• lan şaka maka eyjafjallajökull (manuel yazdım) ile kanırta kanırta dalga geçtik ama artık bu yanardağ felaketlerinde isimlerinin de gerçekten rolü var mı diye ciddi ciddi düşünmenin zamanı geldi bence. geçen gün ekvador'da bir yanardağ daha patlamış mesela. yer yarılmış adamları yutmuş, kül bulutları oluşmuş, şehir boşaltılmış falan. adı ne peki yanardağın? tungurahua. çok riskli isimler koyuyorlar yanardağlara. kaşınıyorlar resmen. bizde de hasan dağı var mesela. adı hasan olan bir dağ patları mı? bence patlamaz.
  • eski çağ insanları üzerinde çok derin etkiler bırakmış olması muhtemel fenomen. düşünün ki bugünün bilimsel olanakları yok ve bir dağ patlıyor. içerisinden ateşler ve duman fışkırıyor. siz bunu izliyorsunuz. doğayla ilgili hiç bilginiz yok. korku ve merakla bakıyorsunuz. ne hissederdiniz?

    bu sorunun cevabını belki bir nebze verebilecek bir cümleye çok bilindik bir kitapta, yahudilerin kutsal kitabında rastlıyoruz. bugün elimizde olan tevrat nüshasının kim tarafından yazıldığı çokça tartışıldı. belki çıkış bölümünün 19. babında yer alan şu cümle yanardağ fenomeni ile birlikte düşünüldüğünde tevrat araştırmaları için yeni bir boyut ortaya koyabilir.

    "sina dağı'nın her yanından duman tütüyordu. çünkü rab dağın üstüne ateş içinde inmişti. dağdan ocak dumanı gibi duman çıkıyor, bütün dağ şiddetle sarsılıyordu."
  • dünyanın götü olarak düşündüğüm yerlerdir. hırsından lav sıçıyor, kül ossuruyor.
  • bence nefis bir türkçe sözcük, anlamı içinde apaçık gizli.
    ayrıca son günlerde tüm dünya tarafından tanınan -ama biraz zor telaffuz edilen- örneği için, (bkz: eyjafjallajökull).
  • yanardağ ağzı krater, ifrazatı lav, püskürmesi indifa, külü tüf, en güzeli arzu yanardağ'dır.
  • yerin binlerce kilometrelerce altını üstüne taşıyan büyüleyici yapı. doğanın canlı kısmını ne kadar sevmiyorsam; cansız, bizimle hiç ilgilenmeden kendi işine bakan kısmını o kadar seviyorum. bulutları, okyanusları, dağları, volkanları.

    hayatımızı üzerine bina ettiğimiz yaklaşık 3000 kilometrelik yerkabuğunun altında demir, nikel ve sülfürden oluşan sıvı bir yapı var. yakın zamanda bilim insanları, bu sıvının kabuk üzerinde bacalar oluşturarak dolaşabileceğini, kabuğa penetre edebileceğini gösterdi. işte yanardağlarla ilgili büyüleyici şey, yerin binlerce kilometre altını, milyonlarca yıldır değişmeden duran lavları yeryüzüne çıkarıvermesi. bu lavlar yeryüzüne ulaştığında, başkalaşıp taşlaşıyor (kola şişesini açtığınızda sıvı içindeki karbon dioksit gazı üzerindeki basınç farkından oluşan baloncuklarla aynı mekanizma nedeniyle delikli bir taş haline geliyor) ve binlerce yıl hiç dokunulmadan yaşam bulduğu dağın eteklerinde ikamet ediyor. pompei'ye gittiğimde, bilime ilgi duymaya başlayan küçük yeğenim için bu volkanik taşlardan bulmak amacıyla, vezüv dağı'na giden turlardan birine katıldım. sonunda ilgi çekici görünen bir taş bulduğumda, kilometrelerce aşağıdan gelmiş taşların hikayesine biraz takıldım, bir bakıma yanardağların neden büyüleyici olduğunu anladım.

