541 entry daha
  • eski bir röportajından şunu hatırlıyorum: askerdeyken bir arkadaşı arıyor. "dönünce bir kaset çıkar, saçma sapan tipler müzik yapıyor sen onlardan çok daha iyisin" diyor. şu an iyi hatırlayamadığımdan yazmadığım dönemin bir şarkıcısının ismini de vererek, "sen bundan daha iyi müzik yapamaz mısın?" diye de soruyor.

    arkadaşı haklıydı, yaşar çıktığı dönemde ortalarda olan pek çok isimden çok daha iyi müzik yapabilirdi. 1996 yılında divane'yi çıkardığında çok ses getirdi, hatta o albüm en iyi çıkış yapan şarkıcı ödülünü de kendisine getirmişti. 10'da 10 hit parçalardan oluşan albümüyle müzik piyasasına muhteşem bir girişti gerçekten. hatta o sıralarda da "her gün 1 popçu çıkıyor" eleştirileri yapılırdı. ilk albümde koy beni gözlerine gibi oldukça başarılı elektro sololarıyla yaşar'ın içinde hep sağlam bir rock potansiyeli olduğunu o zamandan beri düşünürüm. fakat yaşar üst başlık itibariyle pop müzik, alt başlıklarda daha bir akdeniz müziği diyebileceğimiz soundu kendisine seçti. iyi mi yaptı kısmını birazdan detaylandırmaya çalışayım.

    ardından 1998 yılında esirinim geldi. yine tüm parçaları hit efsane bir albüm olmuştu. hatta şiir gibi bir şey kaydıyla şair taraflarını da dinlemiştik. parçada söylediği "vazgeçemediğim tek kadın sedam" sözlerini ben vay be ne büyük aşk diye düşünürken, sonraki yıllarda her okuduğunda "karındaşım sedam" vurgusuyla, bir yanlış anlaşılmayı kendisi de düzeltme gereği duymuştu.

    2001 yılında masal albümü geldi ki kitlelere yaşar'ı esas tanıtan albüm sanki bu oldu. içinden de aldanırım parçası çıkış şarkısı olmamasına rağmen çok ilgi gördü. album yine muhteşemdi ama aldanırım şarkısını nedense ilk çıktığı andan itibaren çok sevemedim. bunun sebebi hemen her yerde çalınmaya başlanıp hızlıca piyasa şarkısına dönüşmesi olabilir, albümdeki diğer parçaları daha çok beğenmiş olmam da olabilir bilemiyorum. yaprağın kaderi, mazim değil, sevda yükleri, beş dakika bekle git, ah sen duyguyu daha iyi aldığım parçaları oldu ya da ben yaşar'ın popüler olmayan parçalarını daha çok sevdim.

    yaşar artık demini almış usta bir sesti. fakat yaşar'ı üretken ve başarılı yapan sanırım içindeki o amatör ruhtu. sonraki yıllarda da albümleri güzel ve dinlenir kıvamdaydı, fakat ilk 3 albümdeki esinti belirgin şekilde azalmış, bir şeyler tam o lezzette olamamıştı. yaşar'ı çıkışından beri seven ve dinleyen kitle de muhtemelen her yeni albümde o ilk 3 albümdeki tınıyı arayarak ve bulamayarak yaşar'ı dinlemeye devam etti.

    yaşar tam bir 90'lar müzisyeniydi aslında. parçalarında sözler vurgulu ve güzeldi, buna başarılı bir gitar temelli müzik de eşlik ederdi. 90'lar furyası sona erip müzikte bir değişim başladığında, tarz olarak pop müziği seçmiş olmanın sıkıntılarını yaşar yaşamaya başlamıştı. daha nitelikli, enstrümantal, işin daha sanat boyutunda müzik yapmanın artıları ve eksileri vardır. artıları; dar ama sıkı bir hayran kitlen olur. o an için tüketilip bitmezsin. örnek bülent ortaçgil derim mesela, doğan canku derim. ben pop müzik yapacağım dediğin zaman da gitar nameleri duymak isteyen kitleyi kaçırır, popüler piyasa parçası bekleyen kitleyi kendine hedef olarak seçersin. o kitleye istediğini verdiğin müddetçe ilgi de görürsün fakat yaşar doğası gereği bir hande yener bir demet akalın olamazdı, olamadı da zaten. belki başarması gereken kendisine daha uygun olan müzisyen şarkıcı rolüydü. o rolle ilk albümlerdeki ruhu korumak daha mümkün olabilirdi.

    tahmin edileceği üzere evet hala sıklıkla ilk 3 albümünü dinliyorum. eski ve sıkı bir yaşar hayranı olmama rağmen başlığa ilk defa bir şeyler yazıyor olmamın sebebi belki budur. bunda da kabahat yine yaşar'ın çünkü çıktığı andan itibaren çıtayı çok yukarıları taşıdı. belki de sonrasında ne yapsa pek olmamış görünecekti, zira güzel işler yapsa da öyle göründü. bütün bu süreciyle 1996 yılından itibaren müziğe tüm katkılarından ötürü yaşar'a fazlasıyla minnettarım..
189 entry daha
hesabın var mı? giriş yap