• manga türleri içinde okurken en çok keyif verenlerden biridir. yaoi animeler tartışılabilir belki, ancak ben shoujo bir mangadansa yaoi'yi her zaman yeğlemişimdir.
    hentai ile alakası yoktur öncelikle, gay pornosu hiç değildir. yaoi türü, shounen ai türünün bir tık üstü gibi görülse de (yani daha çok cinsellik içereni) bu türde de aman aman bir cinsellik yoktur. sadece shounen ai'de liseli sevimli erkeklerin birbirlerine açılamaları gibi masum konular işlenip bir yandan cinsellikten alabildiğine uzak durulurken, yaoi'de karakterler genelde yetişkindir ve daha derindir.
    tabi ki salt cinselliğe yoğunlaşan yaoiler yok değildir, hatta kıllı, bıyıklı, iri kıyım amcaların olduğu garip alt türleri de vardır. ancak güzeli bulunduğunda başucu manganız olabilir.

    benim en beğendiğim yaoi manga daha doğrusu manhwa "totally captivated". ilk okumamın üzerinden 1 yıldan uzun zaman geçti, ancak hala arada sırada açıp okurken bulurum kendimi. kesinlikle çok başarılı ve isminin hakkını veren bir manhwadır.
    yaoi animeler içinde ise bugüne kadar beğenmeyen kimseye rastlamadığım junjou romantica çok başarılıdır ve nacizane tavsiyemdir.

    bunun dışında "boys love" etkisini sadece anime-manga aleminde göstermez. uzak doğuda iki erkek arasındaki aşka karşı yoğun bir ilgi vardır. bu konuda çekilen pek çok filmin yanı sıra, asyalı müzik grupları bile bunu zaman zaman malzeme olarak kullanır. pek çok müzik grubunda birbirine yakıştırılan elemanlar vardır, hatta bunlar konserlerde dudağa bir buse kondurarak fan service'in alasını yaparlar. performans esnasında iki erkeğin birbirine yaklaşması ile genç kızların çığlıklardan, nosebleedlere koşması bir olur. bu yolla fanlar arasında efsaneleşen çiftler de vardır, jpop grubu kat-tun'dan akame(akanishi-kame), kpop grubu super junior'dan ise eunhae(eunhyuk-donghae) bunlara örnektir.

    dizilerde de yavaş yavaş gay karakterlerde artış gözlenmektedir. kısacası uzak doğuda yaoi tahmin edildiğinden daha yaygındır ve daha çeşitli alanlarda kendini gösterir. kdrama'larda bile son yıllarda gay karakterler iyiden iyiye artmaktadır. genelde bu karakterler bayan karakterlerden daha çok ilgi görmektedir. örneğin sungkyunkwan scandal dizisinde geol oh ve yeorim karakterleri arasında oldukça light işlenmiş de olsa böyle bir durum vardır. hatta tutucu görülen kore'de bu ikili en iyi çift ödülü bile almıştır, üstelik en çok izlenen kanallardan birinin drama ödüllerinde.

    son olarak, bu türe ayılıp bayılan hatunlara ise fujoshi denir ki ayrı bir sosyal vakadır, hatta ana karakteri bir fujoshi olan anime ve mangalar bile peydah olmuştur, bunlardan light novel türündeki fujoshi kanojo tavsiye edilesidir.
  • kadınlar tarafından ve kadınlar için yapılan manga/anime türüdür.shounen-ai gibi boy love ı konu almasına rağmen yetişkinlere yöneliktir, cinsel sahneler içerir, smut tur.kadınlar tarafından bu kadar beğenilmesinin nedeni sadece 'oo gey gey adamlar ne kadar çok adam o kadar çok pipi hohooyt' düşüncesi değildir, öncelikle erkekler için yapılan pornografinin aksine derin bir olay örgüsü, ciddi bir hikayesi vardır, yıllardır itiraf edilemeyen aşk, sevilmek sahiplenilmek ihtiyacı , yemek ve temizlik yapabilen erkekler gibi.yaoi deki karakterler sadece çok çekici ve hoş değildirler, aynı zamanda duygusal derinlikleri, düşünce tarzları erkekten çok kız gibidir.seme de olsa uke de olsa kadınsı duygulara seslenir.elbette erotizm anlayışı koca göğüslü sarışın-solaryumlu kadınlar ve kaslı ağda yapılmış parlak vücutlu adamların sonsuz performansı konulu pornolar olanlara yönelik değildir.hatta genel olarak gay erkekler tarafından ilişkide çok kesin çizgilerle ayrılmış aktif/pasif durumları, uke'lerin memesiz kız gibi görünmeleri nedeniyle eleştirilir çünkü en nihayetinde yaoi duygusal heteroseksüel kadınlar içindir.
  • günde bir doz yaoi manga okumazsam içim rahat etmiyor, uyuşturucu gibi yemin ederim.
  • uzun süre yaoi anime izleyince veya mangasını okuyunca yan etki olarak gerçek hayatta da erkekleri seme ya da uke olarak ayırmanıza neden olur(çünkü ana karakterler olsun olmasin nerdeyse karakterlerin hepsi gay olduğu için karakterleri gördüğünüz anda ister istemez insanın tahminde bulunası geliyor ve bulunuyor). sizin gibi bu tarz manga okuyan bir arkadaşınız varsa beraber "kimi neden seme/uke seçtin?" konusu tartışılabilinir sonrada saatlerce okuduğunuz hangi manganın daha sevimli ve romantik olduğunu ve hangisinin yanından bile yaklaşılamıyacak rezillikte olduğunu konuşabilirsiniz.evet.

