aynı isimde "yalı çapkını" başlığı da var
  • ya orada burada karşıma çıkıyor yeter artık yıllardır aynı senaryo. kardeşim hadi diyelim doğu gelenekleri işte kıza sormadan babası veriyor zengin ailenin oğluna tamam da hep mi bu kız sonradan oğlana tutulur. esas oğlan da işte dışarıdaki kızlardan daha masum saf anadolu kızına zamanla aşık olur falan. kimse mi zorla verilen kızların kocalarını sevememelerini, zorla girilmiş ilişkiden doğan çocukları falan hikaye yapmaz. bu tarz geleneklerin güzellemesi yapılıyor resmen ekranlarda böyle içine romans katılarak ama maalesef bir sürü kız çocuğu , genç kadının hayatları ve geleceği elinden alınıyor. gerçek hayatta yaşananlar dram dolu iken dizilerde böyle romantik güzel bir şey gibi işlenmesi çok yanlış.
  • çetin tekindor'un bu dizide oynamasını sağlayan motivasyon ne acaba onu çok merak ettim. türkiye'de yakışıklı genç mi bitti de ido kaşlı oğlan yalı çapkını? bir de fular takan ağa mı olurmuş. ağam da ağam.
    not: (bkz: downton abbey) dizisinden arak hizmetli sahneleri gördüğümüz dizi.

    edit: sen yılların oyuncusu ol, sokaktan on kişiyi çevirsen en az yedisi senden gerçek bir sanatçı diye bahsetsin. yıllar önce oynadığın filmler hala akıllarda kazılı olsun ama işin sonunda sen git iğrenç, berbat, kaynım bana kaydı konulu dizide "ağa" ol. para buna değer mi bilmiyorum.
  • iğrenç bir dizi. ölmüş kardeşinin karısıyla beraber olan bir herif ve ölmüş oğlunun karısıyla beraber olan bir herif daha. baba oğul aynı evin içinde aynı kadınla yatıp kalkıyorlar. bu ne ya? hamamda kızları kabak seçer gibi seçen bir kadın. mide bulandırıcı bir konu.
    güya gerçek hayattan uyarlanmış, ben o hayatın ta amk. esra erola çıkanların hayatlarından da dizi yapın, aynı senaryo nasılsa.
  • dün debeye giren (bkz: #148569322) entrydeki arkadaşın belirttiği gibi türkiye'deki dizi sektörünün başlıca sorunu kesinlikle süre değil. bunu kanıtlayan dizi. biz dizi yapamıyoruz. castingden storye kadar maalesef bir türlü bazı şeyleri aşamıyoruz. şimdi diyeceksiniz ki reytingi yüksek. evet, yüksek; yüksek olması onu başarılı kılmıyor. türk insanımım bug'ını bulmuşlar diyebiliriz. bu dizinin kendimce gördüğüm hatalarını müsaadenizle sıralayacağım:

    1) dizi başlarken ben de herkes gibi "yine mi gülseren budayıcıoğlu dizisi" şeklinde yaklaştım ve sorunlu karakter/karakterler bekleyerek izledim. (not: diziyi izleme sebebim antep kültürüne olan ilgim) neyse. başlarken çarpık ilişkilerden doğan bir hikaye olacak gibi durdu. sonra baktım ki çarpık ilişki değil de baba zulmüne uğramış iki kızın travmaları... o da ne? o da değil, zorla evlendirilen kızla ablasının bu saçma evlenme hikayesindeki travması anlatılacak. o da ne? o da değil, kızın sevgilisinin yaşadığı çöküntü anlatılacak. o da ne? o da değil, esas oğlanın sorunları var o anlatılacak. vs vs vs. yok arkadaş tam olarak kimin sorunlu olduğunu anlatamayan bir senarist var.

    2) şiddeti özendirecek, fiziki ve psikolojik şiddeti anlatan detaylar var. mesela kazım baba. kızını kapatması, dövmesi, karısını ezmesi... iyi de bu kötü karakter bir anda eğlenceli bir karakter oldu. neden? bir türlü antep ağzı yapamayan bu adamın (iki gün çalışmış sadece o yöre ağzına) bir iki repliği tuttuğu için adamın tam olarak ne olduğuna karar veremeyen bir senarist var.

