wings for marie
-
bu şarkıyı anlatmak için kelimeler kifayetsiz kalıyor. tüylerim diken diken oluyor, canım anama bende böyle seslenebilmek isterdim.
önce anneler ölür
camdan kaleler yıkılır toprağa... -
10000 daysin parabol'u, sözleri as follows:
wings for marie (part 1) - tool
you believed
you believed in moments not conceived
you believed in me
a patient in spirit
uncompromise
without us in your heart
a light in your eyes that
ends all lies
vacant, broken
fell at the hands of
those moments that i wouldn’t see
cause you, you pray for me too
what have i done to be a son to an angel
what have i done to be worthy
daylight dims leaving cold fluorescence
difficult to see with this light
please forgive this selfish question, but
what am i to say to all these ghouls tonight
she never told a lie
well might of told a lie
but never lived one
didn’t have a life
didn’t have a life
but surely saved one
alright, now it’s time for us to let you go -
yazılmış en güzel methiye, taziye, ağıt, ninni, haykırış ne derseniz deyin. aynı şarkının parçalarını oluşturan 10000 days ile birlikte grup üyelerine göre tool'un şu ana kadar yapmış olduğu en güzel şarkı. müzikal açıdan ise tool'un duygusal anlamda ulaştığı en uç noktalardan biri. zaten en uç nokta demeye dilim varmaz asla. çünkü tool'un genişlemesi kesinlikle tek yönlü değil, kenarlarından farklı yönlere iplerle çekilen bir bez gibi, genişliyor. adam jones bir ropörtajında bu şarkıyı çalarken neredeyse ağladığını buyurmuştur.
bir tür çocukluğa geri dönüş şarkısı. bu akşam, bu ceset yiyen canavarlara* ne diyeceğim, nasıl kovacağım onları mezarından diyen kırılgan bir çocuğun anlattığı 27 yıllık acı.
yatağınıza uzanın, mumu yakın, şarkının sözlerini elinize alın ve bu şarkıyı yüksek sesle dinleyin. biraz korkacaksınız başta, ürpereceksiniz ama sakın pes etmeyin, geri çekilmeyin, sonra kabullenmişlik ve teslimiyet içerisinde kendinizi vereceksiniz bu şarkıya, boynunuzu eğip anlayacaksınız. içiniz ümit dolacak bazen, biraz ferahlık ve sonra tekrardan karanlık. bir yandan da sözlerini takip edin ve sözün bittiği yerde gözlerinizi kapatın. çünkü ondan sonra karanlık ve ışığın savaşı konuşacak. ve tahmin edin kim kazanacak.
daylight dims leaving cold flourescence... -
tripten tribe sokan tool $aheseridir.
huzne bogulmu$ tum tool parcalarinin bir araya toplanmi$ hali gibidir.
biti$inden 10000 days e geci$i ve ayni sonun 10000 days de tekrarlanmasi en vurucu tool darbesi olmu$tur.
dinleyici 10000 gun kendine gelemeyecektir.
"vacant, broken fell at the hands of those moments that i wouldn’t see.."
(edit: yaptığım ufak bir analiz sonucu wings for marie, 10000 days'dan daha önce bitiyor.. arada birkaç saliselik farklılık var) -
lateralus'taki parabol ve parabola ilişkisinin bir benzerini 10000 days* ile bulunduran maynard ağıtı.
-
"hiç yalan söylemedi, belki söyleyebilirdi, ama asla bir yalanı yaşamadı. bir hayatı olmadı, bir hayatı olmadı ama bir hayatı kurtardı. tamam, şimdi senin gitmene izin verme zamanı"
diye biten bir ağıt. ænima ile arayışa başlayan tool lateralus ile arayışı bitirmişti dini manada. 10000 days ile artık inançlarını yaşayıp ağıt yakabilecek duruma geldiler. 2012 de çıkacak yeni albümde gelecek olanları* selamlayacaklar muhtemelen.
spirituel ve panteist yönü ağır olan bir inanç sistemleri olsa da, maynard'ın ettiği isyanın özrünü dilediğini görmek çok çok hüzün verici. "biz anlayamadık çünkü hiç senin gibi yaşayamadık onu" diyor annesine.
ben bir evladın annesine karşı hiç bu kadar pişman olduğunu görmedim. -
maynard'ın ölen annesi "marie judith keenan" için yazılmıştır.
-
(part 2 'de iyice tepeye vuran) bastan sona pismanlik, sitem iceren insani huzne bogacak kadar gururlu bi duygusu var. mukemmel bir distopya. napicagimi yine bilemez oldum. sarsiyor... deprem...
-
incilden bir bölüm olarak yazılmış olsa kimsenin tanrısallığına itiraz edemeyeceği kadar kutsal kelimeler topluluğu.
masallarla büyütüldük. bize ruhumuzun derinlerini masallarla anlattılar. ama aslında biz bilemedik. kahramanlar vardı. güçlü, kararlı, herşeyi bilen. yenilmeyen. onları gerçek sandık. onları mürşidi bildik. ama onlar bizi nehirlerin taşacağı o kıyamet gününe hazırlamadılar. sadece övündüler başarılarıyla. başımızın üzerinde bizi aydınlatan nurumuz paslandı. işığımız kırıldı. yanıldık.
sonra masal dedik o güzelim inançlara. bu masallara inanan kan nehirlerini besleyenlerle savaştık. kılıcımız kınında durmadı. inanç için çocuk kafası kesmeye devam ettik. biz yücelmedik. nurlanmadık. insanlar mahkemeler kurdular, dertleri çözmek için binbir çare aradılar. ama artık mahkemelerin de dertlerin de bir önemi yok. sona geliyoruz.
