• arkadaslar mesele kedi degil. x diye herhangi birsey koyun oraya. ya ben ya gozlugun, ya ben ya armut, ya ben ya tirnagin, ya ben ya su kalem.

    bunlarin hepsinde tabii ki bir insanin degeri armuttan, gozlukten fazladir. mesele x’in ne oldugu degil. mesele bu cumlenin, bu tehditin kurulabilmesi. mesela sevdigim insan bana, ya ben ya gozlugun dese evet belki o insani secerim, ama sonra ben nasil bi iliski icindeyim, ben burada napiyorum diye mutsuz olurum.

    hangi yonetmendi hatirlamiyorum, belki fatih akin. bi roportajda, “bir gun esiniz meslegi birakacaksin derse ne yaparsiniz” diye sormustu gazeteci. “birakirim, ama olene kadar her gun cok mutsuz olurum” demisti cevaben. “zaten beni seven kisi de bunu yapmaz” diye eklemisti.

    siz nasil insanlarsiniz? nasil ezilmislikleriniz, hinclariniz, yillar icinde incinmis egolariniz var ki, “ya ben ya kedin/annen/meslegin/ailen/sacin” falan diye konusabiliyorsunuz?
  • kedi diyor ve arttırıyorum.

    bugün kediyi bırakan yarın seni koyar o kapının önüne, bağlanma ya da aidiyet duygusu yoktur o kişide. siz önden yol verin gitsin.
  • çocuğa alışamaz, lohusa depresyonu olursa onu da cami avlusuna bırakır. sorumluluk bilinci sıfır insanlar bunlar, kimse aksini iddia etmesin.
  • evlendikten sonra yapıyorsa kötü niyetlidir. sevgililik aşamasında dile getiriyorsa sadece bir taleptir ve gereği neyse yapılmalıdır. yıllar evvel gayet mahcup bir arkadaşım kendinden 3 fiziksel olarak 3 gömlek büyük bir kıza aşık olmuştu. aylar boyunca adam resmen kendini aştı. hediyeler, komplimanlar, şakalar, komiklikler derken kızın kalbini kazandı. hayatım boyunca çok az insanı bu kadar mutlu görmüşümdür. aklıma gelenler, kanserin tamamen tedavi olduğunu öğrenen bir genç, enkazdan sağ çıkartılan çocuğuna sarılan bir anne, hakkındaki suçlamanın iftira olduğu kanıtlandığı için müebbet hapisle yargılanıyorken beraat eden işitme engelli bir genç.

    arkadaşımın resmen ayakları götüne vuruyordu kızla buluşmaya giderken. şimdilerde çok popüler olan hanımcılık müessesesinin ne olduğunu bana o öğretti desem yalan söylemiş olmam. normal şartlar altında sürekli bizim ekiple takılmak isteyen, düzenli alışkanlıkları olan, haftada üç gün boks antrenmanı yapmazsa hasta olan adam her şeyi bir kenara bırakıp hayatını kıza endekslemişti. ben o zamanlar yedek subaydım. acemi birliği bitişinden terhisime yakın bir zaman sürdü bu ilişki 12 ay neredeyse. tabi biz de doğal olarak erkek grubu refleksi içinde arkadaşımızın ve ekbimizin iyiliğini istiyor ve inşallah kısa zamanda kız bunu siktir eder de eski düzenimize döneriz, diyoruz. herkes için en sağlıklısının bu olduğuna inanmıştık. fakat onlar evlilik hazırlığına başlamıştı. olsun boşanmak da bir alternatif, dedik avunduk.

    bir gece bizimki kaygı ve öfkeden kararmış vaziyette eve geldi, abi hatun hasan'ı istemiyor, dedi. hasan bizimkinin yıllar evvel sokakta yaralı bulduğu acayip çirkin, muhtemelen biraz mental sorunları olan ama çok sıcak kanlı kedisi. yani bir insan hasan'ı neden istemez bunu anlamamız mümkün değildi. ikna etmeye çalışıcam, bir yolunu buluruz, dedi ve kızla müzakerelere başladı. birkaç hafta boyunca hasan'ın geleceği masaya yatırıldı. hatta bizim ekipteki kızlardan biri aşk kazansın, dedi ve hasan'ı almaya talip olduğunu söyledi. bu arada aileler tanıştı yemeklere falan çıkıldı çoktan. hasan'ı bizim hatuna vermek cepte durdu ama eleman kıza baskı yapmaya devam etti. en sonunda kızdan "ya hasan ya ben" yanıtını aldı ve kapkara vaziyette bizim eve geldi.

    hatun buna bir seçimi dayatmış bu da, beni buna zorlama, demiş. hatun mecbursun deyince, "seni bir daha görmek istemiyorum, insan değilmişsin" demiş ve çıkıp bizim eve gelmiş.

