• ikinci dünya savaşı sırasında ingiltere başbakanı churchill radyoda konuşma yapmaya gidiyormuş. radyoevinin kapısına gelince, bindiği taksinin şoförüne sormuş: “beni yarım saat bekleyebilir misin?” karanlıkta müşterisinin yüzünü seçemeyen şoför: “özür dilerim sör, ama başbakanın konuşmasını dinleyeceğim.” churchill yurttaşının bu ilgisinden pek hoşnut kalarak iki sterlin uzatmış. şoför parayı aldıktan sonra yerlere eğilerek selam vermiş: “sikerim churchill’i, sizi bekliyorum efendim.
  • sözlerine çok içerleyen hitler'in "yahudi istilasına uğramış yarı amerikalı ayyaş!" diye tanımladığı ingiliz insan.

    (bkz: kavgada söylenmez)
  • dedemin eski köpeğinin ismi. neden koydun diye sorduğumda ise baksana şu köpeğin şu haline aynı asık surat aynı bakışlar demişti. o zaman çocuk halimle churchill'in kim olduğunu bile bilmiyordum. daha sonraları yaşlı fotoğraflarını gördüğümde gerçekten de dedeme hak vermiştim.
  • sabahtan brendi içmeye başlayan bir alkolikti. alkolizme bağlı o gelgitler arasında dimdik durabilmesi gücüne işaret eder. ama fotoğraflarına bakınca aklıma gelen tek şey iktidara gelmiş bir aleister crowley.
  • kel devlet adami.
  • adını duyunca ürperdiğim ingiliz adam.

    demokrasi hakkında bence atıp tutmuş. ''nasıl olsa birileri bir anlamlar çıkarır bu saçmalıklardan.'' demiş olabilir.
    sürekli bir kinaye, bir gariplik...
  • bir siyasetçinin önde gelen özelliğinin ne olması gerektiği kendisine sorulunca, şu cevabı vermiş politikacı;
    "yarın, önümüzdeki ay, önümüzdeki yıl neler olacağını şimdiden söyleyip, zamanı gelince de neden gerçekleşmediklerini açıklamak."
  • ii. dunya savasi hakkinda yazdigi alti ciltlik kitabiyla nobel edebiyat odulu almasi bana hayli ilginc gelen tiran. gerci bu tur oduller cogunlukla siyasi tabanlidir ama merakimi cezbetti. bir ara edinip okumak gerek, bakalim pek saygin (sir) beyimiz nasil anlatmis savasi.
  • bernard shaw ile hiç geçinemezlermiş.

    irlandalı yazar bernard shaw, pygmalion adlı oyununun galasına davet ettiği winston churchill’e şu notu iletir: “pygmalion’un ilk gecesi için size iki bilet ayrıldı. bir dostunuzu da getirin, eğer varsa...”

    churchill, böylesine iğneli bir davetin altında kalmaz: “ilk gece gelemiyorum. ikinci gösteriye gelebilirim, eğer olacaksa...”
hesabın var mı? giriş yap