• var galiba böyle bir şey. daha utangaç, daha çekingen, daha ürkek oluyorsun zamanla, korkuyorsun içindekileri söylemeye. ya tekrar kırılırsam, ya yine hüsrana uğrarsam diye ses etmiyorsun kimselere. onca hayal kırıklığından sonra kendine güvenemiyorsun bir kere, çekiliyorsun kabuğuna. bir karaağaç gölgesi arıyorsun. hissetmiyorsun, hissedemiyorsun. bakıyorsun ama göremiyosun. bir kalemde bilemiyorsun ne yapacağını. zaten bu saatten sonra kim anlar seni, kim dinler, kime anlatabilirsin ki derdini? bilirsin ki anlatacak olsan, konuşmaya başladığında ilk sen sıkılacaksın kendinden. zira hikaye hep aynıdır, sinirle sayfaları koparmak geçer içinden. heyecanlı günler çok gerilerdedir artık. kimseye zorluk çıkarmak istemezsin. bu günlerin yarınları yoktur ne adımlarında ne soluğunda. yavan yağlı yaşarsın kendi halinde. en çok "siz evlenin, ben düğünlerinize gelir vazifemi yaparım insanı" olmayı kabullenmektesindir bu dönemlerde. en canlı renkler sokağı dönerken gözüne takılan yorgun gecekonduların bahçe duvarlarında biten fırsatçı otlardan ibarettir. kimseler bilmez, bahçe duvarında biten otlar gibi küsersin hayata, birini sevmeye...
hesabın var mı? giriş yap