• "çocukken annem tavuk yapardı,şimdi eşim tavuk yapıyor,yaşlanınca hastanede tavuk yiyeceğim" diyerek hayatımı özetleyen oyun.
  • istanbul devlet tiyatrosu'nun pek güzel oyunu.

    oyunun konusuna bakmadan vahşet tanrısı'nda hayranlıkla izlediğim ülkü duru, ful yaprakları ile gönlümde taht kurmuş musa uzunlar ve metonya ile hüzünlere boğan işdar gökseven bilet almam için yeterli sebeplerdi.

    taksim küçük sahne'de oyunu izlemeye başladığımda dakikalar sonra kendimi bu denli gülerken bulacağım aklımın ucundan bile geçmemişti.
    efenim, oyun 30 yıllık evliliklerinde kendini sorgulamaya başlayan; ölüm, yalnızlık, birey olmak, hayattaki yolculuğumuz gibi konulara fena halde takmış hatta o kadar takmış ki artık yaşadığı hayatı bile beğenmeyen ve karısını küçümseyen bir adamla başlıyor. ama iş sadece adamın karısını aşağılamasıyla, düşünceleriyle kalmıyor, çünkü kadının ona vereceği cevaplar var...
    hem kadının hem de adamın gözünden bir şeyleri görebilmek güzeldi. ve bu denli karanlık, iç karartıcı mevzuların komedi ile ele alınması ayrı bir başarıydı.

    oyunculuklar için denecek hiçbir şey yok. herkes o kadar iyiydi ki sanırım en çok bu yüzden eğlendik, düşündük, güldük, hüzünlendik.
    ayrıca ülkü duru daha çok dans etsin, musa uzunlar tiyatroda daha çok görünsün, işdar gökseven daha çok güldürsün...
  • aynaya baktırıp geleceği gösteren oyun. ülkü duru için mükemmel diyemesem de, musa uzunlar öyle.

    not: kendini yona veya leviva ile özdeşleştiren genç çiftler salonu tatlı bir hüzünle terk ettiler. kendini gunkel ile özdeşleştiren benim gibiler ise bok gibi bir hayat yaşadıklarının farkında olmadan girdikleri salonu, bok gibi bir hayat yaşadıklarının acı farkındalığı ile terkediyorlar. geçmiş olsun.
  • istanbul devlet tiyatrosu'nun tek perde ve yaklaşık 70 dakikalık taze oyunu.

    usta oyunculuk böyle bir şey demek ki daha premier yapalı 5 güncük olmasına rağmen su gibi akıyor oyun. ülkü duru ve musa uzunlar'ın uyumu ve performansları müthiş. dahil olduğu kısacık anda bile bizleri şaşırtmayarak ortalığı karıştıran işdar gökseven de keza.

    devlet tiyatrolarında ilk kez oyunu sergilenen israilli yazar hanoch levin'in evlilik yaşamı üzerine olan bu kara komedisi, oyuncu performansıyla anlam kazanan türden bir oyun. leviva (ülkü duru) ve yona'nın (musa uzunlar) 30 yıllık evliliklerinin geldiği noktada hayaller, beklentiler, bir ve birey olabilme çatışmaları gırla giderken gunkel'in (işdar gökseven) araya girmesiyle bir an için aynı cepheye geçmeleri güldürürken bir yandan da düşündürüyor. aslında umutsuz bir oyun fakat büyük ihtimal ileride dönüşeceğimiz huysuz ihtiyarları izlemek pek keyifli. metin olarak belki yeni bir şey söylemiyor ama güzel söylüyor doğrusu.
  • oyuncuları sevdiğim için sıkılmadan izledim ama oyuncuların tüm çabasına rağmen bence tekstin zayıflığı kendini belli ediyor. bu arada sıkılanlar da vardı, yanımdaki adam, oyunun ilk yarım saatinden sonra ara ara horlayarak, uyudu!
  • oldukca eglenceli bir oyun. 1 saat 15 dk sonunda oyun bitince uzulduk bittigine.

    30 yillik evli ciftin, evliliklerinde yasadiklari bazi sorunlari konu almakta. ozellikle adamin artik kadindan bunaldigini gozumuze gozumuze sokmaya calisiyor, tabii kadin da buna musaade etmemeye calisiyor. ortaya da gulunc durumlar cikiyor.

    sevgilinizle veya esinizle gitmenizi tavsiye ederim. yalniz gidenler 'hmm evlilik boyle bir sey mi acaba' hissiyatina kapilmasinlar, aman diyim herkesin hayati ayridir :)

    ayrica 3 usta oyuncu rol almaktadir;

    (bkz: musa uzunlar)
    (bkz: ulku duru)
    (bkz: istar gokseven)

    --- spoiler ---

    son sahnede; adam yatakta konustugu sirada ebediyete goc etmis durumda.

    --- spoiler ---
  • yona ve leviva uzun süredir evli, çocukları evden ayrıldıktan sonra yalnızlaşmış çiftlerdendir. yona, uykusuz bir gece yanında yatan kadına bakar ve aslında onu sevmediğini, yaşadığı hayatın sıkıcılığını fark eder ve bavulunu hazırlamaya başlar. her ne kadar geç kalmış gibi görünse de kendisini bunaltan şeylerden kurtulmaya karar verir. ancak bavulunu hazırlarken bile derdi leviva’dır. gitmek üzere olduğunu karısının da görmesi için elinden geleni yapar. tatlı bir rüyanın ortasında, zorla uyandırılan leviva ve gitmek için hazırlanan yona için uzun ve sıkıntılı bir gece başlar. hikayenin küçük bir bölümüne arkadaşları gunkel de dahil olur. yona gitmeye çalışır, leviva ise durdurmaya. acaba hangisi başarılı olacaktır?

    oyun metni insanın yüreğini titretmiyor belki ama öyle güzel oyuncular var ki ne yapsalar yakışıyor. hem böyle değerli üç tiyatro insanının bir arada olması bulunması zor bir nimet. sırf bu nedenle bile şans vermeli bence.
  • bu sezon, az biraz uzaklaşmış bulunduğum tiyatro sezonunu sarsılarak açtırmış oyun oldu benim için. dostum komedi demişsiniz ama ben hüngür hüngür ağladım lan. hayata dair kafa patlattığım, hayatla ve ilişkilerle ilgili sorguladığım, korktuğum, başıma geldiğinde ne yapıcam diye kara kara düşündüğüm ne varsa hepsi bu oyunun içinde vardı ve düşündükçe gözlerim dolmaya devam ediyor.

    bir yandan da sevindiriyor bunları düşünüp tek üzülen ben değilmişim, yalnız değilmişim diyorsun, ama değişen bir şey yok ki.

    yaşamak denen bu zahmetli iş, içime oturdun.

    ve siz ne güzel oyuncularsınız, musa uzunlar, ülkü duru.
  • musa uzunlar ve ülkü duru'nun duru, abartıdan uzak etkileyici performansları ve küçük sahnenin gıcırdayan koltukları eşliğinde izlediğim oyun. yona'nın varoluşuyla ilgili sorunları evlilik üzerinden incelemesi ve sonunda arkadaşından tek farklarının birinin evli ve mutsuz diğerinin bekar ve mutsuz olduğunu görmesi evliliği artık düşünmeye başlayan benim gibi bünyelere buruk bir tebessüm ettirmiştir eminim. ancak oyun genelinde tebessüm etmekten çok içim burkuldu. yona'nın hüznünü kendiminmiş gibi sahiplenerek çıktım oyundan.
hesabın var mı? giriş yap