    vezüv patlayıp yerin altını dışına kustuğunda oluşmuş, pompei ve herculaneum şehirlerinin lavlar altında yok olmasına tanıklık etmiş, belki de 2000 yıllık bir taş. onun tanıklığında ülkeler kurulup yıkılmış, şehirler yanıp kül olmuş, yüzlerce jenerasyon insan doğup ölmüş... yanardağların ve doğanın cansız yanının sevdiğim, büyüleyici bulduğum yanı bu: doğanın sessizliği, umursamazlığı. kendi sorunlarım içinden çıkılamaz gibi geldiğinde, basit ve önemsiz gelecek kaygılarım dünyanın en önemli problemleriymiş gibi kafamı kurcalayıp ufkumu daralttığında, sıkıldığımda, bunaldığımda hep bunu hatırlıyorum: okyanusların dibinde, yerin kilometrelerce altında, gökyüzünde, kutupların buz tutmuş sıradağlarında, uzayın bir başka noktasında, her şey ama her şey, ben yokmuşum gibi kendi işine bakmaya devam ediyor. carl sagan'ın pale blue dot yorumuna paralel, evrenin devasalığı karşısında aslında ne kadar küçük, sorunlarımınsa ne kadar önemsiz olduğunu; tek başına çevremizde bütün bu olan biteni deneyimleyebilmenin bile ne kadar muhteşem bir şey olduğunu hatırlıyorum. bu noktada tatlı yeğenimin bilim hevesini arttırmanın yanında, kendim için de bir tane taş bulmaya karar verdim.

    okyanuslar diplerinden dünyanın en uzun sıradağlarıyla birbirine bağlı. suların altında çıplak gözle göremediğimiz çok yüksek ve aktif süperyanardağlar var. kıtalar tektonik plakaların sınırları üzerinden birbirinden ayrılırken, bu yanardağlardan püsküren lavlar su altında taşlaşıp bu ayrılma noktalarında sürekli yeni zemin oluşturuyor. bu açıdan bir volkanik taş, hem milyonlarca yıllık yerin altından üstüne uzanan geçmişiyle kalıcılığın, eskinin sembolüyken; aynı zamanda her şey birbirinden ayrılıp uzaklaşırken, üzerinde durduğumuz zeminin bile daimi yenilenmesinin, değişmenin, yeninin sembolü. bu noktada çok çok sevdiğim bir arkadaşım için de bir taş bulmaya karar verdim.

    nihayetinde bulduğum taşlar görüntü olarak delikli olması dışında hiç de ilgi çekici değildi. o yüzden sinirlenip iki taşı da attım, yeğenime de pompei'de dükkanlarda satılan fabrikada üretilen ilginç silikon karbit taşlardan birini satın alıp volkanik taş diye yutturdum.
  • kızıma göre öksüren dağ. bir de ateşi var, aynı onun gibi.
    not:hasta oldu kuzu
  • (bkz: volkan)
  • yanardağlar genellikle ya tektonik plaka sınırlarında ya da sıcak noktalarda yer alırlar. yanardağlar uyuyan (etkin olmayan) ya da faal (aktif -neredeyse sürekli çıkış ve kesikli püskürmeler) olabilirler, önceden tahmin edilemeden hâlâ değiştirebilirler.

    karadaki yanardağlar genellikle, çıkışların yıllar içinde sürekli birikmesiyle koni ya da kül konisi şeklini alırlar. suyun altında ise, yanardağlar genellikle fazlasıyla dik sütunlar oluşturur ve yıllar içinde okyanus yüzeyine çıkarak yeni adacıklar hâline gelirler.

    yanardağ etkinlikleri genellikle depremler, sıcak su kaynakları, çamur kazanları ve kaynaçlar gibi yer etkinlikleriyle beraber görülürler. püskürmelerden önce genellikle düşük şiddette depremler görülür.
  • 1883 yılında sumatra ve malezya arasında bulunan karakatau adası’ndaki yanardağ patlaması insanlık tarihi boyunca kaydedilen en yüksek gürültüdür ve 4800 kilometre uzaktan duyulmuştur.
hesabın var mı? giriş yap