    lisanslı mangaları, artbookları, novelları ve bl(boy love) jmovie bulabileceğiniz kısaca ihtiyacınız olan herşeyi sunan bir site,hayat kurtarir:

    http://yaoibl.blogspot.com/

    eğer yanlışlıkla yukardakinden bulamassanız burdan hangi scanlation grubunun çevirdiğini ve onların sitelerine ulaşabilirsiniz.

    http://www.mangaupdates.com/

    ha bide fanfic ler var. bu sitede istediğiniz eşleştirmeyi yapıp sonra da içeriğini seçip mutlu mutlu okuyabilirsiniz:

    http://www.fanfiction.net/

    birde bl game ler var ama onlar genelde japonca oluyor. o oyunlarda bir sekilde atlas vb. programlarla az biraz çevrilebiliyormuş gelgör ki daha kısmet olmadı çünkü nasıl olduğunu anlamadım daha ama eğer gün olur başarabilirsem ne mutlu bana.
  • japonların daha ziyade shounen-ai (boy-love) olarak tabir ettiği anime-manga türü. aslında öngörüleceği üzere japonya'da popüler olmasının aksine, kuzey amerika'da çok fena rağbet görmüştür. ama klasik eşcinsel pornosunun aksine yaoilerde hedef kitle hatunlardır.
  • "yama-nashi ochi-nashi imi-nashi" sözcüklerinin kısaltması olan eşcinselliği anlatan bir manga türüdür,
    anlamı çözümsüz, karışık, anlamsız falan olsa gerek.
  • bu karanlık dünyaya geçiş biletim çoğu yaoi sever gibi junjou romantica dır.peki benim bu yaoi keşfetmem nasıl oldu.işsiz olduğum dönemde ki şuanda da işsizim ; internetten hikayeler okumaya başladım.ilk önce funfictionlarla başladım sonra özgün ve yine funfiction slash hikayelerle devam ettim.slash hikayelerde daha tam olarak tanımlayamazsam da içeriği erkek-erkek ya da homoseksüel çiftler arası aşkın, tutkunun ya da savaşın anlatıldığı hikayelerdir.hatta içinde düşsel olanları da vardı ki, benim hayran kalmamı sağlamış.işte benim homoseksüel çiftlere merakımın başlangıcı böyleydi.

    yaoi türü erkek-erkek arası ilişkileri anlatan bir anime türü.belirtmeliyim ben normalde otaku gibi bkunu çıkarma seviyesinde olmasa da anime seven ,manga okumaktan hoşlanan bir insanım.bir gün bu slash hikayelerin hepsini yiyip bitirip ikinci kez yedikten sonra ; ya animede de böyle bir şey vardı bir bakayım dedim ve junjou romanticayı izlemeye başladım.evet sevdim ve yeni açlığımı doyurmak için konusunu sevdiğim yaoi anime ve mangaları tüketmeye başladım.ah işsizlik sen nelere kadirsin:p şimdi izlediğim ya da okuduğum bir kaç yaoi söyleyeyim:
    junjou romantica: içinde 3 4 tane bishounen çiftin hikayelerinin anlatıldığı sevimli mi sevimli anime.
    sekai- ichi hatsukoi: junjou romanticanın mangakasının elinden çıkan ve benim en sevdiğim yaoi dir.ama öncelikle bunun mangasını okumanızı tavsiye ederim.sonra anime.

    no:6 : amanın ben böyle kaliteli bir çizim az görmüşümdür.o nasıl görsellerdir ya.bu anime aslında yaoi asla değil.daha çok shounen ai türüne koyabiliriz.çünkü iki erkeğin iki kere birbirine öpücük kondurması bir yaoi olamaz değil mi? bu animeyi herkes izlemeli.konusu da gerçekten ilginçti.fakat animenin sonu biraz ucu açık bitti.olsun siz izleyin.

    koi suru boukun: valla ben sevmedim animesini.mangası daha iyi diyorlar ama animesine alışamadığımdan mangasına sarmadım açıkcası.

    haruwo daiteite: iki erkek porno yıldızının sonradan normal bir filmde oynaması ve sonrasında aralarında oluşan ilişki.konusu ve çizimi beni pek sarmasa da nedense izlerken sıkılmadım.

