• türk mitolojisinde yağmur yağdırdığına inanılan kutsal taş.
    bu taşın birbirine sürtünmesi yağmur yağmasına neden olur. hatta konuyla ilgili olarak yada taşının bulunduğu dağlarda çobanların, koyunların ayaklarına taşların birbirine sürtünmesine neden olmaması için keçe sardıklarını anlatan bir efsane de vardır. koyunların taşlara basmasında keçenin ne gibi bir engelleyici fonksiyonu olabileceği muammadır. zaten türk mitolojisi ayrıntılara önem verilmemesi nedeniyle oldukça zayıf bir örgü içerir.
  • eski bir rivayete gore turklerin atalarina goklerden gelen sihirli bir tas armagan edilmistir.. bu tas her devirde turk samanlarinin ve buyuk turk komutanlarinin elinde bulunmustur.. ve isin ilginc tarafi bu tasin hala onde gelen samanlarin elinde olduguna inaniliyor.. bu tas sayesinde, turkler istedikleri zaman yagmur, kar, dolu yagdirip, ruzgar estirip firtina cikarabiliyorlarmis.. tasin en son hangi tarihe kadar kullanildigi billinmiyor ancak osmanlilarin da bu tastan haberleri oldugu rivayet ediliyor..

    bu tasin kullanma kilavuzu da sadece turklerin elinde olup kimseciklere de soylememislerdir.. bu tas nerden gelmis diye merak edenler icinse cevap da soyle.. kadim mu uygarligindan.. aslinda olayin asli su: mulular vakti zamanen dort tane tas yapmilardir.. bunlar amerikan sinemasinda kutsal taslar diye de bilir.. gocler basladiginda her yone giden bir tas almistir yanina.. orta asyaya gocenler, su tasini almislardir ve bu tas en nihayetinde turklerin eline gecmistir.. diger uc tas da ates, toprak, ve ruzgar misir, sumer ve maya uygargiligana gonderilmistir.. bir de besinci bir tas vardir ki, keza kendi hakkaten de tastir, bu besincisi olmadan geri kalan dordu sittin sene calismazlar.. vel hasili kelam, bu taslar an itibariyle tedavul de olmayip 2012 yilinda cikacak bir zat tarafindan tekrar aktiflestirilecegine dair duyumlar var..

    (bkz: kutsal taslar)
  • ya da bağlacının yanlış yazılmış hali.
  • ya da baglacinin genel kullanim sekli. artik insanlar bunu kaniksamaya basladi sanirim, kimsede bir "ya da ayri yazilir" hassasiyeti gormuyorum sosyal medya'da. hele bugun sozlukte o kadar gozumu tirmaladi ki bu. insanlar o kadar guzel seyler yazmis, tam ortasinda kocaman bir yada duruyor. sevmiyorum da mesajla edebiyat ogretmenligi taslamayi. boyle kendi kendime hayiflanip duruyorum iste.
  • birbirine sürtülünce yağmur yağacağına inanılan koyu yeşil renkli, genellikle yuvarlak, fındık büyüklüğünde bir taş, yağmur taşı.
  • üstünde kırmızı benekler bulunan, beyaz, bir kısmı kara ya da alacalı bir taştır. bir hayvanın karnından çıktığına inanılır. çin'de ve iran'ın doğu bölgelerinde bu hayvan kızıl kanatlı, iri cüsseli ve az sulak alanlara yuva yapan bir ördek olarak kabul edilirmiş. baharda yapılan yuvanın altı, yaz gelip de sular çekilince derince kazılır ve bu taş çıkartılırmış. her yuvadan bir tane çıkarmış.

    abdülbaki gölpınarlı'nın aktardığı bir yağmur yağdırma ayini şöyledir:

    sultan muhammed harzemşah'ın ordusundaki ihtiyar bir kâm, çadır içinde başını açmış ve önüne bir tas su koymuş. üç kamış alıp birini tasın soluna, ötekini sağ tarafına dikmiş, üçüncüyü de tasın üzerinden geçecek biçimde diğer iki kamışın tepesine bağlamış. sonra yağmur taşı renginde bir yılanı tas üstündeki kamışa kuyruğundan başaşağı asmış. yılanın başı, tasın içindeki suya bir adam boyundan daha az mesafedeymiş. iki yada taşı alıp tasın içine bırakmış. biraz sonra taşları çıkartıp aheste aheste birbirine sürtmüş ve bir tarafa atmış. sonra yine alıp suya bırakmış, yine aynısını yapmış. yedi defa tekrarlayıp bir miktar su alıp etrafa saçmış. bu sırada kâmın başı açık, saçları dağınık, kızgın bir haldeymiş. gizli gizli bir şeyler fısıldıyor, yağmur ister gibi başını göğe kaldırıp bakıyormuş. nihayet yağmur yağmaya başlamış."

