yalçın elerman
-
ankara üniversitesi, fizik mühendisliği bölümünün en iyi hocalarından birisidir. inanılmaz bir hafızaya sahip olup, dersine gelen öğrencilerin hemen hepsinin adını ve simasını bilir. her dersinde yeniler ve eskiler arasında bir rekabet ortamı yaratır, tahmin edersiniz ki yılda ortalama 5 öğrencinin dalgalar dersini geçtiği düşünülürse gerekli olarak bu ortamda yaratılır. akıcı bir dille dersi anlatıp araya soktuğu eski hikayelerle öğrencinin derse katılımını artırır. sadece hocanın ters zamanına denk gelinmesin. kendisi, yalaka öğrenciden ziyade zeki olanını seçer. ayrıca yakın bir tarihte, yalçın elerman ve ekibi, dünyada çığır açacak magnetik soğutma teknolojisi için büyük bir adım attılar. bunun dışında yalçın elerman'ın da yer alacağı, almanya bielefeld üniversitesi fizik bölümü ile ortaklaşa yapılacak olan spintronik* projesi 2010 yılında başlayıp 3 yıl sürecektir.
-
ankara üniversitesi fizik mühendisliği'nde 2. sınıfta dalgalar ve optik isimli dersi veren ve sınavlarda katılımcı sayısının oldukça fazla olduğu gözüken, almanya ile önemli bağlantıları bulunan profesör
-
hocaların hocasıdır. artık yılların verdiği tecrübeyle konu sırasını gösteren kağıda da ihtiyaç duymamaktadır. gölgesinde yetişenlerin bile yaptığı egoyu görünce, kendisinin belirli bir duruş, tutum ve tavır sergilemesini yadırgamamak gerekir. göz yoklaması terimini literatürümüze kazandırmıştır. yoklama kağıdı kullanmaz imza attırmaz ama yüze yakın kişi içinden kim ne kadar süredir geliyor kim kaç ders kaçırdı bilir. soruları dersi öğrenenler ve tekrar edenler için zor değildir. ilk kez dalgalar dersi alıyorsanız en azından türev ve integral almayı biliyor olmanızı bekler, derste bunu gerektirir. yaptığı denemelerde modern eğitimin** dalgalar dersi için pek faydalı olmadığını göstermiştir, bu yüzdende sınıfa sadece tebeşirle gelip takır takır dersini anlatır. fizik bilgisi ve öğretme kabiliyeti tartışılmaz, öyle ki yerine o dersleri verebilecek başka bir hoca da bulunmamaktadır. anıları bölüm içinde efsane gibi anlatılmaktadır. ayrıca galatasaraylı olmadığını ve hakkında yazılanları takip ettiğini söylemiştir.*
-
katıhal fiziği dersini de verir. iyi ders anlatır, feci laf sokar, sağlam soru sorar. eğer kendisinden ilk kez ders alıyor da buraya bakıyorsanız, vize sadece harf notunuzu etkiler, asıl sınav finaldir ve 60 altı alan kalır. bu kadar basit ve nettir olayı.
-
güzel laf sokmasının yanında ters bir gününe denk gelinmemesi gereken hocadır. hocayı, bölüme geçtikten sonra sadece bir kez sinirli görmüşlüğüm vardır, o da benim başıma patlamıştır. ayrıca bir rivayete göre kendisi ek$i sözlükü takip ediyormuş.
-
henüz almadığım dalgalar dersini hala veriyor mu diye merak ettiğim hoca
edit: imla -
yarın sınavına gireceğim dersin öğretmenidir. duyduğuma göre ekşi sözlük'ü de takip ediyormuş.
kolay sorun hocam
edit: ilk aldığımda geçtiğim dersin hocasıdır. sen çok yaşa yalçın elerman -
tam adı halil yalçın elerman olan fizik profesörü ve matematikçi.
1992' den beri profesördür. (efsane, kral, tandoğan dükü.)
şu özgeçmiş dosyasında ödüller ve burslar kısmı başta olmak üzere bütün başlıkları dikkatle incelemenizde fayda var. kimden ders aldığınızı bilin!
eski rektör yardımcılarından prof. dr. ayhan elmalı başta olmak üzere bölümdeki profesörlerin neredeyse tamamına , doçentler de dahil olmak üzere bölümdeki tüm akademik personele hocalık yapmıştır, hocalık yapmadıysa bile tez danışmanlığı yapmıştır. bölümdeki bütün okutmanlar herhangi bir şekilde mutlaka yalçın hocanın süzgecinden geçmiştir.
