• valla 10 yıl oldu neredeyse çok mızmızlanacak bir şey yok aslında. yalnızca yaz olunca şöyle gönül rahatlığıyla koca bir karpuz alıp evimde yiyemiyorum ya ona canım sıkılıyor. minik karpuz üretilsin, tek kişilik. başka da bir derdim şikayetim kalmayacak bak söz.
  • duş alırken telefonun çaldığını duyup, dal taşak öylece çıktıktan sonra, gereksiz birinin aradığını görünce "hay amına koyim" deyip tekrar banyoya girmektir.
  • yalnız yaşamak, eve girip de kapınızı kapattıktan sonra sizi takip eden düşmanlarınızdan sıyrılmış ve bugün de hayatta kalmayı başarabilmişçesine derin bir nefes almaktır.

    yalnız yaşamak, evden çıktıktan sonra "ütünün fişini çektim mi lan...çektim çektim...yani çekmiş olmam lazım çünkü fişi çekip ütü masasının üstüne bıraktığımı hatırlıyorum...yoksa önceki ütü faslından aklımda kalan birşey mi bu...ama yok lan çektim...çekmedim mi ki..." diye düşünüp yolun yarısındayken taksiyi eve geri döndürmektir.

    yalnız yaşamak, aileden de olsa, annen de olsa, bak annen bile olsa diyorum buraya dikkat kesil, birkaç günden fazla kalan tüm misafirlere karşı tahammülsüzlük, sehpadaki bardak izlerine göz belertmek, halıdaki sigara küllerinden kavga çıkarmak, klozet kapağı sorunsalından dolayı kalp kırmak demektir.

    yalnız yaşamak, eve gelen bütün kurye, kargo, ne varsa, hiçbiriyle karşılaşamamak ve gidip tırıs tırıs şubelerini bulup sana gönderilen şeyleri oradan almaktır.

    yalnız yaşamak, eğer normal mesai saatleri dahilinde çalıştığın bir işin varsa, evde bulunmanı gerektiren her türlü halde (örneğin, doğalgaz bağlanması, su fıştırması, tadilat, telefon-internet şeysi vs.) "hasktir, nerden bulcam lan şimdi birini, hadi işin yoksa öğlene kadar izin al" diye düşünmek, izin alıp akşama doğru eve gelen ptt'ci amcayı tüm gün kös kös beklemektir.

    yalnız yaşamak, evde çırılçıplak dolaşırken ayna karşısında dakikalarca orana burana bakmak, tam bu sırada zil çaldığında, eline geçen en ucubik kıyafetlerle kapıyı açmak, ordan oraya koştururken serçe parmağı mutlaka bi yerlere çarpmak demektir.

    yalnız yaşamak, istediğin yerde oranı buranı kaşımak, istediğin zaman ağlamak, istediğin zaman gülmek, sonsuz saadet dolu gaz çıkarma seanslarına her istediğinde dahil olabilmek, banyonun kapısı açıkken duş yapıp, tuvalete girebilmek demektir.

    yalnız yaşamak, tuvalet kağıdının kalmadığını çok geç fark edip klozette "düşünen adam" gibi kaldığında kendini dünyanın en çaresiz insanı gibi hissetmektir.

    yalnız yaşamak, sevişmek için mart kedileri gibi yer arayan arkadaşlarınızın işleri düştüğünde sizi araması ve sabaha kadar yan odanızda çekilen porno filme kulak misafiri olmak, gerektiğinde lojistik destek (kayganlaştırıcı, prezervatif, peçete, havlu.. vs.) sağlamayı peşinen kabullenmektir.

    yalnız yaşamak, buzdolabını sadece içeceklere ayırmak, evde ne zaman sıcak bir şey pişirdiğini hatırlamamak, haftada bir kez bulaşık makinesi, bir kez de çamaşır makinesi çalıştırmak demektir.

    yalnız yaşamak, istediğin saatte uyuyabilmek ve istediğin saatte uyanabilmek, işin en güzeli de, istediğin kişiyle uyuyup, istediğin kişiyle uyanabilme özgürlüğüne sahip olmaktır.

