• içinde kaç his var? bunlar kaç kişilik? kimler spor yapıyor bu kalbin odalarında?
    olimpiyat düzenleniyor her gün, içimizde. insan bir evren, her evrenden bir bir, başka başka “ben”ler içeride.

    nasıl bir spor bu? bir sürü güreş, bir sürü koşu, uzun atlama…
    profesyonelliğimiz hakemlik, profesyonelliğimiz sporculuk oluyor.
    içimizdeki hislere, düşüncelere karşı, onlarla bir…

    düdük öttürüyoruz duygularımıza, biz: hakemliğini yapıyoruz, olup bitenin, içimizdeki müsabakaların; “sen geç. sen burada dur. o kadar büyüme. bulunduğun klasmana uygun değil’’ sözlerimizle.

    yardımcı besinler alınıyor. hepsi zihnimizden, sonra ondan ve her şeyden büyük kalbe geçiyor. bir sakin alan bulunuyor, güzel bir bahçe. oyun içeride oynanıyor. taraftarlar da biz, oyunun dışından izliyoruz olup biteni.

    önce sporcu gibi, sonra hakem gibi hazırlanıyoruz oyuna.
    farklı farklı hallerle.

    oyun bittiği ya da başladığı zaman, bedenimizdeki etkilerin ne olacağını hesaba katmazsak, zor oluyor. bu yüksek hislerden aşağıya inmek, oyuna hazırlanan bir sporcunun zirvede kalabilmesi için gösterdiği emeği istiyor. “ah bu bendim’’ sözü, ne kadar yükseğe çıkıp unuttuysak, atlarken o kadar büyük harflerle, toprak, hava, su ve ateşten ibaret olan alnımıza, şahitliğimize yazılıyor. sonra, dışarıya yansıtıyor yine bizim tarafımızdan. yani, düşüncelerimizi, hislerimizi, kalbimizi, gündelik hayatımızda görünür kılmak üzere çalışıyoruz, fark etsek de etmesek de.

    oyuncuların, hakemin, taraftarın biz olduğumuz bu festivalde; yenerek, yenilerek, yenileniyoruz. hiç de gerek yokken, geçici yargılarımızla yenmek için bir kazanana ihtiyaç duyuyoruz.

    en önemlisi, gerçek kendimizle tanışana kadar, sürüyor bu yarış.
    oysa, yunus emre'mizin sözlerine kulak verip, yarışı, bir hamlede barışla değiştirmek, gerçeğimize, atlara binip, dörtnala koşmak var:

    ''beri gel barışalum yadısan* bilişelüm
    atumuz eyerlendi eşdük* elhamdü lillah''
  • herkes herkesi seviyor..
    hepsi de başka türlü seviyor.
    herkes herkesi sevmesin, gerek yok.
    adam azaldı, sevgi de elden gidiyor.

    ''bana sen haklısın deyorlar,
    hayır hayır, ben çok haklıyım.'' * bilen biliyor.
    bu yarışın dışında kalanlar,
    adamı sevgi, sevgiyi de adam ediyor.

    --- özdemir asaf ---

    "bir kapı önünde", adam yayınları, 12.b., istanbul - ağustos 1996
  • yarış bitti denilir ama bitmez,
    yarın devam eder hangi atlar koşacak bakalım
    eşşek olan ata oynama
    doğru ata oynaki kazanasın
    unutma 1 tanesi attır gerisi kaybettirtikten sora hepsi eşşek
  • en zevklisi içkiyle yapılandır.

    ihtiyacınız olan: içki içmeyi bilmeyen biri (mümkünse sevgili)
    bir şişe tekila
    bir hakem (tarafsız ya da yandaş)

    yarış sonu rakibiniz tarafından hatırlanmayacaktır, ama ertesi gün eğlenecek cok fırsatınız olacaktır.
  • dünyanın etrafında döndüğü şey.

    ben bi, atletico bilbao-real madrit maçı izledim, (bkz: 8 aralik 2007 atletic bilbao real madrid maci) olamaz böyle bir şey. dünya öyle yakından bi şekilde o maçın etrafında dönüyordu ki, dikkatli olmasalar top çarpabilirdi.

    öte yandan, yeni yetme bi kısım çocuklar, aynı dünyayı yakalayıp bir bayrak gibi herkese gösterebileceklerine yüzde yüz inanarak, satranç maçına galip tayin olunmaya çalışır.

    kıskanç kadınlar birbirlerini yenmekten büyük zafer tanımaz aynı nedenle.

    pintiler başka pintilere sayısal üstünlük kurar, işte bu yüzden.

    ara sıra dünyaya da darbeler gelir bu sefer. tepişmelerden sıçrayıp payıymış gibi dünyanın kafasına çötönklenir. sağrısını tokatlaman gerekir işte o vakıt dünyanın. sağrısını tokatlayıp şaha kaldırman, dörtnal koşturman... ki, oklar mızraklar isabet kaydetmesin.
  • aynı zamanda bursa'nın karacabey ilçesine bağlı bir köy.
  • sınava girecek çocuklarımıza bol şans, başarılar ve okunmuş şekerler dilerim.

    yarış, yarışmak iyidir. yaşam yarıştan çok daha fazlası ve genellikle daha zoru. aileler de gençler de yaşamı tümden buna bağlamasın yalnız stresi dahil sınavlar hatta daha pisi torpiller (ör. fetö'cü sınav manipulasyonları) türkiye'deki yaşamın bir parçası. bir yolunu bulup ölene kadar canlı ve savaşımın içinde kalmak gerekiyor.
    [vesile: ygs 2017]

    sevgide yarış olmaz. biri fazla sever. sevmek de sevmemek de seçilebilir değil. her iki pozisyondaki de kaderini yaşar. kaderini yaşarken kendi kişiliğine göre ikisinin sevgi durumunu kişiselleştirir, böylece yaşantıyı tam kendine özgü kılar. verili durum yani sevip sevmemek değil, verili durumu (sevmeyi, sevmezliği) yaşama biçemi kaderimiz ve kişiliğimizdir.

    "*bir haz alma yarışı olmaya yeltense bile -özellikle böyle olursa- değerini kaybeder, donuklaşır ve tekdüzeleşir." helene l'heuillet - gecikmeye övgü

    (ilk giri tarihi: 9.9.2015)

    (bkz: yarışmak/@ibisile), yarışma/@ibisile
    (bkz: yarıştay)
    (bkz: yarış yarışa)
    (bkz: ön vermek), geçilmek
    (bkz: ön almak), geçmek
  • rakibini ezmeye, gecmeye calisilan ve sonunda odul olan calisma. eskiden musabaka denilirdi.
hesabın var mı? giriş yap