    şimdi kedisini müzakere masasına yatıran bir adam kişiliksizdir, şerefsizdir diyebilirsiniz ama zaten aşık adam da tam olarak böyle bir şeydir. özellikle çok genç yaşlarda insanlar aşkın ve ailenin kutsal maskesi altında çok sayıda günah işlerler. bunların bir kısmı hayvanlara, bir kısmı çevreye, bir kısmı da kadim dostlara karşıdır.
  • toxoplasma’yı en lüks yerde yediğin salatadan bile kapabilirsin demişti bizim veteriner.
    hayvanları suçlamak kolay tabi.
    bebeğinizin bağışıklığını güçlendirir evde bir hayvanın olması.
  • kedimi tercih ederim. hamile kalıp, kedi den hastalik bulasan henuz gormedim. ıc parazit ve dis parazit tedavisi oluyor zaten ev kedileri. yedigi maydanozda daha cok toxo kapma riski var.
    acimam kocisimi sokaga atar kedimle yatagimda yatarim.
    hamile kalirken kediye mi sordum.

    edit: https://i.hizliresim.com/r1zg27.jpg
    ya ben bunu nasil atarim baksaniza. ben bunun popisini yerim.

    edit2: size ne be koca benim degil mi ister atarim siter tutarim istersem havada kaparim. bu kedi varsa ve evleniyorsaniz zaten hamile kalma ihtimaliniz var. hayvani bunu dusunmeden mi aliyorsunuz evinize. beni rahatsiz eden kapinin onune atmak zorundayim lafi. alma kardesim o zaman. sokakta zaten biz onlari besliyoruz. hayvanin gunahina neden giriyorsun. ayrica hastalik kapma riski sifir. cimrilikten kontrollerine goturmuyorsaniz o ayri. bakamayacaginiz bu canlari almayin.
  • böyle bir şey diyecek eş adayını o güne kadar tanıyamadıysam büyük hata yapmışımdır ama eğer bir gün karşıma böyle biri çıkar da, böyle bir cümle kurarsa çekinmeden siktir git derim. evimi paylaşan, benim için bir birey olan kediyi istemeyecekse ben de onu istemem. en fazla bir süre aşk acısı çekerim, o da geçer. özsaygımı yitirmemiş olurum.

    siz siz olun, böyle bir tercih yapmanızı isteyecek insanlardan uzak durun. bugün kediyi gönderdiği evden yarın ailenizi veya arkadaşlarınızı göndermeye kalkar.
  • gebelerde tehlikeli olabileceğinden bahsedilen arkadaş için (bkz: toxoplasma gondii). fare ve kuşlarla temas etmeyen üstelik aşılaması zamanında yapılan kediler için risk sıfıra yakındır. ve tabi ki cevap: kedim.
  • ürememesi gereken eştir.
  • böyle kifayetsiz kocaya müstahak olan eştir.
    hayvan dediğin varlık zaten derdini anlatamaz, kendi başına hayatta kalamaz.
    tek istediği karnı doysun, sıcak bir yuvası olsun.
    verirsen değerini bilir.

    "hayvanlara verdiğiniz değeri insanlara verseniz"ciler de gelmiş hemen.

    triplere baksan sanki onlarca çocuk okutuyor, lösev'de gönüllü çalışıyor.

    sanane amk istersem hayvana veririm değer, istersem kasımpatıya.

    ha bu arada merak etme, hayvanla kafayı yiyip, insanlardan nefret edenlerden değilim.
    hak eden insan olsun, elimde avucumda ne varsa paylaşırım.
hesabın var mı? giriş yap