    yalnız yaşamak, 4 ya da 6 kişilik yemek masasını yılda sadece iki kere kullanmak demektir.

    yalnız yaşamak, bütün faturaları takip etmek, kiranı her daim hatırlamak, hesabını kitabını sağlam bir şekilde yapabilmek demektir.

    yalnız yaşamak, evinizden ayrı kaldığınızda, en iyi otelde ya da en yakın arkadaşınızda bile kalsanız, evi özlemek ve ertesi gün döndüğünüzde "insanın evi gibisi yok be" demektir.

    yalnız yaşamak, tatile çıkarken evdeki tüm fişleri prizden çekmiş, elektriği ve suyu kapamış olduğun halde, deniz kenarında güneşlenirken birdenbire evi hatırlayıp "acaba buzdolabının fişini çekmese miydim lan?" diye düşünmektir.

    yalnız yaşamak, ev anahtarına gözünüzün bebeği gibi bakmak, dışarda bir yerde mutlaka yedeğini bulundurmak, eve geldiğinizde zil çalarak girmenizi sağlayan bir misafiriniz varsa kendi evinizin zilini çalarken bir tuhaf hissetmektir.

    yalnız yaşamak, istediğin televizyon programını izlemek, istediğin şarkıyı dinlemek, istediğin zaman temizlik yapmak ve hatta yapmamak demektir.

    yalnız yaşamak, çok istediğiniz chincilla cinsi kediye sahip olmaya bir türlü cesaret edememek, pet shop'tan her geçişte, camın önünde durup 5 dakka onu izlemek, içini çekerek evine dönmek demektir.

    yalnız yaşamak, bir süre sonra kendi kendine konuşmaya başlamak, bundan korkulası biçimde hoşlanmak, sırf evde senden başka sesler de çıksın diye her daim bir tarafta müzik, televizyon, bilgisayar, radyo, bişey bişey açık bırakmak demektir.

    yalnız yaşamak, buna çok fena alışmak ve biriyle yaşama-evlenme-ev arkadaşı olma fikrinden giderek uzaklaşmak demektir.

    yalnız yaşamak, yalnız ölmeyi de peşinen kabul etmektir.
  • oyunlarda skill'ler açılıyor ya ilerledikçe. eşya falan alıyorsun kendine, zırh alıyorsun. sonra gidip boss kesiyorsun bilmem ne. bende de öyle özellikler açılmaya başladı. kendimi tanıyamaz hale geldim. yapabildiğim şeylere inanamıyorum. örnek vereyim:

    bulgur pilavı. ne var lan? ne yapacaktım. çok büyük beklentiye girmeyin öyle. sülalem memur olduğu için ilk önce bunu öğrenmem lazım dedim. ana yemeğim bulgur pilavı oldu. çıkış noktam da burda ya da twitter'da okuduğum "internet erişimi olduğu halde yemek yapamayan insan geri zekalıdır." tarzı bi cümleydi. dedim ben gerizekalı değilim. hakikaten de değilmişim. bazen gerizekalılık yapıyorum ama genel olarak değilim sonuçta. açtım youtube yemek tariflerini bütün malzemeleri ayrı ayrı tabaklara topladım sonra attım karıştırdım, oldu. müthiş olmadı ama oldu.

    bulgur pilavının içinde 1 adet kocaman soğan var mesela. ben daha önce yerken hiç fark etmedim. çok acayip değil mi lan. soğanı doğrarken baya şaşırmıştım. meğer türk mutfağı zeytinyağı ve soğan üstüne kuruluymuş. bunları atıyorsun sonra ne yapmak istiyorsan onu atıyorsun içine. o yemek oluyor. pilavı yaparken tabii ben bütün malzemeleri ayrı ayrı tabaklarda toplayıp sırası geleni atıyorum ya, bu acemi işi. ev hanımları bir şey pişerken başka bir şeyi hallediyor. ben de öyle yapayım dedim. attığım soğanı zeytinyağını biberi, onlar olurken açmışım son ses müzik domates rendeliyorum, bulgur yıkıyorum falan.

    işlerimi bitirdim. yapıyorum bu işi amk deyip tencerenin kapağını bi kaldırdım. soğanlar kömür olmuş. meğer ev hanımları bu işleri yaparken ocağın altını kısıyormuş. ya da ben çok fazla oyalandım.