    mangalara gelecek olursak;
    love stage: hala devam etmekte olan manga.çocukken beraber reklam filminde oynayan iki erkek çocuğunun ama çocuklardan birinin kız kılığında oynaması ve herkesin de onu kız zannetmesi ile gelişen olaylar.valla sevdim eheh. karakterler süper, sevimli, yakışıklı ve bi o kadar komikler.

    sakura gari: bu mangayı tam bir yaoi sever değilseniz okumayın.sağlam ön yargılarınız, tabularınız varsa okumayın.öncelikle bu hikaye beni çok sarstı ve itiraf etmeliyim gözlerim doldu.değişik bir hikaye; tanımlarsam: sert, duygusal, acı, gözyaşı,sevgi.. hikayenin sonu okuyucuya bırakılmış ..

    totally captivated: ala alla aşık oldum resmen (abarttı) okuyun.o kadar.manyak ben işsizlikle birleşince tuttum bir de ana karakterlerden birini çizdim defterime.kalpler falan.:d

    rutta to kodama: aynı yurt odasında kalan iki erkeğin, biri kabadayının teki diğeri masum sevimli bir çocuk onların hikayesini anlatıyor.yaoi olmasının haricinde bu hikayede sevdiğimiz insanları paylaşamama, bazen kıskanma, bencillik yapma gibi duygularla karşılaştığımız zaman ki düşündüklerimizi ,kendimizi sorgulamamızı bu hikayede de görüyoruz.çok değişik emin olun yaşadığımız herşey başkaları tarafından da yaşanıyor bu dünyada.

    şimdilik yazmaktan yoruldum.devamı gelecek..:)
  • üniversitede bir kız arkadaş deli gibi yaoi manga okuyordu. iki erkek kişi bununla işte yemeğe, cafe'ye felan gitmeye tırsardık. her seferinde muhabbetin ortasında bir anda susar, 10 saniye felan sessiz bir şekilde bize bakar "şuanda ikinizi hayal ediyorum" derdi.

    bir dönem erkek arkadaşlarımın hepsinden soğudum bu kız yüzünden.
  • japonya'da artık daha çok bl terimi kullanılsa da*, muhtemelen kolay telaffuz edildiği ve ilk kez duyan için bir şey ifade etmeyen bir kelime olduğu için, japonya dışında homoseksüel erkekler arasındaki karşılıksız aşktan gangrape'e uzanan bir yelpazedeki münasebetleri anlatan manga türüne verilen isimdir. 1980'lerde, bilhassa doujinshi çevrelerince kendileriyle dalga geçmek için ortaya atılan "yaoi" kelimesi, türün ruhuna daha yakın sayılabilir. şahsen ben de yayıncılar gibi "bl" terimini tercih etsem de, yaoi teriminin de hala etkisini koruduğunu göz önünde bulundurarak, bu entry'yi yaoi başlığı altına yazmakta bir beis görmüyorum. öyle ki "801" rakamları, japonca'da "ya-o-i" şeklinde okunduğu için, 1 ağustos günü japonya'da halen yaoi günü olarak kutlanmaktadır (ya da twitter bana yalan söylüyor). peki biz bu yaoiye nereden geldik?

    ben yaoi'ye nereden geldiğimi çok net hatırlıyorum. kendi köşesinde naruto izleyen masum ve genç bir insanken, animenin başlarında itaçi uçiha'nın ilk kez arz-ı endam etmesiyle kendisinden çok etkilenmiştim. bakın daha akatsuki'yi bile tam görmemişiz, o kadar eski bölümler. bilgisayarıma itaçi'li wallpaper bulmak için bir gün gugıl'a "itachi sasuke" yazdım. sharingan'lı falan havalı resimler bulacağım aklımca. sonuçların arasında daha önce hiç görmediğim bir manga sayfası dikkatimi çekti. tıklamaz olaydım... meğerse konusu itaçi'nin sasuke'ye genjutsu yapıp burada tekrar etmek istemediğim şeyleri yaptığı -çizimleri de çok kötü olan- bir fan art imiş... o gün hayatımda ilk kez yaoi görmüş oldum ve kendime hala cevabını tam olarak bulamadığım şu soruyu sordum: bunu yapan insanların derdi ne?

    hakkında akademik bir literatür ortaya çıkan bu soruya cevap bulamasam da, yaoi'nin nasıl ortaya çıktığı ile ilgili yıllar içinde naçizane bir fikrim oluştu. türün tarihi kökenlerini bilmek, bence bugün geldiği yeri daha iyi anlamlandırmaya yarıyor. kötü bir yüksek lisans tezi gibi japon tarihinin alakalı alakasız her şeyini özetlemek veya başarısız bir manga tarihi yazmak yerine, edo dönemi'nden başlayacağım. neden daha öncesi yok? çünkü paşa keyfim ayrıca araştırmaya üşendi.

