• churchill ölüm döşeğindedir ve kızının evinde kalmaktadır. yatalaktır, bilinci zaman zaman gidip gelmektedir. günlerden bir gün kapıya bir gazeteci dayanır, churchill'le röportaj yapmak istemektedir. churchill o sırada salondaki yatağında yatmaktadır. kapıyı damadı açar. gazeteci churchill'le görüşmek istediğini söyler. damadı alçak sesle gazeteciye durumu izah eder:

    - kendisiyle görüşebileceğinizi sanmam, zira son günlerde iyice kötüleşti, bilinci yerinde değil, bizimle dahi konuşmuyor, konuşunca da saçmalıyor.

    gazeteci ısrar eder. damat da adamı churchill'in yanına alır. churchill'in gözleri açıktır, ama kendinde olup olmadığı belli değildir. gazeteci sorar:

    - sayın churchill, siz bütün dünyanın takdirini kazanmış bir politikacısınız, peki, sizin özellikle beğendiğiniz, hayran olduğunuz biri var mı?

    churchill'den cevap gelmez. gazeteci uzunca bir süre bekler. damat yanlarına yanaşır, yine alçak sesle:

    - bakın, size demiştim, kendinde değil, eminim ne sorduğunuzu dahi anlamamıştır, boşuna çabalıyorsunuz, sizinle konuşacağını sanmam.

    gazeteci biraz daha bekler, tam vazgeçip gitmek için toparlanırken churchill'den cevap gelir:

    - mussolini'yi çok takdir ediyorum.

    gazeteci bir an şaşkınlığa uğrar, sonra devam eder:

    - ama nasıl olur? siz mussolini ile savaşta düşmandınız. dahası mussolini'den nefret ettiğinizi de biliyoruz, şimdi neden kendisini takdir ediyorsunuz?

    churchill yine sessizliğe gömülür. damat fısıltıyla devam eder:

    - işte, demedim mi, ne söylediğinin dahi farkında değil, iyice çıldırdı artık, saçma sapan konuşuyor, bence boşuna çaba harcıyorsunuz.

    gazeteci yine bekler, tam kalkmak üzereyken churchill ses verir:

    - damadını astırmıştı da ondan..
  • purosuyla ağzından köpükler saçarak sağa sola saldırmasıyla ünlü ingiliz devlet adamı. birgün avam kamarasında stalin'i överken avam kamarasındaki temsilcilerden birinin " sen stalin'i övüyorsun" diye çıkışması üzerine "hitler cehenneme saldırsa, bu kürsüden şeytanı da övecek iki şey söylerim" cevabını yapıştırmıştır.
  • ikinci dünya savaşı sırasında ingiltere başbakanı churchill radyoda konuşma yapmaya gidiyormuş. radyoevinin kapısına gelince, bindiği taksinin şoförüne sormuş: “beni yarım saat bekleyebilir misin?” karanlıkta müşterisinin yüzünü seçemeyen şoför: “özür dilerim sör, ama başbakanın konuşmasını dinleyeceğim.” churchill yurttaşının bu ilgisinden pek hoşnut kalarak iki sterlin uzatmış. şoför parayı aldıktan sonra yerlere eğilerek selam vermiş: “sikerim churchill’i, sizi bekliyorum efendim.
  • hayati boyunca 24 ocak tarihini ugursuz bellemis, bunun ötesinde çok korkmus, babasi da bir 24 ocak'ta öldügünden kendisinin de ayni gün gidecegine inanmis, ve hakikaten 24 ocak 1965'te hakkin rahmetine kavusmustur.
    halley'in gözüktügü gün dogup da tekrar gözüktügü gün ölecegine inanan ve cidden de öyle olan mark twain gibi, insanlarin nasil kendi ölüm tarihlerini etkileyebildigini, descartes'in mind-body ayriminin cilvelerini gösterir bu zannimca. hatirliyorum, kanadali bir yazarin yazdigi "the summer my grandma was supposed to die" diye bir hikaye vardi, orda da yasli kadin -bir musevi adetine göre- bosandigi kocasiyla ölümünden sonra bulusmak için ondan en az yedi yil sonra ölmek gerektigine inaniyor, ve senelerce korkunç hasta, bir bitkiden farksiz yatalak oldugu halde sirf bunun için yedi yilin geçtigi yaza kadar dayaniyordu (son kisim entry basligindan sapti biraz, evet)
  • "demokrasi karsiti en iyi arguman averaj bir oyverenle bes dakikalik muhabbettir" lafinin sahibi kisi.
    (the best argument against democracy is a five minute conversation with the average voter)
  • kendisi 1965'te vefat ettiği halde papağanı hala ileri geri konuşan eski ingiltere başbakanı. churchill'in papağanlarından biri olan 104 yaşındaki charlie, churchill'in kendisine öğrettiği gibi ve sahibinin karakteristik ses tonuyla hala adolf hitler'e ve nazilere küfrediyormuş.
  • nobel edebiyat ödülünü destansı uzunluktaki ikinci dünya savaşı tarihini anlatan eseriyle almıştır. sevdiğim laflarından birisi
    ''öldükten sonra cennetteki ilk bir milyon yılımı resim yaparak geçireceğim'' dir. kendisi ressamdır, ama güvensizlikten hep başka imzalar atmıştır resimlerine. başka bir ressam olan hitler ile savaşmış, kazanmıştır, öyle ya da böyle.
  • norveç'e savaş açıp bu ülke üzerinden isveç'in kuzeyindeki demir madenlerine ulaşmayı planlayan, bu amacını belli eden ve hitleri norveç'e savaş açmaya zorlayan adam. norveç savaşa girdikten sonra ki tepkisi "düşmanımızı böyle bir tuzağa çekmekten memnunuz" olmuştur. norveçlilerin düşüncesini soran olmamıştır konuda.
  • bir davette sosyetik bir "madam" ilen yaptığı anlatılan sohbet şöyleymiş:

    + hanımefendi, beş milyon pound karşılığında benimle yatar mıydınız?
    - aman tanrım! bay churchill... hmm, sanırım şartları konuşmamız gerekirdi
    + peki beş pound karşılığında benimle yatar mıydınız?
    - bay churchill, siz beni nasıl bir kadın sanıyorsunuz?!
    + onu zaten belirledik. şimdi fiyatta anlaşmaya çalışıyoruz.
hesabın var mı? giriş yap