• tdk sözlüğüne göre:

    1 . bir emek sonucunda ortaya konulan ürün, eser:
    "yapıtının sağlamlığına güvenen her sanatçı gibi şakasını da iyi karşılamıştı."- h. taner.
    2 . yayın, kitap.
  • "eleştiri bir süre yapıt'a eşlik eder, sonra yok olur ve bu kez yapıta okurlar eşlik eder.

    yolculuk uzun da olabilir kısa da. sonra da okurlar birer birer ölür ve yapıt yoluna yalnız devam eder, derken başka eleştiriler ve başka okurlar çıkar yoluna. sonra eleştiri bir kez daha ölür, okurlar bir kez daha ölür, yapıt bu kemik yığını üzerinden geçerek yalnızlıklara yolculuğunu sürdürür.

    yapıt'a yaklaşmak, gemiyi onun aydınlığında yüzdürmek kesin ölümün yanılmaz işaretidir, oysa başka eleştiriler ve başka okurlar durmaksızın yanaşırlar yapıta, zaman hızla yutar onları da. sonunda, yapıt sonsuzlukta yalnız sürdürür yolculuğunu.

    ve bir gün, her şey gibi yapıt da ölür, tıpkı güneşin söneceği, yerkürenin, güneş sisteminin ve yıldızların, insanoğlunun yok olacağı gibi.

    komedi gibi başlayan her şey trajedi olarak son buluyor." *
  • "yapıt, tutkulu bir ruhun kefaretini ödemelidir." **
  • eser olarak da gecer, genelde tas binalar icin kullanilir.
  • [nurullah ataç'ın 1 ocak 1953'ten başlayarak günce başlığıyla yazdığı günlüklerin son havadis gazetesinde yayımlanması, türe duyulan ilgiyi artırdı. günlük adını taşıyan ilk yapıt, salâh birsel'indir (1955).]

    şairler, genelde sanatçılar ara(cı) bir form olduklarından yıkılıştan, bozulmadan bile sanat yapabilirler, o zaman o bozunum yapıcılaşır, kutsallaşır. kendilerine ileri derecede yanlış davranabilirler. toplumsal halleri yadırgamanın ötesinde kabul edilemez olabilir. friedrich nietzsche mealen geleceğin üst insanı için, sizin şimdiki yaşayamazlığınızı* seviyorum demiştir. sanatçıyı fiziksel olarak tanımak, özel duygular ve mesajlar üretebilir. ama esas, sanatçı hepimizle, üstelik geçmiş ve gelecekle de yapıtı/yapıtları aracılığıyla konuşur. diğer yaratıcılarla da konuşur, bazen bunu okuru, izleri aracılığıyla yapar. insan görünümünde ve insan olarak bir süre aramızda dolaşır, yapacağını yapar, uçar gider. sanatçı için ölüş yok oluş belki yeni bir yarış etabıdır. nefesi ne kadar uzağa ve uzama yayılabilecekse... (bkz: küçük iskender/@ibisile)

    resim tekniğini hiç bilmeyen bir bireyin resmi ruhsal olarak, yani kendisini ortaya çıkarma hedefiyle yorumlanabilir. bileninki ise yorumlanamaz. resim bilgisi öteki hedefimiz olan ressamın iç ruh bilgisine giden yolakları bozmuş, dönüştürmüş olur. o bakımdan özellikle ustaların resimleri karşısında artık kendi ruhumuzu okuruz, onların iç bilgisi hedef olmaktan çıkmıştır. bizi anlatması zaten yeterli ve büyük hizmettir. en fazlası kendinden yola çıkarak alıcısını, bakıcısını anlatmış olabilir. ustaların iç bilgilerini anılardan, sanat tarihinden, diğer olanak ve olasılıklardan edineceğiz. eser* sahibini tanıtıcıdır, sahibinin vekilidir, ama ilke olarak sahibinin bilgisi ya da bilgi tekniği (kendini ele vereni) değildir. sanat nesnesi sahibini hem ortaya koyar hem saklar, aynı sözcükler, söz öbeği gibi. nesne sahibi artık bağımsız, kendinden ibaret, masum değildir, bir evrene mal olmuştur.

    "canımı sıkıyor mu? hayır. çünkü bütün yapıtlar yarımdır: yazınsal ya da düşünsel yapıt yaratanlar, yapıtlarını bitiremezler." jean-paul sartre (bir söyleşiden)

    "çocuklar'a* gelince... kitle karşısındaki başarısı ya da başarısızlığı bir yapıtı etkilemez. o yapıt ilerisi için saklanmayı hak ediyorsa, başarısızlığa uğramış da olsa zamana karşı dayanır. artık bir yapıtın unutulması, sürünmesi gibi bir tehlike kalmadı." marguerite duras - les yeux verts

    "proust, charlus'ün* eşcinselliğini sonradan keşfetmedi, çünkü kitaba başlamadan buna karar vermişti. ve yapıt günün birinde yazarı için nesnelliğe benzer bir şey kazanırsa, bunun nedeni, aradan yıllar geçmiş, yazarın yapıtı unutmuş olmasındadır, artık onun içine giremeyişinde ve onu yeniden yazamayacak duruma gelmiş olmasındadır. ömrünün sonunda toplum sözleşmesi'ni okuyan rousseau gibi." jean-paul sartre - edebiyat nedir

    "nitekim bir kitapta yan yana uzatılmış duran yüz bin sözcük birer birer okunsa bile, yapıtın anlamı ortaya çıkmayabilir; anlam sözcüklerin toplamı değildir, onların örgensel bütünlüğüdür." jean-paul sartre - edebiyat nedir

    "böylece, okuyucu için, her şey yapılmayı beklemektedir ve her şey daha önce yapılmıştır; yapıt ancak onun yetenekleri ölçüsünde vardır; okuduğu* ve yarattığı sırada, her an okumayı daha ileri götürebileceğini, daha derinliğine yaratabileceğini bilir; ve bu yüzden de yapıt ona nesneler gibi tükenmek bilmez ve katı olarak gözükür." jean-paul sartre - edebiyat nedir

    "sanat yapıtı bir erek gütmez; bu konuda kant'la aynı kanıdayız. ama bu, sanat yapıtının kendisinin bir erek oluşundan ileri gelmektedir. kant'ın sözü her resmin, her yontunun, her kitabın içinde çınlayan çağrıyı hiç hesaba katmamaktadır. kant yapıtın önce bir olgu gibi, ancak daha sonra bir görü gibi var olduğunu sanıyor. oysa yapıt ancak kendisine bakıldığı zaman vardır ve öncelikle de katkısız bir var olma gerektirimidir. (...) şu kitabı masaya bırakıvermek bütünüyle elinizdedir. ama açtığınız an, sorumluluğunu yüklenmişsiniz demektir. çünkü özgürlük, öznelliğin özgür işleyişinden alınan tatda değil, bir buyruğun gerektirdiği yaratıcı edimde ortaya çıkar." jean-paul sartre - qu'est-ce que la litterature*

    (ilk giri tarihi: 29.4.2017)

    (bkz: ilkyapıt)
    (bkz: yapıntı)
    (bkz: bütün yapıtları)
    (bkz: adı geçen yapıt), agy/@ibisile
  • “yapıt bir çağın, çağının içinden doğar, ama o çağdan kendini kurtarırsa sanat yapıtı olur.”
    andre malraux
  • (bkz: pırt)
hesabın var mı? giriş yap