    -bişounen'lerin atası wakashuu'lar ve homoerotizmin kökenleri
    10'lu yaşlarındaki güzel erkekleri tarif ederken kullandığımız bişounen kavramı, edo döneminde "wakashuu", yani "güzel"i olmadan "genç erkek" anlamına gelen bir kelimeyle karşılanırmış. samuray kültüründe yetişkin bir samurayın, genç ve toy delikanlılara aşık olması adeta racondan sayılırmış. pederast nitelikli bu ilişki, sadece cinsel veya romantik yöne sahip değildi: ilişkinin yaşlı ortağı, delikanlıya dövüşmeyi yahut bir zanaati, ve genel olarak yol-yordam öğretirdi. wakashuu'ya duyulan aşk, bizim divan edebiyatından alışık olduğumuz idealize edilmiş aşka çok benzer gelmiştir bana: aşığına sürekli acı çektiren, onu süründüren nazlı bir genç ile bu delikanlıdan asla vazgeçmeyen, her kaprisine he diyen, onu derin bir aşkla seven aşık bir adam. wakashuu'lar kadınlar için de birer arzu nesnesiymiş. bir nevi gençliğin ve güzelliğin kutlanması gibi bir şey. dalından yere düşmeden önce çok kısa bir süre olanca güzelliğiyle açan sakuralar gibi, herkes gibi sıradan bir adam olmadan önce gençliğin güzelliğinin zirvesinde olan delikanlılara karşı kadın erkek demeden hallenmiş bu japonlar. burada aşık olunan, soylu ve saf bir ruhun, güzel bir bedende aşığı tarafından eğitilmeyi beklemesi unsurudur. dilimize çevrilmiş samuraylar arasında aşk kitabında bu konuda örnekler bulabilirsiniz. ayrıca gohatto filmi de, bir wakashuu hikayesi olarak izlenebilir.

    meiji döneminde japonya'ya gelen batılılar, japon kültüründeki birçok unsuru olduğu gibi wakashuu aşkını da kınayıp ibneliğin lüzumu yok dedikten sonra, klasik samuray kültürü ile bu müessese de ortadan kaybolmuş. japonya'da esen batılılaşma rüzgarlarıyla, genel olarak eşcinsellik de kınanır hale gelmiş ve perde arkasına çekilmiş.

    -1970'ler: bl'in doğuşu
    manganın tarihini bir kenara itiyor ve 100 yıl ileriye zıplıyoruz. yaoi açısından bizi ilgilendiren, 1970'lerde şoujo mangaların içinde bulunduğu durum. genç kızlara yönelik şoujo mangalar, ekseriyetle erkek çizerler tarafından çizilirken, savaş sonrası japonya'sında "24 yılı grubu" diye adlandırılan bir grup kadın, şoujo ve genel olarak manga endüstrisini değiştirmek üzere piyasaya çıkarlar. hepsi imparator shouwa'nın hükümdarlığının 24. yılında (1949) doğdukları için böyle anılan bu kadınlardan bizim için en önemli olan ikisi moto hagio ve takemiya keiko'dur. 1970'lere gelene kadar, kızlar arasındaki platonik aşkları anlatan zibilyon tane roman yazılmışken, erkekler arasında bu tür romantik yahut cinsel ilişkileri içeren edebiyat daha zayıf kalmıştı (ilk yaoi roman olarak mori mari'nin 1961 tarihli "koibitotachi no mori" adlı romanı gösterilmektedir). sanırım bu toplumsal tolerans ile ilgili: biz de küçükken düğünlerde kız kıza çok dans etmişizdir ama ben hiç erkek çocukların bizim gibi dans ettirildiğini hatırlamıyorum. sanırım japonlar da iki kızın birbirine masumane hisler beslemesine benzer saiklerle daha hoşgörülü yaklaşmış. dolayısıyla mangada yuri'nin kökenlerinin yaoi'den biraz daha eskiye gittiğini ve daha farklı temellere dayandığını söyleyebiliriz.

    edebiyat ile ilgili şöyle bir not da düşülebilir: "sanat, sanat içindir" düsturuyla, saf "güzel"i yakalamak için, estetik kaygılarla oluşturulan, hafif dekadan edebi eserler için kullanılan "tanbi" kavramı da, erken bl eserler için kullanılmıştır. erkekler arasındaki "asil" duygular ve feminen erkek karakterler bu yazında kendilerine sıkça yer bulduğundan, erken şounen-ai mangalar ilk başta en çok tanbi'ye benzetilmiş ve bu adla anılmıştır. yani bugün fujoshi'lerin kya kya diyerek okuduğu boş hikayelerin temelinde, aslında bir sanat kaygısı olduğunu da gözden kaçırmamak gerekir.