    3) seyran'ın bir sevgilisi var. çocuk bir travma yaşadı. okul, iş, güç ne varsa bırakıp istanbul'a bunun hesabını sormaya geldi. uşak oldu. uşak bir kızla aşk yaşıyor, seyran'a hala aşık, hesap soruyor. neden? çünkü hikayeyi yarım bırakan ve bu çocuğu ne yapacağını tam olarak bilemeyen bir senarist var.

    4) ferit ilk bölümde pelin'i otel odasına getirtti. senarist çıtayı daha ilk bölümden arşa çıkacak şekilde saçma bir yere çıkardı. pelin bi'gitti, bi'geldi. menajerlerin baskısıyla pelin hikayede bir yere oturtulamadı. bu, ferit'in bir iç çatışması gibi anlatıldı, pekala ama set öyle demiyor. menajer baskısı hat sahfada ve senarist şaşırmış durumda; pelin'i ne yapacağını bilemeyen bir senarist var.

    5) ferit uşakla da ilişkiye giriyor. uşak üzerinden ne anlatılacak. kadının ruhi çöküntüsü mü anlatılacak? yok. uşak performansı tam kesmedi izleyiciyi, zaten onu tam olarak nerede ve nasıl kullanacağını bilmeyen bir senarist var.

    6) halis ağa ve hattuç arasında geçmişten gelen bir hkaye var tamam. ama ne olduğunu yarım sezon boyunca anlatmayan (muhtemelen kendisi de bilmiyor) bir senarist var.

    7) ferit'i adam olsun diye koydukları kolsuz usta'ya ne olduğunu bilen var mı? senariste sormayın bilse birkaç bölümde birkaç sahne yazardı.

    8) ferit'in adını bilmediğim bir abisi var. muhtemelen evde bir ofisi var. çünkü hep takımla ve hep evde. hiçbir konuda fikri yok. karısından dolayı çocuğu olmuyor. seyran'ın ablasını ona şey yapacaklardı ama senarist henüz oraya gelemedi, yazık semariste oraya gelene kadar oooo...

    9) orhan'la ifakat'ın ilişkisi açığa çıkar gibi oldu olamadı. seyirciden muntemelen en çok dönüt buradan geldi ki bu olayın üzerine çalışıyor senarist kişisi.

    10) dünyada kadın kalmadı seyran reklam yüzü olacak.

    11) kazım baba arsa ev işi n'oldu? (senariste sorsak bilmez)

    12) halis ağaaaaaa! valla götünden haberin yok, ancak masaya yumruğu vur sürekli. senariste sorsak açıklayamaz halis ağanın dünyadan haberi olmamasını.

    13) ferit'le seyran çocuk yapacak mı? seyran üniversiteye gidecek mi? cevabı yok.

    neden yok bunların cevabı? çünkü senarist dönütlere göre en çok izlenen yerlerin üzerine yazmayı ve oradan yürümeyi seviyor. menajerler baskı yapıyor, yapımcılar zorluyor, saçma kişilerin saçma hikayesini izliyoruz.

    ee sonra türk dizi sektörü dünyada ikinci? nasııııl?

    ee sonra neden gelişmiyor? nasıl gelişsin? hala dizi yazmayı bilmeyen senaristler, benim oyuncumu oynat diye baskı yapan menajerler...