kendisi bölümde yetişmiş gibi değil de sanki bölüm onun üzerine kurulmuş gibidir; bölümün sahibi, reisi, ağası gibidir sevgili yalçın hoca. siz o' na kısaca imparator da diyebilirsiniz.
sert ve katı mizacının altında samimi ve şeker gibi bir insan yatar. her zaman muzip bir çocuk gibidir. sıcak kanlı, insancıldır. elinizi sıktığında size güven verir. konuşurken gözünüzün içine bakar. dobradır; yazarken de çizer ken de, söylerken de "kem küm" istemez, biliyorsanız sınav kağıdına tuğla gibi koyacaksınız. biliyorsanız, "nedir?" denilince "şak" diye söyleyeceksiniz. neyi nereden nasıl bulduğunuzu göstereceksiniz. tanımlara hakim olacaksınız. hangi terime ne deniyor, nasıl tanımlanıyor, nereden çekilip bulunuyor, birimi nedir iyi bileceksiniz. yalçın hoca net adamdır, bulanıklık istemez. dersinize çalışıp saygıda kusur etmezseniz kanka bile olabilirsiniz.
yalçın hoca derslerin sıkıcı olmasını istemez. 40 yıldır elinde tebeşirle aynı şeyleri anlattığı için kitap- defter kullanmaz, yoklama kağıdı dolaştırmaz. konu haritası, formüller, tanımlar vs. her şey dev bir pdf dosyası gibi zihnindedir. tahtanın, tebeşirin anasını nasıl ağlattığını göreceksiniz. tebeşir bile sanki artık ne yazacağını bilir. tahta doldukça dolar, omegalar psiler ksiler filer lamdalar birbirini kovalar. hem de bir harften iki tane, biri omega bir, diğeri omega iki... birine ahmet deniyor, diğerine mehmet. yalçın hoca size sınavda ahmet'i sorar da siz gidip mehmet'i yazarsanız puan değil, babayı alırsınız. bu neyin ne olduğunu bilmediğinizi, ezbere yardırdığınızı, oyunda bütün tuşlara rastgele basarak bölüm geçmeye çalıştığınızı gösterir.
onlarca metrekare formüller yazılır tahtaya. fiziğin ve matematiğin anası ağlatılır. matematiği gözüyle yapar yalçın hoca. matematiğe bakış açısındaki farklılığı burada göreceksiniz.
yalçın hoca gözle yoklama alır. kimin dersi ne kadar astığını takip eder, kim sürekli geliyor, kim hiç gelmiyor, kim arada bir uğruyor hepsini bilir, simaları unutmaz. derse arada bir uğrayanları parmağıyla gösterip tek tek laf soktuğunda buna kendi gözlerinizle şahit olacak ve görsel hafızası karşısında dehşete düşeceksiniz.
yoklamanın mantıksızlığı da ayrı bir konu zaten. dersi hiç olmazsa baştan sona bir kez takip etmeyen biri yalçın hocanın derslerinden zaten geçemez. aynı dersi ikinci, üçüncü, dördüncü, beşinci kez alışınızda devam zorunluluğu yok. alttan aldığınız bir "yalçın hoca dersi" niz varsa isteseniz de istemeseniz de "arada bir uğrayanlar" kategorisine gireceksiniz. çünkü alttan dersleriniz ile dönemdeki dersleriniz çakışacak. arada bir uğrayıp "neredeler?" diye bakacaksınız. alt sınıflara denk geldikçe "hangi konudasınız? " diye soracaksınız. işte tam da bu noktada şunu fark edeceksiniz: " yalçın hoca her sene aynı konulara değinmiyor!!! bazen bazı noktaları atlıyor, bu sene üzerinde durduğu konunun ertesi yıl pek de üzerinde durmuyor, sınavda da sormuyor. bazen ters köşe yapıyor, çok da üzerinde durmadığı bir konuyu sınavda soruyor." bunu neden yaptığını biz de bilmiyoruz, üzerinden geçilen bütün konulara çalışılsın diye kasıtlı olarak yaptığını düşünüyoruz ancak şu bir gerçek ki, ders içeriği eskisi kadar geniş değil. her yıl bazı kısımlarda budama yapıyor. siz de çoğunluk gibi konuları biriktirir, yumurta kapıya dayanınca çırpınırsanız ya hepten bırakacaksınız, ya da kumar oynayıp sadece belirli yerlere çalışacak ve sınavda apışıp kalacaksınız.
sınav geçmeye değil de öğrenmeye odaklanırsanız yalçın hocanın ne sorduğunun pek de bir önemi yok zaten. derse anlayarak devam edebilirseniz, verilen küçük ödevleri de yaparsanız yalçın hocanın derslerinden geçebilirsiniz. sizin için önemli olan geçmekse bunlar yeterli. ha " yok ben ortalama kasacağım, bölüm birincisi falan olacağım" diyorsanız sıkı çalışmanız lazım. bir de önemli olan katılmaktı diyenler var, onlar evlenip çoluk çocuğa karışınca bile mezun olamayacaklar.
