• sanırım şu ana kadar izlediğim en iyi ikincikat oyunuydu dersem hakkını vermiş olurum.
    yani; hımm burada gülünmesi lazım, öküz de olmayayım, güleyim diyerek değil de (evet öyle deyip gülerim ben çoğunlukla) gerçekten içimden gelerek güldürdü beni.
    sonra gerçekten içimden gelerek ağlattı da. gerçi bu aralar ota boka ağlar bir tip oldum, capitalism a love story filminde hıçkırmayı başarmış mal bir insanım.
    sami berat marçalı'ya* ve bütün oyunculara, bu cuma akşamında uzun süredir ilk defa ruhuma dokunabilmiş bu oyun için saygılarımı sunayım buradan.
  • 18. istanbul tiyatro festivali kapsamında ikincikat'ta yer almakta olan oyun.

    - hayat ritminin kaybolduğunu hissediyorsan, ya da hayatına ritim katmak istiyorsan, fazlaca sıkıldıysan, yeterince dürüst değilsen...? "hayat ritmini bul" seni bekliyor. on hafta. haftada iki dersten toplam yirmi ders. sonra her şey çok daha güzel olacak.

    ek gösterimler: 26-28 mayıs, 1 haziran imiş.

    ester’in söyledikleridir
    yalnızlığına korku vurma

    ester’in söyledikleridir
    ve gelsin ve geçsin bütün sözlerim
    gelsin ve geçsin

    ester’in söyledikleridir
    insanların içinden
    kendim olup taşayım

    ester’in söyledikleridir
    insanlara uzaklık vurma
    ama herkes ki kendisi olsun
    sonra herkes kendisi olsun
    bir gün herkes kendisi olsun

    ester’in söyledikleridir
    dünyada bakınıp durma
    bütün ol ve ayrı tut ki kendini
    zaten öyledir
    çünkü öyledir.
  • buse için gidilecek,mehmet için ağlanacak oyundur.
    (bkz: tavsiye etmek)
  • ikinci kat tiyatrosunda oynanan şahane oyundur. bir kere klasik bir tiyatro değildir. tiyatronun fiziksel koşulları nedeniyle zaten oyunun içinde oluyorsunuz. herkes boş bulduğu yere oturuyor. bütün oyuncular hiç beklemediğim şekilde başarılı idi. sanki bütün karakterlerle daha önce karşılaştım, tanıyordum gibiydi. hasibe eren için fazla söz söylemeye gerek yok, yalan dünya'daki rolünden daha farklı ve daha zayıf!!! görmek bir hoşluk. gizli bir seksapeli de var ayrıca, kendisine selam ederim. pınar çağlar gençtürk ise çok başarılı oynuyor rolünü,gerçekte de böyle mi aslında diye düşünüyor insan. hemen bedir bedir'e gelmek gerek. herkes çok başarılı ama bedir insanları ağlattı desem sadece bu yeterli olur sanırım. oyunda karşı tarafta oturan nefis bir varlık, bedir yüzünden dağıldı, kızı mı seyredeyim bedir'i mi şaşırdım. gidip kıza "benimle evlenir misin?" diyecektim neredeye. neyseee......
    sahne, bedir'in karakterinin babasının mezarındaki konuşmasıydı, kendi kendime "bir de ağlarsa, o zaman 10 vereceğim bu oyuncuya" demiştim. bir an sonra bedir, ağladı. bu normal bir şey mi? elinde bir şey var da gözüne çaktırmadan sürüyor mu ne? her oyunda ağlıyor mu bu adam? demekten kendimi alamadım. hayatımda seyrettiğim en güzel oyunlardan biriydi, umarım herkes gider ve izler. haaa yine beğenmeyenler olacaktır, o kadar kusur, yeşil kuşaklı üretim sistemlerinde bile oluyor.
  • "açık olmam" gerekirse kötü bulmadığım sami berat marçalı oyunu.

    ilk 10 dakikasında "bu da mı gol değil" diye uzun uzun düşünüp niçin bu sezon aklı başında tek bir oyuna denk gelemediğimi sorgulamaya başlamıştım ki kendimi biraz da eğlenmenin etkisiyle içinde buluverdim. güldüm, eğlendim, biraz üzüldüm, buse'yi görünce "aa beni yazmışlar" dedim, "barbaros'ta da ne trafik vardır şimdi" dedim, "pınar çağlar gençtürk ne iyi oyuncuymuş" dedim, çok bayılarak değil ancak yine de pişman olmadan çıktım çirkin salondan.
  • her yalnızın bir klubü vardır ve her klubün sadece tek üyesi...
  • "madem ki hep yalnızız bari bi şekilde yalnız cogunluk olalım, ozumuzu kaybetmeden sekilcilik yapalım, kulupler kuralım cogullasalım" seklinde bir gorus savunucusu grup.
  • öyle bir oyun ki, tüm oyuncuların oyunculuklarına hayran bırakır insanı.

