." adam phillips - missing out in praise of the unlived life

    "shakespeare'in ya da melanchthon'unki gibi alınlara binde bir rastlanır: bu alınlar öyle yüksekten başlar ve öylesine aşağılara iner ki, o adamların gözleri, suları yükselip alçalmayan, hiçbir zaman tükenmeyen, aydınlık dağ göllerini andırır." herman melville - moby dick

    "ne kadar yakışıyor alayın hareleri
    öfkeli, hor gören dudaklarına!
    bir katilin suçu bile,
    saklanmak istenen aşk kadar çabuk göstermez kendini;
    öğle gibi aydınlıktır aşkın gecesi de.
    baharın güller, bekaret, onur, gerçek
    ve her şey adına, beni hor görsen de,
    öylesine çok seviyorum ki seni,
    ne akıl, ne mantık saklayamaz sevgimi.
    karşılık bulmadan seni sevdim diye,
    kayıtsız kalmakta haklı olduğun sonucuna varma;
    daha doğrusu şu gerçeğe dayanarak ölç ve biç iyice:
    karşılıklı aşk güzeldir ama daha güzeli,
    karşılık beklemeden kendini verenidir." william shakespeare - onikinci gece**

    "ingilizce argo yalnızca 18. yüzyıldan itibaren olumsuz bir şey olarak görülmeye başlandı: chaucer, shakespeare, dryden ve pope gibi pek çok yazar eserlerinde argoyu sanatsal ifadenin ayrılmaz bir parçası olarak kullanmışlardır." steven roger fischer - dilin tarihi

    "shakespeare, kral lear adlı oyununda (1606), soytarı'nın ağzından mizahın en derin amacını açıklar: yaşamın en çirkin gerçeklerinin etkisini azaltmak." steven roger fischer - dilin tarihi

    "tanrıdan sonra en büyük yaratıcı shakespeare'dir." james joyce - ulysses

    (bkz: bir avuç toz)
  • "adın ne değeri var ki? gül dediğimiz şeyin adı başka olsa da yine güzel kokardı."

    "what's in a name? that which we call a rose
    by any other name would smell as sweet"
  • rivayetlere göre kral birinci james'in kendi yapıtlarını gizlemek amacıyla kullandığı kişiymiş william shakespeare. aslında birer başyapıt olan bütün o oyunlar ve soneler aslında birinci james'in kaleminden çıkmıştır ve kral bu durumu gizlemek için de maske olarak william shakespeare'i kullanmıştır. bu durum ne kadar doğrudur ne kadar yanlıştır bilemem ama hala eşi benzeri üretilemeyen bu nadide eserleri kim yazdıysa kendisi bence dünya tarihinin en müthiş yazarıdır.
hesabın var mı? giriş yap