• muradımın gülsoyumun yeni romanı.

    "tanpınar’a, atay’a, atılgan’a selam veren, ama en çok borges’le, nerval’le konuşan, onların metinlerinin ve karakterlerinin arasında ustalıkla gezinen roman, sanki yalnızlıktan kurtulmak için edebiyat aleminin büyük ruhlarını içine alıyor. parçaları birleştirmeyi seven, ipuçlarının peşinden gitmekten haz duyan meraklı okur kadar fantastik bir kurgunun büyüsüne kapılmak isteyen maceracı okur da yalnızlar için çok özel bir hizmet’ten yararlanmak isteyecek," denmiş.

    kurban olurum ben onun kalem tutan ellerine.

    ayrıca 7ocakta, boğaziçi üniversitesi'ndeki bir etkinlikte yeni romanından bir bölümü ilk kez okuyacakmış. detayları vermem. bana ne. kimse gitmesin.ikimiz kalalım.

    (bkz: murat gülsoy)
  • "sevgili borges, biz seni ilk okuduğumuz zamanlarda ispanyolca nasıl telaffuz edileceğini bilmediğimiz için adını “g” harfine bastıra bastıra söyler, en ufak bir kuşku duymadan seni kendimizden sayardık. jorge... belki iskandinavların telaffuzuyla söyleseydik jørg diyecektik, hamlet’in yorick’i gibi... belki de oğuz atay’ın olric’i. bu şakalarımı mazur gör, her şeyi birbirine bağlamayı senden öğrendim. ama o yıllarda henüz dünyadan haberim yoktu..."

    murat gulsoy işte dedirten miss gibi bir kış romanı.
  • murat gülsoy romanıdır. konuyu yazsam spoiler içerecek o yüzden yazmıyorum. bence okuyacak olanlar da sakın gidip bir yerlerden konusunu okumaya kalkışmasın; yazık olur güzelim kitaba.

    insanın kalabalıklar içindeki ve yalnızlar içindeki yalnızlığını bambaşka bir şekilde anlatan enteresan bir roman. biraz fantastik şeylerden hoşlanıyorsanız tamamdır.

    bitirdiğimde ama tamamen bitirdiğimde; kitabın son sayfasını da okuyup bitirdiğimde beklemediğim bir şekilde etkilendim. halbuki kitap bitmişçesine çeviriyordum sayfaları, 'bu son sayfalar da gerekli miydi?' diye düşünüyordum ki bir anda tüm hislerim değişti. hayır, beklentiye de girmeyin; son sayfada olay örgüsünü değiştirecek, insanı dumura uğratacak bir şey okumayacaksınız. daha başka bir şey var orada...

    - insan sonlu bir varlık. sonlu bir şeyin içinde sonsuz olur mu?
    -- bilmem. matematikçi olan sensin. bir ara anlatıp duruyordun, bir çemberin bir şeyini bölünce...
    - çemberin uzunluğunu çapına bölünce pi sayısını elde edersin.
    -- evet işte o... sonsuz değil mi o?
  • ozellikle, "anima" ve de "persona" arketiplerinin insan algisi uzerinde nasil calisabileceklerini (caktirmadan) anlatan, kurgusu hayli etkileyici bir roman.
  • onsoz, yalnizlar icin cok ozel bir hizmet, sonsoz ve ekler olmak uzere dort ayri parcadan olusan roman. hayalgucu ve anlatim oyle carpici ve ayni zamanda yalin ki, cup diye icine aliveriyor okuyani. ilk murat gulsoy romanim ama bitirir bitirmez hem kendisini hem de yazdiklarini arastirdim buyuk bir istahla, ellerine saglik!

    --- spoiler ---
    sonsoz'u ben de new age muziginde okudum. daha derinime islesin diye.
    --- spoiler ---
  • (bkz: black mirror)
    (bkz: black museum)
  • fazlasıyla sürükleyen ve kendine bağlayan murat gülsoy romanıdır. yalnızlığı en ufak da hissetmiş her birey kendinden bir şeyler bulacaktır.
  • aslında sanki yalnızlığa bir övgü, yani bana o izlenimi verdi. ya da 'yalnız olmaktan başka bir gerçek algısı yok'a çıkan algı analizleri. gayet lezzetli, hemen de akıp gidiyor.
  • seren yüce tarafından denge'm adıyla podcast uyarlaması yapılmış murat gülsoy romanıdır. çağın ruhunu oldukça başarılı yansıtan bu eseri kitlelere ulaştıran podbee media ekibi takdiri hak etmiştir. kendisine bir iyilik yapmak isteyenlere tavsiye edilir. dinleyiniz, dinletiniz...
  • murat gülsoy'u aynı adlı romaninin oyunlastirilmiş hali 14 şubat akşamı * dasdas online'da yayınlanacak.

    tanıtım metni şöyle:

    --- spoiler ---

    "murat gülsoy’un aynı adlı romanından, ceren boz ve nagihan gürkan tarafından sahneye uyarlanan yalnızlar için çok özel bir hizmet, kendini bilmek ve bulmak arasındaki bir kayboluş hikayesi. mirat’ın kendi ağzından dinlediğimiz bu hikaye esra, tuncay, mirat ve diğerleri arasında…

    ve evet “insan neye elini atsa kendi hayatından bir yansımayla karşılaşıyor. çünkü insan bir aynadan başka bir şey değil. kendisi kadar yansıtabiliyor dünyayı.”

    ama sonuçta, “yalnız mısınız? dert etmeyin!” …"
    --- spoiler ---

    bence harika bir pazar gecesi aktivitesi. sokağa çıkma kısıtlamaları hala devam ederken, tiyatroya izlemenin yegâne yolu. sevgililer gününde, sevdicekle beraberseniz evin konforunda tiyatro izlemek ayrı bir keyif, yok yalnızsanız belki gelecekte bir gün sevgiliye "benim online izlediğim ilk tiyatro oyunu yalnızlar için çok özel bir hizmet'ti 14 şubat'ti hiç unutmam" diye anlatırken o da "aaa benim de" deyiverir. bambaşka bir keyif.
    yanyana gelemediklerimizle beraber tiyatro izleme fırsatı apayrı bir keyif.
    her türlü keyif yani, black mirros senaryolarıyla birlikte değerledirmeye ayna tutması cabası...çıkın çıkın izleyin.
hesabın var mı? giriş yap