*

  • (bkz: hayat tarzı)
    (bkz: life style)
  • (bkz: tarz yapmak)
  • kibarca kodlanmis*, alternatiflik ve insan/birey haklarinin savunulmasini ongoren, aslinda epey yeni icat edilmis ama kullanima hemen girmis bir soz obegi.
    konuyu cok guzel ele almis bir ugur alper yazisi icin:
    http://www.minidev.com/gl/gl_editor.asp

    (bkz: escinsel yasam tarzi)

    bu bir yaşam tarzı değil, yaşamın ta kendisi!

    "yaşam tarzı" sözcüğü aslında bir şeylerin alternatifi. biraz da çözümsüzlükten düşünülüp icat edilmiş bir tamlama. eşcinselliğin bilimsel olarak hastalık sınıfından çıkarılmasından sonra eşcinsellikten bahsedilirken hangi kategoride geçmesi gerektiği konusunda bir bocalama yaşanmış. cinsel tercih kullanılır olmuş ama eşcinselliğin bir tercih değil yönelim olduğu, sonradan kazanılmadığı gibi çoğunluğun kabul ettiği veriler ışığında bu üst kategori "cinsel yönelim" olarak değiştirilmiş.

    ancak sosyal alanda daha "light" bir sözcüğe de ihtiyaç duyulmuş bana kalırsa. çünkü cinsel yönelim içinde yoğun yatak odası çağrışımları barındırıyor. bence sakıncası yok ama eşcinsellerin hep varolmuş "cinsellikle anılmaktan duydukları rahatsızlık" sonucu "yaşam tarzı" daha tercih edilir bir sözcük haline gelmiş. zaten eşcinsellik dışarıdan bakıldığında, aslında sadece "görünür" olan eşcinsellerin sürdürdüğü bir "ortak alışkanlıklar dizisi"ni de beraberinde getiriyor. belli marka kıyafetler, parfümler, mekanlar, dergiler, vs. vs. (bu tabii eşcinselliğin kapitalist düzende nasıl bir sömürü haline gelebildiği konusunda ayrı bir tartışma.)

    gelin görün ki herhangi bir anket ya da formda "ağır" cinsel yönelim sözünü kullanmamak için "yaşam tarzı" seçeneği altında heteroseksüel, lezbiyen, gey ya da "rather not say" (söylemeyi tercih etmiyorum) yer alsa da, ben hiç "heteroseksüel yaşam tarzı"ndan bahsedildiğini duymadım. yani bu yaşam tarzı lafı aslında eşcinsellik iması için kullanılıyor.

    şöyle ifadeleri de duymuşunuzdur: "farklı yaşam tarzlarına saygı". bu şifreli sözcükler grubu aslında eşcinsellerin rahat bırakılması anlamına geliyor. birçok kurum ve hatta bazen yasa eşcinsellik konusunu "yaşam tarzı" lafıyla ifade ediyor. kısacası yaşam tarzı demek aslında cinsel yönelim demek. ama komiktir ki sadece eşcinselliğin üst kategorisi olarak kullanılıyor.

    yukarıda yazdıklarım biz zavallı 3. dünya ülkesi eşcinselleri için çok yakın bir tartışma değil aslına bakarsanız. hepsi avrupa ve amerika için geçerli. ama bizde de, özellikle istanbul'da bu batılı eşcinsel hayatı sıkı sıkıya takip eden arkadaşlar var. ama yaşam tarzı ifadesini sözlük anlamıyla değerlendirmeye kalkınca "benim bu tarz bir yaşamım yok, yoksa ben eşcinsel değil miyim" şakasını yapıyorlar. gizliden gizliye, sürüye uymayıp, hoşlanılmayan ortalama eşcinsel imajından da farklı olduklarını sokuşturuveriyorlar.

    eşcinsel hareketin düşünsel yapıtaşlarından biri "çeşitlilik" fikridir. eşcinseller toplum içinde nasıl bir renkse, eşcinsel topluluk da kendi içinde sayısız rengi barındırır. yani bize diretilen egemen yaşam tarzının (gece hayatı, spor salonları, markalar) dışında bir yaşam süren de (hatta daha fazla) eşcinsel var. zaten oralarda herkes bunun farkında, bu "yaşam tarzı" lafına kimse takmıyor ve herkes kendi hayatını yaşıyor, kendine özgü bir "yaşam tarzı" geliştiriyor. bir yandan da eşcinselliğinin "yaşam tarzı" kategorisinde değerlendirilmesinin "cinsel yönelim"e göre daha katlanılabilir olduğunu düşünüyor. tabii ki ideal olan bir gün cinsel yönelimin hatta cinsiyetin herhangi bir yerde bildirilmesine gerek kalmaması...

    eşcinsellere yönelik ürün ve reklamlara çok sıcak bakmasam da bir gey dergisinde gördüğüm viski ilanının sloganı, her şeyi çok güzel özetliyor:
    this is not a life style...
    it is life! (meali başlıkta)!

