• 5 ekim 2008 tarihinde hacettepe üniversitesi drama topluluğu mezunlar grubu olarak kuruldu. kadrosunu daha önce üniversite ve amatör tiyatro topluluklarında çalışmış insanlar oluşturur.
    brosürlerinde kendilerini soyle tanitiyorlar...

    "ağızla kulak arasındaki mesafenin niceliksel olarak hiçbir zaman değişmeyeceğinin farkındayız. zaten bu mesafenin değişmemesinde bir hikmet vardır.
    aklına her geleni konuşan bir ağız hem sözün değerini düşürür hem de kulağı tahrip eder. kendine her sunulanı dinleyen bir kulak da sözle beraber düşmeye mahkumdur. günümüz tiyatrosunda seyirciyle oyuncular arasındaki niceliksel mesafe değişmemiş olsa da niteliksel bir mesafe kaybı olduğu açıktır. biz, bu fikre günümüz tiyatro oyuncularının tiyatro ile aralarındaki mesafeyi netleştiremediklerini görerek ulaştık.tiyatrocular yaptıkları işlerde ya seyirciyi eğlendirdiler ya da kendileri eğlendiler. seyiriciyi eğlendiriyor olmaları onları çok popüler lakin gündelik ve sıradan yaptı, para kazandılar. kendilerini eğlendiriyor olmaları onları kibrin kıskacına düşürdü ve yalnızlaştırdı.
    mesafesizlik.
    biz bu mesafe kaybının çağın bir sorunu olduğunu düşünüyoruz. hiçbir şey yerinde değil ve her şeyle, her şey arasındaki mesafe kaybolmuş durumda. çekirge sürüsünün buğday başakları üzerinde yayılması gibi; kirlilik de her şeye sirayet etmiştir. acaba bu kirlenmenin dışında kalmak mümkün müdür?
    kirlenmek kollektiftir ve güzel değildir.
    bir çocuktan herhangi bir şeyle arasındaki mesafeyi ayarlayamaması beklenebilir ve makul karşılanır.
    çocuk konumunu bilmez.
    lakin iddia ile ortaya çıkan insanların bir çocuk şımarıklığıyla her şeyi kırıp dökmesi ve bunu da sanat, sevgi ve benzeri kelimelerle meşrulaştırmaları hoş değildir. biz kelimelerle aramızda nitelikli bir mesafe oluştuğunda, aklına her geleni konuşan bir ağız, her söyleneni dinleyen bir kulak olmaktan kurtulabileceğimizi umut ediyoruz.
    yakınlıktan kastımız niceliksel bir mesafe değil yalınlıktır. insan bulunduğu her durumda yaptığı işe tutunarak olgunlaşabilir. tiyatro bir ışıktır. biz de o ışıkla aramızdaki mesafeyi iyi belirleyerek olgunlaşmak istiyoruz..."
  • ilk oyunları august strindberg'den matmazel julie'dir. bir de http://www.yakintiyatro.com/ diye bir siteleri varmı$..
  • geçen hafta moliere'nin scapen'in dolapları'ndan uyarlanmış terzihane oyunlarını izleme fırsatı buldum. gerçekten çok emek harcamışlar ve çok başarılılar. baştan sona sıkılmadan beğenerek izledim, başarıları daim olsun.
  • franz kafka 'nın the trial adlı eserinden oyunlaştırılan dava adlı oyun muhteşemdir. kafka'nın karmaşık, absürt, rengarenk anlatımını (bkz: kafkaesk) sahneye yansıtabilmişler.
  • ilk defa gittiğim ve çokça beğendiğim minik ama oldukça samimi tiyatro sahnesidir. herkese tavsiye edeceğim, umarım çizgilerini bozmadan ilerlerler.
  • geçenlerde oyun yazarı bir arkadaşım şöyle anlattı : instagramdan beni takibe almışlardı. ben de hemen takip ettim. tiyatro bölümü mezunuyum, bu mesleğin bir ferdiyim. bir kişi bir kişidir. faydam olur diye düşündüm.
    sonra bir baktım takipten çıkmışlar. meğer oradan takipçi kasıyorlarmış. sanatla ilgisiz işler yapan arkadaşlarımı takip etmeyi sürdürüyorlarken beni gereksiz görmüş hesabı yöneten kişi.

    böyle basit takipçi edinme işlerinin peşinde dolanarak sanat üretilmez arkadaşlar.
  • edgar alan poe imzalı öyküden uyarlanan morgue sokağı cinayeti isimli oyunlarını ziyadesiyle beğendiğim, butik tiyatro ve poe ikilisinin bir araya gelişi sebebiyle düşük beklentiyle girdiğim ancak metinleştirmeden sahnelemeye oyunculuktan dramaturjiye oldukça doyurucu bir işle karşılaştığım yapımı sahneleyen topluluk ve sahne.

    yakın değil, yakin tiyatro olarak geçiyor.

    kuruluşu ve izlediği yol hakkında ayrıntılı bilgilere buradaki söyleşiden ulaşabilirsiniz.
  • merdivenlerden inip giriş yapar yapmaz dedim ki "burası hacettepe kokuyor". ortamda hacettepe olan bu kadar ne vardı, bilmiyorum ama hacettepe'ydi işte :) bartleby'i izledim geçen gün. güzel bir uyarlama olmuş.
  • geçenlerde dava oyununu burada izledim. sahne küçük, oturma alanı da öyle. ben bu romanı oyunlastiracak olsaydım bay k'nin tatar sakallı mahkeme bekçisiyle diyaloglarını daha da arttiridim. bana göre de dava'nın özünü anlatan işte o tatar sakallı mahkeme bekçisidir.
  • necatibey'de bulunan butik tiyatro oluşumu.

    morgue sokağı cinayeti oyunlarını bugün izledim, kısıtlı sahne imkanlarıyla bence çok başarılı bir işe imza atmışlar. poe metinlerini script bir forma sokmak bence fazlasıyla zorken, öncü alper özellikle sekans geçişlerini diyaloglaştırırken ustalık eseri bir iş çıkarmış. oyuncular rolü kıyafet gibi giymişler böylelikle. oyun boyunca insanların inandıkları şeyler uğruna ne denli yaratıcı olabileceklerini; dekor eksikliğinin bir illüzyon olduğunu ve bunu, bu yetenekli oyuncuların hoş bir sadelikle sağladıklarını memnuniyetle ve büyük bir saygıyla takip ettim.

    yakında ivan ilyiç'in ölümü'nü de sahneleyeceklermiş. izlemeye değer bir senaryo ve performans olacağına inanıyorum.
hesabın var mı? giriş yap