inandığın ruhunu emanet ettiğin kimseler aslında cahildiler. sen tertemizdin, yeni yağmış bir kar gibi inceydin, kırılgandın. ama sen on bin gün boyunca hiç erimedin...ateşin üstünde durdun hep. ama erimedin. biz olsak çoktan isyan etmiştik. küfürler yağdırmıştık bizi yaratan’a. ne cüretle bir tek kelime bile edebilir bunu unutarak kendi haklılığımızın içinde boğulduk.
hep şunu istedik; canımı bağışla benim. oysa ki içi boş bir çuval gibi ruhum. dibi delinmiş nefretle. ne koysam tutmuyor o yüzden. işte o yüzden senin gibi değiliz..bir mum bile tutsak ellerimize yapışır. göremeyiz..
masalları dinle ve romantikleştir
nasıl da kahramanın yolunu takip ettik
nehirlerin taşacağı gün hakkında böbürlen
nurumuzu nasıl da yükselttik
hepimiz masalları akla uydururken (masalları) dinle
yolumuz kurtarıcının (isanın) kollarına doğru
bütün mahkemeler ve dertler solup gidiyor
hiçbirimiz aslında gerçekten orada bulunmadık
senin gibi (değiliz)
cemaatte cahil yalancılar
ortalığa sempati fışkırtıyorlar
canımı bağışla benim
bunların hiçbirisi senin için bir mum bile tutamaz
seçimleriyle kör olmuşlar, riyakarlar göremez
ama, pazarlıkçı yahuda için bu kadar yeter
o senin tek olduğunu inkar eden ki o
başarabilirdi, aydınlanabilirdi
sen herşeye kadirsin
benim bu küçücük ışığım(ruhum), bana verdiğin yegane armağan
ben onu parıl parıl yapacağım, senin yolunda güvenle ilerlemek için
senin evine geliyorum..
peki ışıklar söndüğünde onlar ne yapacaklar?
sen olmadan onlar siyona (cennete) nasıl varacaklar?
tüm nehirler taştığında onlar ne yapacaklar?
durmaksızın titremek yerine (ne yapacaklar?)
bir dalga gibi yüksek, topraktan kaldırılacağım
sen ışıksın ve yolsun. sadece bunu okuyacaklar
ben sadece dua ederim, sen ne zaman yükselteceğini bilirsin
onbin gün ateşin içinde geçirmen sana kafi, artık eve gidiyorsun
sen başınını ve iki yumruğunu gururla kaldırıp geçidin önünde şunu diyecek tek kişisin;
-eve geldim işte!
babayı, oğlu kutsal ruhu bulup getir bana
de ki onlara; inancın sütünları artık yükseldi
işte tam zamanı!
bu benim anım!
bana kanatlarımı, bana kanatlarımı verin!!
bana kanatlarımı verin!
sen benim şahidimsin, gözlerimsin, kanıtımsın.
judith marie, kayıtsız şartsız olan (inanan)
gün ışığı donuklaşıyor soğuk bir floresana dönüyor
seni bu ışıkta görmek ne zor
bu küstah önerimi affet nolur
(eğer) seni yaradanın yüzünü bu gece görüyorsan
o’nun gözlerinin içine bak, gözlerinin içine bak ve de ki
asla bir yalanı yaşamadım, asla bir hayatı gaspetmedim, ama birini kurtardım
çok şükür! senin için beni eve götürme vakti geldi..
bana kanatlarımı verin!!!....işte evindesin. kayan yıldızların melekler olduğunu görebiliyor musun?..
bir yalan söylersin...sonra binlerce. ama bir yalanı yaşamak başka bir şeydir. o yalana bilerek isteyerek sanki bir günah değilmiş gibi, bir kötülüğü tüm evrenin iradesine rağmen değiştirir gibi inanmak başka bir şeydir. kendi doğruluğunu kendine kanıtlamak için bunu yaparsan, asla affedilemezsin.
çok basit bir gerçeği dillendireceğim. hepiniz bunu bin kere duydunuz. dalgasını bile geçtiniz. bir gün hepimiz öleceğiz. tam şu anda öldüğünüzü düşünün. bir deprem oluyor ve 45 saniye içinde ağzınızın içine toprak dolarak nefessizlikten teslim ediyorsunuz kendinizi. yada bir hırsız evin içinde ve birden korkup size bıçağı saplayıveriyor...ölüyorsunuz. şu anda nerde olacağınızı sanıyorsunuz?...o söylediğiniz yalanlar burada mı kalacak sanıyorsunuz?..yaşadığınız, yaşattığınız onca kir, siz temizlemeden evlerinizi temizlesin diye tuttuğunuz kadınlarca temizlenecek mi sanıyorsunuz?...herşeyi berbat ettiniz ve bütün bunlar yerde mi kalacak sanıyorsunuz?...insanlara çektirdiğiniz acılar onlarca hissedildi, yaşandı ve bitti mi sanıyorsunuz?...her gramı ödeyeceksiniz...hepsini. bunu bilin. ve şu kadına bakıp utanın. bu dünyada bitirdi acılarını. o’na bu dünyada cehennemi yaşayarak günahlarını ödemek bir ödüldü. ama siz burada kalmayacaksınız. burada ödemeyeceksiniz. ama o 10000 gün boyunca ateşin içinde kımıldamadan durdu. kayıtsız şartsız inandığı halde..bu bile yetmez mi yaratana?...ben nerden bileyim ulan!...ben de sizin kadar biliyorum. ama şuna eminim ki hepimiz şu anki dinginliğimizi yaşama değil ölüme değil ruhumuza borçluyuz. yaşam ölümden daha keskin bir orakla tırpanlıyor hepimizi.
ben de eve gitmek istiyorum. yeter artık. -
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap