• bir cafede kalabalık bir arkadaş güruhuyla otururken, peder beyden gelen
    "evde sular yok,kakan varsa okulda yap" mesajıdır. tabi yarılmam üzerine telefona bakan arkadaşlar da kahkahayı basarlar. aile yapım sorgulanır, okulda sıça sıça zengin oldunuz geyikleri döner.
    eve gittiğimde mesajın ilkokul öğrencisi biraderden geldiğini öğrenip,böyle bir babam olmadığı için rahatlayıp, biraderin espri anlayışını takdir ederim.
  • tanınmayan bir numaradan gelmiştir, noktasına virgülüne dokunmadan:
    - volkan sen salaksin ki. bi daha bana msj atma gerzek. ayrıca atacaksanda doru durust at g lere q deme.l leri buyk ypma okurken dikatim dailio cohsinir bozucusun bazen diyorum ki yolun karssndan sana el sallasam senin dikkatin dagilsa sonra da seni tir ezse. acaba tirin altndayken de l leri buyuk yazabilecek misin çok merak ediyorum. neyse insallah mutlu olussun beni de bidaha arama pesmden gelme salaksin cunku. bye.
  • öncelikle belirtmek zorundayım ki bahse konu olan mesaj kuvvetle muhtemel sadece benim için komik, pek yarmayacak sizi yani.

    ben 11 ve 9 yaşlarında 2 çocuğu olan, 34 yaşında bir kadınım. çocuklarımın arkadaşları arasında pek sevilirim. elimden geldiğince kendi çocuklarıma nasıl davranıyorsam, arkadaşlarına da öyle davranırım. karşımdakilere bebe muamelesi yapmam, adam yerine koyarım yani. bazen onlarla parka çıktığımda muhabbet ederiz, aramızda mesafeli bir samimiyet vardır...

    bu yıl çocuklar anneannelerinin yanında okula gidiyor. işsizim ben şu sıralar, bütün gün evde depresif depresif tek başıma oturuyorum. sadece kitap okuyup, sözlük kurcalıyorum. böyle zamanlarda içimden kimseyle konuşmak gelmez, ne telefona bakarım ne de kapıya... hoş banka, turkcell ve sigara bıraktırma merkezi dışında arayan da yok ya, neyse...

    çocuklarımın arkadaşlarından biri (onur diyelim adına) 10 yaşında, beni ekstra sever. böyle hafiften bir hayranlık besler. çocuklar evde olmasa da ara sıra kapıya gelip sohbet etmek ister. öyle havadan, sudan, derslerden, okuldan, can sıkıntısından falan bahseder kapıda, ben de dinlerim. ama şu son birkaç haftadır kapı çalındığında servise gelen apartman görevlisine bile kapıyı açasım yok. dolayısıyla gelen çalıp çalıp geri dönüyor. tabii onur da kapıyı çalıp çalıp geri dönüyor.

    bugün evde oturup yine dakikaları sayıyordum ki telefonuma bir mesaj geldi:

    gönderen: onur

    mesaj: naber:)

    len bu ne? fahriye abla gibi hissettim kendimi birden!
  • arkadaş:
    "yaşıyor musun nerelerdesin? hakanlar size geldi mi? x'e gidecek misiniz? sınavlar açıklanmış haberin var mı? ben geçmiş miyim? haftaya gelecek misiniz okula?"

    fragile:
    "evet,evet,hayır,evet,hayır,hayır"
  • 2 gün eve gelmememin ardından annemin gönderdiğidir...

    "dost ozan sok 7 numaradayız"
  • -şu saatte orada olacağım.

    evet dünyada nokia'nın taslak mesajlarını kullanan tek kişi benim babam ve o da yanlış kullanıyor.
  • 5 dakika içinde orada olmazsam, bu mesajı tekrar oku.
  • annem mesaj yazmayı yeni öğrenmektedir.günün birinde bana da mesaj atar.

    annem-annecim mesaj yazmayı öğrendim

    ben-iyi ne güzel ama boş ver mesajı, ara sen böyle anlaşamayız.

    annem-evet hemen yazamıyorum uzun sürüyo çok kontör gidiyodur.

    anneciğim mesaj yazma süresinin uzunluğu kadar kontör gittiğini düşünmüş.
  • arkadaşın cep telefonundaki kayıtlı isminiz allah olarak deiştirilir, sora kasvetli bi gece vakti "oku , yaradan rabbinin adıyla oku..." kelime obegi gonderilir, gecenin havasına kaptıran arkadas hassiktir noluyo lan moduna girer.
  • ailecek okey masasına oturalacaktır. ıstakalar dağıtılıp, taşlar toparlanırken bir sms gelir;
    "iyi şanslar"
    numarayı aradım ama kapalıydı telefon, hala da kapalı(1 yıl oldu). ürküyorum da hala. yoksa orwell haklı mıydı... amanın..

    (bkz: paranoya)
hesabın var mı? giriş yap