• kötü günler.
  • elbette konu hep dünyanın gidişatı ama bu sefer mikrodaki dengeler üzerine bişiler söyleme ihtiyacı duyuyorum.

    siyasi iktidar; 31 mart seçimleri sonrasında başta istanbul olmak üzere, ankara, adana, antalya, mersin'i kaybedip metropol seçmeni açısından geçerliliğinin kalmadığını gördüğü için ne yapacağını şaşırmış durumda. elbette istanbul için kolay havlu atmayacağı belliydi. bir şekilde kamuoyunda seçimlerde usulsüzlük yapıldığı algısını oluşturmayı deneyecek ve seçimin yenilenmesini sağlayacaktı. nedenini anlatmaya gerek var mı? milyarlarca liralık bütçesiyle türkiye'nin en büyük ilindeki rant ve pasta dağılımının bu kadar kolay elden gitmesi demek, propoganda mekanizmasının düzen tutmaması anlamına da gelir ve buna mecburlar, başka çareleri olmadığını biliyorlar.

    ağızlardan düşmeyen bir dava vardı değil mi, davalarının gelecek kuşaklara aktarılması için verdikleri çabanın boşa gitmesi kadar, en azından birkaç jenerasyon sonrasına taşınabilmesi adına demokratik bir duruş sergileyip seçim sonuçlarını kabullenmek yerine, birkaç yıl daha sermayeyi kontrol etmeyi tercih ediyorlar, bunu iyi analiz etmek gerek. yani dava yerine, birkaç yıl daha rant tercih ediliyor. burada şunu düşünmek lazım; ya bilimsel düşünce ile mücadele edemeyeceklerini düşünüyorlar ki bu durumda durdukları yerin yanlış olduğunu da biliyorlar demektir; ya da bağladıkları hortumların daha önemli olduğu konusunda hemfikirler.

    bu girizgahı şu haberlere dayalı olarak yaptım:

    1- akp'den yeni hazırlık: belediye başkanı, belediye meclisinin başkanı olamayacak

    "31 mart seçimlerinde ankara ve istanbul'u kaybeden akp, belediye yasalarında kapsamlı bir değişiklik yapmak için çalışmalara başladı."

    2- akp, belediyelerin metro gelirlerine el koyacak

    "istanbul, izmir ve ankara başta olmak üzere 11 büyükşehiri kaybeden akp, chp’ye geçen belediyelerin mali kaynaklarından olan metro gelirlerini kesecek bir karara imza attı."

    perşembenin gelişi zaten çarşambadan belliydi tabi. kaybettikleri bölgelerde muhalefetin yurttaşta sempati yaratacak icraatlerini engellemek işin bi' yanıydı, asli olarak da kaynakların kendi döneminde ne şekilde etkin kullanıldığını bildikleri için, aynı kaynakların muhalefetin denetiminde çarçur edilmesini önlemek adına yasal düzenleme yapılması adına kendilerini engelleyebilecek hiçbir mekanizma da kalmamışken; denge ve denetleme dediğimiz şey de günümüzde mazide kalmış tatlı bi' anı neticede.

    ...

    hikaye böyleyken böyle, bakalım bizi neler bekliyor:

    ...

    askıda kalan seçim sonuçları açısından belirsizlik durumu sonlanmak üzere. arka planda yapılan kapalı toplantılardan çıkan sonucu görmek için müneccim olmaya gerek yok. detaylara dikkat vermek yerine, merkez medyanın dayattıklarına takılıp gidince de "seçim iptal edilebilir" diyen benim gibi tipler radikal oluyor, komplo teorisi kıvamında mütercimler gibi kifayetsiz muhterislerle anılır duruma geliyor, ne acı.

    pazarlıklar bitmiş, sadece farkında olmayan bi' kitle piyangonun sonucunu merak ediyor.

    tez:

    "sandıklarda usulsüzlükle ilgili 32 ayrı soruşturma başlatıldı"

    antitez:

    "yargıtay eski başkanı sami selçuk: asla iptal edilemez"

    sentez:

    türkiye cumhuriyeti cumhurbaşkanlığı:
    “biz üretim ile alın terini, sermaye ile emeği, kazanç ile hakkaniyeti birbirinden ayırmıyoruz

    reis-i cumhurumuz noktayı koymuş, ezen ve ezilen'in ezeli tarihlerinde demek ki yanlış giden bişiler yok ve bunu dile getirmek kadar da normal bişi yok, denebilir. ekstra açıklama yapma gereği duyuyorum ki bu sentez için okuyucu ne alaka tepkisi vermesin. seçimlerin yenilenmesi durumunda cebi delik maliyemiz ve merkez bankamızın durumunu düşününce, arşa değmesi muhtemel tl/döviz paritesi açısından kim ikna edilmeli ise onlara bu messıç.