    daha önce eşcinsel erkek karakterler içeren manga örnekleri olsa da, 1970'lerde ifade edildiği şekliyle şounen-ai türünün ilk örnekleri olarak kabul edilen, iki erkeğin öpüştüğü ilk mangalar 1971'de yayımlanır: ilki takemiya keiko'nun sunroom nite'si, ikincisi ise hagio moto'nun 11-gatsu no gymnasium'u. bu mangalardaki iki minik buseden bugünkü bdsm'li, fantezili mangalara gelmiş olmamız ne tuhaf değil mi? oneshot niteliğindeki bu iki mangayı, aynı mangakalar iki seri ile devam ettirmiştir: hagio'nun thomas no shinzou'su, iki erkek arasındaki aşkı anlatan ilk bl eser olarak nitelendirilirken, 1976'da başlayıp 17 cilt devam eden takemiya'nın kaze to ki no uta'sı ise, iki erkeğin açık açık seviştiği ve uzun yayın döneminin gösterdiği üzere ana akım bir başarı elde etmiş ilk bl mangadır. kazeki'de tecavüz, uyuşturucu, ruhsal sorunlar, aklınıza gelebilecek her türlü trajedi unsuru vardır. böyle sert temalar, sadece erkeklere yönelik, gerçekçi bir tarzı olan gekiga'larda yer alırken; aşırı güzel cıvır oğlanların, adeta bir fantezi dünyasında, çiçeklerle böceklerle bezeli mangalarda kızlara yönelik olarak işlenmesi, devrim niteliğindeydi.

    bilhassa kazeki'nin elde ettiği başarı, japonya'da bl üzerine yoğunlaşan ilk dergilerin çıkmasına neden olmuştur. daha önce şoujo manga dergilerine çalışan mangakalar, senelerdir bu homoerotizm dalgasını bekleyen genç kızlara yeni dergilerde işlerini sunmuşlardır. kendilerini ifade edecekleri böyle bir mecra bulmaları, bl mangaların sayıca arttırıp çeşitlenmelerini de sağlamıştır. 1978'de yayın hayatına başlayan june dergisi, "june" kelimesinin "selpak"ın kağıt mendil ile aş anlamlı kullanılması gibi, bl ile eş anlamlı olarak kullanılmaya başlamıştır.

    bu yıllara damgasını vuran şey, bişounen kültürünün gelişmesidir: 70'ler mangalarına baktığınızda hep sarışın, viktorya döneminden çıkmış gibi gençleri görürsünüz. melankoliye bulanmış hikayeler, hep eski bir tarihte ve avrupa'da geçer. adeta kadınlar morte a venezia'yı izleyip yıllarca tadzio çizmiştir. dönem eserlerindeki erkek karakterler hep androjen ve genç oğlanlardır.

    -1980'ler: yaoinin yükselişi
    1980'ler, bl'in şoujo'dan kopup ayrı bir tür olarak kendine yer edindiği yıllardır. bu iddiamı destekleyecek bir verim yok ama, yaoi ile şounen-ai'ın farklılığını savunan teorinin kökenleri de 80'lerdedir. zira bu dönemde june dergisi kültürü devam etse de, 70'lerden aldıkları gazla çizerler, romantik ve şoujo-esque hikaye ve karakterler üzerine kurulu eserlerden dümdüz pornografiye kayan mangalara doğru yol almıştır. estetik kaygılar, daha avam zevklerin gerisinde kalmıştır. elbette amatör sanatçılara bol bol yer veren june dergisi, 80'lerde de bl türünün kalesi olmaya devam etmiştir; ancak türe ilgi duyanların kendilerini ifade edebildikleri mecralar artmıştır. erkekler tarafından çizilen homoseksüel içerikli mangalara özel ilk dergi olan ve türe (bara) adını veren bara-komi de bu yıllarda çıkmaya başlamıştır. çoğu kişinin yaranaika meme'i sayesinde aşina olduğu bu türün de ağa babası gengoroh tagame'dir. aşık olduğu çocuğun resmine bakıp pencerede ağlayan naif fransız oğlanı anlatan manga ile nezarethanede birbirini kırbaçlayan kaslı ve kıllı adamları aynı kategoriye koymayı ben de kabul edemem. bu geniş aralıkta dallanıp budaklanan bl mangalar, doujinshi'ler ile de çokça beslenmiştir. inanmazsınız ama 80'lerin en popüler animesi captain tsubasa'nın doujinshileri, birçok genç kızı bl ile tanıştırmış, yaoi doujin'lerinde patlamaya sebep olmuştur.

    80'lerin bir diğer alamet-i farikası olan ova'lar, bl'leri de görmezden gelmemiş ve türün atası kazeki'ye bir ova çekilmiştir. 100 cildi devirdiği halde halen devam eden ve komedi mangası patalliro, 49 bölüm olarak televizyon serisi haline getirilmiştir. patalliro'da eşcinsel temalar, komedi unsuru olarak kullanılsa da, türün parodisi yapılacak kadar kabul gördüğü ve yerleştiğini göstermesi açısından önemlidir. ayrıca serge ile gilbert'in birbirine aşık olması ihtimali bile skandal olarak kabul edilirken, patalliro'da bancoran'ın her gördüğü bişounen'i 15 saniye içinde -üstelik hiç de üstü kapalı imalarla değil, açık açık yatağa atması- bence not edilmeye değerdir. muhtemelen japonlar da trans kadın görünce dayak atıp akşam evde bülent ersoy izleyen türk toplumu gibidir ve bu animeyi abartıyorum ama konu yaoi, o kadar da mantıklı olmaya gerek yok.

    -1990'lar: yaoinin "piyasalaşması" - klişeler ve arketipler
    1990'lar, internet faktörüyle yaoinin batı dünyasına ilk minik adımlarını attığı yıllar olmakla birlikte, asıl patlama 2000'lerde olduğu için odak noktamızı japonya olarak almaya devam edelim. 1980'lerde denenen farklı formüllerden hangilerinin tuttuğunu gören yayıncılar, 1990'larda bunlar üzerine oynamaya başladılar. 1990'larda yaoi dergileri ve yaoi basan yayınevleri sayıca arttı. daha komik çağrışımları olan "yaoi" terimi yerine, ticari olarak daha satılabilir duran "boys love" kavramı da bu yıllarda tür için kullanılmaya başladı. japonya'da 1980'lerdeki ekonomik patlamanın, 90'lara gelindiğinde japon halkının elinde patlaması da yaoinin yükselişinde bir etken olarak görülüyor. yaoi, okuyucu için sıkıntılı bir hayattan kaçışken, yayıncılar içinse hızlı ve kolay bir para kazanma yoluydu. derinlikli hikayeler ve sanatsal çizimler olmadan da yaoi'nin kendine alıcı bulacağı, 80'lerde görülmüştü. yaoi mangaların klişe tipleri haline gelmiş kız gibi uke'ler, geniş omuzlu, kocaman elleri olan ("yaoi hands" diye ararsanız durumun vahametini görürsünüz), kemikli çene yapısına sahip, aşırı erkeksi seme'ler, ekstrem fanteziler, dramatik sonlar, seri üretimin de etkisiyle 1990'lı yıllara damgasını vurmuştur. yaşı biraz fazla olanlar bl'i bu haliyle tanıdığı için sevmesi de daha zor olmuştur. "aşkı göstermek için tecavüz" romantikleştirilir, karakterler eşcinsel olmasalar da birbirlerine aşık olup birlikte olarak okuru heyecanlandırır (evet sevgili fujoshi, ofiste muhasebedeki tanaka-san pazarlamadaki kimura-san'la yasak bir aşkın pençesinde olabilir).

    ayrıca clamp'ın gerek doujin gerek orijinal işleri de bişounen kültürünü canlı tutmuş, bl alemine "oltalama" niteliğindeki eserleri salmıştır. oltalama ile kast ettiğim, manganın iki erkek karakteri olması, bunların arasında acayip bir cinsel çekim yaratılması, ancak hikayenin asla tamamen şounen ai'a doğru evrilmemesi ve karakterler arasında bir aşk olduğunun açık açık dile getirilmemesidir. okur, ihtimaller ve hayal gücü ile gaza getirilir. ki bunun da ebedi şounen-ai vs. yaoi tartışmasının çıkmasına katkıda bulunduğu söylenebilir: yaoi bildiğiniz dümdüz porno iken, şounen-ai bir hikayesi olan, daha duygusal karakterlere sahip hikayelerdir. clamp'taki romantizmi seven birisi, kendisinin yaoi okuduğunun düşünülmesini istemez. sen, manga okuru, sırf shingeki no kyojin okuyorsun diye sana tentacle sex'li hentai okuru muamelesi yapılmasını ister misin? aynı hesap.

    normal animeler kendilerine televizyonlar ve video kasetler sayesinde daha fazla görünürlük sağlasa da, yaoinin bu dönemde batı'da tamamen underground kaldığını ve diğer anime/manga eserleri gibi batı'ya açılmadığını söylemek yanlış olmaz. japonya'da da bu türde birkaç ova dışında pek bir üretimin olduğunu görmüyoruz.

    -2000'ler: batı'ya açılış
    bu noktada bl ile batının ilişkisinin tam anlamıyla entegre olduğunu söyleyebiliriz. internet sayesinde scanlation daha kolay bir hale geldiğinden bu yıllarda bir çok scanlation grubu ve bl üzerine forumlar kurulmuştur. şimdiki gençler bilmez, ancak aarinfantasy forumu o yıllarda her fujoshi'nin kutsal mekanıydı. ancak japonya ile batı'nın bu kavuşmasında ufak bir zaman farkı vardır: bu dönemde henüz dijital yayıncılık olmadığı için, ingilizce'ye çevrilen mangalar japonya'da çıkan en yeni mangalar değil de, zaten matbu olarak yayımlanmış olan, birkaç sene öncesinin mangalarıdır. ama olsundur; insanlar maskülen aşkları mutlulukla kucaklamıştır. burada ışığı gören amerikalı yayıncılar, bazı bl mangaları ilk kez bu yıllarda lisanslamıştır (ki bunlar da eski mangalar olmuştur).

    kişinin eline bir yerden değişik, pornografik bir manga geçmesi ve bunu gizli gizli okumasıyla o mangayı okuyup beğenen yüzlerce, binlerce ve hatta milyorlarca kişinin olduğunu öğrenmesi arasındaki fark yadsınamaz. kartopu gibi büyüyen bl severler komünitesi, yemeyip içmeyip türü yaymak için uğraşmıştır.

    erken 2000'lerdeki anime uyarlamaları, türün popülerlik kazanmasında büyük rol oynamıştır. hayatımda gördüğüm ilk fujoshiler, benim naruto izlediğim dönemdeki gravitation ve junjou romantica hayranlarıydı. ova'lara hapsolmuş bu türün televizyon serilerinde kendine yer edinmesi, bl türü için önemli bir adım olmuştur.

    tarz olarak 1990'lar ve 2000'ler arasında çok keskin bir ayrım gördüğümü söyleyemem (breh breh, bütün bl mangaları okudum sanki); ama 90'ların daha "sert" ve "cool" karakterlerinden, daha ponçik ve shoujo arketiplerine kayan karakterlerin erken 2000'ler bl mangalarında öne çıktığını söylemek yanlış olmaz. 90'ların tarzı 2000'lerin başında da devam etmiş ve milenyumla bl tarzı ani bir aydınlanma yaşamamıştır. yine "edgy" karakterli, abuk bilim-kurgu konulu bl'ler yok değil; ama bu yıllarda okuru çeken ve yeni olan şey "moe" faktörü olmuştur.

    -2010'lar ve sonrası: gelecek
    2010'lar, elimizdeki telefondan bile yaoiye ulaşabildiğimiz yıllar olduğu için overdose yaşattı diyebilirim. sanatçıların eserlerini yayımlatmak için yayıncılara ihtiyaç duymaması, twitter ve pixiv aracılığıyla dahi evde tabletinde çizdiği mangalarla sadık bir okuyucu kitlesine sahip olabilmesi; üretimi takip edilemeyecek kadar çok arttırdı. japonya omegaverse'ü keşfetti ve çılgın atıyor. hızlı üretim ve tüketim ile kalite yerlerin de altına indi. korelilerin başımıza musallat ettiği webtoon belası, bu kalitesizleşmeyi körükledi. evet webtoonseverler, kalbinizi kıracağım: ben sevmiyorum. artık okurlar her ay sevdikleri manganın yeni sayısını beklemiyor, her gün yeni sayı gelsin istiyor. gerçi 2010'larda her konuda sorunumuz bu oldu: içeriğin kendisinden çok içeriğin sürekliliği ve her yerden zıplayarak gözümüze girmesi.

    dijital yayıncılığın erişilebilirliği arttırması ile çok daha fazla bl manga ingilizce'ye çevrilip resmi olarak hızlıca yayımlanıyor. japonya'da çıkıp da ulaşamadığımız, koca yürekli bir fujoshi'nin otome road'a gidip, mangayı alıp taramasını beklediğimiz manga artık yok gibi. tüm yeni bl mangaları legal ve illegal yollarla elde edebiliyoruz. türkiye'de oturduğum yerden toranoana'dan yeni doujinshi'leri alabildiğim gibi, yaj'da vs. eski doujinshilerin dahi peşine düşebiliyorum. iki tıkla elde edilebilen bl mangalar, fanlar tarafından deli gibi çevriliyor. durumu şöyle izah edeyim: bir bl manga bulup da çevireyim derseniz işiniz zor, bulamazsınız. fujoshi'ler internetin en derin yerlerinde homo bulup çevirmeye and içmiş gibiler. dünyanın her ülkesinde, aklınıza gelecek her dile çevrilmiş yaoiler var.

    2010'ların türe getirdiği yeniliğin, klişelerden kopuş olduğunu söyleyebilirim. japonlar uke-seme ayrımı konusunda hâlâ çok katı, ama erkeksi uke-memesi olmayan kız gibi görünen uke ikilisi artık aşılmış durumda. eşcinsel ilişkilerin dramatiklikten uzak, normalleştiği eserleri daha çok görüyoruz. karakterlerin yaşı büyüdü; çıkış noktasındaki gibi genç oğlanlar yerine yetişkin, iş güç sahibi iki adamın kaderin ağlarını örmesi sonucu kendilerini zorla bir ilişkinin içinde bulduğu değil, gerçekten birbirini sevdiği için birlikte olduğu hikayeleri görüyoruz. 90'lardan miras kalan tecavüz motifleri yine olsa da (ki bu motifler şoujo ve josei türlerinde de yaygın olup, bl'e özgü değildir), "normal" aşkı ve tutkuyu anlatan mangaların artması da sevindirici. büyük acılar çekip dramatik şekilde ölen, kavuşamayan adamların hikayesi yerine sevgilisiyle evlerinde bahar temizliği yapan iki adamın günlük hikayesini bulma olasılığınız bugün daha yüksek.

