• aslında pek yaran değil, hatta bazen yüzümün kızardığı da olur bu olayı hatırladıkça..

    8-9 yaşlarındayım o zamanlar. saçlar altın sarısı, amerikan kesim.. genç kızların bayıldığı tek dönemim o derece yakıyorum karizmamla. sevimlilikten öleceğim. yalnız severlerken "naber sarı pipi" deme alışkanlıklarından vazgeçemiyorlar bir türlü ki bu beni artık rahatsız ediyor yani.. benim o zamanlar hiç ayrılmadığım ekürim, teyze oğlum, çözümü üretip bana " oğlum sana sarı pipi diyorlar ya hani.. işte öyle söyleyince ne biliyorsun altıma mı yattın de bir daha demezler" dedi. aa hadi ya falan dedim.. nereden bileyim amına koyduğumun şeyinin başıma iş açacağını..

    günün birinde yine kalabalık bir misafir ortamı. gelen geçen seviyor. bayan erkek bir sürü kişi var tabii.. aile dostumuzun ailesine mensup bir kız yaklaşıp " oğluuum seni yerim ben sarı pipii" demesine

    -nereden biliyorsun altıma mı yattın? diye cevap vermeyeyim mi, dilimi eşşek arıları değil at penisi soksaydı keşke. o an salondaki hava renk ve oksijen değişimini hep hatırlarım.. kızdaki tavırların değişimi, bir daha yanıma bile yaklaşmaması.. annemin ağzıma karabiber sürme tehditleri ve olayı sonradan anlattığım kuzenimin keh keh gülmesi..

    o gün bugün sarı pipi diyen olursa yüzümün rengi değişir. yolumu değiştiririm. böyle pis, böyle lanet bir söz öbeğidir benim için.

    bu da böyle bir anımdır.
  • otostop çekilen kamyoncunun nereye gidileceğini sorduktan sonra beni takip edin deyip yardırması, göt gibi kalmak.
    iyi bi adammış neyse ki fazla gitmeden geri döndü ve nezaketini kullanarak ''ne oldu lan niye gelmiyorsunuz amına koyım'' falan dedi.
    sen git ben gta hilesi yazıyorum götüme füze takacam diyemedim.
  • yengemin, otobuste aracin ani fren yapmasiyla kendisine yer veren
    adamin kucagina oturmasi. daha saskinligi uzerinden atamamisken, annesinin kucagina gecmeye calisan yegenimin de yine ayni adamin
    kucagina oturmasi.
    yengemin: "ay pardon bugun ana ogul biraz saskiniz da" demesi. sinirleri bozulup gulmeye baslamasi. adamin mavi ekran vermesi.
  • türkiye'deki çalışmayan kesimin, hatta çoğu çalışan kesiminin haftasonlarını karikatürdeki gibi geçirmesi: http://www.itusozluk.com/…/yaran-olaylar_139665.jpg

    not: valla çok da güzel iyi oluyor, taam mı? keşke bir haftasonu da bunu yapabilecek lüksüm olsa!
  • bir icra takibi ile ilgili arayan avukatın sesini bastıran ambülans sirenini hem dışarda hem telefonda duymak. okuldan kaçan çocuğu evin yakınlarında yakalamış gibi hissettim.
  • arkadaşın beyni alınmışcasına uzman tv izleyip saçını kahkül kesmeye çalışıp kat kesmesi.
    sonuç:saçın yarısı yok!
  • kadıköy'de yürürken kızlı bir grubun ortasında kaldım; esas kız, yanındaki kız diye sağına bakmadan bana doğru " sen içine bişe giyiyo musun ki" diye sordu ben, "hayır" dedim, kızlar ilk yaya geçidinden çil yavrusu gibi karşıya dağıldı.
  • arkadaşımın amsterdam'a giden bir tanıdık arkadaş grubu merak edip otel odasında mantar yemişler. 4 kişilik gruptan 1 tanesi anında mantar kafasına girerken diğer 3'ü bize bir şey olmadı ya deyip dışarı çıkmaya karar vermişler ve tribe giren 1 kişiyi odada tek başına bırakmışlar.

    bu 3 arkadaş dışarıda gezerken odada kalan arkadaşları yarım saat sonra telefonla aramış ve "abi ben çok fazla hayal görmeye başladım her yerde cüce görüyorum beni çarptı bu fena otele geri gelin demiş" bu 3 kişi 5-10dk daha takılıp geri dönmüşler ve otelin lobisinde yüzlerce cüce görmüşler. noluyoruz amına koyim falan derken bir öğrenmişler otelde o akşam cücelerin aralarında düzenlediği bir konferans varmış.

    bizimkiler daha sonra diğer arkadaşlarının kaldığı odaya çıkmış ve kapıda bir polis görmüşler. hayrola nedir diye sormuşlar ve polisin dediğine göre "odada kalan son çocuk hala hayal gördüğünü zannedip bir cüceyi kucaklamış, odaya getirmiş ve dolaba koyup seni arkadaşlarıma göstericem" deyip cüceyi kaçırmış. cüce de çocuktan şikayetçi olmuş.
  • metrodayım, oturuyorum. bir durak sonra orta yaşlı bir adam bindi, acayip titiz. zaten üstündeki her şey jilet gibi.

    önce iki yanıma oturdu, beğenmedi tam karşımdaki koltuğa oturdu. ceketini büyük bir titizlikle katladı, kucağına koydu. üstünü başını düzeltti ki bir kırışık bile yoktu zaten. kol düğmeleri, kravat iğnesi falan var öyle de şık. çantası düzgünce yerleştirdi. saçları ve bıyıkları taranmış.

    neyse cebinden bir yüz maskesi çıkardı ve ben şaşırdım. o anda burnum kaşınmaya başladı. adamın minik mavi gözleri zaten her yeri fıldır fıldır tarıyor, göz göze geldik.

    ben bir saniye daha dayanamayıp hapşırdım. adam gözleri büyüdü. ben kızardım. halimi gören bir kız ise kıkırdamaya başladı, ben de kıza bakınca kahkaha atmaya başladık.

    adam da şöyle bir silkinip maskesini düzeltti ve memnuniyetsiz bakışlar attı.
  • çok samimi bir arkadaşım birine aşık olmuştur. günlerdir elinden telefonu düşürmez, kızın facebook profilinden çıkmaz. sürekli "şöyle güzel , böyle tatlı" der durur.
    az önce chatte bana söylediği şu şey yüzünden laptopum , pantolonum ve neredeyse her yer püskürttüğüm kahve ile yıkandı. (bir gören duyan olur biraz detayları gizleyeceğim)

    arkadaş:
    bu yüzden bu kız kendisini anlayana, gerçekten evlenilecek kız diyorum...hatun hem sağlam modern, açık fikirli...hem de derin.
    ah ulen o mekan....gene ilk görüşüm geldi aklıma...biriciğim benim, balım
    ay yüzlüm benim.

    bu arada haftaya orospuya gidecem!!
hesabın var mı? giriş yap