    yani emekten yana olmak yerine sermayeden yana tavır koyan sendika başkanlarımıza talimat verilmesini yadırgamıyorsak, sendika başkanının şöyle şeyler demesini de anlayamıyoruz demektir:

    "tüm-iş konfederasyonu genel başkanı mahmut şahin kıdem tazminatı fonu kurulmasına ilişkin "kıdem tazminatı reformu, işverenin insafına terk edilmiş milyonlarca işçinin umudu olacak. çünkü bu işçilerimizin kıdem tazminatı sorunu var. bunlar tazminatlarını alamıyor ve mahkemelik oluyorlardı" dedi."

    ...

    buraya kadar olan illiyet bağı konusunda ikna olan okuyucu açısından şu sorunun sorulması muhtemeldir: peki şimdi ne olacak? o kısmı canan kaftancıoğlu şerh düşmüştü zaten ancak mazbata sevinci ve egemen medya dilinin etkisi nedeniyle ne yazık ki kaçırdın.

    canan kaftancıoğlu: "gezi parkına da bahar gelmeye başlamış. gezi'nin güzel gözlü çocuklarına selam olsun."

    ...

    sermayeye not: en iyi eğitim olanaklarına, en iyi şartlara ve ihtimalleri en iyi şekilde ayarlamak konusunda geldiğiniz nokta itibariyle suçlusunuz. daha iyi bi' dünyayı yaratmak istiyor görünebilirsiniz ya da öyle algılanabilir ama daha iyi bi' dünyayı değil daha çok güç istiyorsunuz, suçlusunuz. muhtemel dip dalgası nedeniyle kısa vadede olmasa da istikbalinizin durumu için korkuyorsunuz, korkmakta haklısınız. sürdürülebilir bi' düzeni tesis etmek yerine, emeğin adil bölüşümü yerine, eğitimde fırsat eşitliği yerine, orantılı servet dağılımı yerine başka bi' düzenin ideal olan sanılmasını sağladınız, suçlusunuz. korkuyorsunuz ve korkmakta haklısınız. taşma noktasını tespit edebilecek bi' mekanizmaya sahip olabilirsiniz ama ona etki edemeyeceksiniz, bu da sizin mezar taşınızın nişanesi olsun.

    son notta siyasi iktidarın beyin takımındakilere olsun madem: bugün içinde bulunduğunuz durum nedeniyle tavize dayalı pazarlıklar sonuç verebilir, sermaye kendi menfaatleri uğruna sırtınızı sıvazlayabilir, görünen gerçeklik içerisinde ise size üst perdeden sesini yükseltmeye devam edebilir. verdiğiniz her karar, attığınız adım neticesinde bir daha iktidara gelmemek üzere silinişinizi hızlandırıyorsunuz. zorunluluklarınız nedeniyle bu yola girmekten başkaca bi' çareniz olmadığını düşünüyor olabilirsiniz; çare yaklaşmakta olana dair önlem alabilmek için yuvarlak masa etrafında toplanmakta. çare batı'yı değil, ülke içerisindeki bütün dinamikleri muhatap almakta. peki siz bunu yapar mısınız? eşyanın tabiatı, yapmazsınız. ben de şerh olsun diye dile geliyorum zaten.
  • tez: abd, tehdit olarak gördüğü iran’a karşı bölgeye b-52 bombardıman uçakları gönderecek
    antitez: düşmanın en ufak askeri hareketine ezici cevap veririz
    sentez: pekin: abd ile iran petrolü üzerinde anlaşma yapmadık

    yapboz sevmeyenler için vaktiyle düşülmüş şerh:
    (bkz: #82646949)
  • tez: türkiye’nin kendi kıta sahanlığında gerçekleştirmekte olduğu sondaj faaliyetine ilişkin olarak abd dışişleri bakanlığı'nın 5 mayıs 2019 tarihinde yaptığı açıklama gerçeklerden kopuktur.

    tc dışişleri bakanlığı'nın açıklaması

    ...

    antitez: ab konseyi başkanı tusk, türkiye ile doğu akdeniz'de yaşanan doğalgaz gerginliğinde ab üyesi kıbrıs cumhuriyeti'nin arkasında olduklarını açıkladı. tusk, türkiye'yi kıbrıs'ın egemenlik haklarına saygı duymaya çağırdı.