    ütü yapmayı da öğrendim. parasından değil. gömlekleri toplayıp ütücüye götürmek sonra onları başka bir zaman diliminde almak ütü yapmaktan daha zor geliyor. yine muhteşem ütü yapmıyorum ama kimse gömlek ütüsüz diyemez. temizlik hastası değilim ama evi de bok götürmüyor şeklinde temizlik de yapıyorum.

    çamaşırı, bulaşığı makina yıkıyor zaten. bebek getirin ayda 1500 tl'ye ona da bakayım bari. bundan 3 sene önce eve çıktım ilk. o zamanlar "ilerde evlenirim ben, sonra kız gelir hiçbir eşyayı beğenmez, nasılsa değiştirmek isteyecek, o yüzden şimdi kaliteli markalar almaya gerek yok" diye düşünerek bütün beyaz eşyaları 2000 tl'ye mal etmiştim. hepsini diyorum bak. muhtemelen beyaz eşyalarımın markasını hiç duymadınız. fakat inanır mısınız buzdolabı soğutuyor, çamaşır-bulaşık makinası da yıkıyor ha. bugün benim müdürle konuşuyoruz abi dedim benim odalarımın bazılarında perde yok. "güneşlik alırız en adisinden, sen zaten bekar değil misin sonra ilerde değiştirirsin" dedi. doğru dedim önce. ondan sonra yukarıdaki anlattıklarım canlandı gözümde işte. 4 sene geçmiş ben öyle düşündüğümden beri. bir bok olacağı da yok. ben biraz kaliteli bir şeyler mi alsam acaba kendime, sığır gibi yaşıyoruz abi dedim. haklısın dedi. daha da moralim bozuldu.

    yalnız yaşamanın en büyük sıkıntısı evin içinde telefonu kaybetmek. bir sürü ev işi var ordan oraya giderken o telefon illa ki bir yerde kalıyor ve öyle bir kamufle oluyor ki bulamıyorum amk. benim en çok sinirlendiğim olay bu. telefonunu kaybettin ve bulamıyorsun. naparsın? bi arkadaşına söylersin, o telefonu çaldırır ve telefonun nerde olduğu ortaya çıkar değil mi. bu olay bu kadar basittir amk. ama yalnız yaşarken arkadaşına söyleyemezsin. neden biliyor musun? çünkü telefon yok. çok derin felsefeler saklı evde yalnız yaşarken telefon kaybetme üstüne çok uzun düşündüm ben.

    ilk 2-3 sefer hep "çalsa bulurum aslında" diye düşündüm. çalmasını, herhangi bir ses çıkarmasını bekledim. bu sırada evin içinde kurtarma ekibi gibi geziyorum. her an müdahaleye hazırım ama hiç çalmadı biliyor musun. hiçbir zaman ses çıkarmadı. ben 2-3 kereden sonra pes ettim. telefonu kaybedince daha fazla sinirlenmemek için kendimi onun ses çıkaramayacağına, onun adeta bir nüfus cüzdanı, bir araba anahtarı gibi bir şey olduğuna inandırdım. hatta bu inandırmalarım sırasında "telefon değil o. cüzdan aslında. araba anahtarı ya da. ses çıkaramaz. bunlar orijinalinde ses çıkaramayan eşyalar. cüzdan da ses çıkaramaz o aptal telefon da. telefon değil. cüzdan. cüzdanım kayıp aslında şu an" diye kendimi telkin ederken birden cüzdana fazla odaklanıp "bu arada benim cüzdan nerde lan" diyerek telefonu bırakıp cüzdan aramaya başlamışlığım, ilk baktığım yerde bulamayınca çıldırarak "araba anahtarı nerde o da kaybolsun o zaman" deyip onu da bulamamışlığım var.

