• sanki genc yastakiler risk aliyormus algisi yaratan mevzu.daha yirmi yasinda sigortali is ugruna yeteneginden hayalinden vazgecen, sirf kliseler ugruna sevmedigi insanlarla gencliklerini curutenler noluyor bu arada.
  • sorumlulukların artmasıyla doğru orantılı olan bir saptamadır.

    yaşınız ilerledikçe, bakılan değil, bakan olursunuz. birilerine bakarsınız. sorumluluğunuz artar; çoluk-çocuğa karışırsınız. anne-babanızla maddi ilişkileriniz tersine dönebilir. onlar size bakarlarken, artık siz onlara bakıyor olabilirsiniz. yaş ilerledikçe, gençliğinizden belli bir yaşa kadar sağlamış olduğunuz imkanlardan caymak istemezsiniz. bulunduğunuz konumu koruma arzunuz da, daha fazla risk almanızı önler. zira, alınan riskin karşılığında yüksek kazançlar olabileceği gibi, yüksek kayıplar da olabilir. kaybetme korkusu içinizi sarmıştır artık. kaybedemezsiniz. çünkü kaybettikten sonra yeniden başlayacak gücünüz, enerjiniz, ilerleyen yaşınızla beraber geride bıraktığınız, bırakıyor olduğunuz gençliğinizde kalmıştır.

    ayrıca, insanlar düşündüklerinden uzun yaşama eğilimindedirler ve bu da gelecekte, ihtiyarlığınızda, daha da çok fatura ödeyeceğiniz anlamına geliyor olabilir ki, bu meyanda, elde edilmiş rahatlıktan taviz vermekten kaçınıp, risk almama eğilimi, doğal olarak artacaktır.
  • insanın ''ben'' den çıkıp, ''biz'' düşüncesine geçiş yaptığı olgunluk sürecine denk gelen dönemin karakteristiği.

    büyük ihtimal, kendisinin dışında da ''artık'' sorumluluğunu üstlendiği bir ailesi, hayat arkadaşı ya da canının bir parçası olan yavrusu vardır. maceraperest ruh da rendenin diğer tarafından mantık abidesi olarak çıkar. doğal.
  • charlie hebdo katliamı başlığında lazkartal'ın bir alıntısı vardı, aynen aktarıyorum;

    stéphane charbonnier 'dan; "misilleme yapılmasından korkmuyorum. karım, çoluk çocuğum, kredi borcum, otomobilim, yani özel bir mülkiyetim de yok. bu, beni daha özgür ve kendine güvenli kılıyor. diz çökmüş yaşamaktansa, ayakta dimdik ölmeyi tercih ederim... (charb. 2012) [charlie hebdo'nun editörü]"
    https://twitter.com/…tus/552906816792051712/photo/1

    48 yaş erken bir bir yaş değil. mesele arzunun risklere boyun eğmemesinde. sonu ölümle bitebilir, riske girilen ve sonunda umulan şeylerin hiçbiri gerçekleşmeyebilir de. gerçeklik ilkesi adı verilen kurguya karşı elden geldiğince dik durmalı. ayakta durmayı sağlayacak şeyse o kurgunun dışında tümüyle öznel bir arzuyu yaratabilmekte (arzu yaratmak eşit değildir maceraya girişmek). dik duran o adamı büyük bir siniklikle vuran terör onun elinden ancak maddi yaşamı alabildi ve yapabileceği tek şey de buydu zaten. hatırlanmaya devam edilecek olansa charbonnier.(intihar eylemcisi bir teröristin adı, sinikliği son kertesine varmış eylemiyle birlikte tuzla buz olurken ölenlerin anısı kalacaktır. terörist arzulamaz. arzusuz her insan gibi kendini kurban edeceği ve büyük bir aptallıkla aziz ilan edilmeyi bekleyeceği bir eylem arar. ) gündeliğin içinde türlü şekillerde işleyen, şiddet yükü ölümcül olmayıp da bezdirici olan başka terörize etme biçimleri de var ki, buna boyun eğmek öldürmeyip de süründüren (ruhsal sürünme; bezmişlik, depresyon..) etkilerde bulunur.
  • gençken insan kendisini ölümsüz zannediyor cunku.

    ben öyle idim. ciddi ciddi lise üniversite dönemlerimde ölümsüz zannederdim kendimi. allahın beni saçma sapan şekilde öldürmeyeceğine nerdeyse emindim. trafik kazası, kafama saksı düşmesi gibi ölümlerin olmayacağını biliyordum.

    bu özgüvenler her türlü saçmalığı yaptım diyebilirm. hatta karayolunda sollayan arabayı sollamak gibi şeylere bile imza atmışımdır.

    sonradan aslında ne kadar kolay ölünebileceğini anladıkça risk algın körelir. türkiye gibi gelişmemiş ülkelerde yaşamak da bunda etkili. bu ülkede bazen o kadar karamsarlığa kapılıyorum ki evden çıkmayayım dediğim günler oluyor (resmen psikolojik bozukluk). cunku dışarıda çok basitçe ölmek mumkun. dandik bi inşaatın 3üncü katından kafana tuğla düşme ihtimali çok yüksek cunku kendim de o şantiyenin içinde bulundum. gördüm işin nasıl yürüdüğünü. zaman icinde bunları görüyorsun.

    özellikle bu ülkede can güvenliğininin olmadığını görüyorsun. etrafında ölümler oluyor, hastalıklar oluyor.

    gittikçe risk algın dip yapıyor. cunku ölümsüz değilmişsin megerse.

    ekonomik riskte de benzer durum var. gencken milyoner olacağıma emindim. 3 arkadaş lisede hatta biraz üniversitede her türlü planımızı yapmıştık. kesin milyonerdik. oysa iş hayatına girince öyle olmadığını gördük. şimdi o 3 arkadaşın biri kurumsal firmada memur, digeri kısa film falan çekiyor. bi ben milyoner oldum işte (şaka lan şaka)

    ruh halinin bozulmasında türkiye çok büyük etken. cunku ben abdde de yaşadım mesela. orda öyle dğeilsin. bu kadar değil en azından. burdaki kadar kötü değil. türkiyede çoluğun çocugun başına kötü bişe gelmesin diye telaşlanıyorum her gün. onlar her dışarı çıktıklarında.

    abdde ise rahatım. orda da saçma ölümler oluyor bazen ama çok düşük olasılık. için rahat oluyor.

    kısacası bence gayet normal şey. garipsemiyorum. ne gördüğünle alakalı. çok zor çocukluk yaşayanın risk algısı 10 yaşında bile körelebilir.
  • insanın içinde yatan sağlamcılık güdüsünden kaynaklanır.
    yaş arttıkça tecrübe artar, bakış açın genişler, bi parça değişmeye ve annene/babana benzemeye başlarsın.
    20'li yaşlarında dalga geçtiğin duruma düşersin: risk almayan dümdüz insan,
    sonuç kaçınılmazdır.
  • yaş ilerledikçe riske girmeyi daha az tercih etmek demek daha doğru olacaktır.
  • hayata dair genel keşif sona erdiği için artık neyin ne sonuç verebildiğine ilişkin oluşan kanı, her ne olursa olsun sana destek olacak aile vs.insanların sorumluluğu altında olmaktan çıkış, kendi sorumluluğunu almanın ötesinde başka insanların da sorumluluğunu üstlenmekle alakalıdır.

    yıllarca müzik yaparak para kazandım. az oldu, çok oldu takmadım... çalacak mekan buldum bulamadım, iş sezonluktu, sürekliydi dert etmedim... yakın bir zaman içerisinde baba olacağım. aklımdan bile geçmiyor şimdilerde eskiden aldığım riskler.

    yaş ilerledikçe sadece kendinizi taşımayı bırakıyor, başkalarının da hayatı oluyorsunuz... genel çerçevesi hakkında böyle düşündüğüm, korkaklık denilemeyecek temkinlilik halidir.
hesabın var mı? giriş yap