    son not: görüntü, çekim, ses gibi şeylerde hata yok, neden? gerçek emek, gerçek gayret, gerçek kahramanlar var. bu dizide saygıyı tek hak eden gece gündüz çalışan set emekçileri. yoksa tırt.
  • ya bok gibi bir dizi nerden bakarsan bak bok gibi. sene 2022 hala kadına şiddet, zorla yaptırılan evlilik, yine şımarık zengin züppesi erkeğin, ' kimle istersem onunla evlenirim, karım evde beklesin ben metresimle takılırım, sonra karıma aşık olurum belki' temalı sikko bir dizi. twitter' da ergen kızlarımız heyecanla çocuğun kıza aşık olacağı bölümleri bekliyorlar, gerçek hayatta da böyle olacak sanıyorlar yazık. sonra müge anlı'da, haberlerde gencecik kızların nasıl hayatlarının kaydığını görüyoruz. ınfluencerlar para almış, storylerinde bu dizinin reklamını yapıyorlar. pucca ya pucca ! hani en çok kadın haklarını sen savunuyordun ? demek ki para her kapıyı açıyormuş… yazıklar olsun !
  • bu tarz dizileri görünce aklıma hep burhan altıntop'un " herkes birbirinden hamile babalaruda belli değil." diyerek izlediği dizi aklıma geliyor.
  • beynim sürekli bu dizinin yazamadığı senaryonun alternatif senaryolarını yazmakla meşgul.
    ben bu kadar konuşamayan, derdini anlatamayan, yirmi bölümde karakter gelişimi gösteremeyen insan görmedim.
    üstelik bu dizi gerçek zamanlı işliyor. arada gün, hafta atlanmıyor. devamlılık olsun diye oyuncuların aynı kıyafetle dolanıyor. fakat gelin görün ki karakterlerin gelişimi, dialogların devamlılığı yok.

    ancak bir de bakıyoruz senarist bey her şeyin farkında.
    seyran’a, ya sen yusuf’la pelin’i nasıl kıyaslıyorsun, daha dün akşam pelin’den çocuk yapmak istiyordun, hayatımdan çıkarmayacağım diyordun, şimdi ben kızı eve getirmeni nasıl normal karşılayım, diyemiyor mesela. ama son sahnede izliyoruz ki senarist kızın travmalarının bal gibi farkında. ee niye iki cümle söyletmiyorsun o zaman?

    ferit, hadi biraz anladık bu bölüm, seyran’ı bilerek kıskandırmaya çalışıyor, pelin muhabbetini açıyor falan. ee kızla başabaşa kalınca da gayet samimi. daha geçen bütün hücrelerinle benimsin diyordu, şimdi çok iyi arkadaş gibi sarılıyor, ailenin yanına gitme diyor, seyran yaka paça atarken zevkten dört köşe vaziyette gülüyor.
    gelecek bölüm de aynen şöyle olacak: yaa pelo ya seyran delirdi, bir şey yapamadım. kusura bakma pelocumm. bu adam n’apıyor, ne yaşıyor, ne hissediyor? iki dakika kendini sorgulamıyor mu mesela, aklından ne planlar geçiriyor?

    hastanede seyran’ı öptüğü ve ikisinin de gözlerinin dolduğu o sahne o kadar güzeldi ki. seyran’ı üzdüğünü biliyordu, pişmandı. ama o kadar işte. küçükcük bir duygu geçişi sonra yine goygoy yine gereksiz muhabbetler.

    sanki her şeyin farkında adam yazarken ama yazmıyor. bilerek mi yazmıyor. yoksa çok derin yazdığını mı düşünüyor. alt metni mi veremiyor? acaba yönetmen mi duyguyu geçiremiyor? olmuyor. o kadar derin ve geniş bir hikaye var ama yazılamıyor.
    aynı yeteneksiz bir kız etrafında dönüp duruyoruz. haftalardır. üstelik sürekli artıyor rolü sürekli. ferit’in günlerce sallamadığı kız kıymetlimiz oluyor. hadi kız iyi oyuncu olsa sempati duyacağız. yok, aşırı yeteneksiz.
    ne yapıyorlar onu da anlamıyoruz. daha dün sev beni diyordu, sevişir gibiydiniz? o sahne noldu mesela? mesela pelin de öyle bir tip olmalı ki seyran’ı kıskanıp ferit’i daraltmalı, ilk bölümlerdeki planları ortalığa çakmalı ki hani biz de anlayalım bu kız ne yaşıyor, o da yok. pelin haftalardır tek mimikle oynuyor. evet, tek bir mimikle ve aynı ses tonuyla oynuyor.