    ocakla herhangi bir aktivite yaptığım ertesi günü evden çıkarken, dün ocakta bir şeyler yaptığım aklıma gelirse, ki kesin geliyor, ocağı kapattım mı diye düşünüyorum. bundan asla emin olamıyorum. bunu bin kere denediysem hepsinde de kapatmıştım bir kere bile geri döndüğümde ocak açık değildi ama dayanamıyorum ulan. ayakkabıları çıkarıp ocağa gidiyordum. şimdi artık onun da kolay yolunu buldum. dış kapımdaki sayacın ordaki doğalgaz vanasını kapatıyorum. "gördün mü lan ebenin amını. girmicem amk eve. ocakmış hadi şimdi açıksan açık kal noldu amk göt oldun mu" diyerek zıplayarak merdivenlerden iniyorum.

    evde biri olunca hiç böyle şeyler düşünmüyorsun. herhangi bir ses duyduğunda o sesi onların çıkardığına inanıyorsun. hırsız mı geldi lan deyip bakmıyorsun. 3 kişi kalıyoruz mesela. hırsız geliyor olsa bile ben niye kalkıyorum sonuçta onlar baksın amk hırsıza diyorsun.

    ama yine de ara sıra sosyalleşebiliyorsan yalnızlık muhteşem bir şey. istediğin an yalnızlıktan kurtulabiliyor olman lazım. yoksa tercih değil zorunluluk oluyor o zaman büyük sıçarsın işte. gerçek bir yalnızsan da istediğin an yalnızlıktan kurtulamazsın zaten. o kadar yalnızlık övüp böyle sıçırtırım adamı sonunda işte. napcaz şimdi ben de bilmiyorum valla buralara kadar baya iyi gelmiştik aslında.
  • kışları eşortman, yazları boxer’la evin içinde dolanmaktır. çift kişilik yatak büyük geldiği için koltukta yatmaktır.*
    bir tencere yemek pişirip 3 gün aynı şeyi yemektir. haber spikerine “sen saçını mı kestirdin” diyip televizyonla sosyalleşmeye çalışmaktır. kendi başına pes turnuvası yapmanın anlamsızlığını fark edip kariyer modunda oynamaktır. alış verişten dönünce elinizdeki torbalara rağmen cepten anahtarı bulup kapıyı açma eziyetini yaşamaktır, aynı torbaları elinizden alacak kimse olmadığı için eve ayakkabıyla girmektir. bir gün biri gelir izleriz diye evi film deposuna çevirip hiçbirini izlememektir. tadından değil de tatsızlığından artık yenmeyen durumdur.*
  • yalnız yaşamak göt ister.
    evden ise, isden eve bir yasam surdugunuzu varsayin. eve geliyorsunuz 4 duvar arasindasiniz. herseyi kendiniz yaparsiniz. yemeginizi yapar, evinizi toparlar, temizliginizi kendiniz yaparsiniz. istediginiz kadar canli renklere boyayin duvarlarinizi, susleyin tablolarla konusacak sıcak bir nefes olmadiktan sonra hicbir ise yaramaz. hastalansaniz bir tas corba pisireniniz olmaz. acindirmak amaciyla soylenen bir tasvir degil bu, sadece gercegin ta kendisi.
    yalniz yasamanin en buyuk yan etkisi ise, bu duruma alismaniz ve evde herhangi birine 3 gunden fazla tahammul edememenizdir. o sikildiginiz, hep kurtulmak istediginiz yalnizliginiz ozlediginizi gorunce kendiniz de sasirir ne oluyor bana diye sorarsiniz. gercekte neyi istiyorum ben? yabanilesir, insan icine cikamaz duruma gelirsiniz. herseyden sikilir, yalniz kalmak icin ozel caba sarfetmeye baslarsiniz. aslinda hep yalniz olsaniz bile, nedense hic yalniz olmadiginizi, insanlarin sizi kendi halinize birakmadigini dusunursunuz. farkina varmadan o yalnizligi oyle doldurmussunuzdur ki, gozunuzu acildiginda kendiniz bile sasirirsiniz. hayretle yalniz kaldiginiz onca sure zarfinda kendinize hic vakit ayirmadiginizi fark edersiniz ve uyaniverirsiniz ruyadan. onca sene akip gitmistir ama size biraktigi bir avuc tecrubedir sadece...
  • kronik bir yalnız yaşayan olarak bu konuda biraz bir şeyler karalamak isterim.

