• bir insanoğlunun -kızlar sakin olun seksistlikten demiyorum oğul moğul diye- içinde bulunabileceği her durumda bulunmadığını ve her durumda da zaten bulunamayacağını bildiğinden -ömrü yetmez- "iki ay sonra benim bunu yaşamayacağım ne malum" diyen insan olabilir. bu düşünce tarzı klişe. ama klişeler önemli.
    gazetede bir cinayet haberi okurken "bu cinayeti işleyen bir insandı" diye düşünür mesela. gibi gibi.

    ı. analiz
    ıı. gözlem
    ıii. empati
    ıv. öğrenme hevesi

    bunlar yargıyı önler.

    severim.

    not: tabi ki her boku da yargılamayacak değil. bilim adamı gibi düşünmek lazım bu insanları. bilim adamının da bir düzeni, inandıkları var elbet.
  • baya güzel insanlarız bence. ve o kadar azız ki. doğuştan mı geliyor, insanın kendini ve dünyaya, insanlara bakışını geliştirip eğitmesiyle mi oluyor bilmiyorum. böyle bir insan olduğumu lise yıllarımda, en yakın arkadaşım sayesinde fark etmiştim. sonrasında da karşısındakini her fırsatta yargılayan, yaftalayan, herkesi kendi ahlak değerlerine göre değerlendirmeyi kendilerine hak gören insanlara ne kadar tahammül edemediğimi gördüm. öyle olmamak için çok uğraşmam gerekmedi, çünkü yargılamak bir karakter meselesi sanırım. varsa öyle bir kumaşın başka türlü yapamıyorsun.

    güzel insanlardır yargılamayanlar, örnek alın, sevin.
  • "insan başkasından kaynaklanan bir sorun yaşadığında, sıkıntı ve acı içinde kalıp canı yandığında, tıpkı kendisi gibi karşısındaki insanın da günahkar, bozuk ve saçma bir varoluşa sahip olduğunu göz ardı etmemelidir.
    herkesi affet!"
    -arthur schopenhauer-
  • insana iyi gelen insanlardır. yargılamadan dinlemeyi, konuşmadan düşünmeyi ve empati kurmayı bilirler.

    anlatılan durumla ilgili tarafsız olmazlar. ne düşündüklerini söylerler ama bunu yaparken karşısındaki insanı yargılayarak değil, onun iyiliğini gözeterek yaparlar.
  • firavun meşrebinde olanların adetidir; kendisinde kusur görmeyip başkalarına yargıçlık yapmak.

    kendi nefsimiz ile meşgul olmaktan başkasına sıra gelmiyor ki.. bu kategoriye giren insanlar olarak “ilk taşı suçsuz olanınız atsın” sözünü kendimize düstur ediniriz.

    bir hazret “perde-i gayb açılmış olsa idi, hiçbir kimsenin bir kimseyi yargılamaya aslâ mecâli kalmaz idi, herkes birbirini mâzur görür idi.” diyordu…

    e hal böyle olunca, başkalarını beğenmeyen, eğri gören kişi, biraz da oturup kendi haline ağlasa keşke.
  • hayatım boyunca yargıladıklarımla yargılanırım diye olabildiğince kimseyi yargılamamaya çalıştım. haa öyle çevremdeki insanların hareketlerimden inancımdan fikirlerimden dolayı yargıladığı biri de değilim. topluma göre marjinal de değilim. belki fikirlerimi kendime saklamamdan dolayı da bu durum böyle olabilir. ama sonuçta şuanda toplum normalleri içerisindeki durumum bu. sıradaki entrylerimi toplumun yargılama alışkanlığından doğrudan zarar gören biri olmamama rağmen kendisine bakmadan herkesi yargılayanlar beni rahatsız ettiği için yazıyorum.
  • bu benim demek isterim.

    bir insanı veya insanları olduğu gibi kabul etmek bir diğer tanımı da. kesişim kümesi var ki görüşüyorsun. o sınırlarda buluşmayı tercih ederim. ayrıca diğer tarafları tanımak da eğlenceli. küme dışına çıkmak fakat kurcalamadan.

    bazen o farklılıklar puzzle parçaları gibi birleşir ve inanılmaz tablolar çıkar ortaya.

    ama herkesle aram iyi olsun insanları yaftası da yersiniz zaman zaman. kıskananlar çatlar. çekemeyen anten taksındır o zaman :p
  • "kimse sınanmadığı acının kahramanı sanmasın kendini" mottosuyla yaşarlar. empati denen şey yalandır çünkü. yaşamadığımız, deneyimlemediğimiz şey için empati yapamayız. sadece bir benzeri olarak gördüğümüz şeyle örtüştürür, anladığımızı sanarız.

    bunun farkındalığına erişen, yargılamayı bırakır ve "gerçek anlamda" dinlemeye başlar.
  • kendi işine bakan insan gibi insan. bu insanların varlığı size de çok hafif hissettirir.
  • "ne hoş bir güzelliği vardır; hafif adımlarla, dünyadan gülümseyerek geçenlerin. kimseye bir kötülüğü dokunmadan yaşayanların, onurlu bir yaşamı seçenlerin..." virginia woolf
hesabın var mı? giriş yap