• galiba komisyonculuk.
    yıllar sonra edit: biraz daha detayına inmek istedim bu olayın çünkü tuhaf bi komikliği içinde barındırıyor ve de başlık bana kalmış. zamanlardan 2006 yazı ve tabiikide dünya kupası heyecanı benim gibi veletler için ilk hatrı sayılır dünya kupası heyecanıydı. işte bu heyezanın yarattığı pazarla efendim, köyden 5 tanesi 5 kuruşa aldığım futbolcu kartlarını, panini miydi başka bir şey miydi hatırlamıyorum ama bizim köye panini kartları gelme olasılığı düşük gibi:), tanesi 25 kuruştan okuldaki bilumum keriz arkadaşlarıma satmıştım. kazandığım karı düşününce hala yükseliyorum yahu, inanılmazdı. neyseki saf çocuk ruhum bu yavuz hırsızlığa el vermedi ve kartları sattığım herkese, neredeyse herkese:d, öğle arasında tavuk döner almıştım. "say no to haram."*
  • döşemecilik.
  • terlik atölyesinde çalışmıştım
    vay be
  • 13 yaşımda pastanede tezgahtarlık yaptım. kapanma eşiğinde olan, ekonomik olarak iflas edecek pastanemizde mecburiyetten ve tek başına, eksiksiz, yardımsız tezgahtarlık yaptım. sabah 6-7 civarı babamla pastaneyi açardık. o imalata inerdi. gece 11-12 lere kadar bir yaz dönemi çevirdim dükkanı. o zaman kendimi büyük sanardım her çocuk gibi. sonra büyüdükçe aslında ne kadar küçük olduğumu o yaşta bu işi nasıl becerebildiğimi fark ettim.
  • suculuk pazarda su satıyordum. belki okula bile gitmiyordum. ilk işim buydu. genelde eve dönüşte bardağı düşürür kırardım. buz gibi soğuk sudan içen diye diye bağırırdım. hijyen sıfır, herkese aynı bardağı çalkala ver.

    bunu daha sonrasıyla simitçilik takip etti. simitleri satamayınca ya da yorulunca akrabalara gidiyordum. onlar alıyordu.
  • ilkokul 3 yada 4. sınıfın yazında sattıdığım çekiliş balonlarıyla icra ettiğim seyyar satıcılık dır
  • öğretmenlik
  • yazılımcı.
    teknik lise'den üniversiteye kadar eğitim hayatım da freelance yaptığım meslek.

    hala birşey değişmedi. full time olarak mesleğimi icra ediyorum.
  • ilk defa para kazanılan meslektir.

    annemle babama yakalanana kadar semt pazarında testiyle su satmak.

    iyi sopa yemiştim eve gelene kadar, "lan pezevenk neyini eksik ettik, ders çalışsana sen" diye diye dövmüştü rahmetli.

    uslandım mı? tabii ki hayır, malzeme kutusundan boya sandığı yaparak ayakkabı boyacılığı da yaptım, yine yakalandım.
  • vakti zamanında turbo diye bir sakız vardı.

    o sakızdan çıkan araba resimlerini toplar araba koleksiyonu yapardık.

    doğal olarak bazı araba resimleri daha az bulunurdu.

    ben az bulunan arabaları gözüme kestirdiğim iyi niyetli çocuklardan bir araba karşılığı alır, zengin bebelere on araba karşılığı satardım.

    çocukken açıkgözlü olup büyüyünce "saf mal" mertebesine ulaşan üç beş kişiden biriyim sanırım...
hesabın var mı? giriş yap