    * televizyonu açtığınızda sizin kapatmadan önce bıraktığınız kanalın açılması normaldir. tersi olursa sıkıntı.

    * çamaşır, bulaşık haftada bir yıkanır. çünkü ancak o zaman birikir.

    * buzdolabının üzeri yemek magnetleriyle dolacaktır. alışın ama çok kullanmayın.

    * çöp birikmez. her gün çöp atılmaz.

    * alınan doğalgaz uzun süre gider. çünkü evden çıkarken ya da yatarken kısılır. bazen hiç açılmaz. iyi bir şeydir.

    * eş, çocuk vs. olmamasına rağmen para birikmez. çünkü kira vs. tek ödenir. sorumluluk olmadığı için tutumlu olunmaz. "eeeeh yarın evlenince hayatımız kayacak zaten harcayayım." diye düşünülür.

    * olur da hayatınızda bir sevgili olursa çok güzel olur. evliliği az çok önden tecrübe edip karşınızdaki kişiyi tanıma şansınız olur.

    * rutin temizlik şarttır. ipin ucu bir kaçarsa toplayamazsınız. sonunda 2-3 katı fiyata gündelikçi tutmak zorunda kalırsınız.

    * mümkünse merkeze olabildiğince yakın oturun. mekandan eve geliş süresi olabildiğince kısa olmalıdır.

    * eve çok kişinin ayağını alıştırmayın. sonra gelinip eğlenilip öylece bırakılan bir ev izlenimi olur. siz toplarsınız ortalığı. belli birkaç kişi olsun yeter.

    * faturaları otomatik ödemeye verin. unutulabiliyor bazen.

    * çok lüks, son model eşya almayın. bir gün bile kullanılsa evlenirken onu elden çıkarıp yenisini alacaksınız.

    * dışarıdan yemeye çok alışmayın. zaten memlekette yemek olayı gereksiz bir pahalılıkta. hem dolapta sürekli yenecek bir besin olsun. gece acıkınca lazım olur.

    * bulaşıkları o anda durulayıp varsa makineye koyun. öğrenci evi pisliği ile övünme sezonu geçti çünkü. hem bulaşıklar kokar hem de tezgahı cifle cayır cayır ovmak zorunda kalırsınız.

    * ev birkaç saat içinde temizlenip misafire sunulabilecek pislik düzeyinde olsun.

    * anahtarı bırakabileceğiniz bir komşu ya da esnaf olsun. sebebi için: (bkz: ösym)

    * komşularla iyi geçinin. aidatları vs. aksatmayın. çünkü siz potansiyel randevu evi işletmecisisiniz (sisisisi yazamadım ilkinde) .

    * oturduğunuz muhit mümkünse cehape zihniyetine sahip bir belediye ve/veya muhit olsun.

    örn: ankara

    mordor: keçiören, sincan, etimesgut (eryaman hariç * ), altındağ, mamak (*) .

    ayrık vadi: çankaya'nın çoğu, yenimahalle merkez, batıkent vs.

    * mümkünse güvendiğiniz birinde yedek anahtar olsun. evde başınıza bir şey gelirse gelebilsin.

    * ailenize sorunlarınızı yansıtmayın. her aradıklarında "ekonomi çok iyi" çekin. akılları kalmasın.

    * yavaş yavaş elektrik, torna vs. öğrenin. en ufak conta değiştirmede usta çağırırsanız sizi çatalıyla sövüşler.

    * önemli parçaların yedeği ile birlikte güzel bir takım çantası evde bulunsun. gece musluk patlarsa suyu kesip sabaha kadar duşsuz kalırsınız ki o gün mutlaka duş almanız gereken bir güne denk gelecektir.

