• eski galata koprusu nun eminonu tarafinda, istanbul ticaret odasi* binası arasinda kalan, yemis iskelesinin komsusu bir mahalle idi. dalan zamaninda tamamen yıkılarak, yeni galata koprusu nun santiye tesislerinin kurulduğu alan haline getirildi. yıkımdan önce 300,400 yıllık binaları, daracik sokaklari, bu sokaklardan üçünün beşinin açıldığı meydancıkları ile minik bir müze gibi idi. ayvalikli ve edremitli zeytinyagi imalatcilari ve tüccarları basta olmak üzere, yag ticareti ile uğraşan herkesin burada bir ofisi vardı. sait faik de 1933 de burada bir ticarethane açmıştı. ilk açilan pandelli de, bu semtte idi.
  • artık anılarda kalmış olan istanbul semti.
    çeşitli eserlerde de ismi geçer.
    yağ iskelesinde iş bekleyen hamallar adlı fotoğrafta ara güler;
    eminönü yağ iskelesi tablosunda ibrahim safi
    içimizdeki şeytan da sabahattin ali

    bu semtten bahseder.
  • "haliç ile surlar arasında kalan bölge osmanlı döneminde de istanbul’un ve istanbul limanı’nın gıda deposu olma özelliğini taşımıştır. eminönü ile unkapanı arasındaki kıyı şeridi dar sokakları ve sıkışık kentsel dokusuyla şehrin gündelik faaliyetleri için oldukça önemli bir yerdi. iskeleler önünde bulunan yoğun kayık kalabalığı ile iskelenin arka sokaklarında yer alan dükkân ve depolar arasında sıkı bir bağ vardı. şehre gelen birçok çürüyebilir gıda maddesi bu bölgedeki iskelelere indirilir, burada depolanır ve satılırdı. 16. yüzyılda istanbul boğazı hakkında yazan petrus gyllus, porta piscaria’nın önünde bir balıkpazarı bulunduğunu, biraz ilerisinde ise 'her türlü taze ve kurutulmuş meyve ile toprak ürünlerinin satıldığı bir pazar vardır' diyerek bölgeye kısaca değinir." bkz

    yağ iskesi de bu bölgede bulunan iskelelerden biriydi. o dönemde getirilen her malın eminliği ayrı idi. yağ emini yağkapanı'nda, bal emini balkapanı'nda, un emini unkapanı'nda, gümrük emini de bahçekapı'da bulunmakta idi. yağ iskelesi'ne yağ indirilmesi, depolanması ve satımı için de önce yağkapanı'ndan gümrük izni alınması garekirdi. gümrük yatıracak olanlar, gümrük emininin önüne gelirlerdi. (eminönü semtinin adı da bu gümrük "emininin önüne" gelme ifadesinden gelmektedir.)

    "zamanı öldürmek için balıkpazarı tarafına yürüdü. dar sokaklarda arabalar, hamallar birbirine sürtünerek geçiyordu. yaz kış çamurlu olan dar yaya kaldırımlarında muvazenesini kaybetmemeye çalışarak yürüyordu. biraz sonra yağ iskelesi'ne geldi. demir kanatlı pencereleri yarı açık duran esmer, dümdüz taş binalar insanı aralarında ezecek kadar birbirine yakındı. her dükkanın önünde sokağın kenarındaki su yoluna doğru uzanan kirli yağ sızıntıları vardı. insanın burun deliklerini yapışkan bir koku sarıyor ve yakındaki durgun denizden bu sokaklara pis ve rutubetli bir hava yayılıyordu." diyerek anlatılır içimizdeki şeytan'da yağ iskelesi semti.

    sabahattin ali'nin anlatımına ara güler'in yağ iskelesinde çektiği fotoğraflar da eklenince, insan, bir an için yağ iskelesi'nde telaş içindeki kalabalığın ortasında, ciğerlerinde rutubetli bir koku, yağa bulanmış ayakkabılarıyla zar zor yürümeye çalışırken hisseder kendini. görselgörsel
hesabın var mı? giriş yap