• kitaptan alıntıladığım aşağıdaki kesit benden bütün ekşi sözlük ahalisine gelsin.

    "ilk görüşte uyuz oldum hepsine, orada oturmuş zeki ve üstün görünmeye çalışıyorlardı. sıfırlıyorlardı birbirlerini. bir yazar için en kötü şey başka bir yazarla görüşmek, ondan da kötüsü, çok sayıda yazar tanımaktır. aynı bok parçasına konmuş sinekler misali." s55

    kitaptan sebepsiz yere birkaç alıntı daha yazayım da, kitabı okumak isteyen olursa diye. *

    "eğitim yeni tanrıydı ve eğitimli erkekler de yeni toprak ağaları."s32

    "---birkaç dakika geçti. sonra lydia birden yataktan fırladı. ellerini havaya, tavana doğru kaldırıp yülsek sesle "ben muhteşem olacağım! ben gerçekten muhteşem olacağım! kimse benim ne kadar muhteşem olacağımı bilmiyor!" diye bağırdı.
    'pekala' dedim.
    sonra alçak sesle 'anlamıyorsun gerçekten muhteşem olacağım. senden daha fazla potansiyelim var!'
    'potansiyel,' dedim, 'bir bok demek değildir yapmak zorundasın. beşikteki her bebeğin benden daha fazla potansiyeli vardır.' " s39

    "fahişenin tekisin."
    "öyle mi? fahişe olmaktan daha kötü bir şey varsa o da can sıkıcı olmaktır."
    "can sıkıcı olmaktan daha beter bir şey varsa o da can sıkıcı bir fahişe olmaktır."s45

    "yaşlı ve çirkindim. genç kızlara sokmak bu yüzden bu kadar zevkli oluyordu belki de. ben king kong'tum, onlarsa esnek ve körpe. düzüşerek ölümü alt etmeye mi çalışıyordum? genç kızlarla birlikte olursam yaşlanmayacağımı, kendimi yaşlı hissetmeyeceğimi mi sanıyordum? kötü yaşlanmak istemiyordum, vazgeçmek en iyisiydi; ölüm gelmeden ölmek."s78

    "ama yine de kadınlar korkutuyorlardı beni, çünkü er ya da geç ruhuna sahip olmak istiyorlardı, oysa ben ruhumdan artakalanı kendime saklamak istiyordum." s81

    "...bütün dikkatini kadına yöneltir, sadece onunla konuşurdu; kendi varlığı ilginç ve harikulade bir şeymiş gibi..." s111

    copy/paste değil alın teri. ve barııış!
  • doğru telaffuz edeni görsem alnından öpeceğim çoğul kelime.
  • --- spoiler ---

    şöyle bir sorunu vardı yazarların; yazdıkları basılır ve çok satılırsa kendilerini büyük yazar sanıyorlardı; yazdıkları basılır ve orta satarsa kendilerini yine büyük yazar sanıyorlardı; yazdıkları hiç basılmazsa ve kendi kitaplarını basacak kadar paraları yoksa kendilerini gerçekten büyük yazar sanıyorlardı.

    coşmuştu dinky, gerçekten gürdü sesi. ayakları tenis ayakkabıları içinde kıvrılıp büküldü ve bize şarkılarını söyledi. aslında o buydu bir şekilde. iyi görünmüyordu, iyi söylemiyordu ama asıl ürün duyulan parçadan daha iyiydi nasılsa. onu gönül rahatlılığıyla övememekten rahatsızdım. gel gör ki, sırf karşımda oturduğu için bir adamın yeteneğini pohpohlamak bütün yalanların en bağışlanmazıydı; çünkü bu onu yüreklendirmek demekti, gerçek yetenekten yoksun birini yüreklendirip hayatını harcamasını telkin etmekti. çok insan yapar bunu, dostlar ve arkadaşlar özellikle.

    charles bukowski, women
    --- spoiler ---
  • bukowski'nin yazar olması sayesinde sürekli hatun düşürdüğünü gördüğümüz bir kitabı. yazar olmak varmış...

    kitabın edebi değeri neredeyse hiç yok. yine de kendini henry'nin yerine koyarak onun hayatındaki kadınları okumak kitabı biraz ilgi çekici kılıyor. maalesef sonu tatmin etmedi.
  • felsefi yaklaşımlar veya yeni fikirler beklentisine girilmeden okunması gereken kitap. yüksek oranda erotizm içermesiyle de bağlantılı olarak akıcılığı üst düzey. daha çok "ona atladım, buna atladım" tadında olsa da yazarın güzel değerlendirmeler yaptığı birkaç yer olduğunu düşünüyorum ve beğendiğim bir tanesini buraya bırakıyorum:

    "hiçbir şey birbiriyle uyum içinde değildi. insanlar ne varsa körlemesine el atıyorlardı. komünizm, sağlıklı gıdalar, zen, sörf, bale, hipnoz, grup seksi, sefahat, bisiklete binme, şifalı otlar, katolisizm, halter, seyahat, el etek çekme, etyemezlik, hindistan, resim yapma, yazma, heykel yapma, beste yapma, icra etme, sırt çantası, yoga, çiftleşme, kumar, içki, aylaklık, donmuş yoğurt, beethoven, bach, buda, isa, tm, havuç suyu, intihar, ısmarlama elbiseler, jetle seyahat, new york, derken hepsi uçup gitti. her biri yana dağıldı. insanlar ölümü beklerken yapacak bir şeyler bulmalı. seçeneklerin olması da güzel bir şey heralde."
  • bukowski'nin alter-egosu henry chinaski'nin ergenliği de öyle pek huzurlu geçmemişti. bunu ekmek arası adlı romanında birinci elden okumuştuk.