    (bkz: murphy yasaları)

    * kesinlikle erken kalkmanız gerekiyorsa alarmı 2. bir telefona da kurun. yoksa okula/işe önemli bir günde geç kalabilirsiniz. nedeni üstteki maddedeki bakınızda.

    * gazı iyice bitirip almayın. hem kombi bozulabilir hem de ters bir zamanda biterse sabaha kadar donarsınız. faturalıysa da ödemelerine dikkat edin.

    * sınav zamanları ya da önemli bir proje zamanı annenizi çağırın. o süreçte yemek vs. ile uğraşmadan işinize bakın. sonra da çok tutmayın. hem peder zor durumda kalır hem de siz darlanırsınız.

    * dolapta her daim 2-3 çeşit içkiden olsun. sonra "ay ben rakı içemeeeeeem. anamın evinde de lynchburg lemonade içiyordaaağğaam." diyen tipler sinirinizi bozar.

    * deterjanı, bulaşık toplu şeysini toplu alın. uzun süre gider zaten.

    * ıslak mendil önemli. sürekli ıslak mendil bulundurun. arada canınız sıkıldıkça sağı solu silin. evin temizliğini stabil tutacaktır.

    * kahvaltılığı az az alın. sonra bozulup çöpe gider.

    * sebze meyveyi kullanacağınız zaman alın. domates, salatalık vs. yi yemek yapmadan önce gereken miktarda alın.

    * mutfakta çok bardak olmasın. sonra çok yığılıyor. içki bardakları çeşitleri kesin olsun. sonra çay bardağıyla shot atmak zorunda kalmayın. su bardağı az olsun.

    * alışverişte ilk alınan malzemelerin (temizlik ve bakım ürünleri hariç) makarna, hazır çorba, yumurta vs. olmasına alışabilirsiniz.

    * kendinizin yattığı yatak, yastık kılıflarının, çarşafların, yorgan kılıflarının yıkanmasına dikkat etmezken misafirlere serilecek olanlarını her daim tertemiz tutmaya başlayabilirsiniz.

    * kanepe kenarına oturup televizyonda kanal değiştirirken salonda sigara içmek hakkınız. yapın bunu.

    * battal boy çöp poşetini alışveriş listesine yazmayı unutmayın.

    * ütüyü hafta başında toplu yapın. çünkü hafta içinde nerede nasıl kalacağınız belli olmaz.

    * salonunuz keyif pezevenkliğine uygun şekilde döşensin. en çok orada zaman geçirirsiniz. diğer odaları çok sallamasanız da olur.

    * dolapta her türlü içki bardağını öne koyun. sanki bir şeye yarıyor. neyse.

    * halıda sürekli beyaz noktalar olabilir. endişelenmeyin, tozdur o.

    * köşeler grileşebilir. domestos paklar.

    * sorumluluk sahibi olunacak. ne kadar akşamdan kalınmış olunursa olsun, sabah çıkarken o kapıyı kilitleyip anahtarını cebine koyacaksın.

    * kapıyı kilitlemeden önce kettle'ı kapatmayı unutmayın.

    * olabildiğince evde yalnızken içki içmeyin. depresyona girme ve alkolik olma tehlikesi yaratır.

    * gün sonunda eve gelinip kapı açıldığında surata tüm gece uyunmuş oda kokusunun çarpmasına alışın.

    şimdilik eyyorlamam bu kadar. hadi hayırrı işler.
  • yemeksepeti.com'da minimum sipariş tutarına ulaşabilmek için saçma sapan siparişler vermektir.
  • tuvaletin kapısını kapatmadan sıçabilme özgürlüğünü getirir ki yadsınacak bir zevk değildir.
  • sabah kendi başına uyanmaya çalışmak

    tek başına işten boş eve dönmek

    tek kişilik yemek hazırlamak

    tek başına yemek yemek

    tek kişilik bulaşığı yıkamak

    kendi kendine tv izlemek

    kendine iyi geceler diyerek uyumaktır yalnız yaşamak.

    edit: ve hatta kendi kendine saçma sapan espriler yapıp yine kendi kendine gülmektir.
hesabın var mı? giriş yap