dalgalar ve optik en basit ve apaçık haliyle tahtada tebeşirle işlenir. yalçın hocayla tanışma dersi olduğu için güzeldir ancak kazığın sadece ucu sivridir. katıhal dersi ise slayttan işlenir. seçmeli bir ders olan ve adını hatırlamadığım ,manyetik malzemelerle ilgili verdiği ders de slayttan işlenir. bölümün facebook sayfasında bütün bu slaytlar var.
yalçın hoca bölümdeki öğrenci profilini en iyi bilen adamdır. bölümdeki öğrencilerin çoğunluğunun matematik ve fizik altyapısı zayıftır. oysa dersler bu konularda sağlam bir altyapı gerektirir. öğrencilerin çoğunluğu ise derslere yeterince çalışmaz, konuları anlamaz. bir noktadan sonra bölümden nefret etmeye başlarlar. bugün bile 2007, 2008 kodlu öğrencilerin kaydı bulunmaktadır bölümde. kendi kariyerindeki başarıları sayesinde gayet mutlu, huzurlu ve egoları tatmin olmuş bir hayat süren sevgili yalçın hoca, aynı zamanda öğrenci profilinin vasatlığı sebebiyle genel olarak mutsuz bir iş hayatı sürmektedir. yalçın hocanın normlarında, onunla aynı dili konuşan öğrenci sayısı bir elin parmaklarını geçmez. onlar da zaten zamanında mezun olup yollarına devam ederler. bir elin parmaklarını geçmeyen bu kişilerin hemen hemen tamamı akademik kariyer yapar. bölümde derece yapanlar da bunlar arasından çıkar zaten.
yalçın hocanın dersleri ve ders işleme şekli alışılagelmişten farklıdır. derslerde soru veya örnek ya çözülmez, ya da çok çok az çözülür. bu durum konunun kafalarda tam oturmamasına sebep olur. aslında bu durum dalgalar dersindeki başarının düşük olmasında bahane edilemez çünkü dalgalar dersi tanımlar ve matematiksel bağıntılardan meydana gelir, yani çözebileceğiniz pek de bir örnek yok. ancak katıhal dersinde sınav kağıdında karşınıza rakamlı makamlı bir soru çıktığında neyi nereye koyacağınızı bilemiyorsunuz, çünkü örneği bulamamış, örneğini hiç çözmemişsiniz, konuyu da tam oturtamamışsınız. ders de zaten slayttan geçilip gitmiş ve ders sonunda kafanızda dell tuşuna basmışsınız.
"dalgalar ve optik" dersinde ve "katıhal fiziği" dersinde sınıfın başarı ortalaması bir hayli düşüktür. öyle ki, listeye bakarak notların toplamını kolayca hesaplayabilirsiniz.
az kalsın unutuyordum, yaçın hoca manyetik malzemeler konusunda türkiye' deki en önemli kişidir, bu konuyu en iyi bilen adamdır. manyetik malzemelerle uğraşan bir araştırma grubu var. bölümün içinde kendisine ait bir laboratuvarı var. burada bir şirket falan kurmuşlar ama para kazanıyorlar mı, ayrıntıları bilmiyorum.
şunu da anlatmadan edemeyeceğim:
zamanın birinde katıhal finali var. koskoca büyük fizik anfisi tıklım tıklım dolu. yani mezun olmuş olması gereken adamlara dede dersek, dedemin dedesi falan var, öyle bir yığılma var. sınav başladı, milletin bir tarafından ter akıyor, herkes kan ağlıyor. ölü balık gibi, "ulan bu sene de mezun olamadık" diyerek boş boş tavana bakanlar var. 3-4 tane araştırma görevlisi gelmiş gözetmen olarak. kopya çekmeye çalışanlar bu gözetmenlerle göz göze geliyor, fırsat kolluyor, içerideki gerginliğe kalp dayanmaz.
tam o sırada geç kalmış kekonun biri elinde kağıtlarla giriyor anfiye.
yalçın hoca geç kalan kekoya dönüp kollarını açıyor ve o gür sesiyle şöyle diyor:
" welcome to the hell !!!"