    yalnızlar kulübü izlemek istememin başlıca sebebi hasibe eren faktörüydü, doğruya doğru. ancak benim şansıma dünkü oyunda demet rolünü hasibe eren değil de, banu çiçek barutçugil üstlenmişti. hasibe eren'in o dillere destan performansını izleyemeyeceğimi anladıktan sonra, banu çiçek barutçugil'in oyunculuğu ve enerjisi o kadar kolaylaştırdı ki benim bu gerçeği sindirmemi. çok sevdim ben bu kadını.

    içerik hakkında bilgi vermekten kaçınmak için elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışarak ancak şu kadarını söyleyebilirim, 6 farklı karakter ve 6 farklı hayat izleyeceksiniz. elinize en sevmediğinizi, size en uzak düşeni alın, oyuncuya giydirilen kostümü bırakın bir kenara ve sadece oyunculuğu düşünün oyun bitince. ağzınızdan dökülen kelime doğallık olacak.
    o kadar gerçek ki her an, akıyor bir buçuk saatlik süre. kahkahalar, kibir, acı, gözyaşı, hırs, çaresizlik... yalnızlık o kadar gerçek ki; sarılasınız geliyor, teselli edesiniz, yol gösteresiniz her birine.

    kıyafetleriniz çok güzel oturmuş üzerinize. yüreklerinize ve emeğinize sağlık sayın banu çiçek barutçugil, pınar çağlar gençtürk, heves duygu tüzün, tevfik şahin, bedir bedir ve güçlü yalçıner... hasibe eren'li halini izlemeye ise tekrar geleceğim ve biliyorum ki izlemesem bile bir şey kaçırmış olmayacağım.
  • ikincikat'ın bize bir güzelliği.
    tiyatro konusunda yetkin biri değilim. bu sebepten, sanırım, en önemsediğim şey bende bıraktığı hissiyat oluyor bir oyunda. nasıl başladığı, gittiği ve bittiği. yani nasıl aktığı. akarken bana neler yaptığı.

    işte bu oyun.
    o kadar farklı yerlerine dokunuyor ki insanın, duygu değişimleri yüzünden oyun sonrası yorulduğumu hissettim. zaten oyunun içinde gibi hissediyorsunuz oyunun sahnelenme biçimi ve oturma düzeni sebebiyle. zaten bu hissi sağlamlaştıracak şekilde başlıyor ve öyle bitiyor.

    ikincikat'ı, üst kattaki terörist ile keşfetmiştik. iyi ki! yine güzel bir oyundu, çok.
    sami berat marçalı ne güzel yazmış, yönetmiş, tasarlamış. hayat ritmini bulmaya yönelik derslerle ilerleyen bir kurs var oyunda ve altı farklı hayat. çok güzel akıyor.
    hasibe eren'i canlı izlemeyi çok istiyordum. sıdıka'dan bu yana gönlümün prensesi çünkü. daha çok istemeliymişim meğer. oyun sonrası bunu düşündüm. nasıl güçlü ve güzel bir enerjisi var, anlatamam. (oyun sırasında hayvan gibi defalarca esneyen bir abi vardı. oyun bitiminde, seyirciyi selamlarken, çok tatlı ve bir o kadar keskin bir şekilde uyardı. çok da güzel yaptı.)
    bedir bedir. tam bir canısı. bu kadar duru, bu kadar doğal, bu kadar güzel bir oyunculuk. bilmiyorum. izlerken gözümü alamıyorum. ama yine ağlattı, yine. baba yarası başka şey. içimizi deşti.
    pınar çağlar gençtürk. ilk kez izledim ve fakat nasıl sıcacık bir kadın. yüzümüzde güller açtırdı oyunculuğuyla.

    "derin nefes alıyoruz. ve veriyoruz. her şeyi bırakıyoruz, gitsin! şimdi her şey çok daha güzel olacak."
    tabii bunda 17 numarada oturmamın da etkisi yok değil.
  • basta devin ozgur cinar olmak uzere tum oyuncularin performansi cok iyi olan tiyatro oyunu. dekor da cok basariliydi. oyunda her bir karakterden mutlaka bir seyler bulabiliyorsunuz kendinizde. karakterler, insanin aslinda icinde sakladigi ve gun yuzune cikaramadigi seyleri suratina vuruyor. bu anlamda basarili bir oyun. ancak hikayenin butunune bakarsaniz size cok birsey katmayacaktir. ozellikle oyunun bitis sahnesi hayatimda izledigim en basit ve en tirt kapanislardan biriydi. oyuna hikayeyi takip etmek icin degil de karakterleri izlemek ve o karakterlerin icinde kendinizi gorup dusunmekicin gidilmelidir.
hesabın var mı? giriş yap