• ne zaman ki, etrafta insan kalmayınca, kalabalık, gürültü bitince, kendini oyalama sona erince ve kendinle baş başa kalınca hiç zaman kaybetmeden hortlayan bir hüzündür bu.

    biraz aslında, tamam sen başka işlerle meşgulken ben bir yerlerde gizlendim ama bak sessizlik çökünce, yalnızlığını hatırlayınca hiçbir yere gitmediğimi de anladın de mi gibi bir anlamı var sanki.

    insan sürekli bu yüzden kendini unutmak ister. kendinden kaçar ama zamanın şartları sürekli sosyal olabilecek fırsatı hiç kimseye sunmaz. internetin mecburiyeti, yanlız yapılması gereken işler, her an insan bulamamak derken, bilirsin işte kendinden kaçmak da bir yere kadar. bu melankoliyi de yaşayacaksın, tüm sıkıntısıyla, kasıntısıyla.
  • çökmediyse kesin bir haltlar karıştırıyordur, öğüt vermeye çalışmayın dinlemez, vakit harcadığınızla kalır bir de üstüne sinir olursunuz.

    (bkz: eski sevgiliyi aramak)

    (bkz: eski sevgiliyle buluşmak)
  • bu yüzden bazı insanların evinde televizyon/radyo/ses çıkaracak herhangi bir şey hiçbir zaman kapanmaz..
  • mümbittir.
  • hiç kimseden hiç bir şey beklemeyen ve her şeyin can acıtan cam kırıklarına dönüştüğü ruh hallerinde yanmaktır.
    sana önceki hallerinde keyif vermiş şeylerden arınıp keyifsizliği giyinmektir.
    yani aslında çok da mutlu olmayı istemediğin sanrısına kapıldığın anların bitmişliği ile dolmaktır.

    sanırım varlıklarının verdiği huzuru görmediğimiz insanların gölgesinde yalnızlık kolay ve güzel... oysa varlıklarından hoşnut olduklarımızın çemberinden çıkarken yalnızlık o zaman yalnızlığını gösteriyor. işte o noktada başlayan güçsüzlüğün dayanılmaz ürkütücülüğü ve can yakıcı yanı derin bir melankoli yaratıyor.
  • insanı alır götürür, yaratıcılığı bitirir, mal mal google anasayfasına baktırır ama bi yandan da insana şiir yazdırır, hem de yıllar sonra; melankolik, kederli...
  • davetsiz misafir gibidir.
  • insani sabahin 4 unde tek odali bir evde (ev denirse tabi) 31.katin camindan elde kahve agizda sigara sehri izlemesini saglayan melankolidir.
  • bende genelde, eskiden yaptığım hataları 100 kat büyüterek kafama takmam sonucunda vuku bulan durum. neden durduk yere mutsuzluk için yüzlerce sebebimiz varken, mutluluk için yok? insanoğlunun ortalama eğimi hüzünden mi geçiyor yoksa? sorular, sorular... *
  • kemale ermis bunyelerde yapilan cocuksu hatalari dusundukce icten ice buyuyen sucluluk duygusudan mutevellit olusan melankolik durum. saglam metal muzik dinleyince geciyor gibime geliyor.
hesabın var mı? giriş yap