• marksın ideoloji tanımıdır. sınıf bilincinin oluşmasında ki en büyük engel olarak ideolojiyi görmektedir.marks a göre bir sınıfın biliçli olup kendi sınıfının çıkarlarını savunması yani biliçli olması "kendi için sınıf" kavramı ile teorize edilmiştir.bir işçi topluluğu eğer birleşip bir sendika kurar ve haklarını aramak isterse bu bilinçli bir mücadeledir. ne var ki aynı şekilde bir grup insanın sırf kültürel , kimliksel kaygılarla bir araya gelip , yozgatlılar derneği, lahmacun sevender derneği gibi örgütler oluşturması "kendi içinde sınıf tır" yani yanlış bilinçtir. ideolojidir. insanların gelecekte nasıl yaşayacağına değil, (zengin ya da fakir) ne olarak yaşayacağına ( laz , türk, kürt , )kısacası ideoloji soyut kavramlar üzerine yapılan bir zihin patinajından başka birşey değildir.ideoloji genel olarak egemen sınıfın kurduğu hegfemonya ekseninde şekillenmektedir. eğemen güç yani burjuva, işçi sınıfının örgütlenmesini, bilinçlenmesi istemez. onlara yapay tartışma konuları oluşturur. laik anti laik. galatasaray fenerbahçe vs. bu da ideolojinin tam kendisidir. cemil meriçin dediği gibi ideoloji zihinlere giydirilmiş bir deli gömleğidir."
  • (bkz: false consciousness) - başka bir deyişle ("they do not know it, but they are doing it") - karl marx
    (bkz: enlightened false consciousness) - başka bir deyişle (""they know very well what they are doing, but still, they are doing it") - peter sloterdijk
  • gotunde donu olmayan adamin "amuha kodumun komunizleri sidirigidin la maallemizden !!!!" diyerek adam kovalamasina sebep olan deluzyon.
  • louis althusser tarafından yazılan devletin ideolijk aygıtları kitabında derinlemesine irdelenen, marksist devlet kuramında önemli bir yer tutan kavram.

    marx'a göre, çalışan sınıfların kendi çıkarlarına ters şekilde burjuva ideolojisinin düşünme kalıplarını kullanma durumu.
  • marks'a göre ideoloji.
  • tamamen "yanlış" biçimde marx'ın ideoloji tanımı olarak öne sürülen kavramdır "yanlış bilinç". nitekim marx, engels ve sonra gelen marksistler ideolojiyi yanlış bilinç olarak görmezler, "göremezler". evet, göremezler, zira marksizmin kendisi zaten buna izin vermez.

    şöyle ki, eğer insan yaşadığı maddi dünyayı "yanlış" kavrıyorsa, bütün materyalist teori çöpe gidecek demektir. kaldı ki materyalizm ve ampriokritisizm de lenin'in ortaya koyduğu yansıma teorisi de böylece çöpe gider. zira eğer insanlar maddi dünyadan kendisine, duyu organlarına yansıyan "şey"leri götünden anlayıp bir "yanlış bilinç" geliştiriyorsa, bu durumda maddi yaşam koşulları ile insan bilinci arasında hiçbir ilişki yok demektir. bu, laclau'nun söylediğini söylemek olur.

    oysa ideoloji, bir yanlış bilinç olarak değil, "kapitalizmde tersine çevrilmiş maddi dünyaya ilişkin doğru düşünce" olarak tanımlanırsa bu durumda materyalizme uygun bir tanım yapılmış olur. nitekim bu tanımda "yanlış" olan bilinç değil, maddi dünyanın kendisidir ve bu "tersine çevrilmiş maddi dünya" insan bilincine "doğru" biçimde yansıdığından, ideoloji de bu "yanlış" olan maddi dünyaya ilişkin "doğru" olan fikir/düşünce biçimini alır. bu nedenle düzeltilmesi gereken şey, insanların bilinci değildir tek başına, tersine çevrilmiş maddi dünyanın bizzat kendisidir.

    bir örnekle bitirelim. bir arkadaşınızın satın aldığı ayakkabıyı görüp, "ulan ne güzel ayakkabı, kim bilir buna ne kadar emek-zaman harcanmıştır" dediğiniz oldu mu? muhtemelen olmadı. zira ayakkabının değerini ona harcanan emek zamanla değil, fiyatıyla değerlendireceksiniz. işte maddi dünya olayı tersine çevirmiştir, metanın emek zamanla belirlenen değerini sırf parasal bir değere dönüştürüp bizim de pek doğru biçimde öyle düşünmemize neden olur. olay budur...
  • örneğin beyaz yakalının biraz daha fazla maaş alıp plazalarda diz çürütmesi sebebiyle kendini işçi yerine şirket hissedarı zannetmesidir.
  • "yeni, yanlış bilincin, yorulmak bilmez acentalığını modanın yaptığı yanlış bilincin özüdür." walter benjamin - das passagenwerk
  • kapitalist toplumda var olan yapı ve materyallerin proletaryayı aldattığını söyleyen marksist görüş.
  • marx'a göre insanlar, zengin insanların zenginliklerini çok çalışarak veya zakalarından elde etmediklerini aynı zamanda fakir insanların fakirliğinin de aptal, tembel, yeteneksiz olmalarından kaynaklanmadığını ileri sürer. toplumu oluşturan bireylerin bu durumu böyle bilmeleri, kendi kusurları değil, kapitalist sistemin bir sonucu olduğunu belirtir.

    edit: düzeltme
hesabın var mı? giriş yap