• aman canım, bu misafir gibi değildir öyle bir gitsin bir gelsin. bildiğin evin diğer elemanıdır. seninle beraber yaşar. tanıştıktan sonra birlikte yaşadığınızı anlarsınız. o kadar da ürkütücü değil. tanısan seversin.
  • en zoru da, girerken kendine hoşgeldin demek, çıkarken kendini uğurlamak.
    arkadaş, eş, dost, sevgili gelir ama sabah sizinle kalkmaz o deyuslar. "sen yat, istediğin zaman kalkarsın" dediğine uyarlar hemen; biri olduğunda da yalnızlık çeker seni, ah seni.
  • bu hüzüne eşlik eden ise buzdolabı nın tam takır boş olmasıdır.
    evin içinde zaten yalnız olmaktan dolayı yaşanan hüzün, ağzın kuruması ile birlikte su dışında bir alternatif aranmasına yol açar, buzdolabına bakılır sadece bir parça peynirden başka bir şey olmayınca, akşamüstü üşengeçlik edip markete gitmediğiniz için kendinizle ince bir hesaplaşmaya girişirsiniz. bir lipton ice tea de yaramı sarardı ühü !
  • insan, bırakılan şeylerin öylece kaldığını gördükçe daha da artar. koltuğun ucundaki kitap ters çevrilip kapağı görünecek şekilde bırakılmıştır, yere düşen bir örtü öylece durur günler boyu. alıp düzeltmesen düzeleceği yoktur hiçbir zaman. kapıya dokunmasan senden başka biri dokunmayacaktır haftalarca. bir odaya girmesen, asla insan görmeyecektir o oda.

    zordur yani. var olduğunu anlayamazsın çünkü. anlamlandıramayınca başkalarıyla... varlığından etkilenen kim ki?
  • yemek yerken ortaya çıkar.
  • kaan sezyum'un mukemmel yazarligi ve samimi duygulari ile cok guzel anlattigi huzun.
  • her sabah alarmın sesiyle uyanırken ortaya çıkar bu durum.güzel şevkatli bi sesle güzel bir sabaha uyanmak varken bu şahıs her zaman alarm sesiyle rutin monoton yalnızlığına uyanır.
  • koskoca salonun ortasında körükleyerek içilen sigara dumanının havada serbest perendeler atmasını izlerken, "lan perdeler de sarardı iyice, bi makineye atsam artık" fikrinin "sanki gören var da" şeklinde kovalanması anında hissedilen duygunun ta kendisidir. sonrasında yıkanmayan bulaşıklar akla gelir ama geçer hemen. ha bir de toplanmayan yatak sorunsalı vardır lakin o konuda hiç sıkıntı olmaz. klasik "nasılsa gece yatınca tekrar bozulacak" yöntemine başvurulur.
  • şayet camlar ve duvarlar da ses geçirmiyor ise çekilmez bir hale bürünür. değilse üst komşuların kavgaları, sokaktan geçen gizemli insanların ayak sesleri, araçların çıkardığı firen korna sesleri, öyle uzaktan gelir kulağa. ne ol(ma)sa iç burkar hanede. terlikler giyilir farklı farklı, zira kimse yoktur kullanacak. müzik açılır aptalca danslar edilebilir. en komik programlar izlenip, kendi kendine kahkaha atılabilir. lakin gül(e)mez, konuş(a)maz asosyalin inindeki ne bilgisayarı ne de tv'si. çok kadın hiç kadındır oğlum yalnızlıktır sonun, der bir bar filozofu.

    *(bkz: yalnız adam)
    (bkz: sessiz adam)
    (bkz: ıssız adam)
    (bkz: bekar adam)
    (bkz: çapkın adam)
    (bkz: evli barklı adam)
hesabın var mı? giriş yap