    ben yazsaydım şimdiye asuman’ın fuat’la evlatlık çocuk çatışmalarından girip, ifakat’in kocasının nasıl öldüğünden, hattuçla halis’in gençlik sahnelerinden, ferit’in çocukluk travmalarından çıkıp bir de halis’in gayri meşru çocuğunu ve hatta onun da ferit yaşlarında olan karizmatik villian oğlunu* yalıya getirip, intikam alma işlerine falan girmiştim. ama tabi siz aynen yeteneksiz pelocumdan devam.
  • uzun zamandir tiksintiden izleyemedigim diziydi.

    ama buradaki gerizekali yorumlari görünce bir yorum yazayim dedim.

    seyran'i ferit'le sevismedigi, güler yüzlü olmadigi ve ablasina yardim istedigi için elestirenler var .

    seyran ferit'e satilmisti hatirlarsaniz. babasiyla is yapanlarin babasi gibi olacagini düsündü ve evlenmek istemedi.ve gayet de hakli çikti. o evde de halis aga terörü vardi.

    ferit eglenceli, yakisikli diye problem degilmis gibi gelse de sonuçta görücü usulü kizla evlenmeye itiraz edemeyen, sevgilisinden vaz geçmedigi gibi bunu seyran'a dayatan, kiza karsi son derece asagilayici konusan, kizla yatmaya çalisan, istedigi olmadiginda çirkinlesip el kaldiran bir karakter.

    el kaldirmak siddettir gençler. sokakta bunu birine yaparsaniz karsiliginda siddet alirsiniz. yillardir babasindan dayak yiyen seyran bir de elalemden, hatta sevdigi adamdan bu davranisi görünce kabul etmedi ki çok hakli.

    seyran'a bu haliyle ne ferit'ten ne de babasindan fayda var. o ve ablasinin kurtulusu annelerini de alip kaçmak ya da o kazim ve hala'yi sokaga atmak.

    bu gericilik ve fasizmden kurtulmanin tek çaresi dayanismak ve zincirleri kirmak.
  • rtük ikiyüzlülüğü nedir diye merak eden, hâlâ anlamamış olan varsa açıp şu diziyi bir izlesin. dizinin hâlâ niye yayında olduğunu da çoooook çok iyi biliyoruz. bu dizinin yapımcıları bir emekçinin katili, bu insanlar dizilerinde anlattıkları olaylardan beslenen, haz alan insanlar. gerçek ve kurgu arasındaki ayrımı yitirdikleri için gerçek yaşamı kendi algılarına göre şekillendirmeye çalışıyorlar. budayıcıoğlu ve güventam bütün kanalları tekeline alan iki tane leş yiyici. her kanalda var bu bitirim ikilinin en az bir dizisi. hepsinin konsepti de aynı, anlatılan hikayelerdeki her şey o kadar çarpık ve o çarpıklığı o kadar inatla hayatın tek gerçeğiymiş gibi anlatıyorlar ki, kafayı yememek imkansız. kadına şiddet meşru, herkes kayışı sıyırmış, hayatı şekillendiren şey yalnızca korku, travmalarını hatırlamadan adım atabilen biri yok, insanların silahlarının ağırlığı kadar entelektüel ağırlığı yok, herkesin tek yaşam amacı giyinip kuşanıp konakların süs biberi olmak. psikanalizin de kapitalizm için böyle bir meta sunabilmesi inanılmaz ya. offff. olm bize napıyorsunuz ya. bir akşam vakti televizyon açıp azıcık tebessüm etmeyi bile unutturdunuz, daha ne istiyorsunuz bizden. bakın bu ara yine avrupa yakası izliyorum, çok komik olduğundan falan değil, öyle büyük fanı da olmadım hiç. ama bir zamanlar bu ülkenin tv kanallarında böyle bir dizi yayınlanabilmişti, izlemiştik, gülmüştük, dizinin yayında olduğu dönem boyunca kimse kimseden bu kadar nefret etmiyor, kimse kimseye bu kadar kin gütmüyordu, duygusunu hatırlamak için izliyorum. oysa şimdi bu duruma üzülen herkes gibi ben de etimle kemiğimle nefret doluyum buna sebep olan herkese. neyse. bu devran da dönecek, dönecek elbet.

    edit: ekleme, düzeltme.
  • anladığım kadarıyla esas erkeğimiz bir kaş.
hesabın var mı? giriş yap