    bu adetin günümüze kadar devam ettiği biliniyor. iç anadoluda zaman zaman sürdürülen bu ayinde islamiyet sonrası bazı farklar oluşmuş tabii. toplanan küçük taşlar tasa konduktan sonra bir kaç kişi başına toplanır, sonra da tövbe ve istiğfar ederler. nuh suresi'nin 11. ayeti okunurken taşlar elle karıştırılıyor şimdi.
  • eski türklerde savaşlarda rakip guruba karşı yağmur yağdırmak için şamanlaca kullanılan sihirli taş
  • bir rivayete göre, bu taşlar türklerde kutsal sayılan altay dağları'ndan çıkarıldı ve islamiyet öncesi destanlarda kullanılan motiflerinden biridir. destanlarda milli birlik ve bütünlüğü halkın mutluluğunu ve devletin idealini temsil eder. inanışa göre bu taş ülkeden çıkarılırsa birlik ve bütünlük bozulur. kıtlık başlar.
  • türk mitolojisinde kaynağı altaylarda olan bir taş.
    kamların yada bu taşı kullanmayı bilenlerin belli ritüellerle hava koşullarını kontrol edebildikleri yağmur kar rüzgar yada fırtına oluşturabildikleri bi çeşit taş.
    çin kaynakları hunların bu taşı kullanarak düşmanları üzerine fırtınalar yönlendirmeleri sonucu zaferler kazandıklarını yazar ve orta asya kuraklıklıklarında susuzluk nedenleriyle kullanılmıştır.

    islamiyetle birlikte hava olaylarının taşlar ve kamlar ile kontrol edilmeye çalışılmasının şirk ve küfre girmesi neticesinde terk edilmiş bir eski türk şaman ritüelidir

    kimi kaynaklar orta asyadaki kuraklığa bağlı göçün sebebini bu taşın sırrının çinliler tarafından çözülüp hepsinin kırılarak çine götürülmesine bağlar.
  • türk mitolojisinde; yağmur ve ya kar yağdırma, fırtına çıkarma ve hava durumunu kontrol etme gibi işlevleri olan efsanevi bir taştır.

    eski türk anlatılarında da geniş yer bulan yada taşı uğruna savaşlar çıkarıldığı anlatılır.
    efsaneye göre yada taşı, oğuzların elindeydi ve oğuzlar ile karluk, hazar ve diğer türkler arasıda savaş eksik olmazdı.

    türk anlatılarının yanı sıra çin, arap , hristiyan ve hatta modern avrupa kaynakları da türklerin tabiat üzerindeki bu hakimiyetine yer vermiştir.

    wilhelm radlof , türklük ve şamanlık adlı çalışmasında 1861 yılında abakan çevresinde böyle bir olaya tanık olduğundan bahsetmiştir.

    çin kaynaklarında ise apangu'nun kardeşinin yağmur ve kar yağdırmak gibi güçlerinin olduğundan bahseder. cücen istilası sırasında türklerin yada taşı'nı kullandıklarından bahsedilir.

    hem sınırın ötesindeki düşmana karşı hem de bozkırdaki asıl düşman olan kuraklığa karşı kullanıldığı iddia edilen bu taşa müslümanlar geniş ilgi duymuşlardır.

    abbasi halifesi me'mun zamanında esed bin nuh yada taşını araştırması için gönderilmiştir. temin bin bahr ve ibnül fakih de yada taşından bahseden diğer müslümanlardır.

    hem türk hem de müslüman bir alim olan kaşgarlı mahmud da ''yat'' dediği taşın kullanımına bizzat şahit olduğunu ve yangın söndürme amacıyla yaz ortasında kar yağdırıldığını divanında anlatmıştır.( benzer bir olay için: 2006 yılında kırgızistan'da temmuz ayında kar yağdığında bunun sebebinin aynı yıl mayıs ayında indifa eden merapi yanardağı ile bağlantılı olma ihtimali konuşulmuştu)

    türkler islam dünyasına bütünüyle girdikten sonra da yada taşı önemini korumuştur. tabi islami motiflerle süslenerek. yada taşını hz nuh tarafından oğlu yafes'e verildiği söylenmiştir.(türk-islam geleneğinde türklerin kökeni nuh peygamberin oğlu yafes'e dayandırılır. bu konu için ebu'l gazi bahadır han'ın secere'i terakime'si okunmalıdır. çok basıldığı için kolaylıkla bulunuyor)

    son olarak ibn-i haldun ve marco polo da yada taşından eserlerinde bahsetmiştir.

    konuyla ilgili olarak

    wilhelm radloff'un ''türklük ve şamanlık'', prof. dr. osman turan'ın ''türk cihan hakimiyeti mefkuresi'' kitapları ve prof.dr ahmet caferoğlu'nun ''türklerde sihri taş telakkisi'' adlı makalesi okunabilir.
hesabın var mı? giriş yap