    bu romanda sistemle hesaplaşıp kendi imparatorluğuna avdet eden chinaski, namı diğer açık sözlü, küfürbaz, yıllanmış alkolik chinaski, freud'un deyişiyle kayıp kıtaya, sözüm ona kadınların arka bahçesine yolculuk ediyor.

    ekmek arası romanında militarizm, faşizm, eğitim sistemi, banliyö yaşamı, uzatmadan söylersek, amerikan rüyası ve kapitalist dinamikler açık sözlülükle hicvediliyor, amerikan aile yaşamı da bundan nasibini alıyordu.

    bu paralelden seyreden kafası dumanlı yeraltı adamı, bu defa kadınları da doğrudanlıkla hicvediyor. bazı şiirlerinde de buna tanık olmak mümkündür.

    iyi bilinir ki onu okumak rahatsız edicidir. her bünyeye göre değil.
  • bunalım ve intiharın temel sebebi kötü beslenmedir diyerek, bana büyük bir aydınlatma yaşatmış bir charles bukowski kitabı. birkaç paragraf dışında seks hikayelerinden farksız bence. ayrıca kitabı türkçe okuyunca türkçeye dirty talk ın ne kadar yakışmadığını anlıyorsunuz.
  • --- spoiler ---

    kendimi giderek daha kötü hissediyor, evin içinde dolanıp duruyordum. eve gitmek yerine orada kaldığım için kötü hissediyordum kendimi belki de. ıstırabı uzatmaktan farksızdı. ne bok heriftim ben? gerçekten kötü, gerçekdışı oyunlar oynayabiliyordum. neyin peşindeydim? bir şeylerin intikamını mı almaya çalışıyordum? kendime sürekli bunun bir araştırma, dişiye dair bir inceleme olduğunu daha ne kadar telkin edebilirdim? ne yaptığımı hiç düşünmeden rüzgara kapılmış gidiyordum. kendi bencil ve bayağı zevkimden başka bir şey düşünmeden. şımarık bir lise öğrencisinden farkım yoktu. en adi fahişeden daha adiydim; bir fahişe sadece paranızı alır. başkalarının hayatlarıyla oyuncaklarımla oynar gibi oynuyordum. nasıl erkek derdim kendime? nasıl şiir yazardım? özüm neydi? ikinci ligde oynayan bir sade'ydim, onun zekasından yoksun. bir katil bile benden daha dürüst ve açıktı. ya da bir tecavüzcü. ben kendi ruhumla oynanmasını, onunla alay edilmesini istemiyordum; bu kadarından emindim en azından. sapıma kadar kötüydüm. halının üzerinde bir aşağı bir yukarı gezinirken hissedebiliyordum bunu. kötü. işin en berbat yanı aslında olmadığım biri gibi davranıp insanları kandırmamdı. - iyi biri gibi. bana duydukları güven yüzünden girebiliyordum başkalarının hayatlarına. kirli bir işi kolayına kaçarak yapıyordum. sırtlanın aşk hikayesini yazıyordum.
    --- spoiler ---

    pasajıyla babası ve annesinin yarattığı travmaların ve güvensizlik duygusunun hayatındaki yansımalarını anlatır adeta. bukowski özünde iyi biridir lakin iyiliğe zerre inanmaz o kötü olmak ve kötü davranmak ister , yapar da. sürekli içer, sürekli küfür eder, insanları aldatır ve kandırır fakat yalnız başına kaldığında o kafrolası duygusallığı onu ele verir ve işte bu anlarda özünün izinden gider. kendisini ve hayatını sorgular ve o müthiş yazma yeteneği açığa çıkar yaptığı tüm kötü şeyleri örten sürükleyici bir edebiyat onu tüm yazarların içinde müstesna yapar.
  • charles bukowski, kadınlar kitabından:

    "ne boktan bir adamdım ben? gerçek olmayan, muzır oyunlar oynuyordum. amacım neydi? neyin peşindeydim? kendi kendime bunun sadece bir arayış, yalnızca kadınlar üzerinde bir inceleme olduğunu söylemeyi daha ne kadar sürdürebilecektim? üzerinde düşünmeden olayları kendi gidişatına bırakıyordum. kendi bencil ve bayağı zevkimden başka bir şey düşündüğüm yoktu. şımarık bir lise öğrencisinden farksızdım. bir orospudan daha kötüydüm, orospu, insanın sadece parasını alır, başka bir şeyini değil. bense başkalarının yaşamları ve ruhlarıyla oyuncağım gibi oynayıp duruyordum. kendimi nasıl adam sayabilirdim? nasıl şiir yazabiliyordum? neyin nesiydim? ikinci sınıf bir de sade'dim, onun zekâsı yoktu bende."
  • charles bukowski'nin okuduğum ilk ve muhtemelen son kitabı. okumayanlar için özet geçiyorum;

    --- spoiler ---

    içtim, seviştim, kustum, sıçtım, kamış, yarık, bira.
    --- spoiler ---

    tam bir zaman kaybı, overrated.
hesabın var mı? giriş yap