    ab zirvesinden türkiye'ye mesaj: kıbrıs’ın arkasındayız

    ...

    sentez: russian foreign minister sergey lavrov will meet with his chinese counterpart, wang yi, on may 13 in sochi as part of his official visit to russia, moscow said on wednesday.

    rusya ve çin dışişleri bakanlığı temsilcileri, 13 mayıs'ta soçi'de bilhassa iran'ı konuşacak

    ...

    ondan geriye sayıyoruz ama hangi rakamda olduğumuz konusunda hemfikir değiliz. bol aksiyon sahneli, dıkşın dıkşın sesleriyle çıkarma yapan askerli-kahramanlı filmlerden birini izliyoruz, denebilir. filmin içinde olduğumuz gerçeğiyle ne zaman yüzleşeceğiz, bu duruma ne kadar hazırız? sorular çoğaltılabilir nitekim. kış geliyor'dan kış geldi mottosuna geçtik. kış geldi ve biz ne yazık ki farkında değiliz.
  • tez:

    "abd ile iran arasındaki gerilim sürüyor. son açıklama uluslararası atom enerjisi kurumu'ndan geldi. iran'ın zenginleştirilmiş uranyum üretimini artırdığını açıkladı. abd ise tahran'ı bir kez daha tehdit etti, dış işlerinden "ya normal bir devlet gibi hareket etsinler ya da ekonomilerinin çöküşünü izlesinler!" açıklaması geldi."

    antitezler:

    1-
    "cumhurbaşkanı ruhani, iran bercam nükleer anlaşmasındaki yükümlülüklerinden caymadığını, bu yüzden hiç kimse iran’a bu konuda laf edemeyeceğini belirtti."

    2-
    "iran’ın abd’ye eğilmeyi reddetmesi üzerine buradaki temaslarında somut bir ilerleme sağlamayan almanya dışişleri bakanı maas, abd’nin başını çektiği nükleer silahların dünya barışı için bir tehlike olduğuna dikkat çekti."

    sentez:

    1-
    abd donanması umman körfezi'nde iki petrol tankerinin saldırıya uğradığını açıkladı. haber üzerine ham petrol fiyatları yükseldi.

    (burada bi' parantez; yandaş ve muhalif medya petrol fiyatlarının son iki saatteki yükseliş ivmesini s-400'e bağlamış bile. petrol fiyatlarının artmasının sebebi, hürmüz'e komşu umman denizindeki iki tankere yapılan saldırıdan başka bişi değil. medyanın ekonomiyi ele alış biçimi konusunda sayfalarca şey yazabilirim, buna zamanım yok. ortalıkta ekonomistim diye gezen ve itibar gören dangozların "dolar arşa değecek" dediği günlerde şöyle demiştim. bunu niye refere ediyorum; çünkü bazı konularda yurttaşın haber alma hakkını kullananlar öteki mahalleden çok farkında olmadan dost bildiklerimizin arka planındaki rezillikleri yüzünden geliyor, dipnot olsun) (bkz: 10 mayıs 2019 dolar kuru/@anarax)

    2- iran cumhurbaşkanı hasan ruhani, tahran-washington arasında ara buluculuk yapmak üzere tahran'a gelen japonya başbakanı abe şinzo ile bir araya geldi.

    3- erdoğan: s-400 işi bitmiştir.

    ...

    meali: yaklaşmakta olan burnumuzun dibine geldi.
    özeti: çarşının karışması için avusturya macaristan prensini sırtından bıçaklayacak sırp milliyetçisi sahneye bekleniyor.
  • (bkz: eğleniyor muyuz gençler)

    ...

    bu saatten sonra taktik maktik yok. olasılığı en yüksek tehlikeli senaryoya kendinizi hazırlayın.

    bi’ mucizenin gerçekleşmesi için, insanlık için dua edin. paniğe kapılın, kendinizi 1920’lerde stalingrad düşerken hattın dibinde, normandiya sahilinde bi’ çıkarma gemisinde, londra’ya bombaların yağdığı bi’ gece çatı katında hayal edin. sonra da titreyin ve kendinize gelin.

    rüya bitmek üzere. o rüyalarda yitip gittik de her nefeste insanlık yerlerde sürüklenirken sadece seyretmekle yetindik.

    bu saatten sonra kader yalnızca senin değil, insanlığın

    edit: ya arkadaşım uyusanıza, o an bu an değil. yaklaşmaya devam ediyor ama ben sadece en yakından hissettiğin bu anı betimlemek için böyle söyledim. sakin.
hesabın var mı? giriş yap