• yayinlamak ba$ka $eydir, yayimlamak ba$ka $ey. dolayisiyla ikilem filan degildir. olsa olsa bilmeyenin anlatim bozuklugudur.
  • metrenin kisaltmasini mt, graminkini gr sanan tdk kicimi yesin ikilemidir.
  • ingilizce dusunuldugunde daha rahat anlasilabilecek, tdk'nin varligini kabul etmek istemedigi turkceye coktan girip yerlesmis iki terimin halk arasinda gundelik yasamda bolca kullaniliyor olmasina karsin tdk'nin tavri yuzunden bir turlu rahatlayamamasidir

    yayinlamak = to broadcast
    yayimlamak = to publish

    bu kadar da basittir
  • zaten başlı başlına bir tartışma konusu olan bu ikileme, canlı gaste adlı programıyla can dündar bambaşka bir boyut katmaktadır. televizyon programıyla yapılan işin yayın, gazete çıkarmanın ise yayım olduğu -belli başlı itirazlara rağmen- genel olarak kabul görüyorsa eğer, peki televizyon içinde gazete çıkarmayı nasıl tanımlayacağız?

    can dündar " bu gece de canlı gastemiz yayıma hazır" diyerek böyle bir ikilemin farkında olduğunu ve tercihini yayımdan yana kullandığını göstermektedir. ama ortada klasik anlamda bir gazete çıkarma işi olmadığına göre, bunu yayımla ifade etmek ne derece doğru, pek emin değilim. diğer taraftan ingilizce'deki "to broadcast" ile "to publish" arasındaki ayrımın televizyonlu gazete gibi bir durumda pek işlevsel olmadığı da açık. ne yapacağız bilmiyorum? valla şaştım, kaldım.

    neyse, tek derdimiz bu olsun, değil mi gençler?
  • birini terimsel, diğerini gerçek anlamda kullandığımızda çözülür gibi olur bu ikilem. mesela bir dergiye yazı yollarsın ve bu yayınlanır, ya da bir televizyon programına yayın denebilir. yani şöyle ki, sen otur oturduğun yerde, o sana ulaşsın. yayın yani, çaktın mı?

    yayımlamak ise yaymak işte bildiğin. kitap basarsın ve bunu yayarsın, hobaa hadi bakalım, yayımlanmış olur. ya ne olacağıdı değil mi?

    sığ anlatım ve sığ bakışla bu kadar çözülüyor, yapacak bir şey yok.
  • sürekli düzeltme dürtüsü uyandıran bir durumdur.
  • (bkz: istanbul yayıncılar birliği, türkiye basın yayın birliği, yayımcı meslek birlikleri federasyonu)

    böyle kafası karışmış kurumların da derinden yaşadığı ikilemdir.
  • ürün ve hizmet olarak düşünüldüğünde;
    yayıncı: yayını gerek üretmek, gerekse ugraşmak (almak satmak biriktirmek incelemek) anlamında, yayımcı: sürmek, dağıtmak, satmak anlamında kullanılabilmektedir.
  • konuya ilişkin mantıklı bir açıklama şudur
    kaynak
hesabın var mı? giriş yap