    neşeli kalın.

    uğur alper
  • akp tarafından müdahale edilmeyendir.

    eğer müdahale ediyorsa o yaşam tarzı değildir.
  • otonom "birey"lerin sahip olabileceği bir şeydir.

    kendi kendini fark edebilme, gerçekleştirebilme, kendi iyi hayat projeni oluşturup bunun için uğraşabilme özgürlüğün olmadan var olması pek mümkün değildir.

    dayatmayla, toplumsal mühendislikle, mahalle baskısıyla, toplumsal roller, cinsiyet rolleriyle, dini baskıyla, cemaat baskısıyla üstünde kurulan zorunluluklar yaşam tarzı falan değildir. bunlara yapılan müdahalenin kötülüğü senin bunları yaşam tarzın sanman kadar kötüdür ancak.

    herhangi bir kavramı savunuyor, aklamaya çalışıyor, kutsuyor vs değilim ancak ne konuştuğunu bilmeden diyalogun içindeki kendiliğinden meşruluk kazandırıcı pozisyonlara sahip kavramların da aq.

    kavramların ağzına yüzüne sıçıp, bulandırıp sonra kendilerine dayatılan kimlikleri liberal yaşam tarzları olarak yeniden üreterek başkalarına da dayatmayı liberallik sanan kazmaların maymuncuğu haline gelmiş kavramdır.

    her tahakkümü meşru kılan, geçmişe yönelik, özünde kin taşıyan bir söylem nesnesi haline gelmiş, içi boşaltılmıştır.

    yeni türkiye'de her kapıyı açar.
  • çoğu reklamda geçen, insanları etkilemeye yönelik, 'ot olmayın, biraz standardınızı yükseltin.' mesajlı cümlelerin vazgeçilmez söz öbeğidir.

    (bkz: yaşam tarzınızla farkınızı yaratın, farkınız tarzınız olsun)

    bir takım kişisel gelişim yazılarında da, sağlıklı güzel alışkanlıklarınız olsun ve bunları yaşam tarzı haline getirin dediklerini okumuşuzdur. ama şöyle bir durup düşününce, hangi yaşam tarzı diyebileceğimiz alışkanlığımızı, sadece kendimiz için yapıyoruz ki? birilerinden eksik kalmamak, bir yerden hayatı yakalamak belki de durup düşünmemek adına kendimize hiç uygun olmayan yerlerde vakit harcıyoruz.
    o zaman ‘tarz’ denilen bir şey var ise, biraz değişime ayak uydurabilmeli ve iç sesimizi açığa çıkarabilmelidir.

    tüm kurallara uyumlu gibi görünsek de aslında , kuralları kendimize uyumlu hale getirebiliriz böylece.
  • türkiye'de yaşamın kendisinden daha mühim telakki edilen yetişkin oyunu.
  • türkiye'de olmayan
  • yaşam tarzı için farklılıkların savunulması denilebilir. zira diğer türlü yaşam tarzı değil, tek tip bir olgudan bahsediyor olurduk. yaşam tarzının toplumlara göre de farklılaştığını görmek mümkündür. mesela türkiye'de yaşanan müslümanlık, islam dininin kendisiyle çok daha farklı ilerlemektedir. şu sıralar gündemde yer alan milletimiz ertesi gün cumaysa perşembe günü içmez başlığı bunun en bariz örneğidir. nitekim islam dinine göre alkol tüketilmemesi gereken bir içecek olarak geçer. türkiye'de yaşanan bu müslümanlık örneğinde ise farklı bir kural ortaya konmuştur.

    zina yapmak da bu konunun başka bir örneğidir. mesela türkiye'de genelevlere giden erkeklerin birçoğunu cuma namazında görmeniz çok olasıdır. bu şekilde kendini müslüman olarak tanımlayan ancak mensup olduğu dinin kurallarına pek de riayet etmeyen kişiler oldukça fazladır. bu kişilerin yaşayış şekillerini de birer yaşam tarzı olarak ele alabiliriz. fakat ortada daha kötü ve mide bulandıran bir kısım var. o da şu ki, bu kişiler kendilerini dışarıya çok farklı lanse etmekle kalmayıp bu tür yaşam tarzına sahip insanları dışlıyorlar. aynı ramazan ayında alkol içenleri dövmeye gidenlerin alkollü çıkması gibi. diğer bir ifadeyle böyle bir yaşam tarzını benimsemekte problem yok, fakat böyle bir yaşayış şekli olanları dışlamak, üstelik aynı yaşam tarzını benimseyerek, riyakarlığın başka bir boyutu olsa gerek.

    demem o ki, istediğiniz zaman istediğiniz gibi yaşayabilirsiniz. ancak sizin gibi yaşayan insanları sizin gibi gizli değiller diye, o insanları ötekileştiremezsiniz.
hesabın var mı? giriş yap