edit: kimsin sen diye soran çok oluyor. yalçın hocaya bire bir sunum yapmış biriyim. hatta o zamanlar 1. sınıftaydım da yalçın hoca "yüksek lisans yapanlar bile böyle güzel sunum yapamıyor, bravo" demişti. beni beğenmişti ve beni yıllarca uzaktan takip etti. sonradan ben biraz dağıttım, işin içinden çıkamadım, yarım yıl uzatıp mezun oldum. işin ilginç tarafı şu ki, bölüme geldiğimde ilk onunla tanışıp onun elini sıktım, bölümden mezun olurken de mezuniyete üç dersi verip , yine onun elini sıkıp gittim. sevinçten ağladığıma şahit olan adamdır yalçın hoca.
düdüt: hocam umarım bu satırları okuyorsunuzdur. inanıyorum ki rafta yeşil paketli jacobs monarch kahve var, puro da içiyorsunuz hala. sizi seviyoz.
datdat: adam taa ne zaman emekli olmuş ya la. hiç haber vermiyorsunuz.
yalçın hocasız bir fzm tahayyül edemiyorum.
arkasında bıraktığı vortex in ne denli büyük olduğunu anlayamazsınız.
böyle insanları dersten, kürsüden alırsanız sudan çıkmış balığa dönerler.
sevgili yalçın hoca şimdi ne yapıyor, nasıl zaman geçiriyor çok merak ediyorum.
daha da bu başlığa, buralara uğrayan olmaz.
bu da demek oluyor ki şu anda bölümün 1 numarası, bölümün amiral gemisi doğan bor .
ama hakikaten doğan hoca bambaşka bir kulvarda, dünya standartlarında muhteşem bir adam.
aynı zamanda nükleer bilimler enstitüsü' nü yamyam köpeklere kaptırmamak için çok mücadele vermiş biri, herkes bilmez bunu.
zamanı gelince emekli olmakta fayda var. darısı zamanı gelip de geçmişlerden ali ulvi yılmazer , tülay serin, ömer yavaş gibi hocaların başına.
abi çok iyi insanlarsınız da (tülay sen hariç), artık şu gençlerin önünü açın, yavaş yavaş yoldan çekilin de adamlar yükselsin.
gençler hem daha enerjik, hem daha keskin, daha güncel.
barış akaoğlu,
deniz yılmaz,
bora ketenoğlu ve sevgili eşi didem ketenoğlu,
sibel gürakar,
burak çuhadaroğlu,
ahmet karatay
yeşim moğulkoç
bunlar mermi gibi, zehir gibi elemanlar. hepsi de çok iyi, kaliteli insanlar. geri kalanın yüzde doksanı yaramaz ve yüzde onuyla hiç tanışmadım. bu yüzde onluk kısmın içinde elif yıldız da var. kendisi o kadar güzel ki, bölümde bir kaç kez görmüştüm ama ben gözlerimi kendisinden alamadığım için başka bir şeye konsantre olamamıştım. abi bir kadın hem bu kadar güzel hem bu kadar zeki olabilir mi ya? (bkz: maşallah) allah şeyma subaşı şansı versin.
hey gidi yalçın hoca hey...
daha da gelen olmaz buraya. belki ben gelirim arada bir böyle şeyler yazmak için.
edit: "emekli olun" dediğim adamlar patır patır emekli olmuş ya la:
tülay serin ( rahmetli prof. necmi serin'in eşi. necmi hocadan da entegre devreler dersi almıştım.) emekli olmakla da iyi ettin yani.
ali ulvi yılmazer
doğan bor
niyazi meriç.. hepsi emekli olmuş.
öyleyse şu anda bölümün en ağır adamları
ömer yavaş, mehmet kabak, ayhan elmalı , şaban bora alkan.
bir üst satırda saydığım isimler emekli olduklarında kaptan köşküne çıkacak kişiler:
barış akaoğlu, handan olgar, gül yağlıoğlu, belki hüseyin sarı
ağır adamlar emekli olduğunda level atlayacak olan isimler:
turan olgar, deniz yılmaz, ahmet karatay (ahmet'e dikkat edin adam basamakları üçer beşer çıkıyor) sevgili yeşim moğulkoç (yeşim hocamın eşi de kendisi gibi fizikçi. fizik bölümünde)
gümbür gümbür gelen sağlam isimler: didem ketenoğlu, bora ketenoğlu. (ikisi de şahane insan. birbirlerini bulup evlenmişler ne güzel.)
sibel gürakar -
emekli olmuştur.
-
emekli olmuş fizik ve matematik profesörüdür. ankara üniversitesi fizik mühendisliği bölümünün artık bir numarası kalmamıştır. kız öğrencileri ayrı severdi. kfa girişindeki kapıda kız öğrenci varsa selam verir, bizim gibi sap ekip varsa hiç sallamaz basar geçerdi. 8 yılım geçen bölümde 6 yıl falan bu arkadaşa sövmüşümdür.
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap