• hayatınızı adayabileceğiniz bir kızla çok erken tanışıp, hayatta daha yaşanabilecek o kadar şeyin çekiciliğine kendinizi kaptırıp o ilişkiyi mahvetmenizdir.

    (bkz: bir arkadaş ekolü)
  • insanın bazen kendisi olmayan şeylere inanabilmesi.
  • hd olarak beyaz tv'de ki ümit özat'lı programı izlemektir.
  • mutluluğu araba anahtarı zannetmek. onu, en son bıraktığımız yerde aramak...
  • selam bile vermemem gereken bir yaşam formu ile evlenmek. bu salaklığımın ceremesini bir ömür çekeceğim.
  • eğitime gitmek üzere sabah evden çıkarken çocukları emanet ettiğim eski kocamla evlenmiş ve o pırıl pırıl 2 çocuğu ondan yapmış olmak.

    akşam eve döndüm, ben kapıyı açarken onlar da gezmeden döndüler. çocukları güneşli ayaz havasında şort tişörtle dışarı çıkarmış. kolları, bacakları buz gibi olmuş. cevap:

    "çok yürüdük ya üşümemişlerdir zaten hava sıcak."

    eve girdim. kombi yanıyor. oysa son 2-3 haftadır yakmıyorum, haliyle ben giderken kapalıydı. kapattığım gibi;

    "madem hava sıcak da bu kombi neden yanıyor?"

    "ben bu evde yaşamıyorum, kombi faturası ödemiyorum. ben açmadım, her boka beni suçlama. çocuklara sor onlar yapmıştır."

    "?! onlar açsa bile senin bu sıcaklığı hissetmemen, rahatsız olmaman, çıkmadan bir kontrol etmemen tuhaf değil mi? 37 yaşında adamsın ve çocuklara suç atıyorsun!"

    "belki de sen açtın amk! faturasını ben ödemiyorum diyorum. sen faturanın ne demek olduğunu biliyor musun?" (bağırıyor tabi normal sesle söylerse errrrkkkekliğine halel gelir çünkü)

    "lütfen çıkıp gider misin? yine saptırıyorsun."

    "sana faturanın kelime anlamını soruyorum laaaaaan"

    "ya lütfen git. sinirlenince zeka seviyen yerle bir oluyor. tamam, ben seni anlamıyorum. sen de beni anlamıyorsun. okey, git şimdi"

    "zaten hep ben yanlış yapıyorum amk. dünyanın en kötü, en orospu çocuğu adamı benim"

    "ben sana öyle bir şey demedim. kendi kendini aşağılıyorsun şu anda. hata yaptıysan kabul edersin bu kadar basit. hep kurban psikolojisi, hep birilerini suçlamayla sen hep böyle kavgalar içinde kalırsın. kimse seni çekmek zorunda değil."

    "kitap okuyorsun diye afra tafra yapıyorsun. sen mükemmelsin sanıyorsun"

    "ben mükemmel değilim. kusurlarımı da biliyorum ve düzeltmeye çalışıyorum. hatamı fark ettiğimde senin gibi kudurup başkalarına saldırmıyorum."

    "ama ben kimyagerim. sen nesin lise mezunu?"

    "tam sana yakışır bir cevap. şimdi güle güle."

    her hata yaptığında mesleğiyle kendini aklamaya çalışan bir ruh hastası olmaktansa düzgün bir lise mezunu olabildim ya bu da bir şey. iki çocuğa adam gibi bakmaktan aciz, övündüğü şeye bak.

    tanım: insan olmanın ne olduğunu anlamayan, zekasını kötüye kullanan prezentabl bir manyakla evlenmiş olmak.

    şükür bugünü de beynini dağıtmadan atlattım.
  • hayata karşı oynayacağın kartların sırasını karıştırmak
  • herkesi kendim gibi sanmak. ben sanıyorum ki ben insanlara nasıl davranırsam, onlar da bana öyle davranır.
    saygıysa mesela bu, zannediyorum ki karşıdaki de bana aynı şekilde saygı duyacak. eşit ölçüde olsun demiyorum ama bari karşılığı saygızılık olmasın be. sevgi için de öyle bu, anlayış için de, hoşgörü için de, yanında olmak için de, ve daha bir sürü şey için de.

    işte böyle olunca olmuyor, gitmiyor hayat. çünkü insanlar kurnaz, insanlar bencil, insanlar kırıcı.

    işler güçler'in bir sahnesi geldi şimdi aklıma. senaryo yazma gibi bir yeteneğim olsaydı herhalde tam olarak böyle anlatırdım.

    [https://www.youtube.com/watch?v=djybqwcvww8 https://www.youtube.com/watch?v=djybqwcvww8]

    --- spoiler ---

    ben hala saflığımdan gol yiyorum ya ona yanıyorum. öyle kolay değil işte ya. ben bu hayatta çok çelme yedim ahmet, hem de en sevdiklerimden. sıradan insanlar değil yani. hani dönüp de böyle napıyosun lan sen napıyosun lan sen diyemeyeceğim, kıyamayacağım insanlar. ben bazen işte böyle kör olacak kadar çok seviyorum. ne yapayım göremiyorum ki hiçbir şeyi. karşımdaki canavarlar gözüme o kadar sevimli görünüyorlar ki sen onlara bir de benim gözümden baksan. oğlum ben geçen seneye kadar dünyada gerçekten kötü bir insan olabileceğine inanmazdım. yemin ediyorum bak. ama işte gözümle gördüm, ikna oldum. sen şahitsin. insan işte gerçekten kötü olabiliyormuş kardeşim. sebep sonuç ilişkisi aramaya gerek yok, olabiliyormuş.
    canımızı yakarlar kardeşim kendine dikkat et bak. bunu yaparken de o kadar büyük zevk alırlar ki var ya sen ben dönüp orta hakeme bakmayız bile. niye biliyor musun? çünkü o bizim için apaçık penaltıdır. ama onlar oynamaya devam ederler işte.
    sen tevazu yaparsın onlar gerçek zannederler, sen aman efendiliğimi bozmayayım onca yaşanmışlık var dersin onlar pısıyorsun zannederler. dedim ya işte onlar için bu sadece bir oyun ya. ama senin benim için öyle değil. bu bizim hayatımız, bu bizim gerçeğimiz. haliyle işte ben de herkese karşı ön yargılıyım artık.

    --- spoiler ---
  • yaptığım en büyük hatalardan biri zamanın birinde bir facebook hesabına sahip olmuş olmak, üstüne üstlük kurtulmayıp bağımlı hale gelmektir. zamanın kaybedilmeyecek denli değerli olduğuna dair nutuklar atan bir insan olarak yaptığımın çok aşağılık olduğunu düşündüğümü de belirtmeden geçemeyeceğim.
    (bkz: kendimden utanıyorum sözlük)
hesabın var mı? giriş yap