    bl türünün geleceği için çekincem, kendi iç dinamikleriyle doğan ve büyüyen bu türün tumblr aktivistliği etkisi altında sadece "lgbti temsili"ne indirgenmesi. doğuşuna baktığımızda, bl'in doğuşunda eşcinselliğin halka açıklanması/eşcinsel erkeklerin mangada temsil edilmesi gibi bir saikin hiç olmadığını görebiliyoruz. bl, eşcinsellerin kendilerini ifade etmek ve görünürlüklerini sağlamak için doğan bir tür dğeildir; genç kızların fantezi dünyalarını gıdıklamak için ortaya çıkmıştır. kadınlar için, kadınlar tarafından yaratılan bir türdür. bu yüzden bir dizide veya filmde eşcinsel bir karakterin olması/bunun hakkında film çekilmesi ile farklı bir değerlendirmeye tabi tutulması gerekiyor. bl'in en çok eleştirilecek yönü, eşcinsel erkekleri fetişize edip metalaştırmasıdır. daha 1990'lı yıllarda japonya'da bu tartışmalar yapılmaya başlanmıştır, ama 2010'lu yıllarda tür ana akıma girdi ve türle ilk kez karşılaşanların da etkisiyle tartışmaların alevlendiğini söyleyebiliriz. eşcinsellikle ilgili pozitif mesajlarla karşılaşmayı bekleyenler, tamamen tek boyutlu tipleri görünce doğal olarak sinirlenmektedir. nice fujoshi, bl okumasına rağmen gerçek hayatta eşcinsel ilişkileri tasvip etmeyeceğini ve bl'i sadece kurgusal olduğunu için sevdiğini söylüyor. 2d ile 3d arasındaki ayrımı her mangasever yapar ama bazen bu ayrım ikiyüzlü olabiliyor. mesela loli manga okuyanlar da gerçek çocuklara el sürmeyiz diyorlar ona bakarsanız. bir kısmı da bunu söylerken samimi. ama işin içine girmemiş bir insan bunu anlayamaz ve loli manga okuyan herkesi doğal olarak pedofil olarak görür.

    bl'e dönecek olursak, bu metalaştırma sebebiyle insanlar -haklı olarak- fujoshi'leri ağır topa tutuyor. yine de bu koca bir janrın cancel edilmesine yol açmamalı. bl'in bunca yıllık kültürel mirasını bırakıp sadece kendisini eleştirenleri memnun edecek eserler yapılmasından, politik doğruculuk olsun diye oto-sansüre uğramasından korkmuyor değilim. böyle bir linç kültürü olmasa da, zamanla beğeniler ve anlayışlar doğal olarak zaten değişiyor. yani bir manganın tecavüz kurbanı tecavüzcüsüne aşık olduğu için, tecavüzü yücelttiği gerekçesiyle yayımının durdurulmasını istemiyorum; insanların bu hikayelerin ekseriyetle gerizekalıca olduğunu kabul edip artık talep etmemesini tercih ediyorum. belki de ben fazla iyimserim, bilmiyorum; ama bütün aptalca yaoi klişelerinin azalarak biteceği bir dünyaya doğru yol aldığımızı düşünüyorum.
  • orijinal konulu yaoi manga bulmak gerçekten zordur. çoğunda hikaye seks kısmına geçmek için sadece bir araçtır ve oldukça yüzeyseldir. karakter gelişimi hiç de inandırıcı değildir. haruka minami bu mangakaların başında gelir. sadece güzel çizimleri için okunabilir. iyi çizimlerin yanında sağlam konu da istenirse şunlara bir göz atılabilir:

    (mangaka: eserleri)
    tateno makoto: yellow, hero heel, presentiment, steel moon
    odagiri hotaru: only the ring finger knows, time lag
    kawai touko: cut, our everlasting, ano kado wo magatta tokoro, loveholic
    motoni modoru: koi ga bokura wo yurusu hani
    honami yukine: tenohira no seiza, desire
    hepsi de çok beğenerek okuduğum eserlerdir ve ingilizce çevirileri vardır.

    yaoinin dünyadaki popülaritesi her geçen yıl artmaktadır. birkaç senedir yaoi dünyasının ünlü yazar ve çizerleri abd'de yaoi-con adı altında düzenlenen bir festivalde toplanıp hayranlarıyla buluşuyorlar. bu festivale katılan sanatçıların eserleri genelde o yıl içerisinde lisanslanıp ingilizce'ye çevriliyor. bu da o manganın çevirisini yapan scanlation grubunun projeyi bırakması demek çoğu zaman, çünkü başları yasalarla derde girsin istemiyorlar.
    eğer siz de satın alacak güce sahip olamayanlardansanız yandınız, çünkü bu birilerinin kendi kitabını tarayıcıdan geçirip internete vermesini beklemek demek ve bazı mangalarda bu süreç aylar alabiliyor.
hesabın var mı? giriş yap